Mustafa Karaalioğlu: Faize karşı mücadelemizin sonucu görülmemiş bir faiz maliyeti

KARAR yazarları Mustafa Karaalioğlu ve Taha Akyol KARAR TV'de geçtiğimiz yılın ekonomik ve siyasi süreçlerini ele aldı. Hükümetin ekonomik politikalarını değerlendiren Karaalioğlu ''Faize karşı mücadelemizin sonucu görülmemiş bir faiz maliyeti'' dedi.

KARAR yazarları Mustafa Karaalioğlu ve Taha Akyol KARAR TV'de geçtiğimiz yılın ekonomik ve siyasi süreçlerini ele aldı. Hükümetin ekonomik politikalarını değerlendiren Karaalioğlu '' Dünyada en pahalı borçlanan bir iki ülkeden bir tanesiyiz, faizle mücadelemizin sonucu, yakın tarihin yüksek faizini ödeyen ülke durumda olmamız. Faize karşı mücadelemizin sonucu görülmemiş bir faiz maliyeti'' dedi.

2021 NASIL GEÇTİ

Toplamda baktığımız kriterler açısından tatsız bir olduğunu belirten Karaalioğlu, ''Tek başına salgın bir felaket ve hala kaygı verici bir şekilde devam ediyor. Hükümet ekonomiyi toparlama konusunda tartışmalı olsa da bazı kararlar arıyor ama herhalde en çok önemsemesi gereken bakan hala Sağlık bakanı, turizm geliri piyasa hareketi bekleniyorsa bir elinin de orada olması gerekiyor. Bakan tek başına mücadele eden, kendi kendine uyarılarda bulunan bir kişi olarak kalmış durumda. Avrupa'da da salgın var bunun büyük risk olduğunu ve bu riskin azalmak şöyle dursun belirli tempoda artmış olduğunu görüyoruz'' ifadelerini kullandı.


Pandemi bakımından iyimser olmanın imkansız olduğunu söyleyen Akyol da, ''Pandemi sadece insanların sağlıyla ilgili bir mesele değil aynı zamanda üretimi etkiliyor. İletişim zincirinin ve tedarik zincirinin kopmasına sebep oluyor. Dolayısıyla dünya ekonomisinin iyileşmesi hakkında biraz ihtiyatlı olmak gerekiyor. Böyle durumda milli ekonomilerin çok güçlü olması gerekiyor. İşte biz bunu Rusya'da görüyoruz. Siyasi literatürde otoriter rejim yönetimi olarak gösterilen Putin ben Merkez Bankası'na karışmıyorum dedi. zaten Merkez Bankası verdiği emirleri reddetti. Kötü örnek olarak Türkiye'yi gösterdi. Faizleri aşağı indirirsek şeker hastasına şerbet ikram etmek gibi olur dedi. Türkiye gibi oluruz dedi. Bu yönetim açısından baktığımızda bir yıl önce koyduğu rasyonel politikaların Nağci Ağbal, Lütfi Elvan ile birlikte Cumhurbaşkanı faiz acı ilaçtır diye doğru teşhiste bulunduğu politikaları 4 ay sürdü. Ondan sonra ucuz faiz denilerek şerbet verilmeye başlandığını ve hala buna devam edildiğini gösteriyor. Türkiye'nin kötü geçen yıllarının sebebi olan politikaları da 2022'de de devam edecek gibi görünüyor o vakit nasıl iyimser bakabiliriz'' dedi.

2021'DEN 2022'YE DEVREDEN SORUNLAR


Bu yılın toplamını baktığımızda hukuku daha az önemseyen, şeffaflığı daha az önemseyen, hesap verebilirliği yok eden, kaliteyi gündeminden çıkarmış bir ülke haline geldiğimize vurgu yapan Karaalioğlu, ''Zaten bunları kaybettiğinde ekonomiyi eğitimi her şeyi kaybediyorsun. Temel toplumun kalitesini, kimyasını oluşturan yapı taşları kaybettikten sonra diğer alanlarda başarısız olmak doğal. Özellikle bazı kamu yöneticileri hakkında inanılmaz iddialar ortaya çıktı. Kimse bundan zarar görmedi, yanına kar kaldı. Mafya lideriyle aynı masada oturuyorsun, kaçakçıyla kara paracıyla aynı uçağa biniyorsun, fotoğraf çektiriyorsun vs normal demokrasi de demiyorum Türkiye standartlarında bile bunlar koltuğu kaybetme gerekçesidir. O fotoğrafa girdin mi koltuğu kaybedersin. Ama hiçbir şey olmadı. Yıl içerisinde ekonomik ağır hatalar yapıldı, krizler yaşandı bu krize yol açanlar hiçbir siyasi fatura ödemedi. Gara'da operasyon oldu. Şehitlerimiz var, tek bir kişi bundan dolayı bırakın sorgulanmayı yüzü kızarmadı. 128 milyar doların hesabı verilmedi. Kötü uygulamalar yanına kar kaldıkça yol oluyor ve Türkiye bu yola girmiş durumda. Bu yürek parçalayıcı bir durumdu'' şeklinde konuştu.

Akyol da, ''Türkiye bugüne kadar böylesini hiç görülmedi, Türkiye ekonomik krizler yaşadı, dış politika sorunları yaşadı, savaş hali diyebileceğimiz durumlar yaşadı. Ama hiç bu kadar ahlak, etik kuralları erozyona uğramamıştır. Eskiden bunlar medyada sert biçimde eleştirilirdi. İktidarların üzerinde medya acaba ne yazacak diye bir kontrol vardı. AK Parti bu kamu kontrolünü medya patronlarının saltanı diye azalttı. Nihayet kamu kredileriyle medyada 2 defa büyük çapta mülkiyet değişikliği yaparak medya kontrolünden çıktı'' dedi


ATAMALARDA MÜLAKAT TARTIŞMALARI

KPSS'den aldıkları yüksek puana rağmen ataması yapılmayan öğretmen adayları, sosyal medya hesaplarından 'mülakatahayır' etiketiyle kampanya başlattı. Bunun konu üzerine Karaalioğlu, ''Eğitim alıp kamuya girmek için çaba gösteren çalışan ve iyi puan alanlar eleniyor. Yüksek puan almayan kişiler mülakatla onun önüne geçiyorlar. Durum buysa boşuna sınav yapmayın. Bütün bunlar boşa sınav yapıyoruzun yansımaları kendisine yakın olan liyâkâtına bakmaksızın sadakatini ölçen, siyasi referansları ölçülmüşlerin devlette yürümeleri pek ala mümkün. Memur alınıyor ve hızlı atanıyorlar. Sınav usulen orada duruyor ama onu da baypas edecek olan mülakat var. Mülakatta siyasi eğilimi ölçen, bizden mi değil mi yi ölçen sorular sorulmakta. Bir adayın sınavdan 92 alıp mülakatta 55 alıp giremediğini açıklaması bir isyana yol açtı. Bugün de Kılıçdaroğlu Milli Eğitim Bakanlığı'nın önüne gitti ama içeri alınmadı. Oraya gitmişken içeriye alınmasından doğal ne olabilirdi. Bir takım tepkilere kulak tıkamak değil bununla yüzleşmek gerek. Diyalogdan kaçınmak, sorulara cevap vermemek kurumları yıpratır. Kurumlar üzerindeki şüpheleri artırmaktan başka bir işe yaramıyor.
Bir kurumda kapılar muhalefet liderine kapatılıyorsa orada örtbas edilen bir şey vardır. İktidar değişince bir kesimin hayatı kararıyor diğer kesim bayram ediyor. Bu bir tek Türkiye'ye özgü bir durum. Ölçü icraatları sorgulamak olmalı'' ifadelerini kullandı.


Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, KPSS’den yüksek puan almalarına rağmen mülakatlarda aldıkları düşük puan nedeniyle atanamayan öğretmenlerle ilgili görüşmek için gittiği Milli Eğitim Bakanlığına alınmaması üzerine Akyol, ''Sayın Cumhurbaşkanı davet edilmediğin yere gitmezsin dedi bu doğru ama özel mekanlar için doğru. Benim evime biri gelirse kapımı ona kapatabilirim ama bu şahsi mülkler için geçerlidir. Kamu hukukunda kamu kapıları herkese açıktır. Sayın Kılıçdaroğlu'nun gidişinde tabi ki siyasi bir neden var. Siyaseten kendini ifade etmek istiyor, bu demokratik açıdan meşru bir şeydir. Sayın Milli Eğitim Bakanı Kılıçdaroğlu'nu kabul etseydi, eleştirilerini dikkate alıp not alsaydı, bunları cevap verseydi dışarıya çıkıp güler yüzlü bir toplantı yapsalardı bu hükümetin lehine olurdu. Öyle bir katılaşma, siyasi aşiretleşme ki lehine olacak bir nezaket tavrını bile göstermeyip kapıları kapatıyorsunuz'' dedi.

HÜKÜMETİN BİR EKONOMİK MODELİ VAR MI?

Hükümetin ekonomi politikalarını da değerlendiren Karaalioğlu, ''Faiz maliyeti, borçlanma maliyeti ve dış borç maliyeti 3 maliyetten söz ediyoruz. Dünyada en pahalı borçlanan bir iki ülkeden bir tanesi, faizle mücadelemizin sonucu yakın tarihin yüksek faizini ödeyen ülke durumda olmamız. Politika olmayınca, tutarlılık olmayınca, bilimsellik olmayınca hamaset, gösteri, slogan olunca fatura böyle oluyor. Bundan sadece Türkiye bugün zarar görmeyecek gelecekte de borç yükü artarak zarar görmeye devam edecek. Buna bir de mevduat sistemi ekledik, kur artışı maliyetini ekledik. Umarım kur bu seviyelerde kalır. Tüm bu risklere rağmen kur artışı olursa ki olmaya başladı geçen salıdan daha kötü durumdayız. Mevduatlara kimileri 4-5 milyar diyor, hükümet ise 30-40 milyar olduğunu söylüyor. Böyleyse de maliyet bunun hazineye yükü de felaket. Faize karşı mücadelemizin sonucu görülmemiş bir faiz maliyeti'' ifadelerini kullandı.

Karaalioğlu sözlerine şöyle devam etti:

''Berat Albayrak dönemi Türkiye ekonomisinin bir daha hatırlamaması gereken bir dönemi, ne yapmayacağımızın örneği olan bir dönemdir. 128 milyar doların buhar olduğu, kurun kontrolden çıktığı, piyasa dengelerinin bozulduğu, çok kötü bir dönemdi. Bu dönemi bitirirken Berat Albayrak affını istediği mektupta ''At izi it izine karıştı Allah sonumuz hayretsin'' dedi. Üzerinden 1 yıl geçti iktidarı birçok kişi eleştirdi muhalefet, gazeteciler, akademisyenler eleştiriyor. Bundan daha ağır bir eleştiri hatırlıyor musunuz? Ben bu iki cümleden, durumun ne kadar tatsız kontrolden çıkmış olduğunu gösteren daha ağır bir cümle görmedim. Bundan daha ileri bir eleştiri olmadı. Gittikçe kadroların liyakatsizleşmesi tam da onun paralelinde bir yansıması.''

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN