"Kürdistan'a gitsin" söylemi Kürt oylarını kaçırdı

"Kürdistan'a gitsin" söylemi Kürt oylarını kaçırdı

AK Parti Teşkilat Başkan Yardımcısı Azmi Ekinci, 31 Mart seçim sonuçları ve İstanbul tablosunu değerlendirdi. AK Parti tabanında eleştirilerin 'yönetemiyorsunuz' noktasına geldiğini belirten Ekinci “Beka söylemi bu kadar keskin olmasaydı, Kürdistan’a gidin sözü olmasaydı Kürtler Binali Bey’e oy vereceklerdi, Esenyurt’ta da benim şahsım üzerinden AK Parti’ye oy vereceklerdi. Fakat o sertlik engelledi bunu” dedi.

31 Mart yerel seçimleri ve İstanbul'da alınan sonuçları yorumlayan AK Parti Teşkilattan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Azmi Ekinci, ‘Beka’ ve ‘Kürdistan’ söyleminin kürt seçmenini küstürdüğünü söyledi. 

23 Haziran'da kaçan oyların geri dönmesi için AK Parti'nin fabrika ayarlarının yeterli olacağıın belirten Ekinci tabanda özellikle 'kibir', 'israf' ve 'adam kayırma' üzerinden eleştirilerin yoğunlaştığını belirtti. Ekinci "Seçmen bu kez farklı olacak dedi, oldu" sözleriyle 31 Mart tablosunu özetledi. 

Star Gazetesi'nden Fadime Özkan'a konuşan Ekinci’nin önemli tespitleri şöyle: 

SEÇMEN 'BU SEFER FARKLI OLACAK' DEDİ VE OLDU

24 Haziran genel seçimlerinde bize kırgın olan vatandaşlar bizi, yerel yönetimler üzerinden eleştirerek “bu sefer farklı olacak” cümlesini kullanarak bize ayar vereceğini ima ederek mesaj veriyordu. Tepkisi ve kızgınlığı yerel yönetimler üzerinden geliyordu ve asıl tepkisini 31 Mart’ta da vereceğini tahmin ediyordum ama yine de alternatiflerimizle, muhalefetle karşılaştırdığında yine tercihini bizden tarafa kullanacağını düşünüyordum. Ancak bu sefer çok farklı bir refleksle hareket ettiğine şahit olduk.

AK PARTİ TABANINDA BİR BAŞKA SORGULAMA VAR

Bizim 15 yıllık bir yerel yönetimler deneyimimiz var. Sayın Cumhurbaşkanımızın İBB başkanı olduğu 94’ten itibaren alırsak 25 yıllık bir yerel yönetimler tecrübesi. AK Parti belediyeleri 3. dönemlerini tamamladı, 4. dönemleri başladı. Bu 15 yılda her ne kadar çok güzel şeyler çokça kayda geçmiş olsa da hafıza kötü hatıraları da kaydediyor. Muhalefet cephesi de her seçimde bu kötü olgu ve algılardan hareketle yaptıkları kampanyalar, tabanımızı da rahatsız edecek boyutlara ulaşmış durumda. 

Şimdiye kadar yapılan 15 seçimin tümünde vardım. Daha önce kendi seçmenimize gittiğimizde adres vererek şöyle derlerdi: “Bize gelmeyin, filan kişiye/kişilere gidin”. Şimdi seçmenimiz oturuyor bizimle saatlerce tartışıyor. Her şeyi sorguluyor. Bu bizim seçmenler konusunda geldiğimiz nokta ve üzerinde çok iyi bir şekilde durmamız gereken bir gerçek.

Bir başka sorgulama vardı kendi tabanımızda. Sıkıntıları anlatıyor, anlattığı konuların içerisine isimler katıyor, adresler adres yer ve tarih söylüyor, bir şahitliğini aktarıyor… Şahsım adına Esenyurt’ta kendi seçmenimizi ikna etmekle uğraştım ben, muhalefetle uğraşmadım. Muhalefetin zaten uğraşılacak bir tarafı da yoktu; projesi yoktu, çalışması yoktu. Ama tabanımız açısından böyle bir durum vardı. 24 Haziranda da yerel konularla ilgili işaretler veriyordu. Mesela ekonomi en başta gelen şeydir. Bazı konularda bizi ciddi ciddi sorguluyor, kızıyor ve Cumhurbaşkanımızın bundan haberi yok, haberi olsa bunlara müsaade etmez diyor.

EN ÇOK KİBİR, ISRAF VE ADAM KAYIRMAYA KIZIYORLAR

Adam kayırma, rantçılık gibi negatif şeylerin yanında vatandaşın ayağına gitmeme, halktan kopukluk, marjinalleşme gibi hususlar. Sayın Cumhurbaşkanımız mesela bodrum kattaki bir eve misafir oluyor, diz çöküyor, çorbasını içiyor hemhal oluyor ama beyefendilerin ayağına kadar gittiğimiz halde zahmet edip bize kapılarını bile açmıyorlar diyorlar. Ayrıca belediye başkanı, yardımcıları ve yöneticilerinin israf ve şatafatları eleştiriliyor. Bunların etrafında dolaşan ihalecisi, müteahhidi gibi kesimlerden oluşan gruplarda ciddi bir ekonomik statü farklılığı oluşan tepki. Haliyle vatandaş da ‘Ben sana oy veriyorum, sen beni unutuyor bir kesimi zenginleştiriyor, kendine hayat kuruyorsun’ gibi konularda son derece ciddi eleştiriler var. Bizim hakikaten bundan sonraki süreçte yeni bir sayfa açıp yeni yüzlerle yeni söylemlerle alana inmemiz gerek.

'SİZ YÖNETEMİYORSUNUZ' NOKTASINA GELMİŞ DURUMDA

Mesela vatandaş ‘tanzimleri niye açmak zorunda kaldınız?’ diyor. Biz de “bir takım art niyetliler domates, patates, soğan üzerinden bizi terbiye etmeye çalışıyorlar. Onun için bunları açtık/açmak zorunda kaldık” dediğimizde “Neden, sizin zabıtanız yok mu, emniyetiniz yok mu, maliyeniz yok mu, niye denetlemiyorsunuz?’ diyor. 

“Yapıyorlar da yetişemiyorlar” dendiğinde, O zaman “siz yönetemiyorsunuz” diyor. Artık sorular bu noktaya gelmiş.

Sayın Cumhurbaşkanımız metal yorgunluğundan, kibirden, gururdan uzak durulmasından, insanlarla iç içe olmaktan ve tevazudan bahsederek uyarıyor özeleştiride bulunuyor ancak Sayın Cumhurbaşkanımız 80 milyonun evine gidip yüz yüze kimseyle ne imkan ne de zamanı var. Örneğin Esenyurt’ta 556 bin seçmenimiz var, Cumhurbaşkanımız ancak bir mitinge gelebilir ve o vesileyle de en fazla birkaç kişiye bir saatini ayırabilir ve bunu her ilçede yapar da.

556 bin seçmenle Cumhurbaşkanımız adına İlçe başkanı, teşkilat mensupları, belediye yöneticileri, belediye başkan yardımcıları, meclis üyeleri vs muhatap oluyor/olmalı da. Ancak bu kişi/kişiler de Sayın Cumhurbaşkanımızın söylediği gibi yapmıyor ve yaşamıyorsa o zaman o sözler de itibarsızlaşıyor.

CEZALANDIRMAK İSTEENLER BİLE BU SONUCU İSTEMİYORDU

AK Parti’nin 25 seneden sonra İstanbul’da iktidardan düşüyor gibi görünmesi bile AK Parti tabanı için çok büyük uyarı oldu. Bunu görüyorum. Cezalandırmak isteyenler dahil, insanlar, bu sonucu istemiyorlardı aslında.

Vatandaş CHP’nin seçim öncesi ve sonrası arasında söyleminin ve insana muamelenin tarzının değiştiğini görüyor. Aslında biraz daha zaman olsaydı da bunların gerçek yüzü ortaya çıkacak ve iyi görülebilecekti. Kısa sürdü ve yeniden seçime gidiyoruz. Adamlar tedbir olsun diye gerçek yüzlerini ortaya koymuyorlar şimdi. İmamoğlu iftar iftar, sahur sahur dolaşıyor bizim muhafazakar kesime iyi görünmek için. O yüzden seçmenimiz yaptığı şeyin yanlış olduğunun farkına vardı dolayısıyla sandık başına gelecek diye düşünüyorum.

"KÜRDİSTAN'A GİTSİN" SÖYLEMİ OY KAYBETTİRDİ

Sayın Binali Beyin tarzı ve yöntemi buna çok yatkın. Aynı sosyolojiden ve Türkiye ortalaması temsil eden bir profil. Kürdü de rahatsız etmiyor Karadenizliyi de. Beka söylemi bu kadar keskin olmasaydı, Kürdistan’a gidin sözü olmasaydı Kürtler Binali Bey’e oy vereceklerdi, Esenyurt’ta da benim şahsım üzerinden AK Parti ’ye oy vereceklerdi. Fakat o sertlik engelledi bunu. Bundan sonraki süreçte çok fazla bir şey yapmaya gerek yok aslında. AK Partinin fabrika ayarı politikaları kendine çeker onları zaten.

CHP'YE OY VERENLER PİŞMAN

Seçimden sonra üzüldüklerini söyleyenlerin olduğunu duydum. Aslında kendisi de CHP’yi istemiyor çünkü hafıza CHP ile uyumlu değil. Kürtlerin oyunu almanın yolu, oyunuza talibim deyip diyaloğa girmektir. Aksi halde başkası diyaloğa giriyor ve işi terörizme kadar götürebiliyorlar.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN