Korkutan sessizlik

Genç kuşak bilmez ama eskiden nüfus sayımları için evlere tıkılırdık, sokağa çıkmak yasak olurdu.

Daha eskiler, darbe dönemleri ve sıkıyönetim süreçlerinden de alışıkmış evlerde kalmaya. Şimdilerde ise evde kalmak demek bir nevi hapis cezası. Günümüz dünyasının hayat hızı o kadar yüksek ki durup dinlenmeye, okumaya, düşünmeye hatta uyumaya zaman yok. Daha doğrusu yoktu. Şimdi herkes durdu, hayat durdu. Ee spor da durdu haliyle. Şimdilerde sporu yeniden çalışır hale getirmenin formülleri aranıyor.

Korona virüsünden en çok etkilenen ülkeler bile spora dönüş için formüller arıyor. Almanya mayıs ayında ligleri seyircisiz başlatmak için düğmeye bastı. Ardından Fransa harekete geçti. Fransızlar da, UEFA’nın tavsiyesine uyarak ligleri tamamlama düşüncesinde ama tavsiye olmasa da liglerini başlatmak istiyorlar çünkü Lyon başkanının dediği gibi “İflas etmemek için” futbola dönmeleri gerekiyor. Tabii burada bazı sorunlar da var. Fransa’daki 45 Ultras taraftar grubu ortak bildiri yayınladı ve “Seyircisiz bir başlangıca hayır” dedi. Futbolun ve sporun evdeki insanları eğlendiren, meşgul eden bir yapıya dönüşmesini istemiyorlar.

Salgının kırıp geçirdiği İtalya bile kıpırdanmaya başladı. İtalya Futbol Federasyonu Başkanı Gabriele Gravina, “İtalya’da normal hayata dönüldüğünde futbol da başlayacaktır. Bir kez daha tekrar ediyorum, lig mutlaka oynanmalı. Buna ihtiyaç var” demişti. Şimdilerde onlar da ‘yaz ligi’ni gündemlerine aldılar. ‘Ligler tamamlanmalı’ diyen UEFA’nın aksine FIFA, salgında yüzde 100 başarı elde edilmeden riske girilmemesini ve ülke hükumetlerinin kararlarına uyulmasını salık verdi. Ligini sonlandırıp Club Brugge’u şampiyon ilan etmeye hazırlanan Belçika, UEFA’nın “Böyle yaparsanız gelecek sene takımlarınızı Avrupa kupalarına almayabilirim” gözdağının ardından beklemeye geçti. İskoçya ise Premier Lig dışındaki alt ligleri sonlandırıp liderlerini şampiyon ilan ederek farklı bir orta yol buldu.

Peki Türkiye ne yapacak? UEFA’nın ‘Ligleri tamamlayın’ tavsiyesine mi, FIFA’nın ‘hükumetinin de dinleyin’ önerisine mi kulak verecek? TFF krizi izleyerek, gözleyerek aşmaya çalışıyor gibi. Hem bağlı olduğu uluslararası kurumları, hem de hükumeti dikkate alıyor. Bu nedenle sisin dağılması için ‘bekle ve gör’ siyasetini izliyor, ki yanlış bir tutum da değil ancak bu sessizliği bazen de abartıyor! Mesela Kulüpler Birliği ile yayıncı kuruluş Digiturk arasındaki gerilimde TFF’nin sessizliği şaşırtıcı. Kulüpler Birliği “Mart ayında oynanan maçların parası yatırılmadı” derken Digiturk “Biz yayınladığımız tüm maçların parasını ödedik” açıklaması yapıyor. Ve bu para trafiğinin merkezindeki TFF açıklama (Bu yazı kaleme alınırken) yapmıyor. Bu suskunluk, aldığı parayı kulüplere dağıtmadığı anlamına geliyor ve bu çoook ciddi bir güven sorunu demektir. Diğer bir sorun da Kulüpler Birliği’nin kulüplerin ortalama yüzde 30 zarara uğradığını açıklaması ve verdiği tavsiye. Kulüpler bu zararı futbolculara yansıtacak. Futbolcuların ülke gerçeklerinin üzerinde para kazanması ve işverenleri (kulüpler) olmazsa işsiz kalacakları bir gerçek. Fakat yöneticilerin şimdiye kadarki yanlışlarının faturalandırılmaması da başka bir gerçek. Bakalım Falcao’lar, Muslera’lar, Muriç’ler, Lens’ler bu yüzde 30’luk fedakarlığı kabul edecekler mi?

YORUMLAR (2)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
2 Yorum