Yenidoğan Çetesi Davası'nda beşinci gün başladı: Savcılar hakkında suç duyurusunda bulunuyorum

Yenidoğan Çetesi Davası'nda beşinci gün başladı: Savcılar hakkında suç duyurusunda bulunuyorum

İstanbul’da bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip, ölümlerine neden oldukları iddia edilen 22’si tutuklu 47 sanıklı davada beşinci gün başladı. Davayı izlemek için Eski Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı, TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanı Derya Yanık adliyeye geldi.

SEMA KIZILARSLAN

Yenidoğan Çetesi Davası’nda beşinci gün sona erdi. Yarın sabah çete lideri Fırat Sarı hakim karşısına çıkacak.

Bugün duruşmada yaşananlar şöyle;

Sanık kürsüsünde Gıyasettin Mert Özdemir var. Gelinen aşamada zanlılardan 112 Acil görevlisi Gıyasettin Mert Özdemir hakkında 589 yıl hapis cezası isteniyor.

Özdemir, 112 Acil Servisi’nde ambulans şoförü olarak çalışıyordu. Çetenin önemli elemanlarından biri olan Özdemir hakkında “112 sistemi kullanılmaksızın hasta sevki, hastaların basamaklarında oynamaya yapıp ve gerçeğe aykırı şekilde ilaçları SGK’ya fatura ettirerek nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediği, ayrıca İl Sağlık Müdürlüğünün tespitine göre hasta bilgilerini özel hastaneler ile paylaşarak kişisel verileri hukuka aykırı olarak yayma suçunu işlediği” iddia ediliyor.

Mahkeme Başkanı: Savunmanı yapacak mısın?

Gıyasettin Mert Özdemir: Evet. Suçlamaların hiçbirini kabul etmiyorum. Ancak hasta yönlendirmesi yaptığımdan dolayı maddi bir kazanç elde ettiğimi kabul ediyorum. Diğer bir sevk algoritması yoğun bakım ünitesi olmayan hastanelerle ilgilidir. Bu hastaneler, tıp merkezi ruhsatlarından farklıdır. Yoğun bakım ihtiyacı olduğunda, 112 nakil birimine bilgi verilmesi gerekir. Ancak sadece hasta bilgilerinin 112 nakil birimine iletilmesi yaklaşık 30 -45 dakika dakika sürmektedir.

112 Acil Çağrı Merkezi ve nakil yerlerinin iki farklı birim olduğunu vurgulamak istiyorum. İddianamede, hastayı 112’ye bildirmeyen tıp merkezlerinden bahsediliyor.

Tıp merkezlerindeki sevk algoritmasından söz etmek istiyorum. Tıp merkezleri isteseler de 112’ye doğrudan bildirim yapamazlar. Bu, telefonla acil çağrı olarak bildiriliyor. İstanbul Avrupa yakasında sevkleri idare eden 4 küvezli ekip olduğunu ve bu ekiplerin bir hastayı alıp diğer bir hastaneye götürmelerinin 2-3 saat sürdüğünü belirtmek istiyorum.”

Gıyasettin Mert Özdemir: "Beni örgüt yöneticisi olarak gösterdikleri için 10 bebeğin ölümüyle beni sorumlu tutuyorlar. Bunun tekrar Savcı Yavuz Engin tarafından art niyetli yapıldığını belirtmek isterim. Kaya Bebek bir bebek sevki değil, bir gebe sevkidir. Sadece Kaya Bebek ile ilgili adım geçmektedir”

Gıyasettin Mert Özdemir: Maddi kazanç elde ettiğimi söyledim.

Mahkeme Başkanı: Kimden elde ettin?

Gıyasettin Mert Özdemir: Hasta yönlendirmesi yaptığım için Fırat Sarı’dan ödeme aldım.

Mahkeme Başkanı: Ne kadar anlaşmıştınız?

Gıyasettin Mert Özdemir: Net bir şey yok. Yönlendirdiğim hastalar üzerinden kendi nezdinde değerlendirip ödeme yapıyordu.

Mahkeme Başkanı: Şafak Hastanesi’nde kiminle anlaşmıştınız?

Gıyasettin Mert Özdemir: Bağcılar Şafak Hastanesi’nde Mustafa Kazan ile anlaşmıştım.

Mahkeme Başkanı: “Türk mü, Suriyeli mi? Kaçıncı Suriyeli oldu bu?" diye kızıyorsun bir telefon konuşmasında. Bunun nedeni ne?

Gıyasettin Mert Özdemir: Konuşmayı hatırlamıyorum. Suriyeli bebekler, özel hastaneler tarafından kabul edilmediğinde devlet hastanelerine de sevk edilemiyordu. Bu nedenle Türk hastaları tercih ediyordum. Her özel hastane sahibi gibi yoğun bakımların dolu olmasını isterdi Fırat Sarı.

İYİ Parti İstanbul Milletvekili Buğra Kavuncu, duruşmayı takip etmek üzere salona geldi.

Mahkeme Başkanı: Suriyeli için "Günlük 3 bin dedim, kabul etti" diyorsun.

Gıyasettin Mert Özdemir: Sigortası olmadığı için böyle söylüyorum.

Mahkeme Başkanı: Özel hastaneleri nasıl buluyordun?

Gıyasettin Mert Özdemir: Çevrem olduğu için buluyordum. Sanki 112 verilerini yaymışım gibi bir suçlama yapılmış. Oysa bu durum, 112’ye bildirilemeyen olaylar nedeniyle yaşanıyordu.

Mahkeme Başkanı: Öyle bir anlatıyorsun ki, sanki insanlar mağdur olmuş, 112’ye başvuramamış, sen de onlara yardımcı olmuşsun?

Gıyasettin Mert Özdemir: Savcı, ifadelerimi alırken hakaret ve küfür etti. Taburcu sevkleriyle ilgili işgüzarca konuşmalarımı kabul ediyorum.

Mahkeme Başkanı: Başlangıçta sadece Fırat Sarı'ya değil, başka yerlere de yönlendirme yaptığını söyledin. Oradaki taburcu sayılarını kontrol ediyor muydun?

Gıyasettin Mert Özdemir: Evet.

Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı, "Sana ne benim taburcu sayımdan?" demiyor muydu?

Mahkeme Başkanı: Hastaların taburcu olmamasını neden istemiyorsun? Seni neden ilgilendiriyor?

Gıyasettin Mert Özdemir: Hastanelerde boşluk olup olmadığını kontrol etmek, bazen bunaldığım bir durum oluyordu.

Savcı: Doktorların sadece diploması mı kullanılırdı? Doktorların hastaneye gelmediği iddiası var.

Gıyasettin Mert Özdemir: Şahsım olarak böyle bir şey yapmadım. Part-time olarak kaydedilen hastanelerde sıkıntılar olmuş olabilir.

Avukat: "Bebek bugün yarın ölecek" diyorsunuz. Siz de "Olur böyle şeyler" diyorsunuz. Sanki bu konuşmadan bebek ölümleri rutinmiş gibi bir anlam çıkıyor?

Gıyasettin Mert Özdemir’in avukatı ve Güney Hastanesi avukatı, sorunun sorulmamasını reddetti.

Mahkeme Başkanı: Bu sorunun sorulmasına karar verilmiştir.

Gıyasettin Mert Özdemir: O bebek özelinde yapılan bir konuşmaydu. Böyle bir durum söz konusu değildir.

Avukat: Kendinizi doktor olarak tanıtarak hasta kabulü yaptınız mı?

Gıyasettin Mert Özdemir: Hayır, yapmadım.

Eryılmaz, Bağcılar Medilife Hastanesi’nde yenidoğan yoğun bakım sorumlu doktoru olarak çalışıyordu. Hakkında “Şüphelinin, Karaduman ve Kırçiçek bebeklerin hayatını kaybettiği olayda gerekli bakım ve gözetimi göstermediği, görevli olduğu halde bebeklerin bulunduğu yenidoğan yoğun bakım alanında bulunmadığı ve bebeklerin durumu ağırlaşmasına rağmen herhangi bir müdahalede bulunmadığı, bu kapsamda ihmal eyleminin mesleki sorumluluk kapsamındaki taksirli eylemlerden ayrıldığı ve görevli olduğu halde hiçbir müdahalede bulunmamak sureti ile ihmale varan kastının söz konusu olduğu ve bu kapsamda sözleşmeden kaynaklı sorumluluğunu yerine getirmeyip bebeklerin ölümüne sebep olarak ihmalen adam öldürme suçunu işlediği anlaşıldığı” ifade ediliyor.

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı ve eski Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık da bugün adliyeye geldi. Yanık, duruşma öncesi Bakırköy Adliyesi önünde açıklama yaparak şunları söyledi: “Bugün yeni doğan çetesi olarak kamuoyunda bilinen davanın duruşmasını izlemek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu heyeti olarak buradayız ve birazdan da duruşma başlayacak. Süreci beraber takip edeceğiz. Tabii bu vesileyle bu konuyla alakalı komisyonumuzla yaptığımız çalışmayı da ve bundan sonraki süreçte sürece ilişkin de değerlendirmelerimizi sizlerle paylaşmak isterim. Öncelikle gayet tabii ki son derece üzgünüz. Maddi gerçeği kuşkusuz mahkeme ortaya çıkaracak. Maddi gerçek ortaya çıktıktan ve sorumlular tespit edildikten sonra hiç kuşkusuz, kimsenin, hiçbir endişesi olmasın ki her sorumlu, sorumluluğu nispetinde hak ettiği cezaya veya mali anlamda bir sorumluluk varsa hak ettiği cezayı ödeyecek sorumlularda cezalarını çekecekler.”

Doktor Dursun Eryılmaz’ın avukatı, sağlık çalışanlarına soruşturma açılabilmesi için Sağlık Bakanlığı’ndan soruşturma izni alınması gerektiğini söyledi. Mahkeme heyeti salona döndü talebi kabul etmedi.

Dursun Eryılmaz: Savunmamı yapacağım. Sorumlu olduğum bebeklerin durumunu anlatarak başlayacağım.

Karakoç Bebek, Yalova’da doğdu, bağırsaklarında çürüme oldu, yenidoğana sevk edildi. Çocuk cerrahisi, ameliyata karar verdi. Beslenmeye başladı ama kilo kaybetti çünkü bağırsakları erimiş, bu doğuştan bir durumdu. Bu bebeğin başında ben vardım, gerekli müdahaleleri yaptım. Ancak aile, polisin gelmesinden tedirgin oldu. Basında bizi linç ettiler, ama otopsi sonucu ölüm nedeninin farklı olduğu ortaya çıktı.

Karaduman Bebek, 27.11.2023’te kan şekeri düşüklüğü nedeniyle sevk edildi, tedavisi başlandı. Akraba evliliği tespit edildi. 28.11.2023’te vefat etti. 45 dakika boyunca canlandırma işlemi yapıldı ama bana haber verilmedi. Gittiğimde İlker Bey hastanedeydi ve olayı anlattı. Uzman raporunda, ölüm sonrası alındığı söylenen tahliller aslında ölüm öncesi alınmıştı.

Mahkeme Başkanı: Maaşınızı nereden alıyorsunuz?

Dursun Eryılmaz: Şirketten yatıyordu, kimin olduğunu bilmiyorum. Tutuklanmadan 5 ay önce Fırat Sarı’yı gördüm. O olduğunu öğrendim.

Mahkeme Başkanı: Dursun’un numarası diye senin numaranı bildireceğim diyor Gıyasettin, Fırat Sarı’ya.

Dursun Eryılmaz: Bundan haberim yok. Bilgim de yok.

Mahkeme Başkanı: Karakoç Bebek ile sadece siz ilgilendiniz?

Dursun Eryılmaz: Her bebekte İlker Bey’e danışırız, o da baktı.

Savcı: Şirketten haberim var dedin. Niye bu şekilde bir yerde çalışmayı tercih ettin?

Dursun Eryılmaz: Anlaşmayı yapan ile hastane arasındaydı. Her hastanenin tüm bölümleri kiraya verilmişti, sadece yenidoğan değildi.

SANIK AVUKATI: “SORUŞTURMA SAVCILARI HAKKIN SUÇ DUYURUSUNDA BULUNACAĞIZ”

Dursun Eryılmaz’ın Avukatı: Bu aşamada delilleri tartışacağız. Bu vakaların hangi fail tarafından işlendiğini değerlendireceğiz. Ancak elimizde düzgün bir iddianame yok. "Savcı" dediğimde, yalnızca huzurdaki savcıyı kastetmiyorum. Soruşturma süreci, iddianame ve huzurda bulunan savcıları da kapsıyorum. İddianameye baktığımızda büyük zorluklar yaşadık. Bir müvekkilin yalnızca değerlendirme bölümünü bile anlamak için ciddi çaba sarf ettim. Siz bunu nasıl yaptınız, bilmiyorum.

Savunmamı hazırlamak için kendim yeni bir iddianame yazarak çalışmak zorunda kaldım. Savcılarla ilgili bir soruşturma talep ediyoruz, çünkü delillerin sıhhati açısından bu hayati önem taşıyor. Günlerce adliyeye gidip geldik ama bir türlü birbirimizi anlayamadık. Bu şartlar altında savunmamızı hazırlamak zorunda kaldık ve iddianameyi ancak basın yoluyla temin edebildik.

Savunmanın zorluklarını dile getirmek zorundayım, çünkü yaşanan hak ihlalleri göz ardı edilemez. Bu ihlallerin giderilmesi için gerekli tedbirlerin alınacağına inanıyorum. Sanıklardan özür dileyerek söylüyorum; televizyon kanallarında herkes avukat oldu, tüm spikerler yargıç kesildi. "Bebek katilleri" diyerek vicdanları mühürlediler. Bu algıyı nasıl düzelteceğiz, inanın ben de bilmiyorum.

Sanıkların lekelenmeme hakları açıkça ihlal edilmiştir. Savcılar hakkında suç duyurusunda bulunuyorum. medya bunları avukatlardan önce nasıl gördü?

Hukuk devleti yerine polis devleti inşa edilmeye çalışılıyor. Bu dava, emniyetin yönlendirmesiyle bu noktaya geldi. Herkes kararını çoktan vermiş: örgüt var, bebek katilleri var. Hukukun söyleyecek hiçbir sözü kalmamış durumda.

İLKER GÖNEN SANIK KÜRSÜSÜNDE

Verilen aranın ardından İlker Gönen sanık kürsüsünde. Gönen, suç tarihlerinde Medisens ve GMZ şirketlerinde doktor olarak görev yaptı. Gönen’in, Yenidoğan çetesinde ikinci adam olarak adı geçiyor. Hakkında birçok bebek ölümleri ve nitelikli dolandırıcılık suçlaması bulunuyor.

İlker Gönen: Ben bu davada ötenazi yaptırmakla suçlanıyorum. Aktif bir failim, bebeğin düşmanıyım, kalp masajı yapmayın diyorum. İddialar bu şekilde. Burada hemşireler de tüm vicdani sorumluluklarını bırakmış gibi gösteriliyor. Ancak bu iddialar, hayatın olağan akışına tamamen aykırıdır.

Bu bebek oksijensiz doğuyor. İki saat müdahale ediliyor. Sonra beni arayıp görüntülü olarak durumu gösteriyorlar. "Dönmüyor, bıraktık" diyorlar. Bir hocamın söylediği gibi, yazılmayanı dosyada ispatlayamazsınız. Ancak dosyada 20 dakika daha müdahale edildiği yazıyor. Uzman görüşünü yazan kişi, karanlık bir şekilde “20 dakika göster” diyor ve “Müdahaleyi yaptırmadı” ifadesini ekliyor.

Dosyada bir saat boyunca kalp masajı yapıldığı açıkça görünüyor. Ötenazi nerede? Kalp masajını yaptırmamak nerede? İnsanların sinir uçlarına dokunarak yargısız infaz yapıyorlar. Daha dosyayı avukatım bile eline almadan, televizyonlar bu konuyu tartışıyordu. Hastaneler taşlanıyor, biz burada eziliyoruz.

47 kişi, "bebek katili" diye suçlanıyor. Bunun hesabını kim verecek?

Alnıma "bebek katili" damgasını vurdular. Ama bunu çıkarmak için sonuna kadar mücadele edeceğim.

"BU KADAR YALAN BU KADAR İFTİRA KOLAY MI?"

İlker Gönen: Birincisi Bebek Karakoç. Benim suçlanma nedenim bebeğe vitamin ve mineral desteği vermemem ve bebeğin de ciğerine mama kaçırıldığı için öldüğü iddiası.Bebek bize geliyor ve ameliyat ediliyor. Durumunun ciddiyetini koruduğu babaya bildiriliyor. Hasta 64 gün sonra ölüyor. Polis geliyor bütün dosyalara eş koyuyor. Adli Tıp’ta bebeğe otopsi yapılıyor. Uzman hekimler karar veriyor; bu bebeğin ölümü beslenmeme değil, mama kaçma değil diye karar veriyor.

Sabah akşam, habercilik adı altında bu tapeler ve uzman görüşleri her yerde dolaşıyor. Peki, benim burada anlattıklarımı da haber yapacaklar mı? Kim geri getirecek bizim itibarımızı?

Karşınızda duruyorum ve bir bebek ölümüyle suçlanıyorum. Huzurunuzda bu raporu, uzman görüşünü ve belgeleri açıklıyorum. Ama televizyonda herkes bambaşka şeyler söylüyor. Bizim idam sehpamızı uzman görüşü koydu, tekmeyi de medya attı. Bu kadar yalan bu kadar iftira kolay mı?

İlker Gönen: Uzman görüşü ve medya sayesinde daha yargılanmadan hakkımızda karar verildi. Ne bir örgütün yöneticisiyim, ne de bir örgütün parçası oldum.

Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı ile bu süreçte nasıl anlaştınız?

İlker Gönen: Maaş usulü anlaştık.

Mahkeme Başkanı: Sabit bir maaş mıydı, yoksa kârdan pay alıyor muydunuz?

İlker Gönen: Sabit maaş alıyordum. Çalışmamı görünce kâr ortaklığı teklif etti. Zaten devlete geçeceğim için bu şekilde bir durum oldu.

Mahkeme Başkanı: Uzmanlık alanınız nedir?

İlker Gönen: Yenidoğan uzmanıyım.

Mahkeme Başkanı: Serdar Yüksel ile ilişkiniz nedir?

İlker Gönen: Serdar beni arar, 112’nin yer bulamadığını söylerdi. Hastanın durumunu anlatırdı. 112’de yer bulunamayınca haber verirdi. Ben kendi gözümle Serdar Yüksel’e para verildiğini görmedim. Sadece IBAN’ını istediklerini biliyorum.

Savcı: Siz telefonla konuşurken bir anda "WhatsApp’a geçelim" diyorsunuz. Bunun nedeni nedir?

İlker Gönen: Telefon çekmiyor.

İlker Gönen’in Avukatı: Bu soru yönlendirmeli. İtiraz ediyorum.

Mahkeme Başkanı: Soru sorulmasına karar verildi.

İlker Gönen: Hatırlamıyorum.

İlker Gönen’in Avukatı: Savcılık, bu telefonları dinlerken bebek öldürülüyorsa neden gidip müdahale etmedi? Aklıselim bir insan bu soruyu sormalıydı, ancak son birkaç gündür bu konu gündeme gelmeye başladı.

Karşınızda 47 sanık var, bunların 22’si tutuklu. Aralarında gencecik hemşireler ve doktorlar bulunuyor. Bu insanların hayatı, elimde tuttuğum ve çöp olduğuna inandığım, yemin bozan kişilerin tape okuyarak hazırladığı bir raporla bambaşka bir yere sürüklendi.

Bu insanların geri dönmeyecek hayatları var. Bu dosyadan bir ‘bebek katili’ çıkmayacak. Sanıklar Nazi değil. Çoğu, yıllar sonra isimlerini değiştirmek zorunda kalacak. İşkence gören, adil yargılanma hakkı ellerinden alınan insanlar var. Bir şekilde bu gerçeği ortaya çıkaracağız.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR (6)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
6 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN