‘İmkan verirseniz yüz ağartır Anadolu’nun kavruk yüzlü çocukları’

‘İmkan verirseniz yüz ağartır Anadolu’nun kavruk yüzlü çocukları’

Anadolu Ajansı’nı dünyanın en büyük 5 ajansından biri yapma hayalini anlatan Kemal Öztürk: “Bu kitabı yazmamın amacı Anadolu’daki kavruk yüzlü çocuklara imkan verildiğinde o kurumu bir gün ülkenin yüzünü ağartacak hale getirebileceklerini anlatmak."

Anadolu Ajansı (AA) Eski Genel Müdürü Kemal Öztürk, ajansta görev yaptığı 2011-2104 yıllarını ‘Ortak Bir Hayal Kurmak’ adıyla kitaplaştırdı. Yarın Yayınları’nca okuyucuyla buluşturulan, kısa zamanda ikinci baskıyı yapan kitabında öz eleştirilerini de dile getiren Öztürk’le KARAR okuyucuları için konuştuk.

Türkiye’de pek rastlanan bir şey değil, devletin bir kurumunda görev yaptıktan sonra o kurumla ilgili bir şeyler yazabilmek... Neden yazdınız bu kitabı?

Kitapta ‘Dünyanın en büyük 5 ajansından biri olabiliriz’ diyen, içinde sağcıların solcuların olduğu bir grup kavruk yüzlü Anadolu çocuğu var. Bu hayale başta hükümet de, siyasetçiler de inanmamıştı. Böyle büyük bir hayal kurmak, bunun peşine düşmek... Bütün bu zorluklara rağmen üç yıl sonra dünyanın en büyük 8’inci ajansı haline geldik. Bu hikayeyi yazmamın amacı Anadolu’daki o çocuklara imkan verildiğinde o kurumu bir gün ülkenin yüzünü ağartacak hale getirebileceklerini anlatmak. AA’nın hikayesini değil, bir hayalin nasıl başarıldığını anlatıyorum. 2011’de bu ülkede bir know-how yoktu, bir kurumun uluslararası nasıl kurumsallaşmasına yönelik bir birikim yoktu. Artık bir örnek var Türkiye’de. O dönemin hikayesini yazmış oldum.

‘Bu hayali kavruk yüzlü Anadolu çocukları kurdu’ diyorsunuz. Sizin döneminizde en parlak yüzü Arapça servisiydi mesela ajansın, kitapta da yer veriyorsunuz. Peki o ‘kavruk yüzlü çocuklar’ ne oldu sizden sonra?

15 Temmuz darbe girişimi oldu ve bütün kurumlar çok etkilenerek içe döndü. Türkiye içerisinde bir var olma kaygısı vardı. Sonraki dönemlerde bu içe yönelik politika daha yoğunlaştı ve dış alanlardaki yatırımlar azaldı. Bir süre sonra AA yönetimi de 100’üncü yıl hedefinden vazgeçti. Neden, bilmiyorum... 2020 sadece bir yıl dönümü olarak kaldı, o motivasyon, yarış isteği ortadan kalkınca AA’da dünya sahasında yarıştan biraz da geri kalmış oldu. İlk iki yıl Arapça ve fotoğraf servisleri ajansın dünya çapında tanınmasına neden olan servislerimizdi. Arap Bahar’ının yaşandığı bir süreçti. Time dergisine kapak olduk, dünyanın en önemli gazetelerine fotoğraflarımız, haberlerimizle girdik. Bu iki departmana çok şey borçlu ajans. Sonrasında birçok çalışan işten çıkmak zorunda kalmış, sebeplerini bilmiyorum. Zaman zaman bana o dönemin Arapça servisinin çok iyi olduğunu yazan gazeteciler oluyor.

Aynı hükümetin yönettiği kurumlarda üst yöneticiler değiştikçe bütün yapının değiştiğini, bütün o kurulu sistemde daha önce iyi bir şey yapılmamış gibi kurumun resetlendiğini görüyoruz. Bunun bir faydası oluyor mu sizce?

Bu sorunun Türkiye’nin geleceği açısından çok kritik bir soru olduğunu düşünüyorum. Neden kişilere bağlı kurumların kaderleri, gelecekleri ve gelişmeleri? Bunu kitapta da yazdım özellikle, ‘Devlet Aklı, Kurumsal Gelenek’ başlığıyla. AK Parti’nin bürokratıyım, benim dönemimde başlamış birçok proje sonraki dönemde ilerletilmediyse bu kurumsal gelenekte bir problem var demektir çünkü ben başka partinin bürokratı değilim. Bunu sadece ajans olarak düşünmeyelim, mesela Milli Eğitim Bakanlığı’nda neden yedi bakan yedi tane ayrı reform paketi açıkladı? Bunu diğer bakanlıklarda da görebiliriz. Neden kurumların gelenekleri yeni gelen yöneticilerle değişiyor sorusunun cevabını bulmalıyız. Mesela 30 yıllık bir planlama yapamaz mıyız? Ben mesela 8 yıllık yapmıştım, onu bile başaramadık. Şimdi mesela 2053’ten bahsediliyor. Yapabilir miyiz? Yapabilirsek dünyanın en güçlü ülkelerinden biri oluruz ama Türkiye’de bu olmuyor ne yazık ki, olamıyor.

Kitabın ardından tepkiler nasıl? Sizi duygulandıran ya da üzen tepkiler oldu mu?

Eski çalışma arkadaşlarımdan çok duygusal mesajlar, binlerce yorum aldım. Üzülenler ya da o günleri hatırlayıp sevinenler var. Kitapla ilgili kötü bir eleştiri almadım, kitabı okuyup da kötü bir eleştiri hiç almadım ama kitabı okumadan eleştirenler de çok oldu. ‘Ne dünyanın en büyük 5’inci ajansı, sen ne diyorsun’ yazanlar oldu...

ÖZEL SEKTÖRÜN VİZYONU YOK

Peki, kendinizle baş başa kaldığınızda, ‘şu hayali keşke kurmasaydım’ dediğiniz bir şey oluyor mu?

AA’da iyi ki o hayali kurmuşuz arkadaşlarımızla, birlikte çaba göstermiş olmaktan çok mutluyum. Sonrasında özel sektörde de bunun için çaba harcadım, görüşmediğim medya grubu kalmadı. Bundan pişmanım, kendimi hırpalamamam gerekiyormuş. Türkiye’deki özel sektör büyük çaplı bir projeyi kaldıracak vizyona sahip değil. Günü kurtarma peşindeler. Zaten özel sektör dediğimiz üç medya grubu, iki tanesi iktidar ne derse doğru diyor. Şu an bu medya gruplarına Ortadoğu’nun kuvvetli bir Arapça haber ajansına ihtiyacı var, Avrupa’da bir televizyona ihtiyacımız desek, devlet yapsın derler.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR (2)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
2 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN