Kanaat oluşturma kabiliyeti

''İyi bir şey yap ve bunun hakkında konuş.’’ Almanya’da çok yaygın bir PR yöntemi olan bu söz , kültürümüzün bize verdiği mütevazılık ilkesiyle aslında pek bağdaşmıyor. Ancak bu söz batının iletişim stratejisinin temellerini oluşturuyor. Türkiye’nin Afrin’i teröristlerden arındırmasıyla Almanya’da son bir kaç aydır durulan Türkiye karşıtı söylem, eski yoğunluğu ile olmasa da yeninden canlanmaya başladı. Başbakan Angela Merkel de meşruiyeti nesnel olarak nerdeyse tartışma konusu yapılamayacak bu operasyon hakkında olumsuz açıklamalarda bulundu.

***

Türkiye, 15 Temmuz sonrası var oluş mücadelesi sayılabilecek önemli adımlar atıyor. Batı ve özellikle Almanya bu meşru adımları, anlaşılan menfaatleri ile çeliştiği için, kavramakta güçlük çekiyor. Belki de statükonun günün birinde tekrar kendi lehlerine temin edileceğini umut ediyorlar. Türkiye’nin bu süreçte yaşadığı hukuki zaafiyetler de Türkiye karşıtı söylemlere batı kamuoyunda meşruiyet sağlıyor.

***

Yüzyıllar içinde oluşan bir algının bir anda değişmesini beklemek hata olur. Kavram genç yaşında biraz eskise de ’’Yeni Türkiye’nin’’ atacağı adımlar, paradigma değişimine yanaşmayan Batı için kriz potansiyeli taşımaya devam ediyor. Şu anda terör belası ile yoğun şekilde mücadele eden Türkiye’nin önümüzdeki aylarda ve yıllarda AB ile vizelerin kaldırılması, gümrük birliği, göçmen sorunu ve AB üyelik müzakerelerin yeniden başlaması gibi süreçlerle karşı karşıya kalacak.

***

Türkiye siyasi ve askeri olarak Afrin’de, tüm olumsuz koşullara rağmen, çatışma kabiliyeti (sadece askeri anlamda değil) olduğunu gösterdi. Bu çatışma kabiliyetinin batı kamuoyunda yaşanan tartışmalar bağlamında yeterli düzeyde olduğunu söylemek mümkün değil. Batıya kendini anlatmayı zaafiyet olarak görmek yanlış. Kendini ifade etmek, kriz potansiyeli taşıyan tüm sorunları çözmek adına bir ön tedbir olarak düşünülmeli. Siyasi olarak mesafe katederken ekonomik ve sosyal olarak kayıp yaşamamak adına hayati önem taşıyor.

Batıya karşı (Batı medyasına) olan kızgınlığımızın temellerinde yatan nedenlerden birisi de ne yaparsak yapalım Türkiye algısını değiştiremeyeceğimize dair kesin ön kabul. Bu ön kabul aslında çok da yanlış değil. Sadece son bir yılda Türkiye hakkında Alman medyasında çıkan haberler analiz edildiğinde, insaf sahibi en azılı muhalifler bile, ortaya konan resme nesnelliklen uzak bir çok unsurun bulunduğu itiraf edecektir.

***

Öte yandan batı kamuoyu Türkiye’nin kötülüğünü arzulayan homojen bir kitledir şeklindeki ön kabul de gerçekçi değil. Batı kamuoyu, medyanın, araştırma kuruluşlarının vs. kendilerine sunduğu Türkiye resmi ile hareket ediyor. İşte bu kanaat oluşturma mekanizmasına etki edecek çözümler üretmek durumundayız. Bu elbette mümkün. İhmal ettiğimiz bu alanı bu zamana kadar hamasetle telafi etmeye çalıştık olmadı.

YORUMLAR (5)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
5 Yorum