Diriliş, bükülüş... Türkler gelecekse böyle gelmesin

Diriliş, bükülüş... Türkler gelecekse böyle gelmesin

KARAR TV'de sineme dünyasının nabzını tutan Ve Kayıt, vizyona giren filmleri ekrana getirmeye devam ediyor. Bu hafta Türkler Geliyor: Adaletin Şafağı çok konuşulacak yapımlar arasında. İşte vizyona giren yeni filmler...

Sinema her ne kadar sonsuz bir derya gibi görünse de çoğu zaman kendi içinde tekrara düşüyor. Her yönetmenin konuyu ele alışı farklı onda tamamız ama genellikle birbirini tekrara düşen bir film izlediğimizde “ya bunun yapılmışı vardı ne diye uğraşmışlar’’ diyoruz. Hatta biz de geçen gün Üzgünüz Size Ulaşamadık’ın 1948 yapımı Bisiklet Hırsızları’na ne kadar benzediğini konuşup “abi yapın ama bu kadar da olmasın” diye yakınmıştık. Ancak mevzu kılıçlı, sürmeli ve 100 kiloluk kıyafetleriyle ecdat filmlerine geldiğinde kimse halinden şikayetçiymiş gibi görünmüyor.  Diriliş, uyanış, kırılış, bükülüş falan derken birbirinden çok da farklı olmayan konseptlere sahip bu filmlere gelindiğinde kimse “yapılmışı vardı ya bunun” demiyor.  Ya da demek işine gelmiyor. Çünkü sermaye buradan dönüyor. Kültür bakanlığı destekleri, kültür sanat etkinlikleri kapsamında düzenlenen okul turları vs. bunlardan yürüyor. Sinema adına bir şeyler yaratma, farklı bir şeyler denemek diye bir şey yok. Böyle giderse Uzun süre de olacağa benzemiyor zaten. Türkler Geliyor: Adaletin Kılıcı da o yapımlardan biri.

İŞTE VİZYONA GİREN YENİ FİLMLER:

Filmimizin konusundan bahsedelim biraz:

Türkler Geliyor: Adaletin Kılıcı, Balkan coğrafyasındaki zulmün önüne geçmek için zorlu bir mücadeleye girişen Fatih Sultan Mehmet'in seçkin savaşçı birliği Akıncıların hikayesini konu ediyor. Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’un fethinin ardından rotasını Roma’ya çevirir. Ancak bu sırada Sırp kralı Lazar, Fatih Sultan Mehmet’in Avrupa’daki kararlı ilerleyişinin önüne geçmek ister. Fatih Sultan Mehmet'e ölümüne bağlı olan Akıncılar, Osmanlılara karşı Katolik dünyası ve Papa ile ittifak kuran, Balkan coğrafyasında büyük bir zulme neden olan Lazar’ın planını bozmak için harekete geçer. Fatih’in Akıncıları, hak ve adaleti sağlamak ve yaşanan zulme dur diyebilmek için zorlu bir mücadeleye girişir.

KARAKOMİK FİLMLER

Cem Yılmaz başarılı bir stand up’cı olarak tanınsa da aslında cesur da bir sinemacı. Gora, Hokkabaz, Her Şey Güzel Olacak gibi yapımlar birbirinden çok farklı ama bir o kadar da etkisi büyük olan filmlerdi. Replikleri alt kültür olan filmlerden bahsediyoruz. Birçoğumuz hala şakalarına referans olarak Cem Yılmaz filmlerini kullanıyoruz. Bu denli başarılı bir sinemacı olması haliyle Cem Yılmaz’dan beklentimizi giderek yükseltti. Zaten son çıkardığı Arif V 216, İftarlık Gazoz gibi filmlerin gişede istediğini bulamaması da bu yükselen beklentinin bir sonucuydu. Bütün bunlar tartışılırken Cem Yılmaz kendi istediği şeyleri korkmadan denediği; özgün, güzel bir yapımla karşımıza çıktı: Karakomik Filmler.  Birbirinden bağımsız 2 ayrı hikayeyi aynı bilete birleştiren Karakomik Filmler Türkiye vizyonları için deneysel bir yapımdı. Nitekim 700 bin kişiyle en az izlenilen Cem Yılmaz yapımı olması da ne denli deneysel olduğunu gösteriyor. Ancak Cem Yılmaz sanılanın aksine gişede çakılır mı diye korkmadan cesurca yeni şeyler denemeye devam ederek Karakomik Filmler 2’yi hazırladı. Karakomik Filmler 2 tıpkı ilk film gibi "Deli ve Emanet” adında iki filmden oluşuyor. Deli, en büyük hayali sevdiği kızın karşısında oturmak olan bir taksicinin, gece mesaisinde başına gelenler olayları konu ederken; Emanet, yetenek yarışmalarına katılıp bu sayede şöhret olmanın hayalini kuran bir dansçının hikayesini konu ediyor.

Karakomik Filmler sinema filmindense bir Netflix yapımını andırıyor. Ancak beyazperdede hakları için bunca mücadele vermiş Cem Yılmaz’ın filminin Cinemaximum salonlarını es geçmesi düşünülemezdi. Çünkü kendisi yapımcılarla sinemacılar arasında patlak veren Patlamış Mısır Krizi’nin başrollerinden biriydi. Hatta ilk film, tıpkı Mucize 2 Aşk gibi ertelenerek vizyona girmişti. Sinemacılar lehine çözüldüğü iddia edilen krizin, nur topu gibi bir sansür yasasını da beraberinde getirdiğinde de eleştirilerin hedefi olmuştu- e tabi haklı olarak.

PERİ

Şimdi yerli bir korku filmi düşünün dediğimde aklınıza gelen üç şey var: cin, hayalet ve yatır. İlginç bir şekilde ülkemizde bu üç konseptin dışına çıkan korku filmi yok denecek kadar az. Zaten yeterince korkunç hayatlar yaşadığımızdan mıdır nedir, bu türün izleyicisi de çok fazla değil. Dolayısıyla yerli, distopik ve elektik bir korku filmi dediğimde kafanızda bir resim canlanamaması çok normal. 

Baskın ve Housewife gibi cesur filmlerle korku türüne yetkinliğini kanıtlamış, müstakil sinema dilini kurmayı başarabilmiş Can Evrenol, üçüncü uzun metrajında cesur bir ise kalkışıyor. Peri: Ağzı Olmayan Kız’da; distopik, zamansız bir mekânda “Büyük Dünya Savaşı” devam ederken on yıl önceki bir santral patlamasıyla tüm dengesi bozulmuş küçük bir kasabada yaşayan bir grup “öteki” çocuğun hikayesi anlatılıyor. Santral patlamasından sonra bazı çocuklar eksik uzuvlarla dünyaya gelir. Santral yönetimini kendileri hakkında kötü algının canlı kanıtı olarak gördükleri bu çocukları yok etmeye başlar. Bu süreçte babasıyla ormanın için herkesten uzak bir yaşam süren Perihan, hayatta kalmayı başarır ancak babasının öldürülmesiyle birlikte hiç hazırlıklı olmadığı bir maceranın içine düşer. Yolda kendisi gibi üç çocukla daha tanışan Perihan ve “çetesi” ile dünyanın dehşet verici haline dört çocuğun gözünden tanıklık ederiz.

Can Evrenol bu filmiyle de bize başka türlü bir korkunun var olabileceğini söylüyor. 

DOLITTE

Son filmimiz ise hem Robert Downey’i hem de hayvanlar alemini bir arada görmek isteyenler için. Böyle bir ikiliyi yan yana görmek isteyen var mı pek emin değilim ama neyse… Alice harikalar diyarının büyülü yaratıcıları bu sefer Dolitte ile geri dönüyor.

Film, kraliçenin hastalığına çare bulmak için macera dolu bir yolculuğa çıkan Dr. John Dolittle'ın hikayesini konu ediyor. Dr. John Dolittle, İngiltere’nin en ünlü doktor ve veterineridir. Yıllar önce karısını kaybeden Dolittle, bunun akabinde kendisini malikanesinin duvarları arasına kapatır. Dış dünya ile bağlantısını kesen Dolittle, genç kraliçenin hastalandığını öğrenince kabuğundan dışarı çıkmaya karar verir. Hastalığa çare aramak için efsanevi bir adaya doğru yola koyulan Dolittle’a bu süreçte genç çırağının yanı sıra endişeli bir goril, kuş beyinli bir ördek, alaycı devekuşu, kutup ayısı ve akıl hocası olan papağan da eşlik eder.

 

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN