Kızılötesi, morötesi şeyler

Barış Pınarı Harekatının en kuvvetli sabitesi, herhalde harici şartlar ne kadar değişirse değişsin, TSK’nın kendisine verilen görevi ifa etmesidir.

Bugün şahit olduğumuz da bu gerçekliktir.

Değişebiliyor harici şartlar.

Trump, yaktığı ışığın rengini neredeyse saat başı değiştiriyor.

Gökkuşağının bütün renklerini kullandı, sarı, kırmızı, mor, mavi, yeşil.

Ya kızılötesi ve morötesi?

Onları ancak kalp gözü açık olanlar görebilir.

‘Reel-politik’te ne işi olur kalp gözünün?

Kalp gözünü beğenmediyseniz bilgi deyin, sezgi deyin, tecrübe, feraset deyin.

Aynı kapıya çıkar.

Trump’ın ilk günkü yeşil ışığı yatsıya kadar bile yanmadı. Yatsıdan sonra Senatör Graham’la ‘felç edecek yaptırımlar’ konusunda ağız birliği ettiler.

Sonunda Trump yaptırımı asgari seviyeye çekti.

Rahip Brunson krizinde ortaya çıkan çelik ambargosunu diriltip üç bakanı (Savunma, Enerji ve İçişleri) yaptırım listesine koymakla yetindi.

Bizim siyasetimizin ve ekonomimizin bu boyuttaki gösterilerden felç olmadığı tecrübeyle sabit.

Trump tüccar adam. Herkese ne lazımsa onu satıyor.

Graham’a ayrı, YPG’ye ayrı, bize ayrı konuşuyor.

Sadece ABD değil mesele.

Avrupa’da bize silah ambargosu ilan etmeyen ülke kalmadı.

Gerçi son yıllarda savunma sanayiimiz güçlendi. Eskisi gibi muhtaç değiliz el aleme.

Ama bir furya bu.

Bizim için hayati olmasa da, (hele ülkenin güvenliği söz konusuyken) sanki Türkiye’nin bir şekilde aleyhinde bulunmak isteyenler Barış Pınarı’nı bahane ederek sıraya girdi.

Karınca kararınca ambargo ilan ediyorlar.

Hiç biri önemli değil.

Fakat Volkswagen’in Türkiye’ye yatırım yapma kararı haleldar olursa kayıp sayılır.

Spor sahalarını da etkiledi bu hava.

Almanya’nın St. Paulo takımında oynayan Cenk Şahin’in başına gelene baksanıza!

Dedim ya karınca kararınca...

Hiçbir şey yapamayan, kadrosundaki Türk futbolcuyu Barış Pınarı’na destek verdi diye kadro dışı bırakıyor.

Fransızlar ne kadar dert etti milli takımın golden sonra seyirciyi asker selamıyla selamlamasını!

Bu arada Teknik Direktör Şenol Güneş’in açıklamasındaki diplomatik incelik gözden kaçmamalı.

Asker selamının maksadını sportif anlayışa uygun bir şekilde izah etti. İşin siyasi tarafıyla ilgili olarak “Bunlar beni aşar. Bunlar Trump’ın işi, Macron’un işi, dünyayı ben yönetmiyorum, onlar yönetiyor, ben takımımı zor yönetiyorum” demesi çok hoştu.

Tamamen mi negatif?

Hayır.

Mesela BM Güvenlik Konseyi’ndeki Türkiye’yi kınama oylamasında Avrupalılar çok istekliydi.

ABD ile Rusya Türkiye’yi kınama kararını veto etti.

Yine güvenlik konseyinde, ABD’nin teklif ettiği “Türkiye harekatı durdursun” çağrısını Rusya’yla Çin veto etti.

Şu halde Türkiye’yi eften püften gerekçelerle feda edemiyorlar.

Edemezler.

‘Edemezlerse sorun yok’ mu diyeceğiz.

Dersek yanılırız.

Trump’ın ipiyle kuyuya inilemeyeceğini herkes tahmin edebilir.

Avrupa da ipi bir uzatır bir çeker, fazla güven olmaz.

Ya Rusya’nın ipiyle?

‘İnilir’ mi demem lazım?

Kuyunun neresine kadar inilir?

Doğrusu, el alemin ipine kimse kefil olamaz.

Bence, kimin ipiyle inersen in yanında kendi ipin olacak.

İşler sarpa sardığında herkes bir tarafa sıvışır.

‘Kızılötesi ve morötesi’ tabirini, ‘kalp gözü’nü biraz da bu hassas, nazik durumlar için kullandım.

Siyasi akılın işi, sayısız değişkeni, zeminin kaypaklığını, hayatın zorluğunu hesaba katarak en doğru politikayı bulmak, uygulamak ve milleti sahil-i selamete çıkarmak.

Bunu ümid ediyoruz.

Bunun için dua ediyoruz.

YORUMLAR (20)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
20 Yorum