Yılmaz: Cin şişeden çıktı

Eski Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz KARAR TV'de Taha Akyol ve Mustafa Karaalioğlu'nun konuğu oldu. İktidarın ekonomi politikalarını değerlendiren Yılmaz, ''Uygulanan politika ortaya çıkan sıkıntıların üstesinden gelinmesi için can havliyle ortaya çıkmış bir program. Yarın değişmeyeceğine dair bir belirlilik ve öngörü yok. Dolayısıyla buradan bakıldığında maalesef cin şişeden çıkmıştır'' dedi.

BİRGÜL TEKÇE | KARAR

Bakan Nebati'nin "Döviz kurunun enflasyon üzerindeki geçişgenliği hepinizin malumudur. Bu sistemde, beklentileri iyi yöneterek ve Türk Lirası'nın cazibesini artırıcı yeni kur korumalı mevduat hesabı gibi enstrümanlar geliştirerek enflasyonu azaltacağız." sözleri üzerine mevduat sistemi başarılı oluyor mu, yeni enstrümanlar ne olacak? Soruları da beraberinde geldi. Eski Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz KARAR TV'de Taha Akyol ve Mustafa Karaalioğlu'nun sorularını yanıtladı. İktidarın ekonomi politikalarını ve Bakan'ın sözlerini değerlendiren Yılmaz, ''Uygulanan politika ortaya çıkan sıkıntıların üstesinden gelinmesi için can havliyle ortaya çıkmış bir program. Yarın değişmeyeceğine dair bir belirlilik ve öngörü yok. Dolayısıyla buradan bakıldığında maalesef cin şişeden çıkmıştır. Umarım enflasyonu 1973'den 2001 yılına kadar yaşadığımız, 3 haneye çıktığı ortama tekrar götürmeyiz'' dedi.

20 Aralık akşamından bugüne yaşanan süreç beklediğiniz gibi mi gelişti? Sorusuna Yılmaz şöyle cevap verdi:

''Türkiye ekonomisinin temel makro ekonomik göstergeleri, TL'nin dolar karşısında 18 lirayı görmeyi hak etmiyor. Bu gidişat doğru bir gidişat değildi. TBMM'de bütçenin kapanış konuşmaları yapılırken, Meclis Başkanı görüşmelere bir ara verdi. O esnada ben AK Parti sıralarına gidip Sayın Numan Kurtulmuş'un elini sıkıp dedim ki, "Sayın başkan bizim şu an sizin uygulamakta olduğunuz programın amaçları konusunda sıkıntımız yok. Siz cari açığı kapatmak istiyorsunuz, biz de istiyoruz. Yerli üretim istiyorsunuz, biz de istiyoruz. İşsizlik düşsün istiyorsunuz, biz de istiyoruz. Ancak bunun için kullandığınız araç yani rekabetçi kur Türk Lirası'nın gördüğü muamele sizi bu amaca ulaştırmayacaktır. Allah rızası için bu işten vazgeçin, TL'nin itibarını koruyun" dedim.

Sayın Numan Kurtulmuş kürsüye çıktı. O gün itibariyle uygulanmakta olan değersiz Türk Lirası üzerinden ihracatın artırılması, ithalatın pahalılaştırılması sonucunda ekonomide cari açığın azalacağını ve enflasyonun düşeceğini söyledi. Arkasından araya hafta sonu girdi. Pazartesi günü işin rengi değişmeye başladı. Türk Lirası olmayacak şekilde değer kaybetmeye başladı. Bunun üzerine endişeye kapılıp o günkü toplantı sonucunda, Sayın Cumhurbaşkanı bir takım tedbirler açıkladı. O günden bugünlere geldik.

Bu açıklamaların ardından gece katıldığım bir TV programında bana bu konu soruldu. Ben de şunu söyledim, 'TL bunu hak etmiyor. Şu an uygulanmaya çalışılan program inşallah çalışır. Merkez Bankası geçmişte 4 kez müdahale etti ama dolar tekrar eski noktaya geldi. Dolayısıyla dört başı mamur olmayan bu tarz programlar alım fırsatı yaratıyor' dedim. Ben bunu söylediğimde dolar kuru 9,75'di sonra nerelere geldiğini biliyoruz.

Halbuki ekonomiyi toparlamak çok kolay. Herkesin yaptığı gibi paramızın itibarını koruyup, Merkez Bankası'nın bağımsızlığına saygı duyup, elini serbest bırakıp, fiyat istikrarını sağlasaydık sorunları çözerdik. Geçmişte bunu başardık. Bunun da bedelini ödedik. Enflasyonla mücadele etmek için refahtan ve büyümeden vazgeçiyorsunuz. Geçmişte yüzde 29,7 olan enflasyon yüzde 5,5'lara kadar düştü. Benim görevden ayrıldığım ay bir önceki yılın mart ayına yani 2010 yılından 2011 yılının mart ayına enflasyon yıllık bazda yüzde 3,99'di. Politika faizi yüzde 6,25'di. Bugün biz bu politikayı sürdürseydik. Şu an ödemek zorunda olduğumuz hiçbir maliyeti ödemeyecektik''


İktidarın reddettiği ortodoks politikalar ne demek iktidarın adını koyduğu heterodoks politikalar ne demek? Sorusuna yanıtı şöyle oldu:

''Merkez Bankaları ve ekonomi yönetimleri enflasyonla mücadele konusunda son derece önemli birikime sahiptir. Geçmişte uygulamaya koydukları politikalar ve oradan elde ettikleri tecrübeyle ekonominin regresyona girdiği, fiyatların düştüğü koşullardan çok daha fazla, enflasyonla mücadelede regresyonla mücadeleden daha donanımlıyız. Ve bunu beceriyoruz. 1970'lerin sonunda ABD enflasyonla karşı karşıya kaldı ve 1980'de neredeyse 14'lere yaklaştı. Merkez Bankası Başkanı çıktı, bu ilerde bizim başımıza çok daha büyük sorunlar açacak, ekonomiyi ilerde içinden çıkılmaz kayıplara uğratacak bunun acilen önlenmesi gerekir dedi. Bir kaç yılda enflasyonu aşağıya çektiler. Ben o dönem iyi hatırlıyorum biz ilk defa yurtdışından kredisi aldık ben Merkez Bankasında junior bir görevdeydim. İstanbul'a yapılan bir kredi sözleşmesinde yüzde 19 faiz ödedik. ABD'deki bu enflasyondan dolayı. Bu mücadele sonucunda refah ve büyüme sürecine geçtiler.''

Yılmaz sözlerine şunları ekledi:

''Para politikası uyguladılar, faizleri yükselttiler, piyasalar bu Merkez Bankası enflasyonu düşürmekte kararlı dedi. Dolayısıyla politika faizleri yükselmesine rağmen 2,5,30,40 yıllık faizlerin hepsi aşağıya geldi. Yatırım canlandı, mal ve talep arzı yükseldi. Talepte kontrol edildiği için enflasyonda aşağı geldi ve bir refah dönemine girdiler. Biz de geçmişte bunu yaptık, şimdi de bunu yapmamız gerekmektedir.''


CİN ŞİŞEDEN ÇIKTI

Ekonomi yönetiminde gerek hazine tarafında gerekse Merkez Bankası tarafında enflasyonun sorun edildiğine dair, enflasyondan rahatsız olduğuna dair, ekonominin çarklarının işlemesinin zorlaştırdığına dair bir algının da tedbirinde olmadığını belirten Yılmaz, '' Enflasyonla mücadele ediyoruz deniliyor, fakat mekanizması sonuç alacak mekanizmaların dışında. Eylül ayında ortaya koyulan ekonomik politikada faiz indirimleri başladı. Ben artık Eylül'de ki faiz indirimden sonra yönetimin Türk Lirası'nın değerinin düşmesinden rahatsızlık duymadığını, bunun bilinçli olarak yapıldığını söyledim. Türk Ekonomisi Eylül'den itibaren makas değiştirdi. Uygulanmakta olan politika heterodoks bir politika değil. Uygulanan politika ortaya çıkan sıkıntıların üstesinden gelinmesi için can havliyle ortaya çıkmış bir program. Yarın değişmeyeceğine dair bir belirlilik ve öngörü yok. Umarım şuan uyguladıklarını sonuna kadar uygularlar. Toplumda üretene tüketene yol gösterirler. Dolayısıyla buradan bakıldığında maalesef cin şişeden çıkmıştır. Enflasyonu 1973'den 2001 yılına kadar yaşadığımız 3 haneye çıktığı ortama tekrar götürmeyiz. Umarım haklı çıkarlar ama ortaya konan programa baktığımızda gerçekten enflasyonla mücadele edilmiyor. Topluma güven verilmiyor ve uygulanan politikalar enflasyonu önleyecek politikalar değil. Dünya da enflasyonla mücadele edipte başarılı olmayan hiçbir ülke yok yeter ki mücadele edilsin. Geçmişte enflasyonla mücadelenin bedelini ödedik tekrar geldiğimiz nokta başladığımız nokta oldu. Tekrar bedel ödemek zorunda kalıyoruz'' ifadelerini kullandı.


2022 ENFLASYONU NE OLACAK?

Eğer ilaveten bir önlem alınmazsa 2022 yılının ikinci yarısına kadar bugün geldiğimiz noktadan çok daha yüksek bir enflasyonla karşı karşıya kalacağız uyarısında bulunan Yılmaz, ''İkinci yarısından sonra şuan uygulanan mevduat sisteminin başarısıyla ilgili bir durum bekliyor bizi, eğer bu program başarılı olursa biraz daha toplam talep likidite daha kontrol edilebilir böylece enflasyon üzerine daha az bir baskı gelebilir. Ama dediğim gibi ucu açık bir şey. Türk Lirası'nın itibar kazanması gerek böylece enflasyonda geçişgenlik kazanacaktır. Umarım bunu başarırlar'' dedi. Sözlerine şunları ekledi:


''Her aklı başında ülke içerde mümkünken dışardan mal almak istemez. Ekonomisini canlandırmak ister. Bu bir plan program gerektiriyor ve buna bir araç gerekiyor. Bu araç Türk Lirası'nı değersizleştirmek olmamalıdır. Öyle bir kur politikası uygulamalıyız ki veya faiz öyle bir noktaya gelmelidir ki enflasyonu azdırmayacak, istihdamı düşürmeyecek, ekonomik büyümeyi sağlayacak hassas dengeyi sağlamalıyız.''


İHRACAT VE İTHALATTAKİ BÜYÜME SÜRDÜRÜLEBİLİR Mİ?

Türkiye ihracatta rakamsal olarak önemli bir noktaya geldiğine vurgu yapan Yılmaz, ''Fakat bunun ülkeye sağladığı katma değere bakıldığında miktar endeksine bakmak lazım. Şuanda Türkiye'de ki fakirleşmenin en önemli sebeplerden bir tanesi Türk Lirası'nın değer kaybetmesidir. Türk Lirası'nın değer kaybetmesi de ihracatta ki artışın nedeni böyle bir ikilem var. Biz aynı dövizi kazanmak için daha fazla ürün satmak zorundayız. Bugün 500 kilo sattığımızda kazandığımız dövizi şimdi 1.5 ton satarak zor kazanıyoruz. İhracat iyi bir şey fakat içerde neyin maliyeti karşılığında alıyoruz. Emeği ucuzlatıyor muyuz insanları fakirleştiriyor muyuz? Bütün bunların hesabını kitabını yapmamız lazım. Övünmekte haklılar evet ihracat miktar olarak arttı fakat aynı miktarı kazanmak için daha çok ürün satmak zorundasınız bu da fakirleşmenin sebebi. Burada da yapısal bir sorun var'' dedi.

KUR KORUMALI MEVDUAT HACMİ GENİŞLER Mİ?

Dövize endeksli mevduat sistemi sürdürülebilir mi? Sorusuna Yılmaz, ''Bu sorulara cevap verirken çok dikkatli düşünmek gerek biz teknisyen olarak bir tespitte bulunuyoruz. Fakat bu tespiti farklı yönlere çekiyorlar yatırım tavsiyesi gibi algılatıp söyleyeni suçluyorlar. Beklentileri bozuyor. Bu iş iki ucu pis bir değnek, başarılı olsa da olmasa da negatif etkileri var. Hükümet bir şekilde karar verdi. Burada belirleyici olan döviz mevduat sahibi yurtiçi yerleşiklerin tavrının ne olacağıdır. Bunlar bu programı satın alıp beklentileri doğrultusunda dövizlerini satarlarsa bu programa destek vereceklerdir. Bu desteğin sonunda ortaya çıkan likitten sonra da bir olumsuzluk olacak oda enflasyonu etkileyecektir. Bu konuda nasıl bir tedbir alınacak bilmiyoruz. Diyelim 40 milyon dolar çözüldü, piyasaya çıkan parayı Merkez Bankası sistemimize ekleyecek mi, geri çekecek mi, çekerse hangi faizden çekecek? Bu hesaplar 3 ay süreyle kalacak, 3 ay sonunda tekrar uzatacaklar mı uzatmayacaklar mı? Bu da önemli. Faizle ilişkisi olmayan bir kesim var bu paraları da dolarla ilişkilendirdiler. Bizim 20 Aralık'a kadar 2 paralı bir ekonomimiz vardı dolar ve TL, şimdi tek paramız var o da dolar.'' şeklinde cevap verdi.

MERKEZ BANKASININ YENİ ENSTRÜMANLARI BAŞARILI OLUR MU?

Yılmaz iktidarın yeni ekonomik enstrümanları için de '' Benim kaygım şu ülke bilinen yolları bırakıp yan yollara sapıp çıkmaz sokaklarda kaybolma noktasına geldi. Can havliyle kendi elimizle ürettiğimiz sorunlara fevri tepki vermek yerine bilinen yoldan sapmamak, açık, net, şeffaf, hesap verebilir bir plan ve programla toplumun önüne çıkmaktır. Ana kök meseleyle uğraşmak gerekir. Ana kök mesele Türk Lirası'nın itibarı ve enflasyondur. Enflasyon yenilmez içilmez. Fiyat istikrarı da yenilmez içilmez. Yenilen içilen, kalemdir, defterdir, süttür, elmadır, ekmektir yani üretimdir. Bunun içinde tarlanın düzgün olması lazım. İşte fiyat istikrarı da budur. Kendi elimizle yarattığımız sorunlara kısmi riskli tepkiler verip olumsuz tohumlar ekmekten vazgeçmemiz gerekir.'' dedi.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR (9)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
9 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN