SP Küçükçekmece adayı Kurdaş: Belediyeyi halkın cebinden yönetmeyeceğiz

SP Küçükçekmece adayı Kurdaş: Belediyeyi halkın cebinden yönetmeyeceğiz

Saadet Partisi Küçükçekmece Belediye Başkan Adayı Mustafa Kurdaş, seçim çalışmalarını ve projelerini KARAR'a anlattı. "Belediyeyi halkın cebinden yönetmeyeceğiz" diyen Kurdaş, "İstihdam alanları açacağız, atölyeler kuracağız, öz kaynak üreteceğiz. Üreten belediye olacağız. Küçükçekmece'yi tüketmeyeceğiz, üreterek yöneteceğiz" dedi.

Saadet Partisi Küçükçekmece Belediye Başkan Adayı ve Milli Gazete Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Kurdaş, seçim çalışmalarını ve Saadet Partisi'nin belediyecilik anlayışını KARAR'a anlattı. "Belediyeyi halkın cebinden yönetmeyeceğiz" diyen Kurdaş, Küçükçekmece için hazırladığı projelere ilişkin şunları söyledi:

"Sadece vergilerle, cezalarla, harçlarla geçinen, hazırı tüketen, vatandaşın cebindeki paraya göz diken belediyecilik dönemine hep birlikte son vereceğiz. Devlet de yatırım yapar- fabrika kurar, belediye de. İstihdam alanları açacağız, atölyeler kuracağız, öz kaynak üreteceğiz. Hem işsizimize iş imkanı doğacak, hem de vergi ve harç zulmüne son vereceğiz. Üreten belediye olacağız. Küçükçekmece’yi tüketmeyeceğiz, üreterek yöneteceğiz."

Mustafa Bey, Milli Gazete Genel Yayın Yönetmeni olduğunuzu ve bir Küçükçekmeceli olduğunuzu biliyoruz ancak sizi bir de sizden dinleyelim istiyorum.

En zordan başlamış olduk... Evet, Küçükçekmece-Cennet Mahallesi'nde büyüdüm. Yeşilyuva İlkokulu'nu bitirdim. İlkokul, ortaokul ve lise öğrenimimi dereceyle bitirdim. Bunda İlkokul öğretmenim İnce Dönmez hanımefendinin çok büyük bir emeği, katkısı var. Üniversite öğrenimi için 1990 yılında Ankara‘ya gittim. Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü mezunuyum. Fakültenin ikinci sınıfından itibaren de Millî Gazete‘de faal gazetecilik mesleğine başladım. 27 yıllık gazetecilik meslek hayatımda hemen hemen bütün kademelerde bulundum. Başbakanlık muhabirliği, Cumhurbaşkanlığı muhabirliği ve Parlamento Muhabirliği gibi meslekte önemli ve saygın alanlarda görev aldım. Ankara İstihbarat Şefliği ve Ankara Haber Müdürlüğü görevlerim de oldu. Yazarlık da yaptım. Erbakan Hocamızın arzusu TV5 Ankara Temsilciliği de görevlerimiz de oldu. İftiharla belirteyim ki, MGV’liyim. Ortaokul yıllarından beri. Milli Gençlik Vakfı ve Anadolu Gençlik Derneği’mizde de çeşitli kademelerde Milli Görüş camimıza ve milletimize hizmet ettim. Çeşitli yayın organlarında çok sayıda dosya, yazı ve makalelerim yayımlandı. Sayısını bilmediğim kadar çoklukta Türkiye genelinde, çeşitli üniversite ve kuruluşların davetiyle "Medya ve Toplum", "Algı yönetimi", "Olaylara bakış", "Milli Görüş", "Prof. Dr. Necmettin Erbakan", "Türkiye'nin siyasi tarihi", "Darbeler, medya ve batı" ana başlıklarıyla yüzlerce konferans vermişiz, panelist olmuşuzdur.

19-03/19/basliksiz-1-1553004584.jpg

Aslında, 20 yılı aşkın bir süre Milli Görüş lideri Erbakan Hocamızın yakınında bulunmak hayatımızın merkezini oluşturdu. Erbakan'a basın danışmanlığı yapmış olmak, dizinin dibinde gözünün önünde çok uzun yıllar bulunmak, kendisine hizmet etmek ömrümüzün en anlamlı lütuf yıllarıydı. Bizimle ilgili hemen her kararı Erbakan Hocamız vermiştir. Nitekim, Erbakan Hoca'mız hastane günlerinde Milli Gazete Genel Yayın Yönetmenliği’ne görevlendirmesiyle 2011 Şubat’ında yeniden İstanbul’umuza dönüş yapmış olduk. Bu görevlendirme de Hocamızın son görevlendirmesiydi; zira Hocamız da yaklaşık 15 gün sonraki vefatıyla birlikte İstanbul’a geldi.

Küçükçekmece Belediye Başkan adayısınız. Peki, ilçeniz sizin için ne ifade ediyor?

İnsanların doğdukları, büyüdükleri ve doydukları mekanla özel bir ilişkisi olduğunu düşünürüm. Yaşadığınız yeri güzelleştirerek başlamalısınız işe. Önce evinizin önünü derler ya. Ben de bu ilçede büyüdüm. Sokaklarında oynadım, hayaller kurdum. Yaşadığım bu mekana karşı bir sorumluluğum olduğunu düşünüyorum. Şimdi elimde bir fırsat var. Büyüdüğüm ilçeme olan borcumu ödeyebilirim...

Peki, Küçükçekmece'nin mevcut durumu nasıl, sorunları nedir? İlçedeki yönetim anlayışını nasıl değerlendiriyorsunuz?

En büyük sorunumuz, kötü yönetim. Sorun olarak gördüklerimiz, sorun olarak bildiklerimiz kendiliğinden “sorun”olarak karşımıza çıkmaz. İlçemizin en büyük sorunu uzun zamandır kötü yönetiliyor olmasıdır. Eski bir yerleşim merkeziyiz, denizimiz var, gölümüz var.. Hatta ilçemizin hemen yanıbaşında uluslararası havalanımız da vardı... 2019 bütçemiz 650 milyon.. İstanbul ilçeleri arasında bütçe büyüklüğünde ilk üç sıradayız; devasa yıllık bir bütçeye sahibiz. Fakat görüyoruz ki, ilçemiz İstanbul’umuzun varoş ilçeleri haline getirilmiş.Küçükçekmece’mizin kronik sorunu kötü yönetimdir.

Evet, Küçükçekmecemiz bir çok ilden çok daha fazla nüfusa sahip, gelişime açık; fakat üzülerek ifade etmeliyim ki varoşluğa terkedilmiş bir ilçemiz. Belediyelerin yapmak zorunda olduğu hizmetler şahısdan bilinerek tüm reklam alanlarından hemşehrilerimiz tabiri caizse taciz ediliyor. Vatandaşımızın vergileri sadece reklam gideri olarak dahi korkunç rakamlar harcanmış. Genel siyaset üzerinden dönen seçim dönemleri kendilerini değerlendirmelerine fırsat vermemiş sanırım. Bir hatayı uzun süre tekrar ederseniz, etrafınızda yanlışlarınız için sizi uyaracak yürekli insanlar yoksa, yaptıklarınızın doğru olduğunu düşünebilirsiniz. Horoz dövüşünde taraf olmaktan hizmet beklemeyi unutturmuşuz insanlarımıza. Oysa kendi evi, sokağı, çocuklarını büyüttüğü yuvaları ve güzergahlarını önemsemeli insanlar. Belediyecilik politika mecrası değil. Ben buna inanıyorum. Belediyecilik bir hizmet mecrası. Milli Görüş geleneği bu nüansın her zaman farkında olmuştur. Çözülmeyecek problemleri yok ilçemizin. Çözmeye talibiz...

'Kötü yönetim' kavramına özel olarak dikkat çektiniz.. Neden 'kötü yönetim' vurgusunu üzerine basa basa yaptınız? Bu bir gözlem mi, kanaat mi?

Aslında hem ilçemizin bütün sokaklarında varlığını hissettiren, gözlelerden saklanamayacak bir kötü yönetim var; hem de saklanan, saklanmaya çalışılan bir kötü yönetim var. Zira ilçemizin konuşulmayan, itinayla saklanan gerçekleri var. Bu gerçekleri Küçükçekmeceliler de bilmeli. Oradan buradan derlediğim bilgilerle değil, bizzat Küçükçekmece Belediyesi 2017 Kesin Hesap Raporu’na göre açıklayayım bu gerçekleri isterseniz.

Özel Güvenlik hizmet alımı için Belediyemizin kasasından 2017 yılında 12 milyon 320 bin lira kullanıldı. Nasıl birn güvenlik harcamasıysa bu; bugün hanımefendiler ve çocuklarımız güvenle parklarımıza girip oturamaz, oynayamaz. Akşam saatlerinde parklarımzızın yanından geçmek bile cesaret istiyor. İç borç faiz gideri olarak da 2017 yılında tam 4 milyon 171 bin lira kasamızdan çıktı.
Tanıtma, temsil ve baskı gibi harcamalar için aynı yıl 19 milyon 509 bin lira harcandı. Yani aylarca sokaklarımızda her adım başı karşımıza çıkan “Küçükçekmece Büyük Sevdamız” sloganlı Belediye Başkanının fotoğrafının gösterimi gibi çalışmalara 20 milyon liraya yakın masraf bizim bütçemizden yapıldı. 2017 yılında Taşıt Kiralama Bedeli olarak ise 29 milyon 774 bin lira para ödedi belediye yönetimi. Üstelik bu araçların 85’i binek araç. Az buz para değil, eski parayla 29 trilyondan bahsediyoruz. Dikkat edin lütfen! Araç satın alınmadı, bu paralar kira bedeli olarak verildi. Bu parayla araç filoları satın alınırdı. Belediyemiz, sadece 1 yılda nasıl olur da 30 milyona yakın parayı araç kirası olarak ödeyebilir! İnsanın aklı-hafsalası almıyor.

19-03/19/basliksiz-1-1553004613.jpg
Bu rakamları ortalama kabul edip 5 yıllık hizmet dönemi için hesapladığınız zaman 5 ile çarpmamız gerekecektir. İsraf, lüks, şatafat, keyfilik ve hoş olmayan şeyler boyu aşmış. Anlayacağınız geçen 5 yılda kullanılan yaklaşık 2 milyarlık bütçe ilçemize, mahallelerimize değil de başka yerlere aktarılmış. İlçemizin, mahallelerimizin, insanımızın hakkı gasp edilmiş!...

2017 Sayıştay Denetim Raporuna göre ise Küçükçekmece belediyesi’nin borcu da oldukça büyük. İlçemize yatırım yapmadığımız gibi, bütçemizi başka yerlere aktardığımız gibi bir de borçlanmışız. 203 milyon lira yakın vade, 56 milyon 851 bin lira uzak vade olmak üzere toplam 259 milyon 851 bin lira yabancılara borcu olan bir ilçeyiz.

MİLLİ GÖRÜŞ RUHUNU, TERK EDENLER ARAR

94 Ruhu son dönemde çok konuşulan ve AK Parti'nin mottolarından biri, Saadet Partisi'nin Gerçek 94 Ruhu söylemi ve bu bağlamda Milli Görüş Belediyeciliğini Mustafa Kurdaş nasıl açıklıyor?

Az önce de söylediğim gibi belediyecilik bir hizmet mecrasıdır. Dürüst, çalışkan ve Hakk'ı üstün tutan bir anlayışla icra edilmesi gereken bir görevdir. Ateşten gömlektir bir anlamda. İsim yapmak, koltuğa yapışmak yeri değildir. Bu ülke Milli Görüş sayesinde belediyeciliğin nasıl bir hizmet alanı olduğunu insanlarımıza ispat etmiş bir gelenektir. Yapılacak iş belli. Bizim dönmemiz gereken, çağırmamız gereken bir ruh yok. Biz o ruhu bir an olsun terketmedik. Ruhumuzu teslim edene kadar da canla başla gece gündüz demeden çalışmaya talibiz.

Bizim anlayışımızda güç, para, çoğunluk hak sebebi olamaz! Bizi diğer rakiplerimizden ayıran en önemli özelliklerden birinin bu olduğunu düşünüyorum.

"BELEDİYEYİ HALKIN CEBİNDEN YÖNETMEYECEĞİZ"

Küçükçekmece'nin sorunlarına karşı ne gibi önlemler düşünüyorsunuz?

Sadece vergilerle, cezalarla, harçlarla geçinen, hazırı tüketen, vatandaşın cebindeki paraya göz diken belediyecilik dönemine hep birlikte son vereceğiz. Devlet de yatırım yapar- fabrika kurar, belediye de. İstihdam alanları açacağız, atölyeler kuracağız, öz kaynak üreteceğiz. Hem işsizimize iş imkanı doğacak, hem de vergi ve harç zulmüne son vereceğiz. Üreten belediye olacağız.. Küçükçekmece’yi tüketmeyeceğiz, üreterek yöneteceğiz.

Bir belediye başkanının şehrine sevdası, fotoğraflarla/sloganlarla değil, icraatlarla gösterilir. Belediye Başkanı seçildikten sonraki 5 yıllık hizmet dönemimizde, benim fotoğraflarımı değil, icraatlarımızı göreceksiniz. Çünkü bir belediye başkanının en güzel fotoğrafı şehre, mahalleye yaptığı hizmetlerdir. Biz buna inanıyoruz.

Küçükçekmece’mizin her mahallesi bizim için eşit olacak. İlçemizin her köşesi bizim gözbebeğimiz olacak. Bütün mahallelerimiz belediyemizin hizmet kapsamında olacak. “Kenar mahalle”, “cezalandırılmış mahalle” olmayacak artık. Belediyeyi siyasi partimizin arka bahçesi yapmayacağız. Bugüne kadar yandaşımız olmadı, bugünden sonra da olmayacak.

Herkese zamanında, gereğince, layıkıyla ve adaletle hizmet vereceğiz. Siyasi görüşü ne olursa olsun, hangi partiye üye olursa olsun, hangi partiye oy vermişse versin Küçükçekmeceliler bizim baş tacımız olacak. Küçükçekmece’mizin gasp edilen hakkını hep birlikte geri alacağız. Şehrimize, mahallemize hizmet olarak gelmesi gereken bütçenin her kuruşuna birlikte sahip çıkacağız. Büyük bütçelerimiz var ama hizmet yok! Maalesef güzel ilçemiz uzun zamandır kötü yönetiliyor.Küçükçekmeceliler şunu çok iyi bilmeli ki; onların kaymak parası, bizim kaynak paramız olacak…Şehrimizi birlikte İstanbul’un en saygın, en bakımlı, en güzel, en huzurlu ilçesi yapacağız. Tüm bu anlattıklarım Küçükçekmecemizin hakkıdır. Bu hakkı hak edene teslim etmek bizim şiarımız olacak.

"ARAZİDE EN RAHAT ÇALIŞAN PARTİYİZ"

Küçükçekmece özelinde durumu nasıl görüyorsunuz. Seçim için bir tahmininiz var mı?

İnsanımız politikanın değişken ve kutuplaştırıcı dilinden sıkılmış. Arazide yaptığımız çalışmalarımızda bunu çok açık bir şekilde görüyoruz. Önümüzdeki seçimleri genel bir seçimmiş gibi sunmaya çalışan iktidar halkımızı bu anlamda kandırıyor. Bu bir yerel seçimdir. Mahallemizi, sokağımızı ilgilendiren bir seçimdir. Vatandaşımız bu seçimlerde bunu farketmeye başladı. Biz de anlatıyoruz. Kime oy verirse onu başkan yapabileceklerini, bu gücün ve mührün onun ellerinde olduğunu, bu fırsatın önlerine sadece 5 yılda bir gelebileceğini anlatıyoruz. Hizmet almayı hak ediyorlar. Bunu yapılan propagandalarla başarmak mümkün değil.

Seçim çalışmalarına hız kesmeden devam ediyorsunuz. Peki, sahada nasıl karşılanıyorsunuz, izlenimleriniz neler?

Şunu açık olarak ifade edebilirim ki arazide en rahat çalışmayı biz yapıyoruz. Sözümüzün bir karşılığı, geleneğimizin sağlam bir kökü, hizmet anlayışımızın güçlü bir iradesi var. Bize atılan iftiralara cevap vermeye enerjimizi harcamadan ilçemiz için yapacaklarımızı anlatıyoruz. Aldığımız tepkiler güzel. Seçime kadar sıkmadık el, dokunmadık yürek bırakmamak için gece gündüz koşmaya devam edeceğiz.

Sahada karşınıza çıkan ve unutamadığınız bir olay var mı?

Birçok şey müşahade ediyoruz, yaşıyoruz. Pazaryeri, sanayi, esnaf, kahvehane, cafe veya barlar... Her mecrada insanımızla, şehrimizle iletişim kurmaya çalışıyorum. Hizmete hasret, ilgiye hasret bir şehrin sokaklarında, kıvrımlarında mutsuzlukları, kimi zaman da umutsuzluğu görmek en büyük üzüntüm. Biliyorum ki, bir gün benim şehrim de tebessüm edecek. Unutamadığım olaylardan birisini anlatmış olayım: Bir Pazar yeri ziyaretindeyiz. Arkadaşlarımız bizden beş on metre önde gidiyor ve broşürlerimizi dağıtıyor. Biz de, Pazar esnafı ve vatandaşlarımızla hasbihal ediyoruz. Elinde kendisine verilmiş broşürümüzü okuyarak yürümekte olan bir vatandaşımız yerde bizim broşürümüzü görüyor; eğiliyor ve alıyor. Sonra da o broşürü yerden alıp gayet itinayla bize verirken şu cümleri söylüyor: “Ben biliyorum ki, sizin bu çalışmalarınızda, bu broşürlerinizde bizlerin vergileri yok, hazine yardımı yok, belediye imkanları ve yandaş müteahhit paraları yok. Bu broşürleriniz helal parayla basılıyor biliyorum, ziyan olmasın”. Bizim partimize de bugüne kadar oy vermemişti üstelik. Ama biliyordu ki, bizde helalin dışında iş olmaz. Hadi reklam filmimizin diliyle söyleyeyim; “bizde organize işler olmaz”. O gün bir kez daha elli yıllık mazimizle, aidatlarıyla bizi hiçbir zaman kimseye muhtaç etmeyen dava insanımızla, davamızla iftihar ettim.

"DEVLETİ, BÜROKRASİYİ İYİ TANIMAK AVANTAJIMIZ OLACAK"

Adaylığınızın yanı sıra gazeteci kimliğiniz de var. Gazeteciliğin 800 bin nüfuslu bir ilçe için ve bir siyasetçi için getirileri nelerdir?

Gazeteciliğe bu ülkenin yetiştirdiği en mümtaz şahsiyet olan, adını efsane başbakan olarak tarihe yazdıran Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın yanında başladım. Bu ülke insanlarının hepsinin teveccühünü kazanmış bu hizmet sevdalısı lideri takip ederken siyasi nezaketi, iş bitiriciliği, hak ve adalet konusundaki titizliğine yakından şahit oldum. Bu konularda işi en iyisinden öğrendim, öğrendik diyebilirim. Bir gazeteci olarak ise olayların arkaplanına olan doğal merakımız ve soru sorabilme kültürümüz bizi doğru sonuca yaklaştırması açısından elimizdeki büyük bir avantaj. Doğru sonuca ulaşabilmek için doğru soruyu bulmak gerekir. Bir gazeteci olarak ilçemizin sorunları ile alakalı doğru soruları sorarak cevapların vatandaşımızın işine yaramasına gayret edeceğiz. Ayrıca mesleğimin 20 yılını Ankara’da yaşadım. Bürokrasiyi, devlet işleyişini, mekanimzaları, başkenti çok iyi biliyor olmamızın da ayrı bir önemi olsa gerek.

"BELEDİYEYE 'RÜŞVET ALAN DA VEREN DE MEL'UNDUR' TALELASI ASACAĞIM"

1 Nisan günü ilk icraatınız ne olacak?

Başkanlık odasının kapısını sökmek! Insanlar derdini muhatabına iletemediği zaman sistem arızalanır. Kraldan çok kralcılar ortaya çıkar. Biz vatandaşımızla aramıza duvarlar örmeyeceğiz. Zaten makamda çok oturmayı da düşünmüyoruz. Arazideki işlerimizin bizzat başında bulunarak, seçim öncesi vaad ettiklerimizin her aşamısını takip edeceğiz. Şehri ulaşılmaz makamdan değil, şehrin mahallelerinde, sokaklarında yöneteceğiz. Yani Küçükçekmece’mize hükümdar değil, hizmetkar olacağız... Arka odalarımız, karanlık odalarımız olmayacak; Belediye Başkanı olarak hem kendi makam odamızın kapısını hem de belediye başkan yardımcılarının makam odalarının kapısını sökeceğiz...

1 Nisan’da yapacağımız bir diğer önemli işimiz ise, Küçükçekmece Belediyesi’nin kapısına “Rüşvet alan da veren de mel’undur” tabelasını asmak olacak. 1994’de bu tabelalar bütün Refahlı belediyelerin kapısını asılmıştı, Küçükçekmece’de bir ilke yapacak ve biz de bu tabelayı asacağız. Bu tabelanın gölgesinde, kimse yolsuzluk yapamaz, israfa edemez, lükse kaçamaz, rüşvetle iş çeviremez, belediyeyi partisinin arka bahçesine çeviremez. Nitekim 1994-1999 seneleri arasında Refahlı belediyeler bu tabelanın varlığıyla bütçelerini şehirlerine ve halkımıza hizmette kusur etmemişti. Fakat daha sonraki yıllarda, yani Ak Partili belediyelerle birlikte bu tabelalar çaktırmadan kaldırıldığı için hizmet anlayışı yerini köşe dönmeye bıraktı. Bu nedenledir ki; bugün “ruh” seansları başlamıştır.

"BİZE ATILAN İFTİRALAR ENDİŞENİN DIŞA VURUMUDUR"

Ülkemizde meydana gelen ve her geçen gün daha üst seviyelere ulaşan kutuplaşma ortamını sizlere sormak istiyorum ve bu bağlamda Küçükçekmece' de Mustafa Kurdaş yönetimi kutuplaşmayla nasıl mücadele edecek?

Ibn-i Haldun "Coğrafya Kaderdir" der. Biz bu coğrafyada yaşadığımız tüm insanlarla aynı ortak kaderi paylaşıyoruz. Evinize ekmek götürmekte zorlanıyorsanız, çocuklarınızın geleceğinden emin olamıyorsanız, kış geldiğinde ısınamıyorsanız, bir derdiniz olduğunda devlet ricali ile çözemiyorsanız, umutsuzluk yakanıza yapışmışsa, hem madden hem manen sömürülüyorsanız; hangi partiyi tuttuğunuz, hangi ırka mensup olduğunuz ne farkeder? Biz sadece bizi seçenlerin değil, sınırlarımız içindeki her insanın hizmet alması esasına göre çalışırız. Bunu Milli Görüş anlayışından başka hiçbir siyasi akımın yapması da mümkün değildir. Kutuplaşmayı, adam kayırmayı, yolsuzluğu bitirmek böyle bir anlayışla mümkün olabilecektir. Daha önce de ifade ettiğim gibi; bize oy versin vermesin tüm küçükçekmeceliler bizim baş tacımızdır. Hizmet yaparken bize verdikleri oy hesabıyla yaklaşmayız.

Herkesi kucaklayan bir yapınız var. Bunu bar ziyaretlerinden anlıyoruz. Nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bize düşen gayrettir. Seçimler geldiğinde bir vatandaşımız “bana ulaşmadılar, bunları bilsem ben de oy verirdim” demesin diye herkese ve heryere gitmek gerektiğini düşünüyoruz. Nitekim Erbakan Hocamız, “eğer bir yerde artı 1 oy alacak durumumuz vardı da, oraya gitmediysek, o kapıyı çalmadıysak, oraya girmediysek Allah indinde vebaldeyiz” derdi. Biz gayretimiz yettiğince çalışıp anlatmadan tevekkül edilemeyeceğine iman etmiş insanlarız.

Saadet Parti'si tüm seçim bölgelerinde tek başına seçime giriyor. İttifak yapmıyor fakat Saadet Partisi'nin ittifak yaptığına yönelik söylemler var. Bunları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Saadet Partisi bü ülkenin yarım asırlık tecrübesi ve birikimidir. Tüm seçim yerlerinde aday çıkarmış olması doğaldır. Bize yapılan yalan haberler iftira ve kışkırtmalar bir endişeyi gösteriyor. Insanlar ile Saadet Partisi arasına duvar örmeye çalışıyorlar. Ama hala bizim hizmetlerimizi hatırlayanlar var. Biz iktidar partisinin hasmı değiliz, rakibiyiz. Kimsenin hasmı olmadık, kimseyi de hasım, düşman olarak görmedik bugüne kadar. Gönül ister ki onlar da bizi öyle görsün ve düşmanlığı körükleyici, kutuplaştırıcı dilden vazgeçsinler.

31 Mart seçimleri ülkemize ve ilçemize hayırlar getirsin. Vatandaşlarımız televizyonlardan, algı oyunlarından etkilenmeden, hiçbir endişe duymadan gönül rahatlığı ile sandıklara gitsinler. Ve bilsinler ki kime oy verirlerse oyları oraya gider, başka yere değil. Başkanınızı siz seçeceksiniz. Buna inanırsanız kazanan siz olursunuz.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN