Seçmenin beklentisi ne?

Seçim dönemlerinde taraflar, karşıtlarının ne tür ilkesel çelişkiler içinde olduğunu sıkça dile getirir. Daha önce yapılan açıklamaları arşivlerden çıkartarak tezatlarla seçim propagandası yapmak en sık kullanılan yöntemlerinden biri. Bu Türkiye’ye özel bir durum değil. Bir nevi seçim klasiği. Bu yöntemin seçmen tercihlerini değiştirme kabiliyetine sahip olduğu kanaatinde değilim. Hatta bu açıklamaları abartılı ve manipülatif bir vasatla sunmanın ters etki yaptığını bile söylemek mümkün. Türk siyasetinde 17-25 Aralık döneminde hükümete karşı yapılan amansız sosyal medya operasyonlarına ve bu algının muhalefet tarafından kullanılmasına rağmen, AK Partinin bir sonraki seçimi kazanması sosyal medya manipülasyonlarının ve abartılı propagandaların bir işe yaramadığının güzel bir örneği.

***

Seçmenin akıl almaz bir sağduyusu var ve durduğumuz siyasi nokta çoğu kez bu sağduyulu tercihi tam olarak anlamamızı engelliyor. Seçim sonuçları sandığa yansıdığında bile bu sonuçları çoğu kez nesnel olarak analiz etme kabiliyeti gösteremiyoruz. 24 Haziran’daki seçimler öncesinde de gözden kaçan, oyunun en önemli aktörü olan seçmenin hissiyatı. Yani ortada seçmenin ne istediğini anlamaya yönelik bir çaba yok.. Tabii burada kasdedilen seçim anketleri değil.

***

Gerilim ve hamasetin zirve yapığı seçim öncesi atmosferde, “Seçmen ne istiyor?” sorusu cevabı en çok işe yarayacak soru. Türk seçmeni yapılan vaatler, imalar ve hatta tehditlerin arka planını artık biliyor. Türk demokrasisi diğer demokrasilerin yaşamadığı tecrübeleri son 15 yılda yaşadı. Seçmeni kandırmak mümkün değil, sadece ikna edebilirsiniz. Seçmenin tercihlerini etkilemek yerine güvenini kazanmaya çalışmak en akıllı seçim stratejisi aslında.

***

Seçim literatürümüze yeni katılan antin kuntin işler gerçekten de seçmeni etkilemiyor. Seçmenin tüm tercihlerini bir anda değiştirecek mucize bir söylem ya da eylem de yok. Türkiye’nin siyasi gündemi ve bunun arka planı hakkında seçmen zannedildiğinden çok daha bilgili ve olguları çok iyi analiz etme kabiliyetine sahip. Malumu ilam ederek siyasi fayda elde etmeye çalışmak da işe yarar bir yöntem değil.

***

Siyaset ve medya dikkatlerini bu kez seçmene çevirmeli. Her seçim sonrasında en doğru cevabı veren kamu vicdanının, hassas dengesi anlaşılmaya çalışılmalı. Bu seçim elbette bir yönüyle kader seçimi. Ancak Türk siyaset tarihi incelendiğinde seçmen hiçbir zaman kaderini siyasilerin belirlemesine izin vermedi. Sadece kendisini anlayan, ikna edici projeler sunan siyasilere yetki verdi. Gerçekleşmeyecek seçim vaatleri ve rüşvetleri bu tercihi zannedildiği gibi hiç bir zaman temelden etkilemedi.

***

Toplumsal süreçlerin hızlı değişim yaşadığı dönemlerde süreci tanımlamak mümkün değil. Türkiye bu süreçlerden birini yaşıyor ve siyasi taraflar tanımlamakta güçlük çektikleri bu durum karşısında tedirgin. Oysa tedirginlik gerektirecek hiç bir durum yok. Seçmen her seçimde olduğu gibi, kafaları karıştıran süreçlere dair en doğru yorumu yapacak. Bu seçimlerdeki tarafımı da bu vesileyle açıklamak istiyorum: Seçmen

YORUMLAR (5)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
5 Yorum