FETÖ çatı davasında kim, hangi cezaya çarptırıldı?

FETÖ çatı davasında kim, hangi cezaya çarptırıldı?

FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi davalarının en önemlisi tamamlandı. Genelkurmay'daki eylemlerle ilgili görülen çatı davada mahkeme, verdiği kararlarla tarihe geçti. Davada 17 sanık 141'er yıl ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edildi. İşte isim isim, 'yurtta sulh konseyi'nin kritik isimlerinin aldıkları cezalar.

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlere ilişkin aralarında sözde "yurtta sulh konseyi" üyelerinin de bulunduğu 224 sanıklı Genelkurmay "çatı" davasında, karar açıklandı.

Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki bin 800 kişilik büyük duruşma salonunda görülen davada Mahkeme Başkanı Oğuz Dik hükmü açıkladı.

Eski Hava Kuvvetleri Komutanı ve Yüksek Askeri Şura (YAŞ) üyesi, eski orgeneral Akın Öztürk'ün de arasında bulunduğu 17 sanığı 141'er kez ağırlaştırılmış müebbete mahkum edildi.

Mahkeme, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in de arasında bulunduğu firari 13 sanığın dosyasının ayrılmasına karar verdi.

İşte 'yurtta sulh konseyi'nin kritik isimlerinin aldığı cezalar, gerekçeleri ve 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimine kadar örgüt içinde bulundukları eylemler...

ALİ OSMAN GÜRCAN

FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Şırnak'taki komando taburlarına Ankara'ya intikal emri veren eski Çakırsöğüt jandarma tugay komutanı Gürcan, 141 kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırıldı.

19-06/20/gurcan.jpg

Darbe girişimi sırasında Çakırsöğüt jandarma komando tugay komutanı olarak görev yapan eski tuğgeneral Ali Osman Gürcan, firari Adil Öksüz liderliğinde Ankara Konutkent'teki villada yapılan darbe planlaması toplantılarına katıldı ve sözde atama listesinde "Emniyet Genel Müdürü ve Jandarma Personel Başkanı" olarak belirlendi.

Gizli tanık "Şapka", bu toplantıda Gürcan'ın komutasındaki Çakırsöğüt tugayının hava yoluyla Ankara'ya getirilmesi ve diğer kuvvetlere takviye olarak verilmesi konularının görüşüldüğü söyledi.

Darbe girişimi günü örgütten aldığı talimat üzerine 320 tam teçhizatlı komandoyu Şırnak’tan Ankara'ya götürmek üzere 37 askeri araçtan oluşan konvoyu hazırlatan Gürcan, devletine bağlı bazı askerlerin itiraz etmesi üzerine "Emrime kim itaatsizlik ederse elini ayağını bağlayın, atın nezarete." diye emir verdi.

Zırhlı Personel Taşıyıcı araçlarla saat 00.10 sularında Şırnak Şerafettin Elçi Havalimanı'na doğru yola çıkan darbeci askerler, Cizre İlçe Emniyet Müdürlüğüne bağlı polisler ve Polis Özel Harekat ekipleri tarafından durduruldu. FETÖ'cü Ali Osman Gürcan buradaki polislere, "Burayı açmazsanız eğer, bombalatırım." diye bağırdı.

Kısa süre sonra vatandaşların da bölgeye gelmesi ve polislerin geri adım atmaması üzerine Gürcan ve beraberindeki 320 komando dönmek zorunda kaldı.

Şırnak'tan 3 nakliye uçağıyla Ankara Etimesgut Hava Alay Komutanlığa gitmeyi planlayan Gürcan'ın planı, valiliğin emriyle havalimanı pistinin araçlarla kapatılması ve askeri uçakların inişine izin verilmemesi üzerine suya düştü.

Darbe girişimi başarısız olunca gözaltına alınan Gürcan, ilk ifadesinde Şırnak'taki komandoların Ankara'ya nakli talimatını, eski Genelkurmay Personel Plan Yönetim Daire Başkanı FETÖ'cü tuğgeneral Mehmet Partigöç'ün verdiğini söyledi.

Malatya 2. Ordu Komutanlığı Harekat Merkezinden adını bilmediği bir subayın kendisine "Komutanım birliğinizin ivedi olarak Ankara'ya intikali bekleniyor, bunun için uçak gönderiliyor, ivedi olarak Şırnak havaalanına intikal etmeniz gerekiyor." dediğini öne süren Gürcan, adını bilmediği bu subayın yönlendirmesiyle havaalanına doğru yola çıktığı yalanına başvurdu.

Mahkemedeki savunmasında, darbeye hazırlık toplantılarına katıldığına dair delillere karşı "bayram tatili dönüşü Ankara'ya uğradığını, ayrıca pasaport işlemleriyle uğraştığını” iddia etti.

FETÖ'nün örgüt içi haberleşme programı ByLock'u kullandığı belirlenen Gürcan'ın örgütle ilişkisi, gizli tanık "Yağmur"un teşhisiyle de ortaya çıkarıldı.

"Yağmur", "Gürcan'ın Şırnak'taki FETÖ'cü askerlerin abisi olduğunu ve 2014'te Cizre Anadolu Lisesi'nde FETÖ'nün Şırnak il sorumlusu tarafından düzenlenen örgüt toplantısına sivil kıyafette katıldığını" anlattı.

LEVENT TÜRKKAN

FETÖ'nün darbe girişimi sırasında dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın yaveri olan eski yarbay Levent Türkkan, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.

19-06/20/turkkan.jpg

"Ben paralel yapı üyesiyim. Bu cemaate yıllarca gönüllü hizmet ettim. Bugüne kadar cemaatte birlikte olduğum abilerime itaat ettim. Onlar tarafından verilen emirlere harfiyen riayet ettim." Bu ifadeler, darbe girişiminin ardından tutuklanan Levent Türkkan'a aitti.

Türkkan, 15 Temmuz 2016'ya kadar piyade yarbay rütbesiyle dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın emir subayıydı.

Türkkan, Bursalı çiftçi bir ailenin çocuğuydu. FETÖ ile ortaokul yıllarında tanıştı. Örgüt abilerinin "cemaat" evlerine gitmeye başladı. Çocukluktan beri asker olmak isteyen Türkkan, 1999'da Işıklar Askeri Lisesi sınavlarına girdi. Birçok örgüt mensubu gibi sınavdan önceki gün cemaat "abi"lerinden sınavda çıkacak soruları aldı ve çalıştı. Okulu kazandı ancak sınavda derece yapamadı. Zira kendi sözlerine göre "abileri, kasıtlı olarak soruların tamamını kendisine göstermemişlerdi." Askeri lise döneminde de örgüt abileriyle temasını sürdürdü. Onlardan "imayla namaz kılmayı" öğrendi. Abilerince "Tek göreviniz ifşa olmamak" diye de tembihlendi.

Askeri okulun ardından Kara Harp Okuluna kaydını yaptırdı. İlk yıl örgütle bağı kopmaya yaklaşsa da hem okulun kalan yıllarında hem de mezuniyetinin ardından Trabzon, Diyarbakır, Kıbrıs, Kızıltepe ve Ankara'daki görev yıllarında örgüt mensuplarıyla bağını sürdürdü.

2010'da Ankara'ya gelen Türkkan, 2011'de dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel'in emir subay yardımcılığına, sonrasında emir subaylığına getirildi. O tarihten sonra FETÖ'den bazı gizli görevler almaya başladı.

Türkkan, savcılık ifadesinde "harfiyen yaptığını" belirttiği örgütsel görevini, "Necdet Özel Paşa'yı dinleme cihazıyla sürekli dinliyordum. İki boğum parmak kadar, radyo diye tabir edilen dinleme cihazını her gün Paşa'nın odasında herhangi bir yere koyup akşam çıkarken alıyordum. 10-15 saat ses kaydı alabilecek kapasitesi vardı." ifadeleriyle anlattı.

Ancak Türkkan, Hulusi Akar'ın emir subaylığını yaptığı dönemde ses kaydetmeyi bıraktığını söyledi.

Türkkan, örgüte bağlılığını 15 Temmuz 2016'da da gösterdi. Türkkan, darbe girişiminde bulunulacağını önceden biliyordu. Nitekim beyanlarında da "Darbe yapılacağını 14 Temmuz 2016 Perşembe günü saat 10.00-11.00 sıralarında öğrendim. Genelkurmay Başkanı Danışmanı kurmay albay Orhan Yıkılkan bana darbe planladıklarını... işin 15 Temmuz'u 16'ya bağlayan gece 03.00'te yapılacağını söyledi." diyerek olacakları bildiğini kabul etti.

Yine, kendisine Orgeneral Akar'ın etkisiz hale getirilmesine yönelik görev verildiğini anlattı.

Türkkan, aynı akşam kendisinden sorumlu örgüt abisi "Murat"ın Konya yolu yakınlarındaki evine gitti. Evde "Murat" yok, ancak örgüt hiyerarşisinde onun da üzerinde bulunan "Adil" ve "Selahattin" adlı örgüt abileri ile Mehmet Akkurt vardı. Onlara "ertesi gece yapılacak faaliyetten haberdar olup olmadıklarını" sordu. Şaşıran örgüt sorumluları, Türkkan'ı "Bu konuyla ilgili hiç kimseye bir şey söylemeyeceksin. Olay çok gizli şekilde devam edecek." diye tembihledi.

Ertesi gün Orhan Yıkılkan ile dönemin Genelkurmay Proje Yönetim Daire Başkanı olan Mehmet Dişli'nin odasına gitti. Üçlü, darbe sırasında ne yapacaklarını konuştu. Akar'ın darbe girişiminin başına geçmemesi halinde Türkkan ve ekibince nasıl etkisiz hale getirileceği planlandı.

Türkkan, planladıkları gibi 15 Temmuz akşamı, Genelkurmay Başkanı Akar'ın derdest edilmesinde rol aldı.

Akar, mağdur olarak alınan ifadesinde, darbe girişiminin başına geçmeyi reddetmesinin ardından darbecilerin makam odasına girdiklerini ve Türkkan'ın, "Komutanım otur, kalkma, sakin olun, zorluk çıkartmayın." diye bağırdığını anlattı.

Akar, odada derdest edildiğinde Türkkan'ın kendisine silah çektiğini şöyle anlattı:

"O esnada Levent Türkkan'ın elinde tabanca ile 'Komutanım sakin olun, vururum, sıkarım.' gibi şeyler söylediğini işittim. Hatta ben bir iki adım daha atıp kendisine 'Sık ulan!' diye bağırdım. Gözlerinde sıkmakla sıkmamak arasındaki robotik tereddüdü gördüm."

Türkkan, Akar'a "Komutanım, lütfen dediklerimizi yapın. Hiçbir sorun çıkmayacak." dedi. Özel Kuvvetler Komutanlığından gelen darbeci ekip Akar'ı Akıncı Üssü'ne götürürken Türkkan makamda kaldı ve Akar'ın şahsi eşyasını topladı.

FETÖ'nün darbe girişimi başarısız oldu ve Türkkan da kolluk güçlerince yakalandı. Savcıya verdiği 8 sayfa tutan ifadesinin hemen başında "Ben paralel yapı üyesiyim." dedi.

Ailesini, örgütle tanışmasını, askeri eğitim yıllarını, kendisinden sorumlu örgüt abilerini tek tek anlattı. Daha savcı huzuruna çıkmadan emniyette kendi el yazısıyla yazdığı 5 sayfalık itiraflarını savcıya verdi. Savcı ve tutuklama istemiyle sevk edildiği sulh ceza hakimi önünde birden çok kez pişmanlığını dile getirdi.

İfadesinde "darbe girişimine kadar Fetullah Gülen cemaatinin vatan haini olduğuna inanmadığını, onların Allah rızası için çalıştıklarını düşündüğünü ancak darbe teşebbüsü ve sonrasında ne olduklarını anladığını" söyledi. "Bu yapı ve bu yapıya mensup olanlar için vatan haini tabiri az gelir. Artık biliyorum ki bu yapının mensupları cani ruhlu kişilerdir." diye de ekledi.

Sulh ceza hakimliğindeki ifadesinde de "Sayın halkıma şunu söylemek istiyorum: 'Ben eziyet gördüm, dövüldüm, sövüldüm de, konuşturuldum da bilmem ne falan'... Böyle bir şey yok." dedi ve hayatında ilk defa kendi hür iradesiyle konuştuğunu söyledi.

Burada da örgüt ve darbe girişimine ilişkin bilgiler verdi.

Türkkan, 15 Temmuz gecesi Genelkurmay Başkanlığı karargahındaki eylemlere ilişkin Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince görülen Genelkurmay Çatı davasının sanıkları arasında yer aldı.

Savunmasını 13 Kasım 2017'de yaptı ancak pişmanlığından adeta eser kalmamıştı. Önceki bütün beyanlarını reddetti. "Her şey hayal aleminde gibiydi, bana bir şeyler içirildiğini düşünüyorum." diyen Türkkan, darbe girişimine katkı sağlayacak bir davranışının olmadığını ileri sürdü.

Türkkan, 24 Aralık 2018'deki esas hakkındaki savunmasında da "FETÖ ile bağlantım yok. Ne genetiğim ne de aile geleneğim FETÖ'cü olmama müsaade etmez." ifadelerini kullandı.

ALİ YAZICI

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eski başyaveri ve sözde "yurtta sulh konseyi üyesi" eski kurmay albay Ali Yazıcı, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum edildi.

19-06/20/yazici.jpg

Yazıcı, darbe girişimine kadar Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başyaveriydi.

Bulgaristan'da Sofya Askeri Ataşesi olarak görev yaparken 27 Temmuz 2015'te FETÖ tarafından Erdoğan'ın yanına yerleştirildi.

Darbe girişiminden kısa süre önce Erdoğan'ın yurt dışı yolculuklarının birinde bazı gazetecilere "Gülmeye devam edin. Haftaya darbe yaptığımızda nasıl güleceksiniz." diyen Yazıcı'nın, darbe hazırlıklarından bilgisi olduğu 15 Temmuz sonrasında anlaşıldı.

1 Kasım 2015'teki genel seçimlerin ardından darbe planlamasına başlayan FETÖ, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hareketlerini Yazıcı üzerinden takip etti.

Adil Öksüz'ün liderliğinde Ankara'da yapılan darbe toplantıları sırasında izinde olan Yazıcı, darbe girişiminden bir gün önce Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'nda darbeciler Muhsin Kutsi Barış, Bilal Akyüz, Fırat Alakuş ve Tanju Posor ile bir araya geldi. Toplantıda darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yerini öğrenme ve bu bilgiyi suikast timine iletme görevi Yazıcı'ya verildi.

Yazıcı, bunun üzerine Cumhurbaşkanlığı Başyaverlik biriminde yaverlerle toplantı yaptı. 15 Temmuz gecesi başyaverlik binasının açık olmasını emretti ve Cumhurbaşkanı'nın hava, kara ve deniz yaverinden, dönemin Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alay Komutanı Muhsin Kutsi Barış'ın emirlerinin, kendi emri gibi kabul edilerek yerine getirilmesini istedi. Erdoğan'ın havacı yaverini Antalya, denizci yaverini İstanbul, karacı yaverini de Ankara'da görevlendirdi.

Yazıcı, 15 Temmuz öğle saatlerinde darbeye yönelik son direktifleri almak için Barış'la birlikte Genelkurmay'a giderek, Orgeneral Hulusi Akar’ın eski başdanışmanı Orhan Yıkılkan'la görüştü. Sonra Muhafız Alayı'na dönen Yazıcı, akşam saatlerinde yanına Özel Kuvvetler Komutanlığında görevli eski yarbay Emin Güven'i de alarak Cumhurbaşkanı'na suikast yapacak timin konuşlandığı Çiğli 2. Ana Jet Üs Komutanlığına doğru yola çıktı.

Ankara'da uçakların alçak uçuş yapmasından sonra kendisini arayan Cumhurbaşkanlığı personeline, "geniş çaplı tatbikat olduğu" yalanını söyleyen Yazıcı, yol boyunca Cumhurbaşkanı'nın yerini tespit etmek için görüşmeler yaptı.

Yazıcı, saat 00.30'da Çiğli 2. Ana Jet Üs Komutanlığına ulaşırken o ana kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Marmaris Okluk Körfezi'ndeki Cumhurbaşkanlığına ait tesiste bulunduğunu sanan darbeciler, FETÖ'cü başyaverin verdiği bilgi üzerine Erdoğan'ın kaldığı otele gitti.

Çiğli'de sabaha kadar darbenin başarılı olması için görüşmeler yapan Yazıcı, olaylardan haberi yokmuş gibi davranarak ertesi gün Ankara'daki görev yerine döndü.

Yazıcı, Cumhurbaşkanlığı personelinin o geceye ilişkin beyanlarının ardından gözaltına alındı. İlk ifadesinde "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın katılacağı bir futbol etkinliğine gitmek üzere Antalya'ya doğru önceden tanımadığı 'Emin' adlı bir yarbayla yola çıktığını, askeri hareketlilik olunca en yakın birliğe gittiğini" iddia etti.

Tanıkların ifadeleri, darbeci askerlerle telefon trafiği ve o gece suikast timinin olduğu üsse gittiğinin tespit edilmesine rağmen FETÖ'cü başyaver savcılıkta ve mahkemede de suçlamaları kabul etmedi.

Yargılandığı davada, "Darbe girişimini öğrendikten sonra İzmir Çiğli'deki 2. Hava Üs Komutanlığına gittin ve burada televizyonlardan darbe girişimini gördün. Daha sonra Cumhurbaşkanı'nı neden aramadın?" şeklinde soru yöneltilen Yazıcı, "Bu soruya verilecek mantıklı bir cevabım yok." demekle yetindi.

Yazıcı'nın evindeki aramada kendi el yazısıyla hazırladığı belgeler ele geçirildi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yakın kişileri fişlediği ve bu notları örgüte ilettiği tespit edildi.

Genelkurmay Başkanı Akar'ın o dönemki emir subayı Levent Türkkan da ifadesinde, Yazıcı'nın FETÖ'cü olduğunu bildiğini söyledi.

Darbe girişimi gecesi Cumhurbaşkanı'nın yerini suikast timine bildirdiği gerekçesiyle Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesince 18 yıl hapis cezasına çarptırılan Yazıcı, sözde "yurtta sulh konseyi" üyesi olarak Genelkurmay çatı davası ile Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı davasının da sanıkları arasında yer aldı.

ÖMER FARUK HARMANCIK

FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimine ilişkin "çatı" davada, eski tuğamiral Ömer Faruk Harmancık'a 141 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi.

19-06/20/harmancik.jpg

Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi, Harmancık'ı "anayasayı ihlal" ve "Cumhurbaşkanına suikast" suçundan birer kez, şehit olan 139 kişiye ilişkin "kasten öldürme" suçundan da 139 kez olmak üzere toplam 141 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum etti.

Darbe girişimine yönelik hazırlıklar kapsamında 6-7-8-9 Temmuz'da Ankara Konutkent'te örgütün firari imamı Adil Öksüz başkanlığında yapılan toplantıya, suç tarihinde Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kuzey Deniz Saha Komutanlığı Kurmay Başkanı olarak görev yapan Harmancık'ın da katıldığı belirlenmişti.

Harmancık'ın, Deniz Kuvvetlerinin darbe planı içindeki organizasyonunu, sevk ve idaresini yapan ekibin içinde bulunduğu, olay günü görevli olmamasına rağmen darbe girişimi kapsamındaki hava harekatının merkezi olan Akıncı Üssü'ne geldiği ve kendisine darbe faaliyetlerinde kullanılmak üzere verilen telefonla darbe girişimine yönelik görüşmeler yaptığı ortaya çıkmıştı.

Ömer Faruk Harmancık ayrıca, derdest edilerek Genelkurmay Karargahı'ndan Akıncı Üssü'ne getirilen Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ı, Mehmet Dişli, Kubilay Selçuk ve Hakan Evrim ile birlikte darbe girişiminin başına geçmesi için ikna etmeye çalışmıştı.

HAKAN EVRİM

FETÖ'nün darbe girişimini yöneten sözde "yurtta sulh konseyi" üyesi eski tuğgeneral Hakan Evrim, 141 kez ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum oldu.

19-06/20/evrim.jpg

FETÖ'nün darbe girişimini yöneten Akıncı Üssü Komutanı eski tuğgeneral Evrim'in örgütle ilk teması lise öğrencisi olduğu döneme dayanıyordu.

Örgütle bağını Hava Harp Okulundaki eğitimi sırasında da sürdüren Evrim, o dönem örgüte mensup öğrencilerin aralarında "Kaptan" diye bahsettikleri terörist başı Gülen'i ziyaret edip sohbetlerine katıldı.

Örgütün sadık militanlarından Evrim, 2014'e kadar firari FETÖ'cü Adil Öksüz'e, o tarihten darbe girişimine kadar olan sürede ise FETÖ'cü Kemal Batmaz'a bağlı olarak örgütsel faaliyetlerini sürdürdü.

Darbe girişiminin başarıya ulaşması halinde Evrim, "Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı" olacaktı.

1 Kasım 2015'teki milletvekili genel seçimlerinin ardından örgütün aldığı "darbe" kararı doğrultusunda yapılan hazırlık toplantılarında, kendisinin komutanı olduğu Akıncı Üssü, kalkışmanın merkezi olarak belirlendi.

FETÖ'cü Evrim, darbe hazırlıkları kapsamında 13 Temmuz 2016'da Ahmet Tosun'la F-16'yla Diyarbakır 8. Ana Jet Üssü'ne giderek, uçağa hedefleri hatasız vurmayı sağlayan sniper cihazı taktırdı. Bu şekilde darbe girişimi sırasında uçakların hedefini tam isabetle vurabilmesi sağlandı. Evrim, Diyarbakır'daki üssün komutanı eski tuğgeneral Deniz Kartepe ile oradan darbeye katılacak F-16 uçaklarının planlamasını yaptı. Ertesi gün Evrim, Özel Harekat Daire Başkanlığını vuran Mustafa Azimetli'’ye 27 adet F-16 uçağına mühimmat yüklenmesi emrini verdi. Aynı gün kışladaki askerlerden Yuva 4 misafirhanesinin temizlenmesini, yatak takımlarının değiştirilmesini ve odaların hazırlanmasını istedi. Darbe teşebbüsü sırasında derdest edilip üsse getirilen komutanlar buralarda rehin tutuldu.

Evrim, darbeye hazırlık faaliyetleri kapsamında 15 Temmuz'da havanın sıcak olmasını bahane ederek, bayrak töreninin saat 14.00'te yapılması emrini verdi, FETÖ'cü olmayan personeli evlerine gönderdi, örgüt mensubu pilotları mesaiye çağırdı.

Akıncı Üssü nizamiyelerine FETÖ mensubu askerleri yerleştiren Evrim, üsse girebilecekler listesinde ismi bulunmayan ve "yurtta sulh" parolasını bilmeyen askerlerin içeri alınmamasını emretti.

Evrim, darbenin sivil yöneticileri Adil Öksüz, Kemal Batmaz, Nurettin Oruç, Harun Biniş ve Hakan Çiçek'in alınmasını sağladı. Saat 15.00'ten sonra Akın Öztürk, Kubilay Selçuk, Ünsal Coşkun, Ömer Faruk Harmancık, Ahmet Özçetin, Mehmet Fatih Çavur ile FETÖ'nün sivil kanadına mensup Adil Öksüz, Kemal Batmaz, Hakan Çiçek, Nurettin Oruç ve Harun Biniş ile 143. Filo'da toplantı yaptı. Bu toplantıda, hangi noktaların uçak ve helikopterle vurulacağına kararlaştırıldı.

Evrim'in, filo koridorlarında darbenin sivil yöneticilerinden Kemal Batmaz'la karşılaştığında, baş selamı vermesi güvenlik kameralarına yansıdı.

Darbe gecesi ölüm yağdıran FETÖ'cü pilotlara örgütün talimatlarını ileten Evrim, üsse gelen helikopterlerin de "yurtta sulh" parolasıyla iniş yapabileceğini kuledeki personele iletti.

MURAT KOÇYİĞİT

FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Genelkurmay'da sivillere ateş eden sözde "yurtta sulh konseyi" üyesi eski albay Murat Koçyiğit, 141 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.

19-06/20/kocyigit.jpg

FETÖ'nün darbe girişimini planlayan ve idare edenler arasında yer alan Murat Koçyiğit, 141 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldı.

Olay tarihinde Jandarma İstihbarat Okul Komutanı olan Koçyiğit, darbe planlaması kapsamında firari Adil Öksüz'ün öncülüğünde 6-7-8-9 Temmuz 2016'da Ankara Konutkent'teki villada toplantılara katıldı.

Jandarma Genel Komutanlığıyla ilgili darbe görevlendirmeleri, onun verdiği bilgilerle yapıldı. Kendisi ise darbe girişiminin komuta merkezi Akıncı Üssü'nde görevlendirildi.

15 Temmuz'da üsse giden Koçyiğit, Ahmet Özçetin'in misafiri olduğu ve "sosyal etkinlik" için geldiği yalanlarını söyleyerek nizamiyeden içeri girdi.

İhanet üssünde darbenin başarılı olması için sabaha kadar uğraştı. Gece boyunca Jandarma Genel Komutanlığındaki FETÖ'cülerle irtibatta olan Koçyiğit, darbe girişiminin başarısız olmasının ardından alınan ilk ifadesinde "Akıncı Üssü'ne arkadaşım Ahmet Özçetin'i ziyaret amaçlı gittim." dedi.

Koçyiğit, savcılık sorgusunda ise üste bulunmasıyla ilgili şunları söyledi:

"O gece bilgi amaçlı Jandarma Okullar Komutanını aradım. Bana Akıncı Üssü'nde ne işimin olduğunu sorarak, kışlaya dönmemi söyledi. Ben de fırsat bulunca geleceğimi söyledim ancak giriş çıkışlar kapalı olduğu için Akıncı Üssü'nden çıkamadım. Daha sonra TRT'den yayını gördüm, saat 02.00 sıralarında da nizamiyeye vatandaşlar gelmeye başladı. Bu durumda dışarı çıkmanın daha da tehlikeli olacağını düşündüm ve orada bekledim. Ertesi sabah savcılar geldi ve gözaltına alındım. Akıncı'ya arkadaş ziyareti için gittim, darbe olacağını bilsem kesinlikle gitmezdim."

Koçyiğit'e, "Ziyaretine gitmek istediğiniz Ahmet Özçetin'i ne kadar tanıyorsunuz? Arkadaşlığınız ve samimiyetiniz ne boyutta?' diye soruldu. Koçyiğit de "Resmi olarak arkadaşız, ailecek görüşmüşlüğümüz yok. Yeni görevine istinaden nezaket ziyaretine gittim." cevabını verdi. Koçyiğit'e, bu iddiası üzerine, Özçetin'in üsse bir yıl önce atandığı hatırlatıldı ve ziyaret için neden 15 Temmuz'u seçtiği soruldu. Koçyiğit'in yanıtı, "Demek ki kendimi öyle ayarlamışım." oldu.

Hakim huzurunda Koçyiğit'e, Özçetin'i "ziyaret" öncesinde aramadığı ve üsse ziyaret saatleri dışında geldiği belirtildi. Koçyiğit ise "Göremeseydim de Akıncı Üssü'nü gezerdim. İlk kez gidiyordum nasılsa." ifadesini kullandı.

Koçyiğit, soru üzerine yakalandığı sırada üzerinden çıkan bin 100 doların "kefen parası" olduğunu iddia etti. Darbe gecesi ABD ile şahsi telefonundan iki kez telefon görüşmesi yaptığını da inkar etti. Koçyiğit'in telefonunda ByLock da bulundu.

ERHAN CAHA

FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Kara Kuvvetleri Komutanlığındaki işgali yöneten, sözde "yurtta sulh konseyi" üyesi eski tuğgeneral Erhan Caha, 141 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.

19-06/20/caha.jpg

FETÖ'nün darbe girişimini planlayan ve idare edenler arasında yer alan Erhan Caha, 141 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldı.

Darbe girişimine kadar tuğgeneral rütbesiyle Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kuvvet Geliştirme Daire Başkanı olarak görev yapan Caha'nın, örgütün 11 Temmuz 2016’da Ankara, Altınpark civarındaki hücre evindeki darbeye hazırlık toplantısına katıldığı belirlendi.

Caha, darbecilerin sözde atama listesinde "Kara Kuvvetleri Harekat Başkanı" olarak görevlendirildi. Ayrıca FETÖ tarafından "Kara Kuvvetleri Komutanlığı karargah sorumlusu" olarak tayin edildi.

Darbe girişimi saatinin öne alındığını, darbe planının İstanbul sorumlularından cuntacı Muzaffer Düzenli'ye bildiren Caha'ydı.

Yine, sözde "Yurtta Sulh Konseyi" üyeleri Ali Kalyoncu, Bilal Akyüz ve Mehmet Partigöç ile Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga'nın derdest edilmesini sağlayan ekibin başındaki Mutlu Serkan Vurdem'i arayarak, harekete geçildiğini bildirdi.

Caha, ardından "Sıkıyönetim direktiflerine uyulması" konulu ve sıkıyönetim direktifine uymayanlar hakkında sıkıyönetim komutanlıklarınca kanuni işlem başlatılacağını bildiren mesaj formunu, darbeciler Atilla Tanrıver ve Adem Boduroğlu ile imzalayarak tüm birliklere dağıtılmasını sağladı.

Darbe girişimi gecesi Kara Kuvvetleri Komutanlığı Harekat Merkezine giden Caha, içerideki personele sert bir sesle, "Silahlı Kuvvetler yönetime el koydu, 21.00'den itibaren sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Emrim haricinde davranılmayacak" diye bağırdı. Ayrıca, Harekat Merkezinden sözde atama listesinde olan darbecileri arayarak yeni görev yerlerine gitme emri verdi.

Caha'nın talimatlarıyla hareket eden darbeciler, saat 20.48'de tam teçhizatlı olarak KKK Personel Başkanı Tümgeneral Ömer Şevki Gençtürk'ü derdest ederek Akıncı Üssü'ne götürdü.

Sabah saatlerine kadar darbeciler Mehmet Partigöç ve Cemil Turhan'dan aldığı emirleri harfiyen uygulayan Caha, darbe başarısız olunca üzerindeki üniformayı çıkartıp sivil kıyafetleriyle kışladan ayrıldı.

Bütün umutlarını darbenin başarılı olmasına bağlayan FETÖ'cü general, 16 Temmuz sabahı mesajla durumunu soran abisi İlham Caha'ya "Abi sağlığım iyi. Bir daha görüşemeyebiliriz, tutuklanacağım. Yaptım bir hata, Allah affetsin" şeklinde cevap yazdı.

Caha gözaltına alındığında, "Aldığım mesajda sıkıyönetim ilan edildiği ve benimde Kara Kuvvetleri Komutanlığı Karargahında 'Karargah sorumlusu' olarak görevlendirildiğim yazıyordu. Ben mesaj emri formunun üstündeki yazıları okuyunca bu girişimin TSK'nın normal hali hazırdaki emir komuta zinciri içerisinde yapıldığını düşündüm." şeklinde savunma yaptı.

Mahkemedeki savunmasında da "O gece bir kriz olduğunu, bunu yönetebilmek ve karargahı emniyete almak için harekat merkezinde bulunan personele hitaben Silahlı Kuvvetlerin yönetime el koyduğunu söylediğini" iddia etti. Savunmasında, o gece kimlerden ne gibi emriler aldığını anlatmayan Caha, FETÖ'nün yönlendirmesiyle inkar stratejisini mahkemede de sürdürdü.

FIRAT ALAKUŞ

Genelkurmay karargahında komutanları derdest eden Özel Kuvvetler Komutanlığı timinin komutanı eski kurmay albay Fırat Alakuş, 141 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.

19-06/20/alakus.jpg

Genelkurmay karargahında komutanları derdest eden eski kurmay albay Fırat Alakuş, 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminde Özel Kuvvetler Komutanlığında görev yapıyordu.

Alakuş, örgütün firari "TSK imamı" Adil Öksüz öncülüğünde 6-9 Temmuz 2016'da Ankara Konutkent’teki villada yapılan darbe planı toplantılarına katıldı. Toplantıda, örgütün mahrem imamları tarafından Alakuş'a Genelkurmay karargahının ele geçirilmesi ve komuta kademesindeki paşaları derdest etme görevi verildi.

Önceden belirlediği 51 ÖKK personeliyle saat 20.00'de Akıncı Üssü'ne gelen Alakuş, darbenin planlanan saatinin değişmesi üzerine 32 bordo bereli seçerek otobüsle Genelkurmay Başkanlığına doğru yola çıktı. Darbeci askerler, karargaha saat 21.21'de Güney Nizamiye'den giriş yaptı. FETÖ'cü hainlerin bir kısmı komuta katına ilerlerken bir kısmı da çevre emniyetini sağlamak için kışlanın çeşitli bölgelerinde mevzilendi.

O sırada karargaha giriş yapmak isteyen Kara Kuvvet Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak, Alakuş'un komutasındaki darbecilerce derdest edildi. Çolak'ın yakın koruması Topçu Kıdemli Başçavuş Bülent Aydın aynı ekipçe şehit edildi. Aydın, darbe girişiminin ilk şehidi oldu.

Alakuş’un başını çektiği darbeciler, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın derdest edilmesinde de rol aldı.

Darbe girişiminden sonra Akar, savcılıkta verdiği ifadede, Alakuş'u tasvir ederek, "Bir müddet sonra 'gidiyoruz' diyip beni aldılar. Kapıdan çıktığımda tam teçhizatlı, kafasında çelik miğfer ve silahlı bir şekilde, ürkütücü bir yüz ifadesiyle karşıma çıkan asker şahıs dikkatimi çekti. Sonradan bu kişinin kurmay albay Fırat Alakuş olduğunu öğrendim." dedi.

Orgeneral Akar'ın derdest edilmesinden sonra Alakuş ve beraberindeki darbeciler, Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler ile Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak'ın ellerini ve gözlerini bağlayıp darbenin merkez üssüne götürülmelerini sağladı.

Darbe girişiminin başarısızlığa uğratılmasının ardından Alakuş ve beraberindeki darbeci personel sabah emniyet güçlerine teslim oldu.

Alakuş, gözaltına alındığında verdiği ilk ifadede, "Ben ve birliğim, tevdi edilen terör tehdidine karşı Genelkurmay Başkanlığının emniyeti için emir ve komuta içinde harekata iştirak ettik." diye konuştu.

Darbeyi engellemek için ellerinde Türk bayraklarıyla kışlaya giren vatandaşları "terör tehdidi olarak algılayan" FETÖ'cü Alakuş, mahkemede, darbe teşebbüsü olduğundan, TRT'de darbe bildirisi okunduğu zaman haberdar olduğunu ileri sürdü.

Mahkeme Başkanının, "Anladın da niye sabaha kadar durdunuz orada, darbe suç değil mi? Karışmasaydın, tuzağa düşmeseydin?" sorusunu yöneltmesi üzerine Alakuş, "Bana verilen bir görev var, ondan dönüş var mı? Darbe teşebbüsünü anladım, göreve devam ettim. Darbenin kim tarafından yapıldığını tam netleştiremedim." iddiasında bulundu.

Alakuş'un Özel Kuvvetler Komutanlığındaki odasında yapılan aramada zarfta "darbe123" yazılı not kağıtları bulundu.

Alakuş, mahkeme huzurunda, bunların bilgisayar şifreleri olduğunu öne sürerek "1996'da bana ilk verilen telsiz kodu 'darbe' idi. 'Akılda kalan hususları şifre yapın.' denmişti. Ben de 'darbe' kelimesini klavyede de kolay yazıldığı için bilgisayar şifresi olarak seçtim." şeklinde yalanlarına devam etti.

ANKARA/AA

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN