Prof. Dr. Hakan Türkçapar: Türkler yalnızlıktan değil ilişki yoğunluğundan psikolojik problemler yaşıyor

Prof. Dr. Hakan Türkçapar: Türkler yalnızlıktan değil ilişki yoğunluğundan psikolojik problemler yaşıyor

Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Psikoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hakan Türkçapar, koronavirüs (corona virüsü) salgınınını psiko-sosyal açıdan analiz etti. Türklerin aşırı sosyal olmalarının bu kez dezavantaj olarak karşımıza çıktığını vurgulayan Türkçapar, "Türk insanı yalnızlıktan çok kalabalıktan muzdarip. Bir Alman hasta ortalama 2 kişiye korona bulaştırırken, bir Türk 16 kişiye bulaştırıyor” dedi.

Habertürk internet sitesinden Kübra Par'a konuşan Psikiyatrist Prof. Dr. Hakan Türkçapar "Almanya’da koronavirüslü bir hastayı bulduklarında geçmişte temas ettikleri insanları araştırıyorlar. Ortalaması 2’ymiş. Türkiye’de koronalı biri bulunduğunda ortalama temas sayısı 16. Hatta geçen bir hasta 30 kişiye bulaştırmış. Bu da gösteriyor ki biz çok temas eden bir toplumuz" dedi.

ALMANLARIN NORMALİ BU

Türkiye'de sosyal mesafenin de kısa olduğuna dikkat çeken Türkçapar şöyle konuştu:

İnsanların konuşurken birbirlerine yaklaşma mesafelerine baktığımızda da İngilizin, Türkün ve Almanın mesafesi farklı. Hatta bazı hastalarımız hazırda duran koltuğu bile kaldırıp, size doğru 35-40 santim yakına çekerler. O nedenle izolasyon bize daha zor gelebilir. “Almanlar kolay uyum sağlıyor” deniyor ama zaten onların normal hayatı bu. Yaşlılarını ziyaret etmiyorlar. Almanya’ya düzenli olarak terapi eğitimine gidiyorum. Akşam 6’dan sonra ortalıkta in cin top oynuyor. Sabah zaten erkenden işe gidiyorlar, dönünce de erken yatıyorlar. Hannover’de akşam 7-8’de yemek için dolaşırken ürküyorsunuz; nükleer savaş gibi bir şey olmuş da ıssız sokaklarda dolaşıyormuşsunuz gibi oluyor. Türkiye böyle değil. Bizim şehirlerarası dolaşımımız da çok fazla.

ÇOK GEÇİŞKEN, ÇOK DOLAŞAN BİR TOPLUMUZ

New York’tayken, 1 buçuk saat mesafedeki Philadelphia şehrine bir turistik otobüsle gidecekken, New York’ta çalışan tur şoförünü Philedelphia’ya nasıl gidileceğini bilmediğini gördüm. Telsizle yönerge alıp öyle götürdü. İstanbul’daki bir şoförün Kocaeli’ne nasıl gidileceğini bilmemesi gibi bir şey hayal edebilir miyiz? Mümkün değil. Bizde herkes her yere gidiyor; çok geçişken, çok dolaşan bir toplumuz. Şu anda tabiatımızda olmayan bir şeyi yapmaya çalışıyoruz. Onun payını da düşünerek değerlendirmek lazım. Bizim için daha zor. Bu izolasyon dönemi, o aşırı insan ilişkisinin yorgunluğunu yaşayan kişilere belki de psikolojik olarak iyi gelecek.

ALIŞKANLIKLAR DEĞİŞEBİLİR

Şu anda söyleyeceğim şey sadece spekülasyon ve kendi tahminim. Belki de (salgın) bizde o aşırı olanı sağlıklı bir düzeye getirebilir. Herkesin birbirini öpmesi, sarılması, el sıkışmasının çok da sağlıklı olmadığını gördük. Aslında soğukalgınlığı ve grip eskiden de oluyordu. Belki bu sene bunların oranı da azalacak. Çünkü gripten de yılda yaklaşık 390 bin insan ölüyor. Eskiden beri, yaşlı birini ziyaret edeceğim zaman soğukalgınlığım varsa ziyaret etmemeyi tercih ederim. Çünkü benim kaldırabileceğim bir şeyi o kaldıramayabilir. Yine eskiden beri böyle bir hastalık taşıyorsam sinemaya, tiyatroya gitmem. İşe de gitmemek lazım. Bu konuda aşırı rahatlığımız vardı ve belki de o azalır.

(Salgın) Tabii ki etkileyecek ama biz de kendi oyunumuzu oynayacağız. Ruhsal durumumuzu etkileyen dış faktörler, doğa koşulları, diğer insanların yaptıkları, kendi bedenimiz ve fizyolojimiz var. Ayrıca kontrol edemediğimiz, aklımıza anlık olarak gelen düşünceler ve duygusal tepkilerimiz söz konusu. Peki, biz neyi kontrol edebiliriz? Davranışlarımızı, konuşmalarımızı, verdiğimiz kararları kontrol edebiliriz. Onun dışında bugünümüzü, içinde yaşadığımız anı, karar seçimlerimizi kontrol edebiliriz. Enerjimizi bu alana yönlendirmemiz gerek. Yine düşüncelerime verdiğim tepkiyi de kontrol edebilirim; o düşüncelere inanabilirim veya inanmayabilirim, üzerinde düşünmeye devam edebilirim, kafamdan atmaya çalışabilirim. Enerjimi kontrol edebileceğim alana çevirirsem; neye göre davranayım, neye göre karar vereyim, neye göre konuşayım diye bir pusulaya ihtiyacım var. Orada da insanın istek ve idealleri önemli: “Ben nasıl bir insan olmak istiyorum?”, “Nasıl bir doktor olmak istiyorum?”, “Bu toplumun içinde nasıl bir vatandaş olmak istiyorum?”. Hayatın asıl önemli soruları bunlar. Bu soruları kendimize sormamız gerek.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN