Performans mı, ibadet mi?

Ayasofya’nın ibadete açılmasına bir kısmımız çok seviniyoruz.

Kolay değil, İstanbul’un fethinin sembollerinden biri olmasına rağmen 1934’ten beri kapalı. Kaybettiğimiz bir şeyi bulmuş gibiyiz.

Bir kısmımız çok önemsemiyor. Kapalı olmasıyla da fazla ilgilenmiyor, açık olmasıyla da.

Bir kısmımız rahatsız.

Birden fazla sebebi olabilir rahatsızlığın.

Mesela, Ayasofya’nın açılmasının Cumhurbaşkanı Erdoğan’a nasip olması bazıları açısından bir rahatsızlık sebebi olabilir.

Bazıları için Atatürk’ün imzaladığı bir kararın ortadan kaldırılmış olması da rahatsızlık sebebidir.

Ayasofya’nın ibadete açılmasını laiklikten uzaklaşma olarak görenler de vardır.

Bazıları da endişelidir.

Ayasofya’nın müzeye dönüştürüldüğü dönemdeki dünya şartlarının bugün de geçerli olduğunu düşünerek, Ayasofya’yı kapatmakla hangi belayı def etmişsek, Ayasofya’yı açmakla aynı belalara kapı açtığımızı düşünenlerin mevcut olması şaşırtıcı bir şey değil.

Ancak, görebildiğim kadarıyla, memnun olanlar daha fazla ve rahatsızlar, rahatsızlıklarını ifadede idareli davranıyorlar.

Sonuçta büyük bir hadise, Ayasofya’nın açılması.

Mamafih topluma yansıması kararın büyüklüğüyle mütenasip olmadı.

Doğrusu, kararın bu kadar suhuletle alınacağını tahmin edemezdim.

Ne zaman tahmin edemezdim?

Benim kuşağımın “Ayasofya açılsın” sloganları attığı günlerde tahmin edemezdim.

O yıllarda büyük bir dönüşüm, büyük bir inkılap mı tahayyül ediyorduk?

Belki de...

Artık açıldı sayılır Ayasofya. Mübarek olsun.

***

Ayasofya’yla ilgili bir önceki yazımda sormuştum.

“Geriye ne kaldı? İbadet.

Umulur ki... Onu da ‘muhlisine lehu’d din’in manasına uygun olarak yapacak insanlarımız vardır.

‘Muhlisine lehu’d din?’

İçtenlikle.

-Paraya, pula, menfaate, siyasete, ticarete, şana, şöhrete değil- Yalnızca Allah’a yönelerek.”

Bu cümleleri sarf etmemin sebebi, sadece böyle düşünüyor olmam değil.

Yıllar önce... Belki 20 küsur yıl... Tarih Vakfı’nın İstanbul dergisinde yazarlara, kültür adamlarına İstanbul hayallerini yazdırmışlar.

Herkes kendisine göre güzel hayaller kurmuş.

Emre Kongar Hoca’nın İstanbul hayali nedense hafızamda yer etti.

Dergi elimde olsa aynıyla iktibas ederdim de, yok elimde.

Aklımda kaldığı kadarıyla, şöyle bir şeydi Prof. Kongar’ın hayali:

Sultan Ahmet Camii’nde Müslümanlar bir dini ayin yapacak.

Ayasofya’da da Hristiyanlar bir dini ayin yapacak.

Fakat ikisi de gerçek ayin olmayacak. İkisi de sanatsal performans şeklinde icra edilecek.

Bu hayali bahane edip Kongar’a sataşmak niyetinde değilim.

Ancak, bahsettiği ‘hayal’in Ayasofya kısmından şu anda epeyce uzaklaştığımızı kabul etmemiz lazım.

Ayasofya’da ‘ibadet’e vurgu yapmamda, bu hayalin teşvik edici bir etki yaptığını belirtmeliyim.

Performans kötü bir şey değil. İster sanatsal, ister siyasi, ticari veya başka bir meslekle, zanaatla ilgili olsun.

Ama ‘ibadet’le ‘performans’ arasında bir ‘nitelik’ farkı olduğu aşikar.

‘Performans’ın da içten, hissedilerek icra edilmesi makbuldür.

Fakat ‘ibadet’in içtenliğiyle ‘performans’ın içtenliği ayrı ayrı şeylerdir.

‘Performans’taki içtenliğin nihai muhatabı, büyük ihtimalle, seyircidir.

Ya da patron. Ya da müşteri.

İbadet’te ise ‘seyirci’yi unutman gerekiyor.

Yaptığın ibadet, seyirciyi unutabildiğin nispette makbul oluyor.

Seyirciyi, patronu veya müşteriyi göz ardı edip Allah’a yönelebildiğin nispette.

Müslüman için de geçerli bu, Hristiyan veya başka bir dinin mensubu için de.

Şunu da ekleyeyim.

İbadeti yaparken seyirciyi gözettiğin zaman, ibadet de, ibadeti oluşturan rükünler de... Kıyam, kıraat, rüku, secde... bir performansa dönüşüyor.

Dışarıdan bakınca ayırt edebilir miyiz, performansla ibadeti?

Edemeyiz. Ayrıca, üstümüze de vazife değil.

Ama herkes kendisi bilebilir, seyirci için mi, patron için mi yoksa sadece Allah’a yönelmek için mi yaptığını.

Gösterinin, göstererek yapmanın böylesine revaç bulduğu bir devirde abarttım mı içtenliği?

Hayır. Abartmadım. Az bile söyledim.

YORUMLAR (40)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
40 Yorum