Cumhurbaşkanı Erdoğan, IKBY’deki referandumun yok hükmünde sayılacağını söyledi. “Tüm seçenekler masada” deyip petrol resti çekti: Bundan sonra Kuzey Irak Yerel Yönetimi, petrolünü hangi kanallarla nereye akıtacak veya satacak? Vana bizde. Vanayı kapattığımız anda o iş de bitti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin tüm uyarılara karşın bağımsızlık referandumu yapmasına sert tepki gösterdi. “Bizim için yok hükmündedir” diyen Erdoğan ekonomik ve askeri önlemler dahil tüm seçeneklerin masada olduğunu belirtti.
Erdoğan, İstanbul’da Uluslararası Ombudsmanlık Konferansı’nda konuştu. Gündeminde IKBY’nin dün yaptığı bağımsızlık referandumu vardı. Bölgedeki krizler ve çatışmaların, atılan yeni adımlarla daha da içinden çıkılmaz bir hale geldiğini belirten Erdoğan, şunları söyledi: “Referandum kararı, buram buram fırsatçılık kokan bir girişimdir. Ayrılık yönünde adımlar atılması asla kabul edilemez. Bu bölgeyi sadece tek bir grubun kontrolü altına almaya çalışması, orada uzun yıllar sürecek çatışmaların, yeni acıların, yeni zulümlerin, yeni katliamların habercisi olmaktan öte bir anlam taşımayacaktır. Bu konudaki tavrımız açıktır. Buna rağmen yapılan ve Irak’taki cari hukuka da uygun olmayan referandumu sonucuna bakmaksızın yok hükmünde kabul ediyoruz ve gayrimeşrudur diyoruz.”
Siyasi, ekonomik ve askeri adımların atılacağını dile getiren Erdoğan şöyle devam etti: “Silopi’de, boşuna şu anda Silahlı Kuvvetler gerekli adımları atmadı. Şu anda İran, aynı durumda. Hava Kuvvetlerimiz aynı durumda ve sınırlarda sadece Irak tarafına geçişe müsaade var, bu hafta içerisinde diğer tedbirleri de açıklayacağız ve o adımlar da atılacak. Giriş-çıkış da kapatılacak. Farklı tedbirlerimiz var, ayrı. Onları da devreye sokacağız ve bütün bunlarla bundan sonra Kuzey Irak Yerel Yönetimi, bakalım petrolünü hangi kanallarla nereye akıtacak veya nereye satacak Vana bizde. Vanayı kapattığımız anda o iş de bitti. Devlet yöneten bütün bunları A’dan Z’ye düşünmek durumunda. Hep söyledik ya bizler duygusal kararlar almadık. Bakın İsrail’den başka şu anda kararı destekleyen bir başka ülke yok.”
Erbil’in geri adım atmasının şart olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti: “Biz adımlarımızı kararlı bir şekilde atmaya devam edeceğiz. Tabii aynı şekilde Suriye’de de bir veya birden fazla terör devleti kurulmasına izin vermeyeceğiz. Öyle Kuzey Suriye’de PYD, YPG, oralarda devlet kuracaklarmış... Bunların hepsi onlar için kuru bir rüya. Dedim ya bir gece ansızın gelebiliriz. Bunu Fırat Kalkanı’nda yaptık. Siyasetin ve diplomasinin üzerinde bir öneme sahip olan Irak ve Suriye konusunda ülkemiz için tehdit oluşturan konularda gerektiğinde kullanmaktan çekinmeyeceğimiz tüm opsiyonlar, seçenekler masa üstündedir. Suriye’de 2 bin kilometreyi nasıl DEAŞ’tan temizlediysek şimdi aynı amaçla yeni bir adım daha atıyoruz. Gerektiğinde Irak’ta da bu tür adımları atmaktan geri durmayacağız. Bir gece ansızın gelebiliriz.”
PUTİN İLE IRAK GÖRÜŞMESİ
Cumhurbaşkanlığı kaynaklarından edinilen bilgiye göre, görüşmede ikili ilişkiler ve bölgesel meseleler ele alındı. Astana süreciyle ilgili görüş alışverişinde bulunan iki liderin, IKBY referanduma da değindikleri görüşmede, Irak ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü vurguladıkları belirtildi. Erdoğan ve Putin, 28 Eylül’de Ankara’da bir araya gelerek, tüm bu konuları geniş biçimde ele alma konusunda mutabık kaldı.
AB’DE HAVLU ATAN BİZ OLMAYACAĞIZ
AB üyelik sürecinde yapılan reformların Türkiye’nin zor günleri atlatmasında önemli bir yol gösterici olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, reformların Türkiye’nin demokrasi standartlarını hayli yükselttiğini belirterek, şunları söyledi: “Bunun için Avrupa Birliği ikircikli bir tutum içine girdiğinde, biz çıktık, ‘Kopenhag kriterlerinin adını gerekirse Ankara kriterleri yapar yine de yolumuza devam ederiz’ dedik. Şu anda gidiş oraya. Bunlar hala bize böyle oyalama yaptıkları sürece artık vakit yaklaşıyor. Başka çare yok. İşte bakın Almanya seçimleri bir derstir. Çünkü artık insanlar her şeyi çok açık ve net görüyor. Ama şunu herkes bilsin ki Avrupa Birliği ile Türkiye arasında artık bir tiyatro oyununa dönen bu mücadelede, havlu atan taraf biz olmayacağız. Bu konuda karar vermesi ve bunu tüm dünyaya ilan etmesi gereken taraf, Avrupa Birliği’dir. Versinler kararlarını. Onlar kararını versinler biz kararı rahat veririz, merak etmesinler. Biz bu kararı duyana kadar sabırla bekleyeceğiz.”
