IPCC Raportöründen küresel ısınma için korkutan uyarı: Önümüzdeki birkaç yıl çok kritik

IPCC Raportöründen küresel ısınma için korkutan uyarı: Önümüzdeki birkaç yıl çok kritik

IPCC raportörü Prof. Dr. Roy, küresel ısınmayla mücadelede gelecek birkaç yılın çok kritik olduğu uyarısında bulunarak, "Tüm sektörlerde ve bölgelerde derhal ciddi emisyon azaltımları yapılmadığı takdirde ısınmayı 1,5 derecenin altında tutmak imkansız olacak. Yani önümüzdeki birkaç yıl çok kritik" dedi.

Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) raportörü Prof. Dr. Joyashree Roy, yer kürenin geleceğine ve yeşil dönüşüm hedeflerine yön vermeyi amaçlayan IPCC 6. Değerlendirme Raporu'nu değerlendirerek küresel ısınmayla mücadelede gelecek birkaç yılın çok kritik olduğu uyarısında bulundu.

Prof. Dr. Joyashree Roy, Üç cilt halinde yayımlanan raporun 4 Nisan’da yayımlanan son cildi olan 3. Çalışma Grubu Raporu’na atıfta bulunarak, "Tüm ülkelerin COP26’dan (2021 BM İklim Değişikliği Konferansı) önce duyurdukları Ulusal Katkı Beyanlarını ele alırsak, IPCC raporu bu beyanlarla 1,5 derece sınırını aşan bir ısınmaya neden olunacağını gösteriyor. 2030’dan sonra ısınmayı 2 derecenin dahi altında sınırlamak zor olacak. Bu; sıcaklığın planlanan şekilde stabilize edilmesi için şu an harekete geçmemiz gerektiğini gösteren, gerçekten endişe verici bir mesaj." dedi.

Prof. Dr. Roy, son raporun başlıca önceliğinin insan refahına verilmesiyle ve emisyonların azaltılmasının ve refahın sağlanmasının ancak bu şekilde mümkün olduğunu savunmasıyla diğer IPCC raporlarına nazaran ayrı bir özellik taşıdığını açıkladı.

İnsanların emisyon azaltımı amacıyla eyleme geçmeye istekli olabilmeleri için kendi işlerini halledebildikleri, sağlıklı teknolojilere erişebildikleri bir yaşam sürmeleri gerektiğini, ardından sosyal ve kültürel uygulamaların değişim ve hayat tarzı değişikliklerini getirebileceğini kaydeden Roy, "Her halükarda insan refahına öncelik verilmesi gerekiyor. Ama yine de rahatça yürüyebileceğiniz güvenli bir şehir olmadıkça, güvenli bir toplu taşıma sistemi olmadıkça, bu değişimler söz konusu olamaz." ifadelerini kullandı.

HALA FOSİL YAKIT ÇAĞINDAYIZ

Raporun, bir şeylerin rayında gitmediğini gösterdiğini kaydeden Roy, "İlerleme, kalkınma ve fosil yakıtlarımızı kullanma şeklimize göre biz hala fosil yakıt çağındayız. Fosil yakıt kullanımının azalması için bu 10 yıl içinde eyleme geçmek zorundayız. Verimli hizmetler ve alternatif hizmet sağlama sistemleri kullanarak enerji talebimizi azaltabilirsek, temelde fosil yakıt kapasitesi yaratmak için pek fazla yatırıma ihtiyacımız olmaz çünkü enerji talebi zaten azalacaktır." dedi.

YENİ BİR ŞEY İCAT EDİLMEK ZORUNDA DEĞİL

Kalkınma yatırımlarının sürdürülebilir tüketim kararlarını mümkün kılacak ve böylece sürdürülebilir üretim yapılmasına olanak sunacak şekilde yapılmasının önemine de değinen Roy, yapılması gerekenin, karar verme süreçlerinde bilimsel gerçekleri yaygınlaştırarak karar alıcılar için daha erişilebilir hale getirmek olduğunu vurguladı.

Prof. Dr. Joyashree Roy açıklamalarını şu şekilde noktaladı:

"Bu açıdan baktığımızda politika belirleyicilerine, yatırımcılara, rol modellerine, vatandaşlara ve finans kuruluşlarına çok önemli rol düştüğünü söylüyoruz. Yeni bir şey icat edilmek zorunda değil ve güneş ile rüzgar enerjisinden, enerji verimliliğinin iyileştirilmesinden, ormansızlaşmanın azaltılmasından, toprakta karbon depolanmasından ve metan emisyonunun azaltılmasından parasal faydalar da elde edildiğini görüyoruz. Küresel ısınmayı 1,5 ila 2 derecenin altında tutmak için gereken finansal akış 2030’a kadar ihtiyaç duyulan düzeyden 3 ila 6 kat az. Raporda sunulan değerlendirme aynı zamanda yatırım açığını kapatmak için yeterli küresel sermaye ve likidite olduğunu gösteriyor. Bu da sermaye piyasasında yatırım için müsait fonlar bulunduğu anlamına geliyor. Yani, hükümetlerden ve uluslararası topluluktan, kamu sektörü finansmanı ve politikasının insan refahını artıran ve aynı zamanda emisyonu azaltan bu eylemlere daha güçlü bir uyum sağlamasını da kapsayan net sinyaller alınması gerekiyor.

EŞİTSİZLİK BU RAPORUN MERCEĞİNDE

Eşitsizlik bu raporun merceğinde. En yüksek gelire sahip yüzde 1'lik kesim emisyonların yüzde 15’inden, en alttaki yüzde 90’lık kesim ise emisyonların yüzde 48’inden sorumlu. Yüksek sosyo-ekonomik statüdeki kişiler eyleme geçmek için daha yüksek kapasiteye ve emisyon azaltımında daha fazla sorumluluğa sahip.

HÜKÜMETLERİN SADECE TEK ÖNCELİĞİ YOKTUR

Maliyet ülkeden ülkeye değişecektir çünkü bu, ne tür yöntemlerin uygulandığına bağlıdır ve her yöntem her ülkede uygulanamaz. Bu nedenle Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ile sinerjilerine dikkat etmemiz gerekir. Hükümetlerin sadece tek önceliği yoktur; çoklu önceliklerinin olması anlaşılabilir. IPCC raporunun amacı bilimsel bilgiler sağlamaktır ki hükümetler bu bilgileri ihtiyaçları doğrultusunda kendi bağlamlarında uygulayabilsin. Şüphesiz vatandaşlarının refahını artırmak herkesin ortak amacı.

ÖNÜMÜZDEKİ BİRKAÇ YIL ÇOK KRİTİK

Şunu anlamamız gerekiyor ki insan etkisi iklimi en azından son 2 bin yılda görülmemiş oranda ısıttı. Ayrıca iklim değişikliği sadece bir ekonominin gayri safi yurtiçi hasılasına tehdit oluşturmaktan ziyade, gezegenin ve insanların sağlığı için de ciddi bir tehdittir. 2 derecelik bir ısınma muhtemelen 2050’ye gelindiğinde Sahra Altı Afrika’da, Güney Asya’da, Orta ve Güney Amerika’da ve küçük adalarda gıda kıtlığına ve sonucunda yetersiz beslenmeye yol açacaktır. Tüm sektörlerde ve bölgelerde derhal ciddi emisyon azaltımları yapılmadığı takdirde 1,5 derece imkansız olacak. Yani önümüzdeki birkaç yıl çok kritik."

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN