Nüfusu az, petrolü çok

Libya, ‘en kötüden daha kötüsünün’ mümkün olduğuna dair numunelerden biri.

Bir ‘Arap Baharı’ felaketi.

Yegane örnek değil. Elimizde Suriye var, Yemen var, hikayesi Arap Baharı’yla başlamış olmasa da, Irak var.

Kaddafi’nin bir diktatör olduğu konusunda ihtilaf yoktur.

Kabilelerin iyi temsil edildiği, halk komitelerinin en azından görünüşte aktif olduğu nev’i şahsına münhasır bir düzen kurmuştu Libya’da.

Diktatör varken düzen bozuktu, devrilince daha da bozuldu.

Libya’da nüfus az, yaklaşık 6,5 milyon. Petrol çok, bilinen rezerv 48 milyar varil.

Petrol çok nüfus az olunca, ortaya büyük bir para çıkar.

Bu parayla bu nüfus, ağalar paşalar gibi yaşayabilirdi.

70’lerin başında gidişat öyle görünüyordu. Libya’yı Kral İdris Senusi’den darbeyle devralan Kaddafi sanki Libya’yı yeniden inşa ediyordu.

Bunun Türkiye’ye de yansıması oldu. On binlerce Türk Libya’ya çalışmaya gitti.

Libya hızla zenginleşti. Uzaktan bakınca, zengin ama antidemokratik bir ülke gibi görünüyordu.

1988’de Lockerbie faciası patlak verince işler bozuldu. ABD ve Avrupa Kaddafi’yi suçladı.

Libya bir ambargo tüneline girdi.

Petrol çok, nüfus az. Ama petrolünü doğru dürüst satamıyorsun. Böylece varlık içinde yokluk çekiyorsun.

Kaddafi 2001’de patlamadan sorumlu tutulan Abdülbasit el-Meraği’yi teslim etti. Özür diledi ve faciada ölen 259 kişinin ailelerine tazminat ödedi.

Sonra, ambargo gevşedi. Libya’da yeniden toparlanma alametleri belirdi.

Yine, nüfus az, petrol çok.

Kendi haline bıraksan bir kaç sene içinde elin ayağın düzelir.

Düzelecekti belki. Ama o kadar çok para başkalarının da iştahını kabartır.

Kaddafi de farkında, rejimi yumuşatmaya çalışıyor.

Olmadı. Arap Baharı patlak verdi. Libya’nın altı üstüne geldi.

Paran çok oldu mu sana yedirmiyorlar. Göz koyuyorlar, el koyuyorlar. Şimdi Kaddafi’nin ve Libya’nın parası kim bilir hangi bankaların kasasında yatıyor?

Öyle paralara bankalar faiz de vermez, aksine o paralardan kira kesintisi yapar.

Bozuldu Libya. Aslında hiç kimse için iyi olmadı.

Şimdi, Türk orijinli, babası Kral İdris döneminde bakanlık yapmış Sarraj ile vaktiyle Kaddafi’nin darbesine de iştirak etmiş Amerikan ve Libya çifte vatandaşlığına sahip General Hafter arasında bir hakimiyet savaşına sahne oluyor.

Unutmayalım, Hafter, Rusya’da da askeri eğitim almış. 70’lerde bir çok Arap gibi o da Nasır rüzgarına kapılmış.

ABD, Rusya, Suudi Arabistan, BAE, Mısır, Fransa Hafter’i destekliyor.

Akdeniz’deki münhasır ekonomik bölge anlaşmasından sonra Türkiye açık ve hissedilir bir şekilde Sarraj’ı desteklemeye başladı.

Asker göndermek için TBMM’den tezkere çıkartacak kadar.

Libya’nın eski sömürgecisi İtalya ve Türkiye’nin yakın dostu Katar da Sarraj’a yakın.

Ayrıca Sarraj, BM’nin tanıdığı hükümetin başbakanı.

Ülke topraklarının yüzde 90’ına Hafter’in hakim olduğu söyleniyor.

Böyle bir hakimiyet mümkün değil. Ülkenin yüzde 90’dan fazlası çöl. Yani aslında oralara kimse hakim değil, hakim olunacak bir nüfus yok.

Ancak Hafter Libya’nın en büyük şehri Trablus’u kuşatmış durumda.

Tam burada Türkiye’nin askeri desteği önem kazanıyor.

Türkiye belki de Hafter’in sonuca yaklaştığı bir aşamada, Libya’nın tamamında kontrolü sağlamasına haftalar kala devreye girmiş oldu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Putin’i de harekete geçirerek bir ateşkes sağlaması başarılı bir diplomatik hamleydi.

Ateşkes iki gün sürebildi. Hafter anlaşmayı imzalamadan Moskova’yı terk etti.

Hafter’in Moskova’da kırmızı halıyla karşılanmadığı için anlaşmayı imzalamadığı söyleniyor.

Zorlama bir yorum.

Putin’in, Türkiye’nin istediği çözümü, kalıcı bir ateşkesi ve sonunda Sarraj’ın kazançlı çıkacağı bir sonucu istediğinden emin olabilir miyiz?

Olamayız.

Hafter’i ikna etmek istiyordu da mı edemedi?

Kim bilir?

ABD, kendi vatandaşı olan Hafter’e nasıl bir yol haritası öneriyor, onu bilen var mı?

Merkel bütün tarafları Berlin’e çağırdı. Pazar günü toplanıyorlar.

Belki bazı soruların cevabı orada bulunur.

Türkiye’nin son hamlesi Sarraj’ın masaya eskisine göre biraz daha güçlü oturmasını sağlamıştır.

Ama karşı taraf daha kalabalık.

Libya’nınsa nüfusu az petrolü çok.

Yani çözüm için daha yolun başındayız.

YORUMLAR (13)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
13 Yorum