Picasso’nun gölgesinden nihayet kurtuldu

Picasso’nun gölgesinden nihayet kurtuldu

İspanyol yazar Juan Jose Millas, ‘Gölgelerin Arasından’ romanında, işini kaybettikten sonra içine düştüğü yalnızlığa zihninde yeni bir dünya kurarak varlığını anlamlandırmaya çalışan Daiman anlatısıyla okuru modern yaşamın yıkıcılığıyla yüz yüze getiriyor.

SEDAT PALUT-İSTANBUL

Bir okur için, edebiyatın en güzel yanlarından birisi inandığın ya da inanabileceğin bir metne sığınmak, kendini o metne teslim etmektir. Bunu yapabilmenin iki yolu vardır. Birincisi sevdiğiniz yazar konusunda ısrarcı olup onun tüm yazdıklarını okumak; ikincisi ise yeni keşiflere, yazarlara açık olmaktır. Juan Jose Millas benim için bu keşiflerden birisi oldu. Yayınevinin aktardığına göre 1946 doğumlu İspanyol yazar ülkesinde ‘Premio Nadal’, ‘Premio Planeta’ ve ‘Premio Nacional de Narrativa’ gibi prestijli edebiyat ödüllerine sahip. Ülkemizde daha önce farklı yayınevlerinden ‘Sakın Yatağın Altına Bakma’, ‘Terasa İle Laura’, ‘Yalnızlık Buydu’ ve ‘Dünya ve Ben’ adlarında dört romanı  yayımlanmış. Okuduğum romanı ise Kafka’dan çıkan ‘Gölgelerin Arasından’ adını taşıyor. 

Romanımızda Damian Lobo isimli kahramanımız işini yeni kaybetmiştir. Boştadır. Kendi kafasında kurduğu bir televizyon dünyasında uyanık bir şovmene tuhaf röportajlar vermektedir. Bir stüdyoda gerçekleşen bu röportajda seyirciler de bulunmaktadır.  Damian bir antika pazarında gezerken küçük bir hırsızlık yapar ve kravat iğnesi çalar. Görevliden kaçarken bir dolabın içine saklanır.  Dışarı çıkamayınca da dolapla birlikte, onun ait olduğu eve gitmek zorunda kalır. Kendisini Lucia, Fede ve küçük kızlarının dünyasında bulur. Damian burada aileyi gözlemeye başlar. Herkes evden gittikten sonra evde bir kâhya gibi çalışır. Aile üyeleriyle görünmez, güçlü bir bağ kurar. Özellikle Lucia’nın hayata bakışı ve hislerinden etkilenir, fırsatı olsa bile evden çıkamaz. 

19-11/25/1.jpg

İspanyol yazar Millas, ‘Gölgelerin Arasından’ adlı romanında kamera dili kullanıyor. Betimlemeleri bir senaryo havasında. Gereksiz ayrıntılardan uzaklaşmış ve metni oldukça arındırmış. Bu, okurda bir film izlediği havasını veriyor. Merak duygusunu zinde tutuyor.  Milas bu konuda oldukça başarılı. Bunu yaparken modern çağın çağrısına selam vermeyi ihmal etmiyor: Görme/görünme. Hikâye akarken birden Damian’ın içinde bulunduğu stüdyoya dönüyor, röportaja devam ediyoruz. Burada Damian ‘gölgelerin arasından’ sıyrılıp gerçek hayata dönüyor. Burada seyircilerin tepkilerine göre cevaplar veriyor, hayatının reytingini yükseltiyor. Fakat zaman içinde aileyi izlemeye o kadar kaptırıyor ki kendini röportajlardan da uzaklaşmaya başlıyor. Bu süreçte kahramanımız Damian Lobo’nun aslında hiç tanışmadığı bir aile üzerinden nasıl bir değişim yaşadığına tanıklık etmiş oluyoruz. Damian bunu yaparken içinde bulunduğu yabancılaşma hissini şöyle tanımlıyor: “Belli ekonomik sistemler içerisinde, insanın kendi kimliğini oluşturmasının neredeyse imkânsız olduğu süreçleri betimlemek için kullanılır.” (S.134) Damian bu yabancılaşmadan, aileye sarılarak kurtulmaya ve bir başkasına değil de kendine dönüşmeye çalışıyor.  

‘Gölgelerin Arasından’ romanı Batılı modern bir ailenin kapitalist bir yaşam içinde var olma, dış etkilere ne kadar açık hale gelme sürecini başarılı bir şekilde anlatıyor. Millas bunu yaparken gündelik karamsar dilden uzaklaşarak kara mizahı kullanıyor. Bu açıdan roman Kafkaesk bir anlatı. Millas, gündelik olayları fantastik duruma çevirirken okuru şaşırtmayı ama gerçeklikten de koparmamayı iyi başarıyor. 

 

 

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN