Fatma Albayrak'ın yeni romanı 'Savaş Bu Pazartesi Bitecek' çıktı

Fatma Albayrak'ın yeni romanı 'Savaş Bu Pazartesi Bitecek' çıktı

Genç yazar Fatma Albayrak, 4'üncü romanı 'Savaş Bu Pazartesi Bitecek' ile okuyucu ile buluştu. Çocuk yaşta başladığı yazı kariyerini yeni bir eser ekleyen Albayrak'ın son kitabında, Bosna Savaşı'nın en acı yüzü anlatılıyor.

ZEYNEP ZELAN

Binaların bombalardan delik deşik olduğu, pencerelerin yerini plastik poşetlerin aldığı, sesleri duyulmasın diye bebeklerin bile ağlama hakkının olmadığı savaş tüm gerçekliğiyle, o buruk ve acı tadıyla, yaktı, yıktı ve geçti Bosna halkının üzerinden. Belki içecek kahveleri, yiyecek yemekleri, yakacak odunları yoktu. Avrupa’nın ortasında yapayalnız hayatta kalma mücadelesi verdi kahraman Bosna. Birbirlerinden ve onlara yardım ulaştırmaya çalışan Müslüman kardeşlerinden başka tutunacak dalları yoktu. Yaradana sığınıp o kabus dolu günlerin geçmesini beklediler her geçen gün biraz daha eksilerek ama asla umutlarını kaybetmeden yaşama tutundular. İşte o çirkin savaşın ortasında adeta karda açan iki çiçek Fatih ve Aida, birbirlerine tutunup güçlendiler, çoğaldılar, çoğalttılar umudu.

Genç yazar Fatma Albayrak 4. romanı “Savaş Bu Pazartesi Bitecek” ile çocuk yaşta başladığı yazı kariyerini muhteşem bir eserle taçlandırmış. Daha önceki kitapları, çocuk eserleri bölümünde bulunabilirken “Savaş Bu Pazartesi Bitecek” Türk Romanı kategorisinde yer alan eserler arasında çoktan girdi bile.

6 Nisan 1992’de başlayıp 14 Aralık 1995’te sona eren, yüz binden fazla insanın hayatını kaybettiği, milyonlarcasının yaralandığı Bosna Savaşı, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra geçtiğimiz yüzyılın en büyük ikinci katliamı olarak tarihe geçti. Savaşı yaşayan herkesin anlatacak bir hikayesi elbet vardır. Yazar Fatma Albayrak, annesinin bizzat içinde yaşadığı savaşı, Bosna Hersek halkından ve büyüklerinden dinlediklerini çocukluğundan bugüne kadar damıtarak eserine aktarmış. Savaş gibi büyük bir olayı tek bir romana, abartmadan, ajite etmeden ama tüm gerçekleri kısa ama etkili bir şekilde anlatarak zor bir işin üstesinden de gelmiş.

19-01/22/fatma-albayrak.jpg

“Fatih, serin ve zifiri karanlık gecede, çamurlu çizmelerinin seslerini müzik gibi duyarak Saraybosna’da mutluluktan yürüyordu; yürümüyor, uçuyordu adeta. Sarhoşmuşçasına dağlara döndü ve boynundaki damarlar iyice ortaya çıkana dek bağırmaya başladı: Geldim işte!”

Gelelim romanımızın konusuna… Romanın baş kahramanları Bosnalı Aida ve Türk genci Fatih. 3 çocuklu bir ailenin ortanca çocuğu olan Aida, cesareti ve gözüpekliğiyle bilinen, hukuk fakültesinde okuyup, radyoda program yapan bir kız. Fatih ise Bosna Hersek’e belgesel çekmek için gelmiş, ancak kameramanın son anda korkup geri dönmesiyle şehirde bir başına kalmış bir genç. İkisinin yolları bir insani yardım kuruluşunun çalışmaları sırasında kesişir. Mercimekten yapılmış kahve içilen, ekmeğin arasına ekmek konularak karın doyurulan, eve giderken keskin nişancılara hedef olmamak için kılın kırk yarıldığı savaşın ortasında iki genç Elvis Presley, Bob Dlyan, Beatles şarkıları eşliğinde bambaşka bir dünyaya doğru yol alırlar içlerinde. Birbirlerine tek kelime aşk sözcüğü söylemeden kalpten bağlanırlar ve artık Bosna savaş meydanı değildir onlar için. Herkesin kaçtığı savaşın içine sevdiği kız için bile isteye giden Fatih ve her gün umutla onu bekleyen Aida’nın öyküsü sizi kimi zaman gülümsetecek kimi zaman hüzünlendirecek.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN