Sahte reçeteyle koronavirüs cinayetlerine son!

İçişleri Bakanlığı, sosyal medyada asılsız ve provokatif koronavirüs paylaşımlarına nefes aldırmıyor. Tespit edilen 137 kişiden 24'üne gözaltı yapıldı, kalanlar sıkı takipte, operasyonların yurt genelinde sürdüğü bildiriliyor.

Yakın markaja alınan asılsız paylaşımlar ne mi?

Mesela, bir telefona atılan 'testiniz pozitif çıktı, derhal filan hastaneye uğrayın, filan doktoru görün' şeklindeki bir kısa mesaj. Belki de münasebetsiz bir şakaydı.

Mesela, bir şehirde iki koronavirüs ölümü görüldüğü ama halktan saklandığı iddiası. Altından, dikkat çekip gündeme gelmek için sansasyon koparmaktan sabıkalı bir ilgi arsızı, bir şöhret budalası çıktı.

Ve mesela, 'vaka sayısının gizlendiği, açıklanandan çok daha fazla olduğu' gibi, yetkilileri gerçeği söylememekle suçlayan ve resmi açıklamalarla ters düşen paylaşımlar. Kamuoyunu yanıltarak panik tetiklemekten, provokatif yalanlarla korku yayarak devlete güveni sarsmaktan takibe takılıyorlar.

Bir de mesela, 'gizli Sağlık Bakanlığı genelgesi' görümlü şu sahte belge gibi paylaşımlar. Resmi evrakta sahtecilikten soruşturuluyor dolaşıma sokanlar.

Kriz zamanlarında, devlet ve yetkililerinin itibarıyla oynayanlara fırsat tanınmaması önemli. Salgınla mücadelenin parçasıdır diyelim.
Dezenformasyonla, manipülasyonla, yalan haberlerle halkı yanıltanlara aman verilmesin, eyvallah da!...

'Virüs boğazda 4 gün konaklıyor, ordayken yakalayıp sirkeyle yıka temizlenir gider, sıcak içecek koronanın Azrailidir, bilhassa kaynatılmış sirke buğusuyla nefes egzerzisi kesin çözüm, buhar teneffüsü ciğerleri açarak virüsü göğüsten kovar, kenevir de birebir geliyor, hele can düşmanı ve panzehiri ev turşusudur, şifa niyetine her öğün afiyetle tüketen korkmasın, dudağına kaya tuzu sür, tuzlu suyla gargara yap burnuna çek, bol soğan sarımsak ye, kelle paça iç, günde 5 kez abdest tazeleyene Allah'ın izniyle zaten bulaşmıyor, başka tedbir gerekmez' diye yanıltıcı reçete dağıtıp halkın sağlığıyla oynayanlara bir şey yok mu?

Anadolu Ajansı, Prof. Alpay Azap gibi Koronavirüs Bilim Kurulu üyelerine sorarak bir 'doğru bilinen yanlışlar' listesi hazırladı.

Bir çırpıda sıraladığım şehir efsanelerinin hepsi yanlışlar listesinde.

Ne bağışıklığı o derece güçlendirdiği kanıtlanmış gıda var, ne virüsün 4 gün beklemede konakladığı doğrulanabilmiş. Faydaları abartıldığında virüse davetiye çıkarma riski bile taşıyorlar.

Hiçbirinin bilimsel temeli yok diye, ehlinin ağzından uyarıyor Anadolu Ajansı.

Güney Kore'de, cemaati toplamaya ara vermeyerek virüsü tüm topluma yayan Mesihlik iddiasındaki tarikat lideri Lee Man-hee, koronavirüs cinayetiyle suçlanıyor. Yetkililerce savcılığa verildi.

Halk, ölümlere sebep olan bu şarlatana öfkeli, burnundan soluyor. Ölümsüz kurtarıcı tafraları satarken cinayet de değil katliam sanığı oldu.

Yine Güney Kore'de, Lütuf Nehri Kilisesi'nden bir görevli, ağızlarına aynı şişeden tuzlu su sıkarak papaz dahil tüm cemaate hastalık bulaştırma ithamı altında.

Bizde ise uzman sıfatıyla konuşturulan umut tacirleri, çaresizliğini istismar uğruna kim bilir kaç canı tehlikeye attı, kaçını yanıltarak ölüme itti?
Şifacı madrabazlar geçidi yaşanıyor her akşam ekranlarda.

Yalan yanlış bilgilerle, sahte reçetelerle halk sağlığına zarar veren vurgunculara ve onlara yataklık yapan reyting canavarlarına ilişilmeyecek mi peki?

RTÜK Başkanı Şahin, "Bilimsellikten uzak konuşmalara tahammül edemeyiz" demişti.

Profesör doktor ünvanıyla konuşulunca kocakarı reçeteleri tıbbi ve bilimsel mi oluyor, tahammül edilebiliyor mu bunlara?

İçişleri, ucu devlete dokunan asılsız ve provokatif paylaşımlara göz açtırmıyor. Halkın canına dokunan yanıltıcı palavralara ne olacak? Bir yaptırımı olmayacak mı?

Alternatifçi geçinip bilmiş bilmiş ahkam kesen allameler, milleti yanlış önlem ve tedaviye yönlendirmekten sorumlu tutulmayacak mı?

Gözaltına alınsınlar demiyorum ama ekranlardan da mı uzaklaştırılmasınlar? Ankara'nın diktesiyle muhaliflere konan fiili görünürlük yasağı da mı konmasın?

Tabipler Birliği Göreve

Tabipler Birliği, daha önce Prof. Canan Karatay'a meslekten geçici men cezası vermişti. 15 günlüğüne ayağını muayeneden, tedavi ve reçete yazma işlerinden kesmeye zorlandı. Branşı dışında, kişisel reklamına yönelik konuşmalarıyla uzmanlığa dayanmayan yanıltıcı önerileri yüzünden.

Hakkındaki "Uzmanlık dışı bir konuda tıbbi değerlendirme yapma, bilimsel olmayan açıklamalarla halk sağlığına zarar verme, açıklamalarla reklam yapma, tıbbi bir konuda farklı düşünen hekimlerle etik olmayan tartışma yöntemi kullanma" gibi şikayetler, haklı ve yerinde bulunmuştu.

Fakat akla ilk o geliyor, çok göze batıyor diye Karatay'ı günah keçisi de yapmayalım. Bir akşam taramasında bile profesör, doktor ünvanıyla aynı hurafeleri yayan kaç 'uzman' çarpmadı ki gözüme...

İçişleri ve RTÜK karışmasın bence. Onları değil ama Tabipler Birliğini acilen göreve çağırıyorum.

Diyanet bile virüsün yayılma tehlikesi ortadan kalkıncaya dek cuma ve cemaati askıya aldı.

TTB de en azından kriz bitinceye, tehlike geçinceye dek halk sağlığını tehdit eden meslektaşlarının ünvanlarına el koyamaz mı?

Ne kızıyorsunuz Murat Boz’a!

‘Hava çok güzel, evlere tıkılıp kalmayın, bu zor zamanlarda morale ihtiyacımız var, herkes benim gibi dışarı çıksın, enerji depolayarak bugünleri de atlatacağız’ mealindeki paylaşımıyla adından söz ettirmişti. Üstüne gidilince geri adım attı.

Popçu Boz, bu kez ‘sitenin bahçesine kadar çıktım, eve döndüm’ diyerek takipçilerini sokakta dolaşmamaya, mesafeyi açmaya, sosyal teması kesmeye, evde güzel güzel oturup kurallara harfiyen uymaya, tehlikenin geçmesini sakince beklemeye çağırdı.
İkisini de tebessümle karşıladım sadece.

Daha geçen WhatsApp grubunda bir arkadaş davetinin iptalini tartışırken; “Korona terörüne teslim olmamalıyız, hayat biçimimizi değiştirirsek korona kazanır, bizi korkuya esir almamalı, ertelemeyelim, yanlış mesaj olur, yenilmedik ayaktayız, virüsü sevindirmeyelim, inadına toplanmaya devam” diye gırgıra vurmuştum.

Biraz şamatadan ne çıkar...Belli ki terörle mücadeleden Boz’un aklında da aynı klişe replik kalmış. ‘Ezber bozmaya kalkıyor ama ezberi de pek kuvvetliymiş’ der geçersiniz.
Hem ünlü popçu diye sağlık bakanlığını dinlemeyip onun lafıyla mı hareket edeceksiniz?

Siz asıl, dünyayı kasıp kavuran virüs salgınları karşısında hepimiz ölümsüzlük iksiri arayan Gılgamış gibi gözü dört açmış, can kulağıyla aşı haberleri beklerken...Aklına, virolog değil de koronayla nasıl savaşmak gerektiği üzerine magazin şöhreti konuşturmak gelen güzide medyamıza bakın.

Bu aymazlığın yanında, bir popçunun boş bulunup kırdığı masum potun lafı mı olur?

YORUMLAR (26)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
26 Yorum