Ey kimsesizler kimsesi!

Ey kimsesizler kimsesi!

Bu imtihan dünyasında nice garip, yetim, fakir kimsesiz kimseler vardır! Onların her birisi perişan hallerine çare olacak bir kimseye ne kadar da muhtaçtırlar. Eğer her yerde sonsuz ilim ve kudretiyle hazır ve nazır olan Allah’a iman devreye girmezse dünya hayatı o kimsesiz kimseler için bir zindan olur.

19-05/24/niyazi-1558708804.pngBugünkü yazımızda, inanlar arasında şöhret bulan, hatta Osmanlı döneminden beri bir gelenek olan “Camilerin minarelerine asılan Mahyalarda” yerini almış olan “Kimsesizler Kimsesi!” konusunu bir istek üzerine söz konusu etmiş bulunuyoruz. Ve çok da güzel olduğunu düşünüyoruz.

Evet, bu imtihan dünyasında nice garip, yetim, fakir kimsesiz kimseler vardır! Onların her birisi perişan hallerine çare olacak bir kimseye ne kadar da muhtaçtırlar. Eğer her yerde sonsuz ilim ve kudretiyle hazır ve nazır olan Allah’a iman devreye girmezse dünya hayatı o kimsesiz kimseler için bir zindan olur. Ramazan aynıda zengin, fakir herkese gündüz elini uzatamadığı nimetlerin sahibi olan Allah’ın akşam iftar vaktinde izin vermesiyle şu hakikat bütün çıplaklığıyla ortaya çıkar ve her insan şöyle düşünür ki: “Benim ne malım, ne mülküm, ne servetim ve ne de kimsem var.  Gün boyunca kendimin zannettiğim malıma elimi süremiyorum. Bir yiğit de ortaya çıkıp :‘Diğer günlerde olduğu gibi Ramazan günlerinde de ye, iç, istediğin gibi keyfine bak; ben senin arkandayım!’ diyemiyor.  Demek benim malım-mülkümün de sahibi beni yaratan Allah’tır. Hakiki manada, hayatımda da  mematımda da /öldüğümde de, bana sahip çıkacak yegâne kimsem Rabbimdir. O sonsuz rahmet, kudret ve tükenmez servetiyle bütün kimsesizlerin tek kimsesidir.

“Eğer Allah size yardım ederse, sizi yenecek yoktur. Eğer sizi yardımsız bırakırsa, artık ondan sonra size kim yardım edebilir? Öyleyse müminler yalnız Allah’a güvenip dayansınlar.”(Âl-i İmran, 3/160) mealindeki ayette de ‘kimsesizlerin kimsesi yalnız Allah olduğu’ gerçeğinin altı çizilmiştir.

Cevşenu’l-Kebirde (58. Fıkrada) şu nebevi münacatta, bu ayetin bir nevi açıklaması olan şu duayı görmekte fayda vardır:

“Ey seveni olmayanların sevgilisi,

—Ey tabibi olmayanların tabibi,

— Ey cevap verecek kimsesi olmayanlara cevap veren,

— Ey şefkat edecek kimsesi olmayanlara şefkat eden,

— Ey dostluk kuracak kimsesi olmayanlara arkadaşlık eden,

— Ey şefaat edecek kimsesi olmayanlara rahmetini şefaatçi yapan,

— Ey yardım edecek kimsesi olmayanların imdadına koşan,

— Ey yol gösterecek kimsesi olmayanlara yolu gösteren,

— Ey yönlendirecek kimsesi olmayanlara rehberlik eden,

— Ey merhamet edecek kimsesi olmayanlara merhamet eden (Allah’ım!),

Sen her türlü noksan sıfatlardan uzaksın. Senden başka ilâh yoktur. Emân diliyor, sana sığınıyoruz. Bizi ateşten kurtar!”

Bu konu edebiyatımızda da kaside, şiir, münacat türlerinde pek çok hayalleri süslemiştir.

Merhum Fatih Sultan Mehmet (Avni) mahlasıyla yazdığı şiirlerinin birinde şöyle demiş:

“Hiç kimse yok kimsesiz / Herkesin var bir kimsesi
Ben bugün kimsesiz kaldım / Ey kimsesizler kimsesi

Merhum Üstat Necip Fazıl da bir şiirinde bu hakikati şöyle seslendirmiştir:

EY KİMSESİZLER KİMSESİ

Ey kimsesizler kimsesi /Sensin kimsesizlerin kimsesi,
Kimse yoktur kimsesiz!/Kimsesizlere kimse olmak..
Yaradana hastır ancak /Her an her yerde hazır,
Aynı anda,tüm kullara nazır!”

Çok eskiden beri, müminler arasında şu dua da meşhurdur

“Ey Dâfi’ü Kerîm!(Şerleri defeden, hayırları, güzellikleri ikram eden kimsesizler kimsesi!) Zorluklarımızı kolaylıklara, darlıklarımızı genişliklere, korkularımızı umutlara, dertlerimizi devâlara, musîbetlerimizi rahmetlere, hastalıklarımızı âfiyetlere, seyyiâtımızı hasenata tebdil eyle! Aczimizi kudretine, zaafımızı kuvvetine, fakrımızı gınana şefaatçi kıl! Bizi emrettiğin gibi dosdoğru istikametten ayırma! Âmin!”

Bu kulluk kervanına katılmak üzere biz de diyoruz ki:

“Ey Kimsesizler kimsesi Allah’ım! Bütün o mukaddes celal ve cemal sıfatlarının hürmetine, bu mübarek Ramazan ayı hürmetine, rehberimiz Kur’an-ı Hakîm hürmetine, şefiimiz Resul-i Ekrem hürmetine! Aldatıcı dünyanın, hasetçi şeytanın, fitneci nefsin esaretinden rahmetinle Sen bizi kurtar! Kur’an ve Sünnet dairesinde senin emir ve yasaklarına riayet etmeyi Sen bize lütfeyle!  Kimsesiz kaldığımız ölüm anında imanla kabre girmek için inayetinle Sen bize sahip çık! Mahşerde, Mahkem-i kübrada, hesap verirken ihsanınla Sen bize sahip çık! Kitabımızın sağ elimize verilmesi için lütfunla Sen bize sahip çık! Günahlarımız fazla da olsa affınla Sen bize sahip çık! Sırat köprüsünü geçerken ayaklarımızın kaymaması için rahmetinle Sen bize sahip çık! Yolların ayrıldığı o günde cennet yoluna girmemiz için kereminle Sen bize sahip çık!

Ey rahmeti sonsuz kimsesizler kimsesi! /Ölüm anında çıkmazsa insanın bir nefesi,

Beş paralık olunca altın gümüş kesesi/Gözlerden de kalkınca o gaflet perdesi,

Her insanın şudur yakaran o feryat sesi:/Kimsesizim, Sen kimsem ol, Ey kimsesizler kimsesi!

Âmin! Kâinatın zerreleri sayısınca Âmin!”

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN