Önyargıları kıran tek kişilik bir gösteri

Önyargıları kıran tek kişilik bir gösteri

Amerikalı yönetmen Antoine Fuqua’nın çektiği ‘Suçlu’ 2018 tarihli Danimarka yapımı aynı adlı yapıma dayanan filmde Jake Gyllenhaal’ın tek kişilik muhteşem gösterisi niteliği taşıyor. Gyllenhaal’ın 2014 yapımı Gece Vurgunu’ndan bu yana en iyi performansını sergilediği filmin ilk sahnesinde bir tuvalette elinde astım ilacıyla karşımıza çıkan oyuncu, daha ilk saniyede seyirciyi gerilim dolu bir hikayenin içine çekeceğini gösteriyor.

SALİHA SULTAN

Play tuşuna basın ve Jake Gyllenhaal’ın tek kişilik gösterisine hazırlanın. ‘Suçlu’ (The Guilty) filminde, Gyllenhaal’ın muhtemelen 2014 yapımı Gece Vurgunu’ndan bu yana en iyi performansını izleyeceksiniz. Filmin ilk sahnesinde bir tuvalette elinde astım ilacıyla karşımıza çıkan oyuncu, daha ilk saniyede az sonra gerilim dolu bir hikayeye tanık olacağımızın habercisi. 911 çağrı merkezindeki masasına geçtiğinde ise ses tonundan, etrafındaki mesai arkadaşlarına davranışına filmin sonuna kadar volkanik bir öfke patlamasının eşiğinde bir karakter olarak, ekranda gerilimi her saniye taze tutuyor.

SÜPER DEDEKTİFİMİZ HANTAL SİSTEME KARŞI:

Amerikalı yönetmen Antoine Fuqua’nın çektiği film 2018 tarihli Danimarka yapımı aynı adlı filme dayanıyor. Filmde, 911 servisine sürülmüş dedektif Joe Baylor (Gyllenhall), fotoğrafını telefonunun ekran resmi yaptığı kızıyla görüşme çabasından, sıkıcı mesai arkadaşlarıyla arasına ördüğü duvara daha ilk dakikalarda seyircinin sempatisini kazanıyor. Öyle ya, kim bilir başına gelen hangi talihsiz olay nedeniyle nükseden hastalığına karşı sürekli elinde tuttuğu astım spreyiyle, ‘ne işim var burada benim?’ modunda 911 servisinde gezinen Joe’nun başı yüzde yüz ‘memurlukla’ derttedir. Memurluk, hani şu ‘pratik ve zeki’ insanları yavaşlatan, birçok saçma kurala titizlikle uyan ve asla sorumluluk alamayan çalışan tipi…

Neyse ki çağrı merkezine, eski kocası tarafından kaçırılan Emily adlı bir kadının imdat çığlığı düşüyor da, Joe’nun hayat kurtarmak için canını dişine takan süper bir polis memuru olduğu tahminimiz doğru çıkıyor. Film o andan itibaren hareketleniyor ve izleyicide yarattığı ‘iyi ki işini böyle aşkla yapan insanlar da var’ düşüncesiyle dünya daha da iyi bir yer oluyor. Kendisinden yardım isteyen annenin feryadının peşine düşen Joe, kadının evdeki kızına kadar ulaşıyor, ‘memur polisleri’ aşıp iş bitirici dostlarını devreye sokarak mutlu sona doğru hızla ilerliyor. Üstüne bir de kadını kaçıran eski kocasının telefonunu bulup ‘Ne yaptığını biliyorum!’ diyerek bütün puanımızı topluyor. Öte yandan, ertesi gün mahkemeye çıkacağını ve mesleğinin geleceğinin burada tayin olacağını öğrendiğimiz Joe’nun, gece mesaisi bittiği halde kaçırılan kadın için görevinin başından ayrılmamasını da büyük takdirle karşılıyoruz. Bütün bunlar olurken yönetmen Fuqua, Gyllenhaal’ın gözlerine, sesine ve mimiklerine yansıyan çaresizliği ve azmi harika bir solo sahne performansı olarak izleyiciye sunuyor.

GERÇEK BİZİ HAKİKATEN ÖZGÜR KILAR MI?:

Film bu baştan sona hiç düşmeyen gerilimli temposuyla oyuncu ve seyirciyi kolaylıkla ortak bir yargıda buluşturuyor. Öyle ya, kaçırılan bir kadını kurtarmak için kuralları çiğneyen bir ‘memur’ kesin kahramandır, ‘çocuklarıma dönmek istiyorum’ diyen bir anne elbette masumdur. Dünyada böylesine ciddi sorunlar varken, ‘bisikletten düştüm, dizim kanıyor’ ya da ‘uyuşturucu aldım, kötüyüm’ diyerek 911’i arayan biri ise yüzde yüz toksiktir. Öyle mi? Peki, tamam. O zaman şimdi spolier sayılmazsa, konuya manevi de bir misyon yüklemek için Tarantino’nun ‘Ucuz Romanı’ndan esinle İncil’den ‘Gerçek seni özgür kılar’ epigrafıyla başlayan gerilimin son kertesinde bütün yapbozu tamamladığınızda filmin sizi “Acaba bugüne kadar hangi önyargılarla yaşadım?” duygusuyla baş başa bırakacağını söyleyeyim. Yani en başa dönersek, gerçek bizi hakikaten özgür kılar mı? Bu sorunun cevabı da filmin sonunda, dedektif Joe’nun sabah çıkacağı mahkemede gizli. Çünkü şöyle demiş Fransız filozof Rousseau: “İnsan için özgürlüğün, istediğini yapmaktan daha çok istemediğini yapmaktan ibaret olduğuna hep inanmışımdır.”

TEK MEKANLI YAPIMLAR LİSTESİNDE

Son söz: Tom Hardy’nin oynadığı tek mekânlı psikolojik dram ‘Locke’, Ryan Reynolds’ın oynadığı ‘Toprak Altında’, Colin Farrel’ın oynadığı ‘Telefon Kulübesi’ veya Black Mirror serisinin ‘Beyaz Ayı’ bölümü gibi zihinleri zorlayan yapımları sevdiyseniz, Fuqua’nın 11 günde çektiği Gyllenhall’ın tek kişilik gösterisini de keyifle izleyeceğiniz kesin. Nic Pizzolatto’nun senaryosundan sinemaya uyarlanan 2021 Amerikan suç gerilim filmde Gyllenhall’in mesai arkadaşını Adrian Martinez canlandırıyor. Telefonda yardım isteyen anne Emily Lighton karakterini Rilley Keough, çavuş Bill Miller karakterini Ethan Hawke, ortağı Rick’i ise Eli Goree seslendiriyor. Filmi Netflix’te izleyebilirsiniz.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN