The Last Guardian değerlendirme (PS4 – PS4 Pro)

The Last Guardian değerlendirme (PS4 – PS4 Pro)

PlayStation 4 ve PlayStation 4 Pro için Sony tarafından yayınlanan The Last Guardian bizlere neler sunuyor, nasıl bir oyun keyfine sahip yakından bakalım.

Uzun yıllardır oyun oynamayı, dijital oyunlar ile içli dışlı yaşamayı hep sevdim. İşlerim ne kadar yoğun olursa olsun kendime fırsatlar oluşturup bilgisayar, mobil veya konsol dünyasında gerçek dünyadan mutlaka uzaklaşmanın bir yolunu buldum.

İtiraf etmeliyim ki The Last Guardian’dan ilk kez E3 2015’de yapılan duyuru ile haberdar oldum. Bundan öncesinde olup bitenleri nasıl olduysa bir şekilde kaçırmıştım. Yapılan duyuru aslında bir video gösteriminden fazlası değildi. Oyunun 2016’da piyasaya sürüleceği söylenmişti. Beklerken sabırsızlandığım, çıktığında mutlaka ilk elden görmeliyim dediğim bir oyun gibi gelmedi bana. Açıkçası pek heyecanlanmadım.

Buna rağmen biraz geriye gidecek olursak oyun ilk kez 2007 yılında geliştirilmeye başlanmıştı. 2009 yılında gerçekleşen E3’de Sony oyunu 2011 yılında PlayStation 3 için piyasaya süreceğini duyurmuş ancak daha sonra ekip dağılmış. Derken ekip sorunu bir şekilde çözülmüş ancak oyun donanımsal yetersizlikler nedeniyle 2012 yılında PS4 için yayınlanacağı açıklanmış. Nihayet öyle böyle derken oyun ilk üzerinde çalışılmaya başlandıktan 9 yıl sonra piysaya sürüldü.

Bana Aralık ayının başında oyunun test için erişim kodu gönderildi. Tekrarlıyorum; sabırsızlıkla yüklemeyi beklediğim bir oyun değildi. Kurmak ve oynamak için çok acele etmedim.

16-12/26/the-last-guardian.jpeg

Issız Dünya, Karakterimiz Çocuk, Çocuğumuzun Canavarı Var

Oyuna başladığınızda tam olarak düşündüğünüz şeyler başlıkta yazanlar; aslında öncesinde ne olduğunu bilmeden uyandığımız odada birlikte olduğumuz canavar ilk anda bizim canavarımız değil ancak bunun böyle olacağını herkes rahatlıkla anlayabilir.

Oyunun kontrolleri oldukça basit. Yürü, tırman, zıpla, taşı. Daha sonra canavarı çağır, ilerleyen bölümlerde canavara komutlar ver.

Canavar Meselesi

Canavar deyip dururken aslında bu yaratığın adı Trico. Bir kedi düşünün, onu Godzilla’nın yarısı kadar büyütün (burası önemli sadece yarısı kadar). Sonra patilerinin yerine birer kartal pençesi koyun, geleneksel kedi tüylerini baykuş tüyleri ile değiştirin, kedimizin başından bıyıkları kaldırıp yüzünü biraz köpeğe doğru hafifçe dönüştürün. Sağına ve soluna da iki tane kanat ekleyin ama bu mutasyonla ters orantılı olarak cücük kadar olsunlar. İşte Trico böyle bir şey. Acayib-ül garaib-ül ilginç bir mahlukat-ı nadide. Cücük gibi kanatları ile uçamıyor haliyle.

16-12/26/tlg-gif.gif

Oyun Akışı ve Dinamikleri

Oyun başladığı andan itibaren sizi içine çekiyor. Bunu nasıl başarıyor? Birincisi size hiçbir konu hakkında hiçbir bilgi vermeyerek. İkincisi mekan tasarımları ile. Sanki oyunun tasarımcıları oldukça mazoşistmiş (veya müdürleri) de hiçbir taş bir birinin aynı olmasın denilmiş. Gerçekten de mekanlar unutulmuş gizemli bir dünyanın keşfedilmeyi bekleyen hazineleri gibi görünüyor gözümüze. Ancak hemen mekanların çekiciliğine ve gizemine kapılmayın. Onlar başımızın belası, sürekli olarak bir yerlerden sürünmeli, kapıları açacak mandallara ulaşmalı, zıplamaları, asılmalı, sallanmalı bir macera sizi bekliyor.

Derken bazı yerlerden geçemiyorsunuz. Hop Trico’nun üstüne tırmanıp devasa bir zıplama ile arka mahalleye atlayabiliyorsunuz.

Oyun ilerledikçe Trico ve çocuk kahramanımız arasında bir ilişki gelişiyor bir süre sonra bu ilişki ile Trico’ya başlangıçta veremediğimiz şu yöne git, buradan zıpla filan gibi komutları verebiliyoruz.

Etrafımızda bizden başka yaşayan canlı sayısı, börtü böcüğü saymazsak, pek yok. Arada yanına yaklaştığımızda peşimizden koşturup bizi haşamat yapmak isteyen heykeller ve her nasılsa bir başka Trico cinsinden bir yaratık görüyoruz. Neyse ki bunların detayına fazla girmeyeceğim.

16-12/26/tlg-heykel.jpg

Oyunda Trico’nun hareketleri, davranışları ve etkileşimleri o kadar iyi yansıtılmış ki gerçekten evinde kedi, köpek veya kuş gibi en az bir evcil hayvan besleyenler bir süre sonra bu hayvanların psikolojisini bu sanal yaratıkta görmeye başlıyor. Oyunun bu yönü inanılmaz başarılı. Zamanla Trico'nun neleri sevip sevmediğini, ortama ve diğer şeylere olan tepkilerini gerçek bir karakter gibi öğrenip ona göre strateji geliştiriyorsunuz.

Oyunun hikayesindeki gizem sonuna kadar korunuyor ama son iki saatlik bölümde ne neymiş öğreniyorsunuz. Oyun boyunca merak hissi hiç tükenmiyor ancak zaman zaman 'atlama zıplama derdi son bulsa artık' dediğiniz anlar geliyor. Sorun değil, kalkın gidin biraz hava alın. Kapatın, ertesi gün devam etmek için can atacaksınız.

Performans ve Detaylar

Oyun Türkçe. Aslında oyunun kendine has bir dili var ve tüm diğer diller altyazıdan ibaret. Yani oyunun orijinal dili yok. Bana biraz Kızılderili lisanını anımsattı (gizli spoiler zira Kızılderili kültüründen çok ciddi esinlenmeler var). Ama artık Sony Türkiye bizi öyle alıştırdı ki bundan böyle Türkçe dublaj veya en azından altyazısız oyun çıkartılarsa zaten “ooo beyler olmamış bu!” deriz yani. Bu işin arkasındaki sevgili Mustafa Yiğit ve Sercan Sülün gıyabında tüm emeği geçen Sony Türkiye eğlence grubu ekibine de sevgilerimizi gönderelim.

16-12/26/the-last-guardian.jpg

Eğer oyunu PS4 ile oynarsanız çözünürlük 1080p. PS4 Pro ile oynarsanız 4K. Her iki konsolda da performans kaybı yok, oyun akıcı ve sorunsuz. Gerçi bazı yerlerde kamera açıları saçmalayabiliyor ama yakında bir update gelir. Zaten oyunda tek eleştireceğim şey kamera açılarının zaman zaman rahatsız edici olması. Ha bir de zıplama tuşunun alıştığımız geleneksel X yerine Üçgen olması. Neyse ki bunları değiştirmek mümkün.

Müzikler ve ortam sesleri ile eleştiriyi hak etmiyor. Benden tam not aldılar.

Oyunu rahatlıkla aileniz, çocuklarınız ile oynayabilirsiniz. Tam bir aile oyunu. Genel olarak bu güne kadar aldığı noktalara baktığımızda oyun 10 üzerinden 7’den aşağı not hiç almamış. Bence bu değer 8,5. 1,5 puanı da bahsettiğim kamera açıları filan yüzünden kestim.

16-12/26/the_last_guardian_ps4.jpg

Son Sözler

Oyun bittiğinde ise içinizde ekşimsi bir tat bırakıyor. Buruk bir his. Sanki evcil hayvanınız evden kaçmış. Bu hissin nedeni oyunun kötü bitmesi değil (bitmiyor) ama macera bittiği için buruk kalıyorsunuz. Neyse oynar görürsünüz.

Artık oyunlar ateş pahası. Yani bu oyuna 249 TL verecekseniz buna değer mi sorusunu iyi düşünmek lazım. Bunun cevabı kesinlikle kazanç ile alakalı ama çok para kazanan birisi için bile keyif almayacağı bir şey için bu parayı harcamak anlamsız. Bu sebeple rahatlıkla söyleyebilirim ki bu oyun parasını hak ediyor.

Trico’ya benden de selam söyleyin.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN