Kulun âkıbetini tayin eden Allah’tır

Kulun âkıbetini tayin eden Allah’tır

İslam cihadında, bir taraftan ‘kâfirlerin müminlere galip gelmelerini, küfrün hâkim olmasını arzu eden’ şeytanın isteği vardır. Bir taraftan da müminlerin kâfirlere galip gelmesini, imanın hâkim olmasını isteyen Allah’ın isteği vardır.

PROF.DR.NİYAZİ BEKİ- KARAR

Dün ilkini dört madde halinde kaleme aldığımız yazımıza bugün de devam ediyoruz.

Sözünü ettiğimiz davanın birkaç deliline şöyle bakabiliriz:

IV) Hilafetin salahatına işaret eden ayet

“Allah, sizlerden iman edip sâlih ameller işleyenlere yeminle şunları va‘detti: Kendilerinden önceki müminleri kâfirlerin yerine geçirip hâkim kıldığı gibi onları da yeryüzüne sahip ve hâkim kılacaktır…” (Nûr 24/55) mealindeki ayette bir ihbar-ı gaybi söz konusudur. Ayette Hz. Peygamber (s.a.v)’den sonra İslam dininin devam edeceğine, hilafet kurumunun oluşacağına, ilk halifelerin sahabe arasında en salih ve en uygun olan kimseler olacağına işaret edilmiştir.

Bu ilahî vaat, her zaman için söz konusu olabilir. Tarihin herhangi bir zaman diliminde salih /hilafete layık kimseler ortaya çıkarsa hâkim olmaları da bu vaadin içindedir.

V) Doğru yolu bulmak bir çabanın sonucudur

“Bizim uğrumuzda gayret gösterip mücahede edenlere elbette (muvaffakiyet) yollarımızı gösteririz. Muhakkak ki Allah iyi davrananlarla beraberdir” (Ankebut, 29/69) mealindeki ayette harcanan emeğin karşılığının mutlaka verileceğine, Allah yolunda cehd-u gayret gösterenlere doğru yol gösterileceğine vurgu yapılmıştır.

VI) Yardımlar karşılıklıdır

“Ey iman edenler! Eğer siz Allah’a (Allah’ın dinine) yardım ederseniz, O da size yardım eder ve savaşta ayaklarınızı kaydırmaz / sizi sabitkadem eyler” (Muhammed, 47/7) mealindeki ayette bu gerçeğin altı çizilmiştir.

Ayette yer alan ‘Allah’a yardım etmek’ konusu üç şekilde anlaşılabilir:

a) Allah’ın dinine ve onun ortaya koyduğu hak yoluna yardım etmek.

b) Allah’a iman eden, ona taraftar olan ve onun adına hareket eden müminlere yardım etmek.

c) Allah’a yardım etmek, onun var olmasından hoşnut olduğu matlubunun tahakkuk etmesine yardımcı olmaktır. Çünkü bu ayette yer alan ‘yardım’ kavramı, savaş sırasında karşı karşıya gelmiş iki taraftan birinin istediğinin hâkim olmasına katkı sağlamaktır. İslam cihadında, bir taraftan ‘kâfirlerin müminlere galip gelmelerini, küfrün hâkim olmasını arzu eden’ şeytanın isteği vardır. Bir taraftan da müminlerin kâfirlere galip gelmesini, imanın hâkim olmasını isteyen Allah’ın isteği vardır.

İşte kim Allah’ın bu isteğinin tahakkuku için çaba gösterir, yardım ederse, o Allah’a yardım etmiş sayılır. Ve Allah da ona yardım etmiş olur. (bk. Razi, ilgili ayetin tefsiri.)

VII) Allah’ın izzet ve rahmeti galibiyeti tayin eder

Şuara suresinde sekiz defa tekrar edilen “Şüphesiz senin Rabbin yegâne azizdir, rahimdir” mealindeki ayette Allah’ın sonsuz izzeti ve rahmeti nazara verilmiştir.

İnkârcıların helak olduğu, müminlerin zafer kazandığının ifade edildiği bildirilen ayetlerden hemen sonrasında bu ayetin zikredilmesi şu ilkeye dikkat çekmeye yöneliktir. Bütün işlerin sonucunu belirleyen akıbetini tayin eden Allah’tır. O ise karşı konulmaz güç ve sonsuz merhamet sahibidir. Ve rububiyetinin haysiyetine ilişen inkârcıların isyanlarını ve küstahlıklarını karşılıksız bırakmayacak kadar izzetli bir ilahtır. Keza, her halükârda kendisini seven sayan, itaat eden müminlerin bu fedakâr, cefakâr, vefakâr tavırlarını göz ardı etmeyecek kadar merhametlidir. Sekiz defa tekrar edilen bu ayetten bir önceki ayette de “Şüphesiz bunda (müminlerin kurtuluşunda ve inkârcıların helak oluşunda) bir ayet, bir işaret, ibret alınacak bir ders vardır. Bununla beraber onların ekserisi iman etmezler” şeklindeki gerçeğe dikkat çekilmiştir.

VIII) İnkârcıların hakkı yüzüstü sürünmektir

“İnkâr edenlere gelince, onların hakkı yüzüstü yere serilmektir! Allah, onların amellerini boşa çıkarmıştır” (Muhammed, 47/8) mealindeki ayette inkârcıların kötü akıbetinden haber verilmiştir.
“…Her vakit iyiliği ve iyileri himaye ve fenalığı ve fenaları izale ve semavî tokatlarla zalimleri ve yalancıları imha etmek cihetiyle, hakkaniyet ve adaletini göstermek isteyen perde arkasında birisi var” (Mektubat, 220 ). Bu adalet ve himaye ilkeleri kıyamete kadar devam edeceğinde şüphe yoktur. Demek yolda atları değiştirmediğimiz sürece zafer bizimdir.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN