Ömer Hayyam kimdir? Google’dan Ömer Hayyam Doodle’ı

Ömer Hayyam kimdir? Google’dan Ömer Hayyam Doodle’ı

Google’ın Doodle yaptığı büyük usta Ömer Hayyam’ın eserleri, şiirleri, usta şairin 971. doğum gününde yine en çok araştırılan konular arasında yer alıyor. Uzun ismi Gıyaseddin Eb'ul Feth Ömer İbni İbrahim el-Hayyam olan Ömer Hayyam’ın doğum dününe özel dünyaca ünlü arama motoru Google, özel bir Doodle hazırlayarak, Ömer Hayyam’ı hatırladı. Peki Ömer Hayyam kimdir? Ömer Hayyam’ın eserleri nelerdir? İşte Ömer Hayyam şiirleri ile ilgili aradıklarınız…

Dünyaca ünlü arama motoru Google’ın Doodle yaptığı İranlı büyük usta Ömer Hayyam’ın 971. doğum günü, hasretle yâd ediliyor. Google'ın Doodle'ından sonra en çok merak edilen konular arasında yer alan Ömer Hayyam'ın hayatı, şiirleri, eserleri ararştırılıyor. Peki Ömer Hayyam kimdir? Ömer Hayyam nerelidir? İşte Ömer Hayyam'ın eserleri ve şiirleri...

19-05/18/mer-hayyam-kimdir-googledan-omer-hayyam-doodlei.jpg

Ömer Hayyam ile ilgili detaylar için tıklayın

Ömer Hayyam kimdir?

Ömer Hayyam, bilim adamı, astronom, bilgin, filozof ve şairdir. Nişabur doğumlu olan Ömer Hayyam, yaşadığı zamanın ünlü veziri Nizamül-Mülk ve Hasan Sabbah ile aynı medresede dönemin ünlü alimi Muvaffakeddin Abdüllatif ibn el Lübad’dan eğitim almış ve yaşadığı müddetçe her ikisi ile de ilişkisini sıkı bir şekilde yürütmüştür. Kimi kaynaklardan edinilen bilgilere göre ise; Hasan Sabbah’ın Rey şehrinden olduğu Nizamül-Mülk’ün de yaşça Ömer Hayyam ile Hasan Sabbah’tan büyük olduğunu ve böylece aynı medresede eğitim görmediklerini bildirmektedir. Yine de Ömer Hayyam, Nizamül-Mülk ve Hasan Sabbah’ın iletişim içinde oldukları bilinmektedir. (Kaynak: Semerkant-Amin Maalouf Amin Maalouf’un bu kitabında Hasan Sabbah ve Nizamül-Mülk ile Ömer Hayyam’ın ilişkisini ve hikâyelerini kurgulamış olabileceği de düşünülmelidir. Hayyam’ın kendi dilinden yazılı böyle bir açıklaması yoktur.) Ömer Hayyam’ın doğum tarihi günü gününe biliniyor. Bunun nedeni, Ömer Hayyam’ın birçok konuda olduğu gibi takvim konusunda da uzman olması ve kendi doğum tarihini araştırıp tam olarak neticeye varmasıdır. Ömer Hayyam için tarihteki ilk bilinen savaş karşıtı eylemci yakıştırması da yapılmaktadır. Rubailerinin Türkçeye çevirisi birçok farklı çevirmen tarafından yapılmışsa da rubaileri Türk halkına sevdiren çeviri Sabahattin Eyüboğlu tarafından yapılmıştır.

19-05/18/mer-hayyam-kimdir-googledan-omer-hayyam-doodleiii.jpg

Matematik ,fizik, astronomi ve tıp gibi rasyonel ilimler dışında müzik ve şiirle de yakından ilgilendi. İran'ın, Selçuklular yönetiminde olduğu dönemde yaşayan Hayyam, Horasan ülkesindeki büyük şehirleri, Belh, Buhara ve Merv gibi bilim merkezlerini gezdi, Bağdat'a da gitti. Zamanının hükümdarlarından, özellikle Selçuklu Sultanı Melikşah ve Karahanlı Şemsülmülk'ten büyük yakınlık gördü. Saraylarına ve meclislerine sık sık konuk oldu. Residüddin'in "Cami-üt-Tevarih" adlı eserinde anlattığına göre Nizamülmülk ve Hasan Sabbah, Ömer Hayyam ile okul arkadaşları ve yakın dosttular. Nizamülmülk, bilgisine çok güvendiği için devlet yönetimi konusunda kendisine yardımcı olması için Hayyam'dan yardım istedi, ancak o, saray entrikalarından hayatının sonuna kadar uzak kalmayı yeğlediği için bu teklifi geri çevirdi. Hayyam, fizik, metafizik, matematik, astronomi ve şiir alanlarında değişik eserler yazdı. Yazdığı bilimsel içerikli kitaplar arasında İbni Sina'nın Temcid (Yücelme) adlı eserinin yorum ve tercümesi, Cebir ve Geometri Üzerine, Fiziksel Bilimler Alanında Bir Özet, Varlıkla İlgili Bilgi Özeti, Oluş ve Görüşler, Bilgelikler Ölçüsü, Akıllar Bahçesi yer aldı. En büyük eseri Cebir Risalesi'ydi. Matematik bilgisi ve yeteneği zamanın çok ötesinde olan Ömer Hayyam denklemlerle ilgili başarılı çalışmalar yaptı. Bunun yanısıra, binom açılımını ve bu açılımdaki katsayıları da bulan ilk kişiydi. Gerek kendi yaşadığı dönemde, gerekse sonraki çağlarda yazılan tüm kaynaklarda, Ömer Hayyam'ın çağının bütün bilgilerini edindiği, o alanlarda derin tartışmalara girdiği, fıkıh, ilahiyat, edebiyat, tarih, fizik ve astronomi okuttuğu yazılıdır. Hayyam, rubailerini yazarken oldukça kolay anlaşılan, akıcı ve açık bir dil kullandı. Şiirlerinde gerçekçiydi. Yaşadıklarını ve gözlemlediklerini olduğu gibi dile getirdi. Ona göre, en şaşmaz ölçü akıl ve sağduyuydu. İnsanoğlu, gerçeğe ancak akıl yolu ile ulaşabilirdi. Şiirlerinde zamanının haksızlıklarını ve saçmalıklarını ince ve alaycı bir dille yerdi. Dörtlüklerinin konusunu aşk, şarap, dünya, insan hayatı ve yaşama sevinci gibi temalardan seçti. İnsan hayatının ana dokularına felsefi bir gözle baktı. Ömer Hayyam'ın edebiyat tarihindeki yerini belirleyen, sonraki yüzyıllarda da İslam dünyasının en büyük şairlerinden biri olarak anılmasına neden olan, yazdığı rubailerdi. Ömer Hayyam, İran ve doğu edebiyatında rubai türünün kurucusuydu. O günlerden bugüne dilden dile dolaşarak gelen sayısının ikiyüz kadar olduğu tahmin edilen rubaileri, sonraki çağlara da damgasını vuran eserler oldu. Hayyam'ın şiirinde çağının haksızlıkları,madrabazlıkları ve saçmalıkları ince, alaycı, iğneleyici bir dille yerilir. Dörtlüklerinin konusu; aşk, şarap, dünya, insan hayatı, yaşama sevinci, içinde bulunduğumuz geçici dünyanın tadını çıkarma gibi insanla sıkı bağlantılı olan gerçek eylem ve davranışlardır. Hayyam kendisinden sonra gelen pek çok şairi etkilemiş, rubai alanında tek örnek olarak benimsenmiştir. Batı ülkelerinde adına bir çok dernek kurulmuş, rubaileri bütün bati dillerine, bu arada birçok defa Türkçeye Rubaiyat-i Hayyam, Hayyam'ın Rubaileri, Ömer Hayyam ve Rubaileri, Dörtlükler adı altında tercüme edilmiştir. Büyük şaire göre gerçek olan, yaşanandır;dünyanın ötesinde ikinci bir dünya yoktur; insan, yaşadığı sürece gerçektir;en şaşmaz ölçü, iman değil, akıl ve sağduyudur; insan, aklıyla vardır; dolaysıyla da en iyi ölçü, en şaşmaz kılavuz akıldır ve gerçeğe ancak akıl yolu ile varılabilir. 4 Aralık 1131'de doğduğu yer olan Nişabur'da hayatı 83 yaşında sona erdi. "Horasan'ın yıldızı; İran'ın ve Irak'ın dahisi, feylesofların prensi Ömer" şeklinde anıldı. Çeşitli bilim dallarında birçok eser yazan Ömer Hayyam'ın eserlerinden 18 tanesinin adı bilinmektedir. Hayyam, yaptığı çalışmaların çoğunu kaleme almamıştır, ancak kendisi birçok teori ve icadın isimsiz kahramanıdır. 21 Mart 1079 yılında tamamladığı, "Celali Takvimi" olarak bilinen takvim için büyük çaba sarf etmiştir. Güneş yılına göre düzenlenen bu takvim 5000 yılda bir gün hata verirken, bugün kullandığımız "Gregoryen Takvimi" 3330 yılda bir gün hata vermektedir.

Ömer Hayyam'ın eserleri

Hayyam'ın eserlerinden 18 tanesinin adı bilinmektedir, çeşitli bilim dallarında birçok eser yazmıştır.

Kitabün fi'l Burhan ül Sıhhat-ı Turuk ül Hind. (Geometriye dair)
Ziyc-i Melikşahi. (Astronomi ve takvime dair, Melikşah'a ithaf edilmiştir)
Müşkilat'ül Hisab. (Aritmetiğe dair)
Risaletün fi Berahin İl Cebr ve Mukabele. (Cebir ve denklemlere dair)
Nevruzname (Takvim ve yılbaşı tespitine dair)
İlm-i Külliyat (Genel prensiplere dair)
Risaletün fi Şerhi ma Eşkele min Musaderat (Öklid'in bir probleminin çözülmesi metoduna dair, Hollanda Leiden kütüphanesinde bir nüshası vardır. F. Woepcke fransızcaya çevirmiştir.)
Risaletün fil İhtiyal li Marifet. (Altın ve gümüşten yapılmış bir cisimde altın ve gümüş miktarının bilinmesine dair. Almanya Gotha kütüphanesinde bir nüshası mevcuttur.)
Muhtasarun fi't Tabiiyat (Fizik ilimine dair.)
Risaletün fi Vücud (Felsefede ontoloji bahsine dair. Britanya kütüphanesinde bir nüshası mevcuttur.)
Levazim'ül Emkine (Meskûn yerlerin iklimi ve hava değişikliklerine dair)
Risaletün fi'l Kevn vet Teklif (Felsefeye dair).
Mizan'ül Hikem (Pırlantalı eşyaların taşlarını çıkarmadan kıymetini bulmanın yöntemine dair)
Fil Cevab Selaseti Mesâil ve fi Keşfil Hicab (Üç meseleye cevap ve alemde zıtlığın zorunlu olduğuna dair)
Nizamülmülk (Arkadaşı olan vezirin biyografisi)
Abdurrahman'el Neseviye Cevab (Hak Teâlâ'nın alemleri yaratmasının ve insanları ibadetle yükümlü kılmasının hikmetine dair)
Fil Mutayat (İlim prensipleri)
Eş'arı bil Arabiyye (Arabça rûbaileri)

ÖMER HAYYAM RUBAİLERİ
Ömür defterinden bir fal açtım gönlümce;
Halden anlar bir dost gelip falı görünce;
Ne mutlu sana, dedi; daha ne istersin:
Ay gibi bir sevgili, yıl gibi bir gece.

***
Dünyada akla değer veren yok madem,
Aklı az olanın parası çok madem,
Getir şu şarabı, alın aklımızı:
Belki böyle beğenir bizi el alem!

***
Gece, gül bahçesinde ararken seni,
Gülden gelen kokun sarhoş etti beni;
Seni anlatmaya başlayınca güle
Baktım kuşlar da dinliyor hikayemi.

***
Güneşi balçıkla sıvamak elimde değil;
Erdiğim sırları söylemek elimde değil;
Aklım düşüncenin derin denizlerinden
Bir inci çıkardı ki delmek elimde değil.

***
Düşünce göklerinin baş konağı sevgidir sevgi;
Gençlik destanının baş yaprağı sevgidir sevgi;
Ey sevginin sırlarından habersiz yaşayanlar,
Bilin ki tüm varlığın baş kaynağı sevgidir sevgi.

***
Bu uçsuz bucaksız dünya içinde, bil ki,
Mutlu yaşamak iki türlü insana vergi;
Biri iyinin kötünün aslını bilir,
Öteki ne dünyayı bilir, ne kendini.

***
Felek doğruyu eğriyi tartaydı,
Her işine güzel demek kolaydı.
Böyle mi yaşardı iyiler dünyada,
Evrenin özü doğruluk olaydı?

***
Gönül, her an sevdiğinin kapısında ol;
Her istediğini onda ara, onda bul.
Aşk tavlasında hileye kaçma kalleşçe:
Koy canını ortaya, soyulursan soyul.

***
Biz de çocuktuk, bir şeyler öğrendik;
Bildiklerimizle övündük, eğlendik.
Şu oldu, bu oldu da ne oldu sonra?
Bir bulut gibi geldik, yel gibi geçtik.

***
Dün gece usul boylu sevgilim ve ben,
Bir kıyıda gül rengi şarap içerken;
Sedefli bir kabuk açıldı karşımızda;
Sabah müjdecisi çıkıverdi içinden.

***
En doğrusu, dosta düşmana iyilik etmen;
İyilik seven kötülük edemez zaten.
Dostuna kötülük ettin mi düşmanın olur:
Düşmanınsa dostun olur iyilik edersen.

***
Dert içinde sevinci bul da yaşa;
Haksız düzende haklı ol da yaşa;
Sonu nasıl olsa yokluk dünyanın,
Varından yoğundan kurtul da yaşa.

***
Saki, gökler, denizlerce dolgunum;
İçime sığmaz oldu coşkunluğum;
Ak saçlarımla sarhoş ettin beni,
Kış ortasında bahar bulutuyum!

Orhan Veli Kanık, Hayyam, Seçme Şiirler

***
Geçmiş günü beyhude yere yad etme
Bir gelmemiş an için de feryad etme
Geçmiş gelecek masal bütün bunlar hep
Eğlenmene bak ömrünü berbad etme

***
Doyacak kadar aşın varsa,
başını sokacak bir damın,
insanoğluna kulluk etmiyorsan,
başkasının sırtında değilse geçimin,
tamam, güneşli günler içindesin.

***
Bir gün yıkılır saltanatın, yapma güzel;
Fırsat sana el vermiş iken, ver bize el.
Bir ülkeye benzer bu güzellik, sonu yok,
Bir gün çıkar elden; hadi, lutfetmeye gel!

***
Tan rüzgarı esmiş, düşmüş gül etekten.
Bülbül güle tutkun, hem öylesi içten.
Kalk, içkini doldur, savrulmada dallar;
Sönmüş göreceksin, gül, bir sabah erken.

***
Ben, gönlü temiz insana kurban olayım.
Gezsin başım üstünde benim, hoş tutayım.
Ham insanı al karşına, söylet azıcık,
Dön, sonra cehennem ne imiş, gel sorayım.

***
Bir solukluk canımız var, o da saki, senden.
Gerçi hoşlanmadı halk, gitti ne yapsak, bizden.
Kalan içkim geceden bir yudum ancak, bilirim.
Yaşamından, ama kaç gün geri kalmış; bilmem.

***
Düşmüş feleğin çarkına, hep fırlanırız,
Sizler onu esrarlı fenermiş sanınız.
Evren koca fanus ve güneş lambasıdır.
Bizler de biçim, simge, bireyler kalırız.

Abdülbaki Gölpınarlı, Hayyam ve Rubaileri

***
Geçici aşkın tadı-tuzu yoktur, köz olmuş, yarı sönmüş ateş
gibi bir parlaklığı, bir ısısı yoktur. Aşık olan kişinin yıllar, aylar,
boyunca gece-gündüz ne rahatı-kararı olmalı, ne yeyip ne içmesi.

ÖMER HAYYAM ŞİİRLERİ
KUKLA ŞİİRİ

Biz gerçekten bir kukla sahnesindeyiz:

Kuklacı Felek Usta, kuklalar da biz.

Oyuna çıkıyoruz birer, ikişer;

Bitti mi oyun, sandıktayız hepimiz.

Yaşa, ister iki yüz, üç yüz, istersen bin sene,

Bu köhne, yıkık evden çıkıp gitmek var yine!

İster padişah, ister sokak dilencisi,

Aynı defteri biçer ölüm her ikisine.

Okunu attı mı ölüm, siperler boşuna;

O şatafatlar, altınlar, gümüşler, boşuna;

Gördük bütün insan işlerinin iç yüzünü:

Tek güzel şey iyilik, başka düşler boşuna.


Gençlik Bir Kitaptı Okuduk

Gençlik bir kitaptı, okuduk bitti;
Canım bahar geçti çoktan, kış şimdi.
Hani sevincin, o cıvıl cıvıl kuş?
Nasıl, ne zaman geldi, nasıl gitti?


Cennet Cehennem

Sevgiyle yoğurulmamışsa yüreğin,
Tekkede manastırda eremezsin.
Bir kez gerçekten sevdinmi bu dünyada,
Cennetin, Cehennemin üstündesin.


Gül Bahçesi

Gece gül bahçesinde ararken seni
Gülden gelen kokun sarhoş etti beni
Seni anlatmaya başlayınca güle
Baktım kuşlar da dinliyor hikayemi.

ÖMER HAYYAM SÖZLERİ
Adalet evrenin ruhudur.

Akıl bu kadehi övdükçe över; alnından sevgiyle öptükçe öper; zaman usta’ysa bu canım nesneyi hem yapar hem kırıp bin parça eder.

Akılla bir konuşmam oldu dün gece, sana soracaklarım var dedim ? Sen ki her bilginin temelisin, bana yol göstermelisin. Yaşamaktan bezdim, ne yapsam..? Bir kaç yıl daha katlan dedi. Nedir dedim bu yaşamak ? Bir düş dedi ; bir kaç görüntü. Evi barkı olmak nedir dedim..? Biraz keyfetmek için, yıllar yılı dert çekmek dedi. Bu zorbalar ne biçim adamlar dedim ? Kurt, köpek, çakal, makal, dedi. Ne dersin bu adamlara dedim..? Yüreksizler, kafasızlar, soysuzlar, dedi. Benim bu deli gönlüm dedim, ne zaman akıllanacak ? Biraz daha kulağı burkulunca dedi. Hayyam’ ın bu sözlerine ne dersin dedim..? Dizmiş alt alta sözleri ; hoşbeş etmiş derim dedi.

Aklı olan paraya değer vermez,
Ama parasız dünya da çekilmez;
Eli boş menekşe boynunu büker,
Gül altın kasede gülmezlik etmez.

Aşk ki gerçek değilse, tutkusu olmaz. Ateşi koze döner, kokusu olmaz. Aşık olan gün, gece, ay ve yıl yanar; güneş, ışık, rahat ve uykusu olmaz.

Ayrılığın özlemin her şeyin bir hazzı var. Seni anlamak da güzel, seni beklemek kadar.

Bahtımın kökü yeşerip dal budak da verse eğretidir bu ömür diye giydiğin elbise; mıhları gevşek bir gölgeliktir beden çadırı, pek dayanma sakın ne kadar sağlam da görünse.

Ben hangi şarapla sarhoş olursam olurum; ateşe, puta, neye taparsam taparım; herkes bir türlü görmek istiyor beni. Ben kendimi ne türlü yaparsam yaparım..

Ben ne camiye yararım, ne havraya.
Bir başka hamur benimki, başka maya.
Yoksul gâvur, çirkin orospu gibiyim:
Ne din umrumda, ne cennet, ne dünya!

Benim halimden haber sorarsan, bir çift sözüm var sana, yürekten: sevginle gireceğim toprağa, sevginle çıkacağım topraktan.

Bilmem, tanrım, beni yaratırken neydi niyetin, bana cenneti mi, cehennemi mi nasip ettin; bir kadeh, bir güzel, bir çalgı bir de yeşil çimen bunlar benim olsun, veresiye cennet de senin.

Bir çember çizilse merkezinde ben, kenarında sen. Sen döndükçe beni ; ben döndükçe seni görsem..Öyle bir an gelse ki ; yarıçap sıfır olsa…

Bir elde kadeh, bir elde kuran; bir helaldir işimiz, bir haram. Şu yarım yamalak dünyada ne tam kafiriz, ne tam müslüman.

Bir geldi mi ağır ölüm uykusu… Biter bu dünyanın dedikodusu.

Bir yürek ki yanmaz yürek denir mi ona sevmek haram yüreğinde ateş olmayana bir günü sevgisiz geçirdinse yazık en boş geçen günün o gündür inan bana.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN