Gelecek Partisi'nden Kanal İstanbul çağrısı: Proje halka sorulmalı

Gelecek Partisi'nden Kanal İstanbul çağrısı: Proje halka sorulmalı

Ahmet Davutoğlu'nun başkanlığını yaptığı Gelecek Partisi yayımladığı raporda, Kanal İstanbul projesinin bilimsellik bakımından kamuoyunu tatmin etmediği, şehre yük getirecek projenin yapımının halka sorulmasının gerektiği ifade edildi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Kanal İstanbul'un inşaasına önümüzdeki sene başlayacağız" açıklamasının ardından alevlenen Kanal İstanbul tartışmalarına, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun kurucusu olduğu Gelecek Partisi de katıldı.

"PROJENİN BİLİMSELLİĞİ KAMUOYUNU TATMİN ETMEDİ"

İnternet sitesinden 'Kanal İstanbul Değerlendirme Raporu' yayımlayan Gelecek Partisi, projenin kentsel, çevresel, iklimsel, jeolojik, stratejik, ekonomik, güvenlik ve uluslararası ilişkilere etkileri, hazırlanma aşamalarının bilimselliği bakımından kamuoyunun tatmin olmadığı ifade edildi. Projenin İstanbul'a şehircilik açısından yükler getireceğinin altı çizilen raporda, Kanal İstanbul'un yapımının halka sorulması gerektiği belirtildi.

20-01/03/2020-01-03_175956-horz.jpg

"ÇEVRE, ATALARIMIZDAN MİRASTIR"

Gelecek Partisi'nin Kanal İstanbul Değerlendirme Raporu'nun sonuç bildirgesi şu şekilde:

Bu projenin gerekliliği, önceliği, kentsel, çevresel, iklimsel, jeolojik, stratejik, ekonomik, güvenlik ve uluslararası ilişkilerimize etkileri, hazırlanma aşamalarının bilimselliği ve nesnelliği ile uygulama safha ve şekilleri bakımından hem geniş bir halk kesimi hem de partimiz tatmin olmamıştır.

Çevre atalarımızdan devraldığımız harcanacak bir miras değil, korunması, geliştirilmesi ve gelecek nesillere devredilmesi gereken bir emanettir. ÇED süreçlerinin nasıl işletildiği hususu tereddütlerle doludur. Ayrıca çalışmaların içeriği ve yöntemi ne olursa olsun, projenin özellikle Marmara denizi ve yer altı su kaynakları gibi konulara etkisinin ne olacağı hususu yine de soru işaretlerini taşımaya devam edecektir.

Montrö Anlaşması gereği Türkiye’nin İstanbul Boğazı geçişlerini iddia edildiğinin aksine zorla yönlendirme yetkisi yoktur. Ancak cazip hale getirilebilir ki bu da fiyat indirimi demektir. Fiyat indirimi ise hem ülkemize girecek dövizin azalmasına neden olacak hem de Kanalın fizibilitesini daha da kötü hale getirecektir. Çünkü gerçekleştirilen boru hatları ile boğaz geçişlerinde trafik azaldığı ve ilerde muhtemel ilave boru hatları ile geçişler daha da azalacağı için zaten bekleme süreleri makul ölçülerde olan gemilerin bekleme süreleri daha da azalacaktır.

20-01/03/enxxghtxkaerg5q.jpg

Tasarruf oranı düşük olduğu için büyümesini dış tasarruflarla finanse eden, işsizlik oranı %14, genç işsizlik oranı %27,4 gibi çok yüksek değerlere çıkmış, işgücüne katılım oranının %53,9 olduğu, üretim yelpazesinin hızla değiştiği dünyada yüksek teknolojili ürün ihracatının toplam ihracat içindeki payının sadece %3,5, orta-yüksek teknolojili ürün ihracatının ise %36,4 olduğu bir Türkiye’de bu kadar büyük bir kaynağı, hem üretim hem de istahdam oluşturacak teknolojik seviyesi yüksek yatırımlara, eğitime, bilime, sağlığa harcamak yerine böylesine bir yatırıma harcama lüksü yoktur. Projenin izah edilebilmiş makul bir ekonomik getirisi görülmediği gibi, bu kadar büyük bir finansman yükünün geri dönüşünün nasıl sağlanacağı da belirsizliklerle doludur. Bu geri dönüşler temin edilse dahi bu tutarlar ülke içi kaynaklardan elde edilecektir ve bu kaynaklar sonuç olarak diğer alanlar yerine buraya aktarılmış olacaktır.

20-01/03/enxxvvkwsaep1zs.jpg

Kanal İstanbul Birleşmiş Milletler’in 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri'nde yer alan:
• Sürdürülebilir Şehir ve Yaşam Alanları
• Sudaki Yaşam
• Karasal Yaşam
• Hedefler için ortaklıklar (merkezi, yerel, toplum, STK, akademi vb işbirlikleri)
başlıklarına da aykırıdır.

Projenin İstanbul gibi bir mega kente şehircilik açısından getireceği yükler aşikardır. Ayrıca, mevcut altyapılarıın kullanılamaz hale getirilecek, bunların yerine yenileri yapılacaktır. İlave olarak çok büyük miktarda yeni altyapı yatırımları ihtiyacı oluşturulmaktadır. Bu kadar kaynağın israfını mazur gösterecek hiç bir makul gerekçe görülememektedir. İstanbul’ın mevcut su kaynaklarında tahribatlar yapılmakta, yer altı su kaynakları tehlikeye atılmakta, doğal denge, yaban hayatı, sulak alan, orman, tarım arazisi ve mera yok edilmektedir.

Deprem başta olmak üzere her türlü afete açık bir bölgede, afet yönetimini zorlaştıran adımlar atılmaktadır. Bölgenin afet ve acil durumlara maruz kalma riski gözönüne alındığında, olası afet ve acil durumlara karşı hazırlık, planlama, zarar azaltma, müdahale ve iyileştirme süreçleriyle ilgili hangi analiz ve çalışmaların yapıldığı bilinmemektedir. Projenin güvenlik ve savunma politikamız ve Montrö Anlaşmasının ülkemize kazandırdığı yetkiler çerçevesinde ilgili makamlarca hangi hassasiyetlerle değerlendirildiği ve hangi sonuca varıldığı bilinmemektedir.

20-01/03/enxxv2tx0aecleb.jpg

Projenin siyasi bir kavga ve kutuplaşma unsuru olmaya doğru evrildiğini de üzülerek müşahede etmekteyiz. Siyasi iktidardan beklentimiz yapıldıktan sonra asala geri dönüşü olmayacak, hangi açıdan bakılırsa bakılsın olumsuzlukları kazandıracaklarından çok daha büyük olan bu projeden vazgeçmesidir. Akıl, bilim ve vicdan bunu göstermektedir. Bu kadar geniş sorular içeren bir projeden dönülmesi zaafiyet değil, siyasi bir erdemdir! Demokratik toplumlarda çoğulculuk ve katılımcılık esastır ve her bir bireyin toplumsal konularda fikri önem arz etmektedirTopluma dayalı, merkezden yerele şeffaf, hesap verebilir, vatandaşın karar verme süreçlerine dahil olduğu yönetim anlayışımız çerçevesinde; Parti Programımızın “Şehircilik: Umranın Çağdaş Yorumu” bölümünde “toplumun büyük kısmını etkileyecek projelerin halk oyuna sunulmasını” temel bir prensip olarak görüyoruz.

Projeden vazgeçilmemesi halinde, Buradan hareketle böylesine büyük etkileri olacak bir projenin Türkiye çapında, en azından İstanbul halkının görüşünü alacak halk oylamasına götürülmesini zaruri addediyoruz. Öte yandan bizden sonraki tüm nesilleri de etkileyecek bir projeye bizim karar verme yetkimizin boyutları da ayrıca değerlendirilmesi gereken bir konudur.

Ayrıca, geçirmekte olduğumuz süreçler İstanbul’un geleceğine yönelik zaafiyetleri de göz önüne sermekte olup, bu şehre yönelik bir Koruma Kanunu’nun gerekliliğinin her geçen gün daha da önemli hale geldiğini üzülerek görüyoruz.

Kamuoyuna saygıyla arz olunur

 

 

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN