Bir çocuğun gözünden 27 Mayıs Darbesi

Bir çocuğun gözünden 
27 Mayıs Darbesi

27 Mayıs 1960 Darbesi'ni 13 yaşında babası idam edilen bir çocuğun gözünden anlatan Aydın Menderes'in "Babam ve Ben"i o günlere dair çarpıcı ayrıntıları içeriyor.

Adnan Menderes'i en net gösteren ayna doğrudan doğruya milletin zihni, gönlü ve hafızasıydı. Onun içindir ki yıllardır babama baktım bu milleti tanıdım, sevdim. Bu millete baktım, babamı tanıdım, sevdim. Aynısı İstanbul için de oldu. Babama bakıp İstanbul'u, İstanbul'a bakıp da babamı sevmiştim. -Aydın Menderes

Bugün 27 Mayıs 1960 Darbesinin 55. yıl dönümü... Bu darbe Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk darbesi olarak tarihe geçti. 1960 darbesiyle halkın iradesi yok sayıldı. Cemal Gürsel Başkanlığındaki Milli Birlik Komitesi, anayasayı rafa kaldırdı. Türk demokrasi tarihine kara leke olarak geçen 27 Mayıs 1960 Darbesinin ardından Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes başta olmak üzere bütün Demokrat Partililer Yassıada'ya sürüldü.

15-05/26/40.jpg27 Mayıs 1960 Darbesinin ardından Adnan Menderes başta
Demokrat Partililer Yassıada'ya gönderildi.

Ve 'demokrasi utancı' olarak tarihe geçen 'Yassıada Duruşmaları' başladı. 14 Ekim 1960'ta başlayan, 15 Eylül 1961'de biten duruşmaların ardından çıkan karar tüm Türkiye'de şok etkisi yarattı. Başta Celal Bayar ve Adnan Menderes olmak üzere 15 Demokrat Partili hakkında idam kararı verildi. Kararların daha sonra 12'si bozuldu fakat dönemin Başbakanı Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan Eylül 1961'de idam edildi. Demokrasi tarihine geçen bu acı olayı 13 yaşındaki bir çocuğun gözünden izlemek zor olsa da, 2012'de yayınlanan Aydın Menderes'in anılarından derlenen "Babam ve Ben" adlı kitap o günlere dair çarpıcı ayrıntıları ortaya çıkarıyor. Aydın Menderes hem kendi yaşadığı duygusal anları hem de yaşanan siyasi atmosferi kitabında aktarıyor.

15-05/26/11-1432649927.jpg

2012'de Ufuk yayınlarında Aydın Menderes’in hayattayken not ettiği hatıralardan derlenen kitabı eşi Ümran Menderes tarafından yayıma hazırlandı. 23 Aralık 2011'de 65 yaşındayken vefat eden Aydın Menderes, 27 Mayıs'ı, darbe sonrasında yaşananları, Yassıada görüşmelerini ve babasının infazına kadar yaşanan zamanı çocuk kalbiyle anlatıyor.

Oğlum kalk, ihtihal oluyormuş

27 Mayıs 1960 Darbesi gecesi annesi Berin Hanım tarafından aniden uyandırıldığını anlatan Menderes o geceyi şu sözlerle aktarıyor: Annemin beni sarsarak uyandırdığını hatırlıyorum. "Oğlum kalk, ihtihal oluyormuş, askerler devlet dairelerine el koymaya başlamışlar, telefonlar geldi Aydın" dedi. 

Bayar: "Artık çok geç hanımefendi" 

Darbenin ilk saaatlerinde Adnan Menderes'ten haber almak için annesi ile Çankaya Köşkü'ne giden ve orada Celal Bayar'ın eşi ve kızı tarafından karşılandıklarını anlatan Menderes, annesinin Celal Bayar'a "Adnan'la bir irtibat kurabildiniz mi beyefendi acaba?" dediğini ve Bayar'ın "Artık çok geç hanımefendi" diyerek cevap verdiğini satırlarına ekliyor ve devam ediyor: Acaba bundan sonra ne olur diye düşündüm. Bize ne yaparlar diye düşündüm. Bayar'a, babama veya bizlere herhangi bir şey yapacaklarını düşünmedim.

15-05/26/003-1432652453.jpg27 Mayıs Darbesinin ardından tutuklanan Cumhurbaşkanı
Celal Bayar ve Aydın Menderes bir arada

Darbenin yaşandığı gün Adnan Menderes'ten bir türlü haber alamadıkları için meraklandıklarını aktaran Menderes, babası hakkında ilk haberi radyodan dinlediklerini şu sözlerle anlatıyor: Radyodan arka arkaya Milli Birlik Komitesi'nin tebliğleri okunuyordu. Bunlardan 4. ve 5. tebliğlerden bir tanesi de sabık ve sakıt Başvekil Adnan Menderes, Kütahya yolunda kaçarken yakalanmıştır tebliğiydi. 

Babanızı kolay kolay hayatta bırakmazlar 

O süreçten sonra zor günlerin başladığını hisseden Menderes o zamanlarda DP'lilerin İsviçre'ye gideceği söylentilerini hatırlatarak annesinin şu sözlerine yer veriyor: O 27 Mayıs sabahından 17 Eylül 1961 günü saat 19:00 haberlerinde babamıın idamını işintinceye kadar hep "oğlum, babanızı kolay kolay hayatta bırakmazlar, bu gidişi de ayrıca hiç iyi görmüyorum" diyordu. Hep bunu söylemişti.

15-05/26/16-1432651372.jpgMerhum Adnan Menderes Yassıada duruşmaları
sırasında kendisine isnat edilen suçlamaları cevaplıyor.

Yine de bizim için iki Türkiye vardı 

27 Mayıs'tan sonra yaşamının çok hızlı değiştiğini anlatan Menderes, basında o dönem çıkan yazılara dikkat çekerek şu vurguyu yapıyor: Gözüküyor ki kurulucağı söylenen mahkemelerde pek hak, adalet gözeltilmeyecektir. Zaten basında yazılanlar, söylenenler ve esen hava bunu hissetiriyordu. Yine de bizim için iki Türkiye vardı, birisi medyanın oluşturduğu, Milli Birlik Komitesi uygulamaları, bazı üniversite profesörlerinin beyanatlarından yayılan DP aleyhine son derecede ağır bir hava, diğer taraftan bunlara inanmamkta direnen ve bizi görüp tanıdığı anda bir yakınlık ve sıcaklık göstermeye çalışan halk kitleleri. O günden sonra Türkiye'ye ait bu iki fotoğraf hiç gözümün önünden kaybolmadı.

O fotoğraf çok manidardı

14 yaşındayken kanunları, hukuku belli bir ölçüde öğrenmek mecburiyetinde kaldığını ifade eden Menderes o sıralarda babasının yayınlanan ilk fotoğrafını şu sözlerle tarif ediyor: O sırada babamların Yassıada'da çekilmiş ilk fotoğrafları neşredildi. Babamın çok kilo vermiş olduğunu gördük. Çok üzüldük. Zaten gelen mektuplardan da ruh hali anlaşılıyordu. Basılanların hiçbirisi iç açısı değildi, hele bir tanesi çok manidardı. Yüzü sabunlu Adnan Menderes'in bir berber tarafından traş edilirken çekilmiş fotoğrafta, ustura tam boğazının hizasındaydı. Çeşitli çağrışımlara yol açacak manidar bir fotoğraftı. 

15-05/26/15-1432651173.jpgAydın Menderes: Yüzü sabunlu Adnan Menderes'in bir berber tarafından traş edilirken çekilmiş fotoğraf, manidardı. 

Babamın avukatlığını yapmaktan çekindiler

Yassıada duruşmalarının başlamasına kısa bir süre kala avukat bulma telaşı yaşadıklarını belirten, çoğu kişinin Menderes'in avukatlığını yapmaktan çekindiğini de ifade eden Menderes şunları aktarıyor: Bir öğleden sonra eve birisi orta yaşlara doğru, birisi daha genç iki bey geldi. Daha yaşlı gözüken avukat Talat Asal'dı. Diğeri de Hüsammettin Cindoruk'tu. İkisi de "her türlü şart altında biz beyefendinin avutkatlığını almaya hazırırız" dediler. Daha sonra Talat Asal Bey'in ismini babama bildirdik. İlk vekaletname ona çıktı. Hüsametin Cindoruk ise Maliye Bakanı rahmetli Hasan Polatkan'ın vekaletini üstlendi. Mahkemelere çok yakın bir zamanda İstanbul'dan bizi ısrarla arayan o dönemin meşhur avukatlarından Burhan Apaydın oldu. İkinci vekaletnameyi de babam ona gönderdi.

Yassıada'ya ilk izinler çıktı

Aydın Menderes o dönemde kendilerini çok sevindiren bir haber aldıklarını şu detaylarla paylaşıyor: Yassıada'ya gidebileceğimiz ve babamla görüşebileceğimiz söyleniyor. O ana kadar kendisini görmediğimiz gibi Yassıada'da bulunanların hiçbiri yakınını görmemişti. Bu bizi çok heyecanlandırdı. Diğer görüştüklerimiz de şöyle bir yorum yapmamıza sebep oldu; 14'leri uzaklaştırdıktan sonra 27 Mayısçılar daha ılımlı bir izlenim vermek istiyorlardı.

15-05/26/002.jpgAydın Menderes ve annesi Berin Menderes, Merhum Adnan Menderes'i ziyaret etmek için Yassıada'ya giderken çekilmiş bir kare

Yaşanan o zorlu günleri Menderes anılarında böyle kaydediyor: Bu arada iki üzücü gelişme yaşamıştık. Bunlardan bir tanesi sinemalarda Yassıada'da bulunanlarla ilgili bir film gösterilmişti. Tamamen zorlama ile yapılmış bir filmdi. Hatta bu Celal Bayar'ın çok gücüne gitmiş ve bir yeni delik açtığı kemeriyle boynunu sıkarak intihar teşebbüsünde bulunmuştu.

Göreme sokaktan taşının!

Aydın Menderes kitabında aile hayatları ile ilginç detaylara yer veriyor ve babasının kendilerine yaptığı bir ricayı anlatıyor: Bu arada, babam zaman zaman mektuplarında oturduğumuz evden taşının diyordu. Daha sonrabBunun sebebini öğrenmedik. Babam, oturduğumuz evin sokağının adını beğenmemişti. Göreme sokaktı. Malum olduğu gibi Göreme bir yerin adı olduğu gibi Türkçe dilbilgisine göre bir inkisar yani bir daha görme, görememe anlamını taşıyordu.

Siz Adnan Menderes'le daha önce görüşmüşsünüz

Yassıada'ya bir daha gitmek için yola çıkan küçük Menderes ve annesi Berin Hanım'ın adaya gidemeden çevrildiklerini ve annesinin askerlerle olan münakaşını şu sözlerle anlatıyor: Babamla tekrar görüşebileceğimiz yazılı olarak bildirilmişti. Hemen kalktık, İstanbul'a geldik. Annemle vapura bindik. O sırada birkaç subay geldiler. "Siz Adnan Menderes'le daha önce görüşmüşsünüz vapurdan inin" dediler. Annemin yüzünün kıpkırmızı olduğunu ve çok öfkelendiğini gördüm. "Siz kendiniz çağırdınız biz de geldik, yakalarımıza kimliklerimizi taktık, vapura bindik, şimdi kocasını görmeye giden bir kadınla çocuğuna inin bu vapurdan demek ayıp olmuyor mu" dedi. Annemin sağ elini sertçe sıktım ve vapurdan indik.

15-05/26/001.jpgAdnan Menderes, annesi ve ağabeyi ile Dolmabahçe'den Yassıada'ya gitmeye çalışıyorlar.

Hayatımda geçirdiğim en acı saatler...

Duruşmaların bitişinin ardından babası merhum Adnan Menderes'i son görüşünü Aydın Menderes şu sözlerle anlatıyor: O günkü Yassıada'ya gidişimiz ve oradaki görüşme hele o görüşmenin sonu  benim hayatımda geçirdiğim en acı ve acıklı saatlerdir diyebilirim. Önce bir fotoğraf çekme eziyeti yaşandı. İçeriye fotoğrafçılar çağrıldı. Birlikte fotoğraf çekilecekti. Ada komutanı "Adnan Bey sen otur, sen şurada dur" diye emirler veriyordu. Bu babamı da hepimizi de son derece üzmüş ve rahatsız etmişti.

Helalleşecek kadar dahi yalnız kalamadık

O günden sonra aralarına mukadder bir ayrılığın acısının girdiğini anımsatan Menderes o son görüşmeyi şu sözlerle aktarmaya devam ediyor: Aramıza dayanılmaz bir acı girmişti. Yine konuşmanın sonuna kadar ada komutanı vardı. Hiç olmazsa bir iki dakikacık birbirimizi helalleşecek kadar dahi baş başa kalamadık. İçimde hep babama sarılmak, babacığım canınızı üzmeyin bu millet aynen bıraktığınız gibidir, hatta çok daha fazlasıyla sizi seviyor, hasretle yolunuzu bekliyor, hakkınızda uydurulan hiçbir iftiraya da inanmamıştır demek vardı.

15-05/26/17.jpgAydın Menderes'ın anılarından derlenen kitapta Aydın Menderes: "Adnan Menderes'i en net gösteren ayna doğrudan doğruya milletin zihni, gönlü ve hafızasıydı."diyor

İntihar teşebbüsü ve idam kararı aynı anda duyuluyor

Menderes, 14 Eylül'ü 15 Eylül'e bağlayan gece mahkeme kararlarını dinlemek için radyo başında bekledikleri yazıyor ve o akşamı şöyle anlatıyor: Naklen yayın başladı. Adnan Menderes'in mahkeme salonuna gelmediğini zira sabaha karşı intihara teşebbüs ettiğini ve yoğum bakım altında olduğunu söylüyordu. Bu arada mahkeme kararları da okunmaya başlanmış, Bayar ve Menderes başta olmak üzere idam kararlarının verildiği anlaşılmıştı. 

Dünyam başıma yıkıyor

17 Eylül akşamında radyo başında babasının infazı dinleyen küçük Menderes o an yaşadıklarını "Dünyam Başıma Yıkılıyor; Babamın infazı" sözleriyle ifade ediyor ve ekliyor: Kulağımız radyodaki haberlerdeydi. 19:00 haberlerinde Adnan Menderes hakkındaki idam cezası da İmralı'da infaz edilmiştir haberi verildi. Sonra da herkesten büyük bir feryat ve hıçkırıklar yükselmeye başladı. O anda aklıma ya anneme de bir şey olursa; bu büyük acıyı o kolay kolay kaldıramaz düşüncesi geldi. Sonra ağabeylerimle annemize sarıldık. Daha sonra gelenler, gidenler taziyeler vardı. Hepimiz için yıllarca unutulmayacak bir acı, yeri dolmayacak bir boşluk başlamış oluyordu...

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN