Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'a: TÜBİTAK raporunu Putin'e göndereyim

Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'a: TÜBİTAK raporunu Putin'e göndereyim

İBB tarafından düzenlenen Kanal İstanbul Çalıştayı'nda konuşan Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı Erdoğan'a seslenerek, "Benim söylediklerime inanmıyorsun, Putin'in söylediklerine inanıyorsun. TÜBİTAK'ın Kanal İstanbul'un zararlarını anlatan raporunu, Putin'e göndereyim o da sana göndersin. Ben göndersem inanmazsın" dedi.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin (İBB) düzenlediği Kanal İstanbul Çalıştayı başladı. Çalıştaya, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun yanı sıra, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve İyi Parti lideri Meral Akşener de katıldı.

Çalıştayın açılışı konuşmasını yapan İmar ve Şehircilik Daire Başkanı Gürkan Akgün, Kanal İstanbul projesinin ilan edildiği 2011 yılından bu yana yaşananlar ve proje üzerindeki tartışmaları özetleyerek konuşmasına başladı.

"Güngören, Esenler Bağcılar belediyeleri 30 cm yükselecek. Bugün İstanbul’da içtiğimiz üç bardaktan birini karşılayan su kaynaklarının yok olma riski doğacak" diyerek projenin yaratacağı olası riskleri sıralayan Akgün, şunları kaydetti:

"Bugün projenin çevresel boyutları iki oturumda tartışılacak. Kültürel mirastan bahsedeceksek, Kanal İstanbul çok önemli bir arkeolojik ve sit alanlarını içeriyor. Çed raporunun değerlendirme toplantısı oldu. Burada da bu kültürel mirastan bahsediliyor ancak sunumu yapan arkadaşlar çözüm öreni olarak iyi uygulama örneği olarak Hasankeyf gibi bunları taşıyabiliriz dediler. Bunlar raporda da yazıyor. Peki biz biraz da onaylanmış ve askıda bulunan Kanal İstanbul'un çevresini oluşturan bu çevre düzeni planına odaklanalım. Bu plan bize neyi anlatıyor. Gördüğünüz sarı alanlar imara açılmış yerler, 84 metrekarelik bir alan. Bağcılar'ın üç buçuk katını imara açmış durumdayız."

Resim

 "Yaklaşık 100 milyar liralık bir bütçeden bahsediyoruz. Maliyeti artıracak metrolarla ön görülmez bir bütçeden bahsediyoruz. Rezerv yapı alanı çok da gösterildiği gibi değil. Rezerv yapı ilanı olduğundan beri imar planı yapma yetkisi bakanlığa geçtiğinden beri insanlar imar bekliyor. İnsanların başka beklentileri, sorunları var. 60-65 kişilik sınıflarda taşımalı olarak eğitim görüyor insanlar. Köylerde hayvancılıktan vazgeçilmiş, destek görememiş bu insanlar göz önüne alınca harcayacak çok konumuz var aslında."

İMAMOĞLU: İSTANBUL'UN BAZI BÖLGELERİ FELÇ OLACAK

Açılış konuşmasını yapan Gürkan Akgün'ün ardından kürsüye açıklamalarda bulunmak üzere İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu çıktı. Konuşmasına, "Çok değerli basın mensuplarını selamlıyorum hem de açıkçası mesleklerinde başarılar, özgür, haklarını elde ettikleri yıllar diliyorum. Bugünün esas yorumcu olacak olan bilim insanları. Buraya katılanlara ve bizi sosyal medyadan izleyen çok kıymetli vatandaşlarımıza saygılarımızı sunuyoruz" sözleriyle başlayan İmamoğlu şunları kaydetti:

"Kanal İstanbul İstanbul'un coğrafyasını değiştirecek. Doğal hayatın ve şehir hayatının bütün boyutlarını etkileyecek ciddi bir projeden bahsediyoruz. Bu projeyi dile getirenlerin toplumu ikna etmek zorunluluğu vardır. Kanal İstanbul çok riskli bir ameliyattır. İstanbul'un tabiri caizse bazı bölgeleri felç olacak, kimi yerleri sakat kalacak. Bir şehri böyle ölümcül bir ameliyata sevk edenler 'Siz ne derseniz deyin bu ameliyat yapılacaktır' diyemezler. Bunu yapacak olanlar bu ameliyata neden mecbur olduğumuzu bize anlatmak zorundadır."

Resim

"İki temel argümanı vardır. İstanbul Boğazı'ndaki gemi geçişleri dolayısıyla yaşanması muhtemel kazalar diğeri de bu projenin Türkiye'ye sözüm ona gelir getirecek olması. İki temel argüman. Gemilerin boğazdan güvenli bir biçimde geçmesini saplamak çok önemlidir. Bu konuda tüm kurumlarımızla hassas olmalıyız. Büyük ve tehlikeli gemilerin geçiş güzergâhını başka bir yere talşıdığımızda güvenlik sorununu çözmüş olmazsınız ki. Üstelik Kanal İstanbul'un eni ve derinliği açısında büyük gemiler için bir alternatif olamayacağını hepimizi biliyoruz. Kimse bizi çocuk yerine koymasın. İstanbul'un neresinden geçerse geçsin tüm gemiler standartlara uygun olarak geçmek mecburiyetindedir. Asıl olan bunu sağlamaktır. "

"RANT PROJESİ"

"Daha bahsedilen projenin hangi parayla kimin tarafından nasıl bire finansman projesiyle yapılacağı bile belli değil. Biz günümüzü gecemizi bu işe ayırarak bunu araştırdık araştırıyoruz. Her gün farklı bir modelden bahsediliyor. Açıkçası hocamın affına sığınarak biz iki gündür İstanbul’un su problemini konuşuyoruz. Orada Prof. Dr. Derin Oran Hoca güzel bir fıkra anlattı. Nasrettin Hoca mektup yazmış zarfı çocuğa uzatıp bunu adresine yola demiş. Çocuk bunun üzerinde adres yazmıyor demiş. Nasrettin Hoca olsun içi de boş zaten demiş. Ne yazık ki projenin sürecinin de bana anlattığı bu. Kanal İstanbul projesinin sahibi konunun ekonomik boyutuna gerçek bir yatırımcı olarak yanaşmıyorlar. Onların yaklaşımı günümüz dünyasına uyan bir yaklaşım değil. Bu hiç ama hiç akılcı bir yaklaşım değil. Sadece toprağa betona ve ranta dayalı bir model. Bugünün dünyasında böyle para kazanamazsınız. Ekonomik canlanma ve istihdam da kazanamazsınız. Geleceğimiz nokta ortada. İşsizliğin ve yoksulluğun düzeyini hep birlikte çok açı şekilde hissediyoruz. Son 9 yıldır Kanal İstanbul projesinin zaman zaman gündeme getirip zaman zaman da gündemden düşürenlerin dikkate değer elle tutulur bir projesi yoktur. 2015 genel seçimlerinde ve son yerel seçimlerinde bu konuyu sessizce geçiştirdiler şimdi birden bu konuyu birden hararetlendiriyorlar ve bizi bir oldu bittiye getirmeye çalışıyorlar. Bir takım siyasi ve rant ilişkilerine dayalı olduğu görülen bu proje, bu yanar döner bu siyasete bu ülkenin zerre kadar ihtiyacı yoktur."

"HİÇ KİMSE HALKA SESİNİ YÜKSELTMESİN"

"İstanbul elinde kalan o kıymetli yeşil alanlarını korumaya geliştirmeye ve artırmaya mecburdur. İstanbul elindeki su kaynaklarını aynı şekilde koruyarak geliştirmeye ve yeni yeşil alanlar yaratmaya mecburdur. İstanbul gerektiği gibi beslenemeyen eğitim alamayan o küçük çocuklara okul öncesi eğitim imkanları sunmaya mecburdur. İstanbul gençlerine burslar sağlamaya ve iş imkanı sağlamaya mecburdur. İstanbul kadınlara güven içinde toplumsal hayata katılmasını sağlamaya mecburdur. İstanbul dar gelirlilerin ve emeklilerinin hayatını kolaylaştırmaya mecburdur. Biz bunlar için çalışıyoruz bizim yolumuz bu. Bunların hiçbiri yalnızca yerel yönetimin değil merkezi iradenin de büyük oranda sorumluluğundadır. Bizim tek bir şartımız var bu ülkede hiç kimse ben bilirim ben yaparım demesin. Tek şartımız bu. Hiç kimse ama hiç kimse halka sesini yükseltmesin."

"Hiç kimse konu hakkında tartışma imkanı bulamamışken her şey yangından mal kaçırırcasına oldu bittiye getirilirken halkımızın bilgilendirilmesi için İBB olarak sorumluluk aldık."

 AKŞENER: FATİH'İN VASİYETİNE UYGUN DEĞİL

İmamoğlu'nun ardından kürsüye çıkan İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener şunları kaydetti:

"Bugün niçin birden bire önümüze getirildi anlamak mümkün değil. Herhangi bir bilim insanıyla tartışılmış mı? Hayır. 9 yıl boyunca uyutulmuş da niye bugün ortaya konmuş? Hayır. Türkiye'ye büyük kazançlar sağlayacak mı? Hayır. İstanbulluyu ferahlatacak mı? Hayır. Ecdat ecdat diyenler açısından Fatih Sultan Mehmet'in emaneti açısından bırakılan vasiyete uygun mu? Hayır. Bunlar İstanbullu 31 Mart'ta Ekrem Başkanı seçtiniz beyefendinin sinirini bozdunuz. 23 Haziran'da bütün İstanbullu yeniden seçti iki kere sinirini bozdunuz. Bu bir İstanbulluya ders verme eylemidir."

"Bu Kanal İşi nereden çıktı? Sebebi sensin başkan. Kazanmasaydın olmayacaktı. Bu bir yönetim anlayışıdır. Yani ne demek istiyorum? Üzgünüm ama sayın Erdoğan bu ülkenin babası sayıyor kendini. Bir böyle bir ruh hali olamaz. Seçilmiş seçimli monarşinin hüküm sürdüğü, sarayların hüküm sürdüğü, ben istiyorum kavramının ortaya çıktığı, Erdoğan babamız bizler de onların sinirini bozan insanlarız. Bu İstanbulluyu cezalandırmaktır. Bu ben bu ülkenin her şeyiyim diyen bir bakış açısının tezahürüdür. Bu güç benim elimde canım isterse herkesin kafasına o çekici vururum demenin tezahürüdür."

"İstanbullu bu ben istedim yapacaksınız tavrına hayır diyecek, kaya gibi duracak. Ben imza vermeye gittim o sırada duran insanların olgunluğu İstanbullu bu ne olduğu belirsiz projeye hayır diyecek ve geçit vermeyecek. Ben buna inanıyorum."

"İstabullu bu cezalandırmanın karşılığını oyuyla karşılık verecek."

KILIÇDAROĞLU: KUSURA BAKMA YAPAMAZSIN

Akşener'in ardından konuşmasını gerçekleştiren CHP lideri Kılıçdaroğlu şunları kaydetti:

"Türkiye açısından büyük sorunlar doğuracak bir olayı tartışıyoruz. Bir kişinin dayatması üzerine tartışıyoruz. Ailelerin öncelikleri vardır. Bir toplumun öncelikleri vardır. Bir devletin öncelikleri vardır. Bunlar planlamayla olur. Planı kim yapar o toplumun insanları, mühendisleri, ekonomistleri ayni liyakat erbabı olan kişiler bir toplumun önceliklerini belirlerler. Peki bu projenin önceliklerini kim belirliyor? Hayır ben bunu yapacağım diyenler belirliyor. Kusura bakma yapamazsın. "

"Bu ameliyat mutlaka yapılacaktır diyen adamın önce doktor olması lazım. Hani uzmanı olsa bu işi biliyor deriz. O işi de bilmiyor. Bilmemesi de gayet doğaldır. Çünkü o işin eğitimini almadı. 21. Yy.’da gelişmenin tanımı da değişti. 21. Yy.’da bir ülke gelişmiş mi gelişmemiş mi ölçü şu; küçük ayrıntılarda iş bölümüne gitmiş ülke gelişmiştir. Her şeyi ben bilirim mantığıyla yola çıkılan bir ülkede az gelişmiş konuşulur doğal olarak. Bu projenin önceliği rant, para hırsı. Konuşmamın başında önceliklerden bahsettim. Bakın arkadaşlar 21. Yy’ın Türkiye’sinde kişi başına aylık geliri, 673 liranın altında olan kişi sayısı 8 milyon 647 bin kişi. Ve biz bu kanalı yapmaya çalışıyoruz. 2019’un ilk 9 ayında elektrik borcunu ödeyemediği için elektriği kesilen hane sayısı, 3 milyon 365 bin 784. Doğalgaz sayısını ödeyemeyen de 710 binden fazla kişi. İşsiz sayımız 8 milyon 400 bini aştı. Bana söyler misiniz? Aklı olan düşünsün Türkiye’nin öncelikleri ne?"

"PUTİN'E GÖNDEREYİM O SANA GÖNDERSİN"

"Erdoğan şöyle bir cümle kullandı Kanal İstanbul'a karşı çıkıyorsanız bizi ikna edeceksiniz. Güzel bir cümle aslında bildiğim kadarıyla İBB Başkanımız beyefendiyi davet etti. Ben de dinleyeceğim siz de dinleyin. Belki bilim insanları sizi ikna ederler. Ama gelmedi. Libya olayı dolayısıyla asker gönderme kararı alırken dedi ki niye asker gönderiyoruz. BM'ye çağrıda bulundular, BM Libya'ya barış gücü göndersin. Bu soru Erdoğan'a sorulduğunda televizyonda şöyle söylüyor. Kılıçdaroğlu böyle dedi ne düşünüyorsunuz. İnanın bu adam uluslararası hukuku bilmiyor diyor. Putin geldi. Oturdular beraber BM'ye çağrıda bulundular. Beni dinlemiyorsun benim söylediğimi yanlış kabul ediyorsun. Putin söylediğinde çıkıyorsun dediğimi söylüyorsun. Akıl var mantık var Putin mi söyleyecek bu yanlıştır diye. TÜBİTAK bizim saygın kuruluşlarımızdan biridir. Bu kurumun Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na verdiği bir rapor var. 14 madde halinde bu projenin ne kadar yanlış olduğunu sayıyorlar. 6 sayfa altında da 6 bilim insanının imzası var. Bana inanmayabilirsin. Ama sana bağlı bir kurum. TÜBİTAK dediğimiz Türkiye'nin gözbebeği bir kurum. Tavasiyem eğer bulamazsan ben sana o raporu göndereceğim. Ama inanmıyorsan Putin'e göndereyim o sana göndersin. Trump'a göndereyim o sana göndersin. Siz bu raporu görmüyor musunuz? Allah aşkına."

 

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN