Vahap Çoşkun: 'Kürt sorunu yoktur' söylemi AK Parti'ye Doğu'da oy kaybettirdi

Vahap Çoşkun: 'Kürt sorunu yoktur' söylemi AK Parti'ye Doğu'da oy kaybettirdi

Akil İnsanlar Heyeti Üyesi, yazar Doç. Dr. Vahap Çoşkun: "Kürt sorunu yoktur', 'Kürtler bizi anlamıyor' söylemleri Doğu ve Güneydoğu'da AK Parti'ye oy kaybettirdi" dedi.

Akil İnsanlar Heyeti Üyesi ve Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Vahap Çoşkun, 7 Haziran genel seçimlerinde 'Kürt meselesi yoktur', 'Kürtler bizi anlamıyor' şeklindeki söylemlerin Doğu ve Güneydoğu'da AK Parti'ye oy kaybettirdiğini söyledi. Koalisyon ihtimallerini de değerlendiren Çoşkun, AK Parti-MHP hükümeti kurulursa çözüm sürecinin biteceğini belirtti. 

7 Haziran genel seçimlerinden sonra Doğu ve Güneydoğu'da oluşan siyasi atmosferi ve dengeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde 2002 seçimlerinden sonra ikili bir siyasi denge oluşmuştu. Bu, AK Parti ile HDP arasındaki bir dengeydi. Bu bölgelerde hep bu iki siyasi partinin ağırlığı vardı; diğer partiler tamaman tabela partisiydi. Ancak 2015 seçimlerinden sonra bu tabloda da önemli bir değişik meydana geldi. AK Parti'nin bölgedeki oyları azaldı. HDP hem bölgede hem de Türkiye'nin batısından ciddi oy aldı. Bu tablo ancak AK Parti'ye oy veren Kürtlerin HDP'ye oy vermesi ile açıklanabilir. Bence bu durumun iki önemli nedeni var: Birinci; seçim sürecinde AK Parti'nin çözüm sürecini parantez içine alması ve çözüm sürecini bir şekilde itibardan düşürmesiydi. Kürtlerden oy alamamasının temel sebeplerinden biri bu. Çünkü AK Parti'ye oy veren Kürtlerin çözüm sürecine atfettikleri anlam çok büyüktü. AK Parti'ye destek veren Kürtlerin en büyük motivasyon kaynağı; çözüm süreciydi. İkincisi ise Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kürtlerin ikincileştirilmesi ve rencide eden bir dil kullanması. Örneğin; 'Kürt meselesi yoktur', 'Kürtler bizi anlamıyor' şeklindeki ifadeler AK Parti'ye oy veren Kürtlerde ters etki yaptı. AK Parti'nin bölgedeki etkinliği ciddi oranda düştü. Bundan sonraki süreçte Kürt oyların AK Parti'ye dönüp dönmeyeceği ise hem AK Parti'nin izleyeceği siyasete hem de HDP'nin göstereceği performansa bağlı olduğunu düşünüyorum. 

Kürtler, daha özgürlükçü ve demokratik bir ülke istiyor

Kürt seçmen bu tavır değişikliğiyle ne mesajı verdi?

Kürt seçmenler aslında iki önemli mesaj verdi. Birincisi; Türkiye parlamentosuna hevesle girme gayreti içinde olduklarını gösterdiler. Türkiye'deki Kürtler; Türkiye'de yaşamak konusunda ciddi bir iradeye sahipler. Kürtler bu sonuçlarla Türkiye'den ayrılmak gibi veya sınırlarla ülkeyi bölmek gibi bir istekleri olmadıklarını gösterdiler. İkinci sonuç ise Kürtler bu sonuçla Türkiye siyasetinin merkezine yürüdü. Ama aynı zamanda bu merkezi ve bu siyasi merkezin kabullerini sorgulamak istediklerini de ifade ettiler. Nasıl mı? AK Parti nasıl 2002'de siyasetin merkezine yürüdü ve birçok şeyi değiştirdi. Kürtler de aynı şekilde yürüyüp, daha özgürlükçü ve demokratik Yeni bir Türkiye istiyor.

HDP'ye oy veren Kürtler de dindar

'AK Parti, dindar Kürtlerin oylarını kaybetti?' 'Dindar Kürtler HDP'ye oy verdi?' şeklinde seçim sonrasında oluşan yorumlara katılıyor musunuz? 

'Dindar Kürtler AK Parti'den vazgeçti, HDP'ye oy verdiler' şeklindeki bir okuma doğru bir okuma değil. HDP'ye oy veren Kürtler de dindar. Kürtlerin çok büyük bir kısmı mütedeyyin bir anlayışa sahiptir. Bu noktada AK Parti'ye oy verenler ile HDP'ye oy verenler arasında dindarlık konusunda çok büyük bir farklılık yok. Burada sorulması gereken soru daha önce 'AK Parti'ye oy veren Kürtler,  AK Parti'ye neden oy vermedi? ' sorusudur. Seçim sonrasında Kürtleri suçlayan bir dil kullanıldı. Bu son derece yersiz ve  siyasetten de kabul edilemez olduğunu ifade etmem gerekiyor. AK Parti sadece Doğu'da değil, Türkiye'nin birçok noktasında oy kaybetti. Kürt seçmenlerin daha keskin biçimde yön değiştirmesinin nedeni; çözüm sürecinin parantez içine alınması. AK Parti çözüm süreci başlatan bir partiydi ama seçim sürecinde süreci başlatan bir parti kimliğinde davranmadı. 28 Şubat'ta Dolmabahçe'de yapılan mutabakat ciddi umutlar doğurmuştu ama seçim sürecine girer girmez bütün adımlar durduruldu. Bu nedenle Kürt seçmenin böyle bir tepki vermesi son derece doğal. 

Çözüm süreci seçimle beraber donduruldu

Peki, sizce AK Parti neden böyle bir tavır değişikliğine gitti?

AK Parti'nin içinde yaşanan mücadelelerin süreçle doğrudan bir ilgisi var. Benim kanaatime göre; 28 Şubat'tan sonra Davutoğlu hükümeti, çözüm sürecini tamamlayan hatta 30 yıllık bir savaşı bitiren bir hükümet olma gayesiyle seçimlere girecekti. Çözüm sürecini sahiplenen bir siyasetten çözüm sürecine karşı bir siyasete gidildi. AK Parti seçim döneminde özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yürüttüğü bir stratejiyle 'Türk milliyetçisi' oyları almak için kullandığı 'milliyetçi' dil Kürt seçmeni etkiledi. 

Bu noktada bir devlet projesi olarak başlayan 'Çözüm Süreci' seçime kurban gitti, diyebilir miyiz?

Bence çözüm süreci seçime kurban gitti. Bu yanlış bir tercihti. Çözüm Süreci 2013'ün başında başladı. Arada geçen süre içinde 2 önemli seçim yapıldı. Biri, Cumhurbaşkanlığı seçimleri diğeri yerel seçimler. Her iki seçimde AK Parti çözüm sürecini sahiplenen bir dil kullanmıştı. Ve bu seçimleri hükümet ve Erdoğan, Gezi olaylarına, 17 Aralık operasyonları gibi ciddi krizlere neden olan olaylara rağmen kazanmıştı. Ama bu seçimde AK Parti'nin sürecin karşında bir pozisyonda yer almasını sonucu ağır oldu. Kürt seçmen tavrını sandıkta sert bir biçimde gösterdi.

Her şey PKK baskısına bağlanamaz

Doğu ve Güneydoğu'nda PKK'nın seçmenlere baskı yaptığı şeklinde iddialar ve yorumlar var. PKK seçmene sandıkta baskı yaptı mı? Siz bu açıklamaları bölgede yaşayan biri olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kırsal bölgelerde PKK'nın etkili olduğu alanlarda bu tür baskılar söz konusu olmuş olabilir. Ancak bütün seçim sonunu PKK'nın baskısı ile elde edilmiş bir sonuç olarak göstermek en büyük yanlışlardan biri olur. HDP İstanbul'da bir milyona yakın oy aldı. Bunu sadece baskıyla ifade edemeyiz. HDP zaten asıl oyunu şehirlerden elde etti. HDP bu seçimlerden büyük şehirlerin çoğundan oy çıkardı. 6 milyon oy alan siyasi bir hareketten ve 26 ilden milletvekili çıkartan bir partiden bahsediyoruz. Bütün bunların hepsini 'PKK'nın baskısı' diyerek okuma yapmak tamamen siyaseti de yanlış okumak anlamına gelir.

AK Parti-MHP koalisyonu çözüm sürecini bitirir

Peki, önümüzde bir koalisyon hükümeti kurulacak gibi görünüyor. Sizce hangi koalisyon senaryoları gerçekleşirse; çözüm süreci devam eder ya da etmez?

Türkiye'nin çözüm sürecini devam ettirmekten başka bir çaresi olduğunu düşünmüyorum. Bu çok açık ve net. Bu meselenin artık silahla çözülemeyeceğini anladık. Bu sorun, demokratik adımlarla çözülecek. Herkesin çözüm sürecine sahip çıkması gerekiyor. Seçim sırasında AK Parti'nin çözüm sürecini yok sayan politikalarına rağmen ben yine de Davutoğlu'nun çözüm sürecini sürdüreceğini düşünüyorum. Eğer bir koalisyon hükümeti kurulursa, kurulacak hükümetin profili çözüm sürecine olan bakışı da değiştirecek. Benim gönlümden geçen AK Parti ile HDP'nin bir koalisyon oluşturmasıydı. Hem çözüm süreci açısından hem de sembolik olarak çok önemli olacaktı. Türkiye'de muhafazakarlar ve Kürtlerin birlikte yapacağı bu ortaklık büyük bir anlam ifade edecekti. Diğer koalisyon senaryoları ise AK Parti-MHP ya da AK Parti-CHP koalisyonu. AK Parti-MHP hükümeti çözüm süreci için en arzu edilemeyecek koalisyon. MHP'nin içinde olduğu herhangi bir süreçte çözüm süreciyle alakalı herhangi bir adım olmaz. MHP, bunu çok açık bir şekilde dillendiriyor. Dolayısıyla siz MHP ile herhangi bir hükümet kurarsanız, çözüm süreciyle alakalı bir adım atmamayı da göze alır. Böyle bir koalisyonun anlamı çözüm sürecini bitmesi anlamı gelir. 

Türkiye için en hayırlı koalisyon: AK Parti-CHP

Diyelim ki AK Parti-MHP koalisyonu kuruldu. Peki, çözüm süreci nereye gider?

AK Parti'nin MHP ile koalisyon kurması uzun vadede AK Parti'ye zarar verir. Birincisi çözüm sürecini yürütemezsiniz. Çözüm sürecinin yürümemesi Türkiye'nin hem demokratikleşmesinde hem de ekonomik istikrarında ciddi sıkıntılar yaratır. İkincisi Kürtlerin pozisyonu noktasında koalisyon kurması bölgede azalmış olan AK Parti oylarını daha da düşürür. AK Parti Doğu'da MHP ve CHP gibi bir tabela partisi olur. O nedenle uzun vadede bu koalisyon Türkiye'ye hayır getirmez. AK Parti ile CHP arasında kurulacak bir koalisyonun ise önemli avantajları var. Birincisi dış dünya böyle bir koalisyonun kurulmasını istiyor. Böyle bir koalisyon Türkiye'nin son dönemde Batı'yla gerginliklerini azaltmasını sağlayabilir. İkincisi AK Parti-CHP koalisyonunu Türkiye'deki iş çevreleri de destekliyor. Üçüncü avantaj böyle bir koalisyonu en çok oy alan iki partinin oluşturması toplumda büyük bir uzlaşma ortamı da yaratır. Dördüncü avantaj ise böyle bir koalisyonda çözüm sürecini yürütmek daha mümkün görünmektedir. CHP'nin çözüm sürecine bir katkı olmamıştır ama en azından mutlak bir karşıtlık içinde de değildir. AK Parti-CHP koalisyonu en iyi şeçenek gibi duruyor.

Çözüm süreci içinde pek çok faktör olduğunu biliyoruz. Abdullah Öcalan ve Kandil'den de sürekli mesajlar geldi. Öcalan ve Kandil seçimden sonraki tabloyu ve çözüm sürecini nasıl okudular?

Öncelikle HDP yanlış bir seçim kampanyası yürüttü. HDP'nin iki türlü siyaset yürütme imkanı vardı. Ya çözüm sürecine tamamen sahip çıkacaktı ya da toplumun belirli kesimlerinde var olan Erdoğan ve AK Parti karşıtlığını kullanacaktı. HDP ikinci şeçeneği seçti. Aslında bu karşıtlık kampanyası HDP'ye çok fazla oy getirmedi. HDP, en çok oyu AK Parti'ye oy veren Kürtlerden aldı. HDP bu karşıtlık stratejisini seçim sonrada sürdürmek istedi ama Kandil HDP'nin bu tavrını eleştirdi. Hem Muzaffer Ayata hem de Murat Karayılan seçimin bittiğini, seçimin bitmesiyle yeni bir dengenin oluştuğunu ve HDP'nin kendi prensiplerini de belli ederek AK Parti ile uzlaşmaya gitmesi gerektiğini hatırlattılar. Bu çağrıdan sonra HDP'nin tavrının değiştiğini ve bütün koalisyon ihtimallerine açık olduğu görüyoruz. Öcalan'ın ne düşündüğünü henüz bilmiyoruz. Nisan ayından beri herhangi bir açıklaması yok. Ancak Öcalan'ın daha önce izlemiş olduğu siyasete baktığımızda mutlak AK Parti ve Erdoğan karşıtlığı üzerine oturan bir siyaseti onaylamayacağını düşünüyorum. 

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN