Türkülerin milleti!

Sözlük çalışması sırasında şâhitliğine başvurduğumuz çok sayıda şairimiz, yazarımız, ilim ve fikir adamlarımız oldu.

Bunların birçoğu asırlar öncesinde yaşamıştı, bir kısma hâlâ hayattaydı; eserlerinden seçtiğimiz mısralarla, cümlelerle anlamlandırmalarımıza şâhid oluyorlardı. O mısralarını, cümlelerini emsal olarak, örnek teşkil etmek üzere tariflerimizden sonra metne ekliyorduk.

Kelime ancak cümle içinde hayat bulur. Bazan bir kelimeyi tanımlamakta güçlük çektiğinizde bir şâhid işinizi kolaylaştırıverir. ‘Şair’ de bu tarifi zor kelimelerden sayılabilir. İşte Halil İnalcık’ın şu kısa cümlesi, şair tarifini tamamlayan bir şâhitlik değil mi? ‘Şair, fasih, beliğ ve de zarif olmalıdır’.

Biz bu cümleyi şâhit tuttuğumuzda Halil Hoca sağdı, 2016’da kaybettik. Geçen hafta şâhitlerimizden şair Ragıp Karcı’yı da beka âlemine uğurladık. Geçmişten şâhidlerimiz olduğu gibi, bugünden de var. Sezai Karakoç, Mustafa Kutlu, Rasim Özdenören, Adalet Ağaoğlu, Beşir Ayvazoğlu, Cihan Aktaş, Ali Ural ve daha yüzlercesi…

Bir atasözümüz: “Paran çoksa kefil ol, işin yoksa tanık ol” der.

Atalarımız bu sözü böyle söylemiş olabilir mi? Biz bu soruyu sorarken zihnimiz tanığın yerine çoktan ‘şâhid’i koymuştur bile. Tanık eski bir kelimenin canlandırılması şeklinde 20. yüzyılda yeniden dolaşıma sokuldu. Tanığın tanı-mak kökünden türetildiği sanılır. Eski Türkçe tanu-mak, konuşmak demektir. Tanuk da bu durumda konuşan, söz söyleyen demek olur. Şâhid de bunu yapmaz mı?

Buna rağmen, geçmişte şâhid tanığı unutturmuştur. Bunun bazı sebepleri olmalıdır. Dilimize arapçadan geçen bu kelimenin türevlerinin tesiri bu sebepler arasında sayılmalıdır. Şâhid, şahadet/şehadet, şehid, şüheda…

Şehid’in şâhidle ilişkisi arapça bilmeyenler için meçhul olabilir. Şehid, ‘şâhitlik eden’dir, yani ‘şâhid’dir! Şehid Allah’ın şâhididir. Allah yolunda ölüme yürüyenin, Allah’ın cennetine erişmesi ve buna şâhidlik etmesi… Kıyamet gününde Hz. Peygamber’le birlikte geçmiş ümmetler hakkında şâhitliği isteneceği için de ona şehid denildiği ifade edilir. Şâhid’i tanık yapsak da ‘şehid’e aynı kökten uydurulmuş bir kelime bulamayız.

Şahadet/şehadet şahitlik etmek… Kelime-i şehadet, yani şehadet kelimesi... “Eşhedü enlâilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhu ve resuluhu” Şâhidlik ederim ki Allah tekdir ve Muhammed onun kulu ve elçisidir…Bu şâhitliği yerine getiren Müslüman olur!

Şâhit kelimesini yaşatan bazı deyimleri de unutmamak lâzımdır. Şâhit getirmek, şâhit göstermek, şâhit olmak, şâhit tutmak…Bu tamlamaları ‘tanık’la yenileyebilir miyiz? Yenileriz de, söz böylece yerine varır mı?

Ragıp Karcı’dan söz etmişken, onun Sözlük’te şâhidlik ettiği kelimelerden biri de ‘türkü’dür. Türkü, ‘türkî’ yani, ‘Türk’e ait, Türk’le ilgili’ kelimesinde nisbet ‘î’sinin söyleyişte ‘ü’ye dönüşmesi sonucu ortaya çıkmıştır. Farklı gibi görünen bu iki kelimenin Osmanlıca yazılışı birdir. ‘Şarkı’nın, ‘şarkî’den dönüşmesi gibi.

Türkünün, bu durumda, Türklere ait bir müzik tarzı olduğu kolaylıkla anlaşılabilir. Nitekim, sözlükte ‘türkü’ şöyle açıklanmıştır: “Türk halk şiirinde ve mûsıkîsinde bir şekil (form).” Bu anlamın üç şahidi var. Birisi 20. Yüzyıl yazarlarından Ahmet Refik: “Ardahan ve civarında daha bu tarzda pek hazin türküler söylüyorlar.” Ragıp Karcıya ait örnek, bazı türkülere atıf ihtiva eder: “Türküler toplamalıyım kaşların karasına.” İlk aklımıza gelen, şu türküdür: “Karadır kaşların ferman yazdırır/Bu dert beni diyar diyar gezdirir!”

Türkü kelimesini sırf bize ait bir kelime olmaktan çıkarıp anlamını genişletecek tarzda “müzik, ezgi, melodi” şeklinde açıklamamıza yol açan cümleyi şaşırtıcı şekilde Ahmet Hamdi Tanpınar kurmuştur: “Şiir bu iç benliğin nağmesi, türküsü idi.” Bu cümle, Tanpınar’ın klasik Türk mûsıkîsine merakı bilinirse, ilk ağızda şaşırtıcı görülebilir. Fakat o “bizim romanımız türkülerimizde” diyen adamdır. Şunu söyleyebiliriz: Tanpınar klasik mûsıkîmizi sevdiği ve benimsediği kadar, türkülerimizi de benimser ve bilhassa Beş Şehir kitabında Huzur romanında birçok defa, türkülerden söz eder. Hatta bir yerde “Biz bu türkülerin milletiyiz” der…

YORUMLAR (3)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
3 Yorum