Stephen King’in diline ve frekansına kolay adapte oldum

Stephen King’in diline ve frekansına kolay adapte oldum

Dünyanın en çok okunan yazarlarından Stephen King’i Türk okurlarıyla buluşturan Esat Ören, çeviri sürecinde en büyük korkusunun “Acaba beğenilecek mi?” kuşkusu olduğunu söyledi. Ören, yazarın diline ve frekansına kolay adapte iken hayal gücüne ulaşamadığını anlattı.

HAZIRLAYAN: ZEYNEP KARAKUŞLU

Korku ve bilimkurgu alanında bir memba olarak görülen ve Türkiye’de olduğu kadar dünyada da çok okunan ABD’li yazar Stephen King’in en yeni romanı ‘Uyuyan Güzeller’, Esat Ören’in tezgâhından çıkarak Türk okuyucuların beğenisine sunuldu. Altın Kitaplar’dan çıkan roman, “Baba-oğul King’lerin kaleminden Yunan tragedyalarını andıran epik bir destan, bir modern zaman masalı” sloganıyla çıktı. Şimdiye kadar yazarın yedi kitabını Türkçeleştiren Esat Ören, sekizinci çevirisi ‘Uyuyan Güzeller’in serüvenini anlattı...

Çeviri sürecim, 1974 yılında TRT’de çevirmen olarak çalışırken, ‘20’ci Yüzyıl Dosyası’ adlı bir belgesel dizisiyle başladı. 1978’de Altın Kitaplar Yayınevi’ne üç roman çevirmiştim. Bunların ardından Stephen King’in ‘The Dead Zone’ (Çağrı olarak çıktı) adlı romanını çevirmem istendi. O günün koşulları altında (daktilo ve Redhouse sözlüğü) en severek çevirdiğim kitap oldu. Yazarın diline ve frekansına çok kolay adapte olabilmiştim. İkimizin de İngilizce öğretmenliği yapmış olması güzel bir tesadüf. Fakat onun müthiş hayal gücünün zerresine sahip değilim. Her çevirim tamamlanıp basıma gittiğinde aynı endişeyi da TRT’de çevirmen olarak çalışırken, ‘20’ci Yüzyıl Dosyası’ adlı bir belgesel dizisiyle başladı. 1978’de Altın Kitaplar Yayınevi’ne üç roman çevirmiştim. Bunların ardından Stephen King’in ‘The Dead Zone’ (Çağrı olarak çıktı) adlı romanını çevirmem istendi. O günün koşulları altında (daktilo ve Redhouse sözlüğü) en severek çevirdiğim kitap oldu. Yazarın diline ve frekansına çok kolay adapte olabilmiştim. İkimizin de İngilizce öğretmenliği yapmış olması güzel bir tesadüf. Fakat onun müthiş hayal gücünün zerresine sahip değilim. Her çevirim tamamlanıp basıma gittiğinde aynı endişeyi duyarım “Acaba beğenilecek mi?” Türkçe konusunda çok iddialıyım. İngilizce konusunda da. Fakat özellikle Amerikan İngilizcesi sürekli değişiyor ve sanki bir evrim geçiriyor. Devreye yeni giren argo ve esprileri takip etmek çok zor. Bazı ifadeleri tercüme etmek değil, uyarlama yapmak gerekiyor. Stephen King’i çevirmenin en büyük avantajı çok satan bir yazar olduğu için devamlı yeni baskı yapma ihtimalinin yüksek oluşu. Öte yandan çok beğenildiği için çok satan bir kitabı bozmadan, aynı esprileri yansıtarak aktarabilecek miyim endişesi ise en büyük dezavantaj olarak görüyorum. King’in birçok romanı da TRT’de çevirmen olarak çalışırken, ‘20’ci Yüzyıl Dosyası’ adlı bir belgesel dizisiyle başladı. 1978’de Altın Kitaplar Yayınevi’ne üç roman çevirmiştim. Bunların ardından Stephen King’in ‘The Dead Zone’ (Çağrı olarak çıktı) adlı romanını çevirmem istendi. O günün koşulları altında (daktilo ve Redhouse sözlüğü) en severek çevirdiğim kitap oldu. Yazarın diline ve frekansına çok kolay adapte olabilmiştim. İkimizin de İngilizce öğretmenliği yapmış olması güzel bir tesadüf. Fakat onun müthiş hayal gücünün zerresine sahip değilim. Her çevirim tamamlanıp basıma gittiğinde aynı endişeyi duyarım “Acaba beğenilecek mi?” Türkçe konusunda çok iddialıyım. İngilizce konusunda da. Fakat özellikle Amerikan İngilizcesi sürekli değişiyor ve sanki bir evrim geçiriyor. Devreye yeni giren argo ve esprileri takip etmek çok zor. Bazı ifadeleri tercüme etmek değil, uyarlama yapmak gerekiyor. Stephen King’i çevirmenin en büyük avantajı çok satan bir yazar olduğu için devamlı yeni baskı yapma ihtimalinin yüksek oluşu. Öte yandan çok beğenildiği için çok satan bir kitabı bozmadan, aynı esprileri yansıtarak aktarabilecek miyim endişesi ise en büyük dezavantaj olarak görüyorum. King’in birçok romanı gibi ‘Uyuyan Güzeller’ de bir hayli fantastik bir hikâye. Acaba Türk okuru bu hayal dünyasına girebilecek mi? Beni düşünmeye sevk eden şey, kadınların olmadığı bir dünyada erkeklerin nasıl bir kaos içinde kalacakları ve önünde sonunda birbirlerini yemeye başlayacakları oldu. Bu noktada elimden doğru tercüme yapmaktan başka bir şey gelmiyordu. Bu kitabı teslim edeli yaklaşık bir yıl oluyor. Sıcak yaz günlerinde, Heybeliada’daki evimin balkonunda uflaya puflaya çevirdiğimi hatırlıyorum… Ve içimde sürekli o endişe; “Acaba beğenilecek mi?” 

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN