Hayatı ıskalamamanın müziğini yapıyorum

Hayatı ıskalamamanın müziğini yapıyorum

Piyanonun yaşayan dahilerinden. Cazdan Flamenko’ya uçan notalarıyla her albümü dünyada fırtınalar estiren İspanyol piyanist Ariadna Castellanos 25 Ocak’ta İstanbullularla buluşacak. Ünlü müzisyen konser öncesinde Karar’a konuştu: Başka ruhlara dokunabilmek bu işin en büyülü kısmı. Çok meraklıyım ve yeni şeyler keşfetmeyi seviyorum. Bu müziğime de yansıyor. Nedeni belki de hayatta bir şeyleri kaçırmak istemeyişimdir. Farklı müzik türleri arasında seyahat etmeyi seviyorum.

DERYA ÇAĞATAY

Dinleyenleri bir parçada değişik müzik türleri arasında yolculuğa çıkaran İspanyol piyanist ve besteci Ariadna Castellanos, Türkiye konseri öncesi Karar’a konuştu. Genç piyanist yaptığı müzikle ilgili “Başka ruhlara dokunabilmek bence bu işin en büyülü kısmı” diyor. 

lektronikten caza, Flamenko’dan popa uzanan şarkılarıyla dinleyicilerine renkli bir performans sunan İspanyol piyanist ve besteci Ariadna Castellanos, 25 Ocak akşamı İş Sanat sahnesine konuk olacak. Kendi jenerasyonunun en önemli müzisyenlerinden biri olarak tanımlanan Castellanos, ilk albümü ‘Flamenco en Black and White’ ile yılın en iyi prodüksiyonu dalında Latin Grammy ödüllerine aday oldu. 2016’da piyano ve elektronik müziği bir arada sunduğu ikinci albümü ‘MJU:ZIK’ ile İspanya listelerinde uzun süre üst sıralarda yer aldı. İngiltere Guildhall School of Music ve Amerika Berklee College of Music okullarından mezun olan Ariadna Castellanos, dünyanın birçok yerinde Paco de Lucia, Paquito de Ribera, Michael Camilo, Richard Bona, Herbie Hancock gibi önemli sanatçılarla aynı sahneyi paylaştı. Ariadna Castellanos ile konuştuk.   

Piyano ile çok küçük yaşta tanıştınız. Müzikle ilgili ilk anılarınız nelerdi?  

Müziği çok seven bir ailede büyüdüm. Babam gitar çalar, Bob Dylan, Eric Clapton, Pink Floyd şarkıları söylerdi. Annem de beni düzenli olarak konserlere götürürdü, İspanya’daki müzik yarışmalarını takip ederdi, beni onlara sokardı. Bir müzik okulunda bale sınıfına devam ediyordum. Ve orada gördüğüm en büyük enstrümanı yani piyanoyu çalmak istediğimi çok iyi anımsıyorum. 

Farklı enstrümanlar çalmayı denediniz mi? 

Her ne kadar en iyi çaldığım enstrüman piyano olsa da bir dönem keman, arp ve davul da çaldım. Davul benim çok keyif aldığım ikinci enstrüman. Müthiş eğlencelidir. 

Klasikten caza, elektronikten Flamenko’ya uzanan çok geniş bir müzikal çeşitliliğiniz var. Müzikte yeni yollar aramayı sevdiğinizi söyleyebilir miyiz?  

Ben çok meraklı, yeni şeyler keşfetmeyi seven bir insanım ve bu merakım müziğime de yansıyor. Bir süre belli bir müzik türüne odaklanıp o alanda bir şeyler yapabildiğimi gördükten sonra bir başka şey denemek istiyorum. Nedenini tam olarak bilmiyorum. Belki de hayatta bir şeyleri kaçırmak istemeyişimdendir. Ya da değişiklik beni canlı tutuyordur… Sebebi her ne olursa olsun farklı müzik türleri arasında seyahat etmeyi seviyorum.  

Şimdiye kadar iki albüm yayınladınız, üçüncüsüyse yolda. Dinleyenler bu kez nasıl bir tarzla karşılaşacak?  

‘Flamenco Black and White’, ilk albümümdü. Klasik bir eğitimin ve kariyer başlangıcının ardından sonunda ilk albümümü çıkardım. Çok uzun yıllar Flamenko albümleri dinledim, Flamenko gitaristlerini ve dansçılarını gözlemledim, sonrasında da kendi bestelerimi yapmaya başladım. Berklee’de müzik okurken de caz öğrendim. ‘MJU:ZIK’, bir caz piyanistiyle elektronik müzik prodüktörünün karışımı gibi aslında. Şu sıralarda üçüncü albümüm ‘Monster’ın kayıtları devam ediyor. Bu albümdeki besteler aslında bir öyküye dayanıyor: 2043 yılında hayali bir gezegendeki labirente ve Ariadna mitine. Bu albümde enstrümantal şarkılardan, elektronik müzik ve piyano bestelerinden daha çok parça var. Tam olarak nasıl tarif etmeliyim bilemiyorum ama sanırım bu diğer ikisine göre çok daha popüler olacak.  

Söz konusu müzik olduğunda sizi en çok ne heyecanlandırıyor?  

Diğer insanlara esin verebilmek ve şarkılarınızla, sound’unuzla onlarda güzel duygular uyandırabilmek. Başka ruhlara dokunabilmek bence bu işin en büyülü kısmı.  

Peki, size kimler ilham veriyor?  

O kadar çok ki seçmem hayli zor! SIA’nın melodilerini, John Williams’ın bestelerini çok beğeniyorum. Ama bu soruyu bana 5 yıl önce sorsaydınız Art Tatum diyebilirdim ya da daha önce sorsanız Paco de Lucia, Beethoven da diyebilirdim. Sadece müzisyenlerden değil, diğer sanatçılardan da çok esin buluyorum. Sinema yapımcılarından, konuşmacılardan, tasarımcılardan… 

İstanbullu müzikseverler için nasıl bir repertuvar hazırladınız?  

Son albümüm ‘MJU:ZIK’ ve yeni çıkacak albümüm ‘Monster’dan şarkılar çalacağız. Tabii ki piyano için yazılmış şarkılar olacak ama aynı zamanda ‘aykırı’ şarkılar da olacak. Konseri minik minik ilerleteceğiz ve umuyorum ki konserin sonunda herkes mutlu ayrılacak. Ben ve arkadaşlarım konseri sabırsızlıkla bekliyoruz. Bu, Türkiye’ye 4. gelişim olacak. İstanbul, Ankara ve Antalya’yı daha önce gördüm. Her seferinde o kadar güzel bir ilgiyle ve sevgiyle karşılanıyorum ki… Tekrar davet geldiğinde çok mutlu oldum.  

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN