Kadına kalkan el ‘seramik’e takılacak

Kadına kalkan el ‘seramik’e takılacak

Türkiye’de önüne geçilemeyen kadına şiddete karşı anlamlı proje... Seramik sanatçısı Seçil Nebioğlu, kanayan yaraya dikkat çekmek için başlattığı sanat hareketi kapsamında atölyesinin kapılarını diğer sanatçıların çalışmalarına açtı. Türkiye’nin çeşitli illerinden 118 gönüllü atölye ile kapsamlı bir sergi hazırlığı yapan Nebioğlu “Ruh hali sıkışan insanlar en kolay adres olarak kadına yöneliyor. Yeryüzünden merhamet ve vicdan kalktı” diyor.

SALİHA SULTAN | KARAR

Salgın sürecinde artan kadın cinayetlerinin ardından sanat dünyasına çağrıda bulunarak 118 seramik atölyesi ile kadına şiddete karşı sanatsal bir yakarış sergisine hazırlanan usta sanatçı Seçil Nebioğlu: “İnsanlar ruh hali sıkışınca en kolay adres kadına yöneliyor. Dişil enerjiye karşı bir hınç var. Nenfaatperest sistemin de böyle bir tarafı var. Merhamet ve vicdan kalktı yeryüzünden. Merhamet ve vicdan ise dişil enerjinin konusu… Buna da en güzel sanatla karşı çıkabilir dedim ve bir çığlık attım.”

Seramik sanatçısı Seçil Nebioğlu, yurt içindeki ve dışındaki başarılı sanat çalışmalarının yanı sıra, İstanbul’un birçok metro durağında bulunan rengarenk seramiklerden oluşan duvar panolarıyla da aslında yolu bu duraklardan geçen bütün İstanbullularca tanınan bir sanatçı. Nebioğlu, şimdilerde ülkemizde ve dünyada kadına uygulanan şiddete ve kadın cinayetlerine dikkat çekmek amacı ile başlattığı sanat hareketi ile sanat dünyasının gündeminde.

Salgın sürecinde de sıkça önümüze çıkan kadın cinayetleri haberleri ile sarsılan Nebioğlu, yaklaşık üç ay önce sosyal medyadan ‘Sanatçılar olarak duyarsız kalmayalım’ diye haykırarak, Beykoz’da bulunan atölyesini seramik sanatçılarına açtı. Şu an İstanbul’dan ve Türkiye’nin çeşitli illerinden 118 gönüllü atölye ile büyük bir sergi hazırlığında olan Nebioğlu ile KARAR okurları için konuştum. Prömiyerini Ekim’de İstanbul’da yapacak ve ardından dünyayı ve Türkiyeyi dolaşacak bu sergiyi şimdiden ajandanıza not edin.

Kadına yönelik şiddet, kadın cinayetleri günümüzün önemli problemlerinden birisi. Hemen hergün bir haber, hatta bazı günler birkaç haberle sarsılıyoruz. Nasıl ortaya çıktı seramik sanatı ile kadına şiddete karşı bir projeye başlama fikri?

Kadına şiddet konusu kalbimi dağlayan bir konu olduğu için bu fikir içimden bir çığlık olarak çıktı ve bütün seramik sanatçılarına bir çağrı yaptım. ‘Buyrun gelin atölyemi bütün olanaklarıyla açıyorum” dedim. Birlikte üretelim, birlikte çalışalım, seramik sanatçıları olarak kadına şiddete sanatsal yakarışta bulunalım istedim. Benim gibi düşünen birçok insan da bu çağrıya anında cevap verdi.

Sizce neden bu durumdayız? Niçin bu çığlığı attınız? Salgın sürecinin bir etkisi var mı sizce kadın cinayetlerinin artmasında?

Evet, tabii. Psişeler yani ruh hali sıkışınca en kolay adres kadına yöneliyor galiba toplumda insanlar. Maalesef bu dünyanın sorunu, tek başına bizim ülkemizin değil. Dişil enerjiye karşı böyle bir hınç var. Bu kapitalist, menfaatperest sistemin de böyle bir tarafı var. Merhamet ve vicdan kalktı yeryüzünden. Merhamet ve vicdan ise dişil enerjinin konusu… Buna da en güzel sanatla karşı çıkabilir ve farkındalık yaratabiliriz diye düşündüm. Ve bir çığlık attım.

Bu çığlığa kaç atölye ya da sanatçı cevap verdi?

Şu anda 118 gönüllü atölye bu hareket için eser üretiyorlar. Düşünebiliyor musunuz? Herkesin ne kadar vicdanını kanatmış bir konu ki, herkes maddi bir karşılık olmaksızın, kendi atölyelerinde bu projeye destek vermek için gönüllü çalışıyorlar. Seramik dünyasına müthiş bir enerji geldi. Bu anlamda sanat dünyasına bir enerji geldi. Bu hali ile bile çok değerli bu proje benim için...

Masklar görüyorum atölyenizin her tarafında. Siyah, mor ve daha renkli masklar var. Bu renk kullanımlarının bir anlamı var mı?

Evet, kuru kafa görünümünde masklar ürettik. Kurukafa figürü ölümü ve kadın cinayetlerini imliyor. Ama biz onları bir yandan güzelleştiriyoruz, umuda eviriyoruz. Yaldızlar ve varaklar ile süslüyoruz. Beyaz masklara da çeşit çeşit desenler ve renkler uyguluyoruz. Bu çaba da yaşamın dirimliliğine, dişil enerjinin üretkenliğine ve bu ağıdı umuda çevirmeye yönelik…

Dişil enerji demişken, askıda elbiseler de gördüm. Onlar da rengarenk. Fakat kadın kıyafetleri var ama bedenleri neden yok? Niçin?

Yok çünkü, katlediliyor kadınlar biliyorsunuz. Zincirleniyor ya da susturuluyorlar. Dolayısıyla dişil enerjiye yapılan bu zulmün bize sadece içi boş kadın elbiseleri bıraktığını imleyeceğiz. Sergilerde insanlar kuru kafa masklar ve içi boş kadın elbiselerinin arasında dolaşırken, ve bunların hepsinin de bugünün emeğiyle üretilmesi nedeniyle bir ümit taşırken bir yandan da kadınların zincirlenmesinin, katledilmesinin hicranını yaşayacaklar.

Peki erkekleri nasıl dahil edeceksiniz bu harekete?

Ben sergide bir şey söyleyip gitmelerini, o an bir şey söylemelerini, üzülmelerini umursamıyorum. Bu farkındalığın hayatlarına ve bakış açılarına geçmesini istiyorum. Bu yüzden minik ikonlar, tasarımlar yapıyoruz. Bir erkek kız arkadaşına, annesine ‘Ben de kadına şiddete karşıyım’ demek için o sembolleri hediye etsin diye düşünüyorum.

Bu minik ikonlar kolye, küpe, broş, yüzük, minik heykeller gibi şeyler de olacak ve erkek ziyaretçilerimiz satın alarak hediye edecek ya da kendi kullanacak bir sembol olarak. Bu satışların gelirleri de kadına şiddete yönelik mücadele eden derneklere gidecek.

Sergi nerelerde yer alacak? Ve ilk ne zaman bulaşacak sanatseverlerle?

Açacağımız sergiler bütün dünyayı ve Türkiye’yi dolaşacak ve bir farkındalık olacak, yaşama geçecek. Sürdürülebilir bir sergi olacak. Bu topraklardan bütün dünyaya kadına şiddete karşı sanatla karşı çıkıldığının, yakarışta bulunulduğunun izini taşıyacak. Hazırlıklarımızı hızla tamamlayıp, ekim ayında İstanbul’da özel bir mekanda açılışını yapmayı düşünüyoruz.

saliha-sultan-kultur.jpg

ERKEKLERİN DUYARSIZLIĞI BEYNİMİZİN BİR YARISINI KULLANMADIĞIMIZI GÖSTERİYOR

Gördüğüm kadarıyla daha çok kadın sanatçılardan oluşuyor gönüllüleriniz. Peki erkek sanatçılar bu işin neresinde?

Ah, erkekler… Aslında beynimizin sol yarısı eril, sağ yarısı dişil prensip biliyorsunuz. Maalesef erkeklerin kadına şiddete karşı duyarsızlığı beynimizin bir yarısını kullanmadığımızı gösteriyor. Tek tük erkekler var tabii aramızda ama yüzde 90’ı kadın. Hatta bir gönüllümüz dedi ki, “Hocam neden hiç erkekler yok aramızda? Bunlar gizli gizli şiddet yapıyorlar galiba ki katılamıyorlar” dedi.

Tabii üzücü, eminim herkes böyle düşünmüyor ama biz eşit olmayı isterdik bu projede. ‘72 milleti bir bilmeyen insan değildir’ der Yunus Emre… Daha kendi anasını, bacısını, karısını bir bilmiyor, ona hassas davranmıyor birçoğu. Nerede 72 millete açılacaksın? Böyle bipolar, şizoid bir durum var maalesef toplumda. İşte bunun altını çizmek istiyoruz, ‘Gelin tanış olalım, yad isek bilişelim’ demek istiyoruz.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR (1)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
1 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN