İstanbul’da yenidoğan bebekleri anlaşmalı özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk ederek, haksız kazanç sağladıkları ve kusurlu davranışları nedeniyle ölümlerine neden oldukları iddiasıyla 22’si tutuklu 47 sanığın yargılanmasına devam ediliyor. Davanın dokuzuncu oturumu başladı.
SEMA KIZILARSLAN
İstanbul'da yenidoğan bebekleri anlaşmalı özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk ederek, haksız kazanç sağlamak ve bebek ölümlerine neden olmak suçlamasıyla Fırat Sarı ve İlker Gönen'in de aralarında bulunduğu 22'si tutuklu 47 sanığın yargılanmasına devam ediliyor.
22’si tutuklu 47 sanığın yargılandığı davada dün 5 kişi daha savunma yaptı. Böylece şimdiye kadar 22’si tutuklu 34 kişi ifade verdi.
Bugün aralarında hastane sahiplerinin de bulunduğu sanıkların mahkeme heyetinin karşısına çıkması bekleniyor.
Mahkeme başkanı bugüne yargılanan tutuklu sanıkların tümünün tutukluluk hallerine devam kararı verdi.
Sanık kürsüsünde Renginar Molla var.
Mahkeme Başkanı: Savunma yapacak mısın?
Renginar Molla: Evet. Birçok hastanede çalıştım, en uzun süre Silivri Kolon Hastenesi’nde çalıştım. 2023’te Fırat Sarı geldi. Ben üzerime atılı suçları işlemedim. Doktorun yönlendirmesiyle çalıştım. “Doktorun dediğini uygulayacaksınız” denildi. Ben hasta odaklı çalıştım, hastalarla ilgileneceğimi söyledi. Evrak, epikrizi olanların takip edeceği söylendi. Doktor Fırat Sarı’ydı. Onu dışında işlem yapmadım. Bebeklerde sıkıntı olduğunda, kendisine ulaşıyorum.
Mahkeme Başkanı: “Denetimlerde her yeri bastılar, ikinci basamak yapayım mı?” dedin mi?
Renginar Molla: Bebek mi geldi, tam hatırlamıyorum. Fırat Sarı’ya ulaşmaya çalışıyordum, ulaşamadım. Doktorun yaptığı görevleri ben hiç yapmadım. Ben işletme olarak bilmiyordum. Fırat Sarı gelmeden önce epikrizleri doktorum yazıyordu. Sarı ihtiyaç olduğunda ve aradığımızda geliyordu, gündüz gelmese de geceleri geliyordu. Her gün gelmiyordu.
Üye Hakim: Fırat Sarı yokken bebeklere kim bakıyordu?
Renginar Molla: Poliklinik doktoru ilgileniyordu, geldiğinde dolaşıyordu.
Savcı: Hasan Basri sana teklifte bulunuyor. “Sana ilaç getireceğim ver” diyor, o anda konuşuyorsun, neden tepki vermedin?
Renginar Molla: O an anlayamadım konuşmayı, ne yapacağım diye soruyorum.
Üye Hakim: Basamak değişimi yapmadın mı?
Renginar Molla: Hayır yapmadım. Nefes almayan bebekleri raporlara alıyormuş gibi yazmamızı istediler.
Avukat: Fırat Sarı “Basamakla oyna” dedi mi?
Savcı: Sağlıkta uzmanlığın yok, para kalışında yoğun bakıma ihtiyacı olan bebek geliyordu, sorumluluk olmadı mı?
Mustafa Kazancı: Şunu biliyorum, Yenidoğan bakım doktoru çok titizdir, yönetimin 10-15 küvez yenilendiğini biliyorum.
Savcı: “Hastane doktorlarına güvendim” diyorsun yani?
Mustafa Kazancı: Evet.
Üye hakim: Gıyasettin ile teklif edilen şeyin yasal olmadığını bilmiyor muydun?
Mustafa Kazancı: Ben görüşmenin Mert’in çevresinin çok olduğu, 112 sistemini bozacak şekilde getireceğini bilmiyordum, bozdu mu bilmiyorum. Kendi çevresinden getireceğini biliyordum.
Savcı: Bebeğin para karşılığı alıp satılması rahatsız etmedi mi seni?
Mustafa Kazancı: Belli bir süre sonra…
Mustafa Kazan’ın Avukatı: Müvekkilim Mustafa Kazan’ın avukatı olarak şunu belirtmek isterim: Türkiye bir polis devleti değildir. Sayın savcı, kolluk kuvvetlerinin değerlendirmesini değiştirmeden iddianameyi hazırlamıştır. Ancak bu süreçte, savcı ve kolluk kuvvetleri SGK kayıtlarını ve incelemelerini göz ardı ederek hareket etmiştir. Müvekkilime yönelik dolandırıcılık suçlaması, yalnızca iddialara dayandırılmıştır ve yargılama sürecinde SGK kayıtlarının varlığı bu iddiayı destekleyememiştir. Sonuç olarak, müvekkilimin suçsuz olduğu açıkça ortadadır. Yargılamanın adil ve hukuka uygun şekilde devam etmesini talep ediyoruz.
Doktor Semiha Yavuz sanık kürsüsünde.
Şafak Hastanesi başhekimi. Hakkında, “Şüphelinin başhekimi olduğu hastanede, 112 sistemi kullanılmaksızın hasta sevki, hastaların basamaklarında oynamaya yapıp ve gerçeğe aykırı şekilde ilaçları SGK'ya fatura ettirerek nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediği” ifade ediliyor.
Mahkeme Başkanı: Sizin hakkınızda dolandırıcılık ve örgüt üyeliği suçlarından dava açılmış. Savunma yapacak mısınız?
Semiha Yavuz: Evet, üzerime atılan hiçbir suçu kabul etmiyorum. İki evladım var, Allah herkesin evladını bağışlasın. Yaptığım her şeyi mesleki aşkı ile yaptım.
O gün yapılan denetim olağanüstüydü, normal denetimlerin dışındaydı. Denetime gelen kişi, "Hasan Basri Veli’yi aramam gerekiyor" dedi ve yanımda aradı. Telefonla, "Ne arıyorsan söyle, aradığın bir şey varsa söyle" dedi. Sonrasında da "Siz her şeyi eksiksiz yapmışsınız, Doktor Hanım" diye ekledi. Bu konuşmanın ardından işime daha büyük bir motivasyonla devam ettim. Kapıma gelen herkese insan olduğunu hissettirerek hareket ettim. Tüm bu hastane süreçlerinden sonra çok güzel bir ünitem vardı. Tüm alanı aynı anda görebiliyordum.
Hastanemizde yenidoğan yoğun bakım ünitesinde kaç yatak olduğunu ve anlık olarak kaç hastanın yattığını belirten veriler düzenli olarak giriliyor. Bu verilerin, hem hastane yönetimi hem de 112 açısından tüm standartlara uygun şekilde tutulduğunu belirtmek istiyorum. Ayrıca 112 Nakil Komuta Merkezi'ne de bilgi aktarırız. Ağır ve kritik hastaların yönetiminde, hasta kabul süreçlerini bu şekilde düzenlerdim.
Ben, doğurganlık oranının en yüksek olduğu ilçede görev yapıyordum. Bana herkes kolaylıkla ulaşabiliyordu. Herhangi bir istek veya dileklerinde gerekenleri yerine getirirdim. Verilerle çalışmayı çok seviyor ve işimi bu şekilde yürütüyordum. Servisime kaç hasta yatmış, bu verileri düzenli olarak takip ederdim.
Hastanemizde ayda 100-150 doğum gerçekleşiyordu. Diğer bebekleri de mutlaka takibe alırdım. Bağcılar'da doğurganlık oranı yüksek olduğu için bu takip hem çok zor hem de oldukça önemliydi. Ayrıca 112 tarafından sıkça aranırdım.
Mahkeme Başkanı: Mustafa Kazan sizin hastanenizde ne iş yapıyordu?
Semiha Yavuz: İşletme müdür yardımcısıydı.
Mahkeme Başkanı: Müdür kimdi?
Semiha Yavuz: Öyle biri yoktu diye hatırlıyorum.
Mahkeme Başkanı: Denetim geldiğinde dosyaları hemen verdiniz mi? Bunları tamamlasın diye ekip kurdunuz mu?
Semiha Yavuz: Hayır, ben zaten hazırdım. Böyle bir şeye ihtiyacım yoktu. Dosyaları hemen verdim. Her zaman disiplinli çalıştım.
Mahkeme Başkanı: Gıyasettin Mert’i tanıyor musunuz?
Semiha Yavuz: Mert ismini burada duydum. Daha önce 112 çalışanı olarak biliyordum.
Savcı: Hastanenin başhekimi sensin. Mustafa Kazan kime bağlı?
Semiha Yavuz: Bu soruyu sorarken niyetinizi anlıyorum.
Savcı: Niyetimi sorgulayamazsın. Soruma cevap ver ve sözümü kesme.
Semiha Yavuz: Bilmiyorum, hiç sorgulamadım.
Verilen aranın ardından sanık kürsüsünde hemşire yardımcısı Batuhan Çetin var. Çetin, Güney Hastanesinde hemşire yardımcısı olarak çalışıyor. Hakkında, “Kaya bebeğin ölmesinde ihmali bulunduğundan ihmalli davranışla kasten öldürme suçunu işlediği” belirtiliyor.
Mahkeme Başkanı: Savunmanı yapacak mısın?
Batuhan Çetin: Evet. Güney Hastanesi’nde stajımı tamamladıktan sonra iki yıl önce çalışmaya başladım.
Haziran ayında okulum bitmişti ve o tarihten itibaren hastanede devam ettim. Hemşire yardımcısı olarak görev yapıyordum. Bebek Kaya'nın ölümünden iki ay sonra da hastanede çalışmaya devam ettim.
Mahkeme Başkanı: Yenidoğan bölümüne Oktay Bey'in dahil olduğunu hiç görmedim. Doktor olup olmaması gerektiğini de ben bilmiyordum. Yenidoğan dışında çocuk polikliniği var mıydı?
Batuhan Çetin: Evet.
Mahkeme Başkanı: Kim ilgileniyordu?
Batuhan Çetin: Hüseyin Günerhan, kendini Şeyhmus olarak tanıtarak çalışmaya devam ediyordu.
Batuhan Çetin: Kaya bebek ölürken anestezi uzmanı bile elini sürmedi. Kimse ilgilenmedi. İkinci günün gecesinde bebek kanamaya başladı. Damla Atak çağrıldığı halde gelmedi. Bebek üçüncü gün vefat etti. Şevval Kıpçak, Yağmur Acıyan ve ben bebeği teslim aldık.
Batuhan Çetin: Bebeğin kötü durumda olduğu biliniyordu. Damla Atak, ayarları yükseltmişti. Monitör bir süre kapalıydı. Bebek gece 3 buçuk civarında daha da ağırlaştı. Rıza doktoru aradım, yardım istedim. Bana "500 gram, bu bebek zaten ölecek. Çek fişini, gitsin" dedi. Bebeğin ailesinden özür diliyorum. Ama Rıza hoca (Rıza Keykubad) böyle dedi.
Batuhan Çetin: Hayatımda ilk defa dava salonundayım. Yardım amaçlı birilerini aradım, bebek yaşasın diye. Doğukan Taşçı’dan tehdit alıyordum. Bebeğin ölmesini kimse umursamıyordu. Kim şikayet etmiş, bunun derdine düşmüşler. Ben bunların böyle bir örgüt olduğunu bilmiyordum.
Mahkeme Başkanı: Çocuk doktoru eksik olduğunu bilmiyor muydu?
Batuhan Çetin: Ben, Sağlık Bakanlığı’na ifade verirken neyin legal neyin illegal olduğunu anladım. Her şeyi anlattım ama sözlü olarak kaldı, yazılı bir beyan alınmadı. Yoğun bakımın içinde kamera vardı. Bir hemşire bacak bacak üstüne attığında bile aranır, “İndir bacağını” denirdi.
Mahkeme Başkanı: Ne olmuş kayıtlara?
Batuhan Çetin: Silinmiş. Ama ben buna inanmıyorum.
Mahkeme Başkanı: Kamera kaydı bozulmuş deniyor.
Batuhan Çetin: Ben buna inanmıyorum.
Mahkeme Başkanı: Çalışıyor muydu?
Batuhan Çetin: Evet.
Savcı: Kaya bebeğin hasta raporuna ne oldu?
Batuhan Çetin: Denetim geleceği zaman Damla Atak bana, "Oktay Bey geldi, müdahale etti" diyeceksin dedi.
Savcı: Dosyaya ne oldu?
Batuhan Çetin: Bilmiyorum, ben yoktum. Sabah 8'de çıktım, nöbeti teslim aldılar.
Avukat: Ayşe Müzeyyen ile Fırat Sarı arasında bir kavga yaşanıyor. Müzeyyen Yurtoğlu: "Burada böyle mi çalışıyorsunuz?” diyor. Eksikler var mıydı hastanede?
Batuhan Çetin: Ben o kadar tecrübeli değilim. Denetimlerden önce eksikleri başka hastanelerden getiriyorlardı. Denetim bittikten sonra geri götürüyorlardı.