Kurbağa mı Prens mi?

Eric Berne diyor ki ‘insanlar dünyaya prens ve prenses olarak gelirler ama sonradan kurbağaya dönüşürler’

Etrafınıza bir bakın. Okullarda, sokakta, bir kahve içmek için oturduğunuz kafede çocuklar nasıl davranıyor? Piyano, keman olmadı yanına basketbol, voleybol hatta üstüne bale ve yabancı dil kursları alan çocuklardan bahsediyorum.

Günümüz çocuklarındaki davranış bozuklukları maalesef en önemli problemlerimizden biri. Gerçekten çocuklar neden bu kadar problemli? Şu teknoloji çağında, şartların en iyi olduğu şu modern çağda, onlar için her şeyi ama her şeyi yaparken üstelik…

Neden özgüveni yüksek çocuklar yetiştireceğiz derken diğer insanlar çocuklarımızı bencil görüyor?

Kendini güzel ifade ediyor derken neden toplumda saygısız çocuk diye etiketleniyorlar?

Oysaki her şeyi onlar için yapıyoruz… Anne ve baba olmak çok zor! Ya bu anne-babalarla çocuk olmak çok mu kolay? Çocuğun her türlü işini kendi yapmaya çalışan, tedavi edilmesi gereken anne-babalar en sonunda kendi başına kararlar alamayan, sorumluluklarını yerine getirmekten aciz, hayatı boyunca arkasını kollayan birilerine ihtiyaç duyan bireyler yetiştiriyor.

Yeni akademik beklentiler, teknolojik ilerlemeler ve özellikle de kaçırılma korkusu gibi nedenlerden dolayı çocuklar, gözetim altında olmadan oynama, keşfetme ve çatışmaları kendi kendilerine çözme deneyimini büyük ölçüde kaybettiler. Bu, onları daha kırılgan, daha kolay incinir ve başkalarına daha çok bağımlı bir hale getirdi. Yeni nesle, asla güvende olmayacakları mesajını çoktan verdik ve onlar da buna inandı.

Çocuğun hayatının sadece aile tarafından programlanıp o şekilde değerlendirilmesi, çocukların keşfetme ve risk almayı öğrenme fırsatlarını engelliyor. Bazen bir bebeğin bile hayatı daha en başından takıntılı anne-baba tarafından programlanabiliyor.

Çocuk adına düşünmek, onun için kararlar almak ve tüm sorunlarına onun yerine çözmek çocuk adına yaşamaktır. Aslında onun yaşam hakkını bir nevi elinden almaktır. İnsanlar eylemlerinin sonuçları sayesinde dersler çıkarırlar. Bu yüzden, çocukların gelecekte güçlüklerle başa çıkabilmeleri için dünyayı tanımaları gerekir. Düşmelerine izin vermezsek, ayağa kalkmayı asla öğrenemezler.

Yazık ki anne-babalar çocuklarını adeta pamuklar üstünde yetiştirirken onlara kendi elleriyle verdikleri kalıcı hasarı hiç fark edemiyorlar. Çocuk okul sürecine başlıyor ve sudan çıkmış balığa dönüyor. Evinde bir prens-prenses edasıyla büyütülürken bir de bakıyor ki, artık çok özel değil. Hayat evdeki kadar kolay ve etrafındaki insanlar anne-babası kadar özenli ve hassas olmuyorlar. Okul sürecine zorlanarak başlıyor. İşte pamuklar üzerindeki konforun bedelini hayat boyu ödemeye mahkûm olan da çocuğun ta kendisi oluyor.

Çocuğunuzun ileride aciz bir karakter olmasını istemiyorsanız sadece yol gösterin! Asla kendi isteklerinize göre biçimlendirmeyin.

Onlar oyuncaklarımız değil. Başlı başına birer şahsiyet temsilidirler, unutmayalım.

YORUMLAR (2)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
2 Yorum