İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın karantina dönemini nasıl geçirdiğini anlattı

İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın karantina dönemini nasıl geçirdiğini anlattı

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın karantina dönemini nasıl geçirdiğini açıklayan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, "Bu dönemde devlet yönetiminde bir boşluk söz konusu olmadı. Devletin başı neredeyse devletin ofisi, makamı, merkezi de orasıdır. Kendisi de fiziken buradaydı. Virüse karşı bir devlet başkanının nasıl korunacağı konusunda güzel bir örnek sergilendi" dedi.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, "Özellikle 15 Temmuz gibi kanlı bir darbeyi püskürtmüş bu millet var oldukça ve bu devletin başında Tayyip Erdoğan gibi bir lider oldukça Türkiye'de bir darbe ihtimali söz konusu değildir." dedi.

Kalın, Kanal 7'de canlı yayınlanan "Başkent Kulisi" programında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ve yakın çalışma ekibinin salgın dolayısıyla yaşanan karantina dönemini nasıl geçirdiğine ilişkin soru üzerine Kalın, Erdoğan'ın nasıl bir iş disiplinine sahip olduğunu herkesin yakından bildiğine dikkati çekti.

Bu dönemde devlet yönetiminde bir boşluk söz konusu olmadığını, olamayacağını vurgulayan Kalın, "Devletin başı neredeyse devletin ofisi, makamı, merkezi de orasıdır. Kendisi de fiziken buradaydı. Virüse karşı bir devlet başkanının nasıl korunacağı konusunda güzel bir örnek sergilendi. Türkiye, bu dönemde tarihe geçecek bir mücadele gösterdi. Normalleşme sürecine girmiş bulunuyoruz." ifadelerini kullandı.

Kalın, bu süreçte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hem ulusal hem de uluslararası düzeyde iş ve diplomasi trafiğinde bir azalma olmadığını, birçok ulusal ve uluslararası toplantıya, görüşmeye, video konferans yöntemiyle katıldığını belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın karantina sürecinde milletle iç içe bir lider olarak onlarla buluşmayı, konuşmayı özlediğini belirten Kalın, son 10 gündür yavaş yavaş sahaya çıkmaya başladıklarını, sosyal mesafe dolayısıyla sınırlı sayıda da olsa açılışlara, programlara katıldıklarını anımsattı.

Kalın, 1 Haziran itibarıyla önemli bir tarihi geride bırakacaklarını, salgının başladığı günden itibaren en geniş rahatlama ve esnetme gününü yaşayacaklarını dile getirdi.

Sürecin başından bu yana "panik yok, tedbir var", şimdi ise "panik yok, rehavet de yok, tedbir var" dediklerini hatırlatan Kalın, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Tedbirleri uygulamaya devam etmemiz lazım. Yarın özellikle 15 ildeki 2 günlük sokağa çıkma yasağından sonra bir anda insanlarımızın hiçbir şey olmamış gibi salgın öncesi dönemin şartlarına döneceğimizi beklememeleri gerekir. Hastane açılışları ve çeşitli vesilelerle bir gözlem yaptım. Maske konusunda belli bir toplumsal disiplinin oluştuğunu gördüm. Bu da beni memnun etti. Vatandaşlara çağrım, rehavete kapılmadan bu normalleşme dönemini hep birlikte tedbirlerle geçirelim. Maske, mesafe ve temizlik kuralını titiz bir şekilde uygulamaya devam edelim. Maskeye erişim konusunda bir sıkıntımız yok."

ERDOĞAN'IN PROGRAMI

Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seyahat programına ilişkin bir soru üzerine ise şunları söyledi:

"Şu aşamada Ankara dışında yurt içi seyahati görünmüyor. Yurt dışı seyahatleri de bir müddet daha ertelendi. Şu anda planlanan bir yurt dışı seyahatimiz yok. Önümüzdeki en önemli uluslararası toplantı BM Genel Kurulu. Eylül ayının 3. haftasında New York'ta yapılacak. Bu yıl da bunun online yapılmasına dair fikirler var. Fiilen yapılsa bile kaç dünya lideri gider, biz gider miyiz, bunlar soru işareti. Tahminim bu yıl bunların hepsi video konferans yoluyla yapılacak gibi görünüyor."

DARBE TARTIŞMALARI

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, "Son dönemde çok yoğun darbe tartışmaları yapıldı. Gerçekten bir darbe ihtimali olduğu için mi iktidar çevreleri tarafından da bu tartışmalar yapıldı?" sorusu üzerine, çok partili hayata geçilen 1950 yılından beri Türkiye'de demokrasinin darbelerle yara aldığını anımsattı.

Vesayet rejimlerini özendiren bir zihniyet yapısının alttan alta belli kesimler tarafından hep korunduğunu, körüklendiğini, şartlar oluştuğu zaman da bununla ilgili adımlar atıldığını gördüklerini ifade eden Kalın, şunları söyledi:

"İlginçtir ki Türkiye'de darbecilerin siyasi kimliği çok belirleyici olmuyor. Darbeyi yapan ve yapmak isteyen kişinin Kemalist, solcu, FETÖ'cü, ulusalcı, asker veya sivil olması, bürokrattan ya da medyadan destek bulması fark etmiyor. O darbecilik kimliğinin kendisi bir sorun. Bunun üzerinde bizim düşünmemiz gerekiyor. 1960 darbesi ilk darbeydi, 15 Temmuz darbesi son darbe. Baktığınız zaman ikisi arasında neler yaşandı Türk demokrasi tarihinde. Bu darbeci kültürü, zihniyeti besleyen bakış açısı nereden geliyor, kimden, nasıl besleniyor, bunun iç ve dış bağlantıları, bütün bunları dikkate aldığını zaman darbe meselesi üzerinde ciddiyete durmak lazım. Güncel tartışmalara gelince bu yeni değil. Bu son tartışmaları tetikleyen, özellikle muhalefet kanadının belli kesimlerinden gelen açıklamalar hep bu tarihi arka planla düşünüldüğü için, maalesef CHP de bu darbelerin bir şekilde bir yerinde, içinde olduğu için birçok insan, ister istemez özellikle CHP'liler bu tür şeyleri dile getirdiğinde o tarihe geri dönüyorlar, o tarihi hatırlıyorlar."

"MUHALEFETİN DAHA SORUMLU OLMASI GEREKİR"

"Eğer birisi çıkıp bugünkü şartlarda, bu kadar siyasi süreç yaşadıktan, bu kadar mücadele verdikten sonra 15 Temmuz darbesini bu şekilde sokaklarda insanımızın canını ortaya koyarak püskürttükten sonra hala birileri 'bir şekilde gideceksiniz' diyorsa büyük bir sorumsuzluk." diyen Kalın, şunları kaydetti:

"Birileri 'Ya seçimle ya da bir şekilde gideceksiniz' dediğinde, insanların buna tepki göstermesi gayet normaldir. Bu çok hassas bir konu. Burada muhalefetin daha sorumlu davranması gerekir. Demokratik kuralların, yöntemlerin dışında hiçbir yola tevessül etmeyeceklerini herkesin çok açık ve net bir şekilde ortaya koyması gerekiyor. Bunun dışındaki her ima, telkin, atıf, gönderme ister istemez insanlara bu darbeler tarihini hatırlatıyor. Bence biraz arka planında bu var. Bir kişinin bir cümlesi, bir çıkışıyla bir tweeti ile ilgili bir konu değil. Bu bir demokratik hassasiyettir aslında. Muhalefetin de bundan memnun olması, bunun tarafında yer alması gerekir. Muhalefet darbe istiyor demiyorum ama bu tür imalarda bulunduğunda bir muhalefet partisinin yetkilisi bu sözün bu ifadenin nerelere varacağını, hangi tarihi arka planda anlaşılacağını herhalde kestirmesi gerekir. Bulunduğunuz konumun gereği sizin bir siyasi sorumluluk almanız ve bunu da herhalde doğru tahlil etmeniz gerekir. Geçmişte darbelerin hangi söylemlerle hazırlandığını, zemininin ne şekilde hazırlandığını biz çok gördük."

Kalın, "Özellikle 15 Temmuz gibi kanlı bir darbeyi püskürtmüş bu millet var oldukça ve bu devletin başında Tayyip Erdoğan gibi bir lider oldukça Türkiye'de bir darbe ihtimali söz konusu değildir. Buna tevessül eden, bunu düşünen, buna kendince zihnen veya başka şekilde hazırlık yapan birileri varsa müthiş bir tokat yiyeceğini herhalde tekrar görecektir. Burada en ufak bir tereddüt söz konusu değildir." diye konuştu.

Kalın, demokratik kurumları güçlendirme ve darbe karşıtlığını bir siyasi, demokratik ve milli duruş haline getirmek için el birliğiyle hareket etmeleri gerektiğini de söyledi.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN