Görüşler

Venezuela’da yaşananlar: II. Domuzlar Körfezi çıkarması

Venezuela’da yaşananlar: II. Domuzlar  Körfezi çıkarması

Süleyman Demirel Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü doktora programından Emrah Kaya, ABD yönetiminin Venezuela devlet başkanı Maduro’yu düşürmek için 60 yıl önce Küba’da gerçekleştirilmeye çalışılan çıkarmanın tekrarının denediğini belirtiyor.

Küba, Fidel Castro ve Che Guevara’nın 1959 yılında gerçekleştirdiği devrim öncesi ABD yanlısı diktatör Fulgencio Batista tarafından yönetiliyordu ve ABD tarafından sömürülüyordu. Castro ve Che’nin yaptığı sol devrimle aslında ABD’nin en önemli korkusu gerçekleşti. ABD’nin arka bahçesi olarak gördüğü Latin Amerika’da artık sol bir yönetim vardı, yönetim ideolojisini yaymaya çalışıyordu ve ideoloji ihracının diğer ülkeleri etkileme ihtimali yüksekti. Küba üzerinde nüfuzunu tekrardan kurabilmek ve Sovyetler Birliği’ni bölgeden uzak tutabilmek için ABD’nin yapması gereken devrimin başındaki isim olan Castro’yu devirmekti. Bu nedenle Castro’ya defalarca suikast girişiminde bulunan ABD, sürgünde olan Kübalıları örgütledi ve CIA’nın öncülüğünde Domuzlar Körfezi’ne çıkarma yaparak Ada’yı işgal etmeye çalıştı. Ancak 1961 yılının Nisan ayında başlatılan işgal girişimi başarısızlıkla sonuçlandı. İşgalin başarısız olmasının ABD için hem iç hem de dış siyasette olumsuz etkisi oldu. Örneğin ABD, prestij kaybına uğrarken Küba Devrimi ile yöneticileri güç kazandı ve Havana Sovyetlerle yakınlaştı.

İLİŞKİLERE KISA BİR BAKIŞ

Monreo Doktrini’nden sonraki süreçte Venezuela, ABD’nin arka bahçesi olan ülkelerden biri oldu. 1958’de partiler arasında imzalanan Punto Fijo Paktı ile Venezuela’da askeri darbelerin önüne geçilmeye çalışıldı. Pakt, ülke siyasetinde olumlu sonuçlar doğururken kurulan düzen diğer Latin Amerika ülkelerine örnek olarak gösterildi. Genel olarak sağ partiler, yönetimde söz sahibi olsa da bazı dönemlerde ise daha ulusalcı politikalar izleyen partiler de yönetime geçti. 1990’da Sovyetler Birliği’nin dağılması liberalizmin zaferi olarak kabul gördü ancak Venezuela’da yapılan 1999 seçimi bu düşünceye ilk darbeyi vurdu. Seçimleri kazanan Hugo Chavez’in kapitalizme ve ABD’ye karşı mesafeli olduğu biliniyordu. Ulusal çıkarları için izlediği politikaların ABD’nin çıkarlarıyla çatışması Chavez’i hedef haline getirdi ve ABD’nin desteklediği çeşitli darbe girişimleri yaşandı. Ancak girişimler başarısızlıkla sonuçlanırken Chavez, Küba, Rusya ve Çin gibi ülkelerle yakın ilişkiler kurdu. Böylelikle ABD’nin korkusu ikinci kez gerçekleşti. Karizmatik bir isim olan Chavez’in 2013 yılında hayatını kaybetmesiyle başa Nicolas Maduro geçti. Donald Trump’ın 2016’da ABD’nin başkanı olarak seçilmesiyle birlikte Washington, Venezuela üzerindeki baskıyı arttırdı ve hatta Trump, Venezuela’ya askeri müdahalede bulunabileceklerini dile getirdi. Venezuela ekonomisine uygulanan ambargo, özellikle petrol endüstrisini hedef alan yaptırımlar, Maduro’nun popülist söylemleri ve hatalı politikaları ile birleşince ülke ekonomisi çöktü. ABD’nin bu süreçte politikası Venezuela içinden başlayacak bir tepki ile Maduro yönetimini devirmekti ve bu amaçla muhalefet lideri Juan Guaido’yu destekledi. ABD’nin desteğini arkasına alan Guaido, bazı ülkeler tarafından geçici devlet başkanı olarak tanındı. Kısa bir süre önce gerçekleştirdiği paralel seçim sonrasında ise kendisini parlamento başkanı olarak ilan etti. Ancak ABD ve Guaido, Maduro’yu destekleyen Venezuela ordusunu taraf değiştirmeye ikna edemedi ve Maduro yönetimini devirerek kontrolü sağlayamadı.

Günümüzde artan küresel sorunlar, askeri ve siyasi rekabetlerle birlikte ekonomik sıkıntılar ABD’yi önemli ölçüde zorluyor. Küreselleşme yerine ulusalcılığı savunan Trump, arka bahçesi olarak gördüğü ülkelerde tam olarak kontrolü sağlamaya çalışıyor. Bölge ülkeleri arasında Venezuela, özellikle dünyada kanıtlanmış en büyük petrol rezervi ve önemli altın madenleri nedeniyle ilk sırada geliyor. Ayrıca Rusya ve Çin, Latin Amerika’da her geçen gün etkileri artmaya çalışırken Rusya’nın Venezuela’daki askeri varlığı Washington’u rahatsız ediyor. Son dönemlerde ABD ile Rusya arasında artan enerji merkezli rekabet Venezuela’yı daha değerli hale getirdi. Bunun karşısında Venezuela’nın tekrardan ABD etkisine girmesi yani merkez-çevre ülkeleri arasındaki ilişki kapsamında Venezuela yönetiminin ABD’ye yakın olması, sermayenin ABD’ye aktarımı, kapitalizmin genişlemesi, Çin ve Rusya’nın bölgede etkisizleştirilmesi, küresel siyasette İsrail’e karşı olan cephenin zayıflaması için önem taşıyor. ABD, dünyanın COVID-19 sorunuyla mücadele ettiği bir dönem de bile Venezuela ve Küba’ya uyguladığı ambargoyu hafifletmediği görülürken salgının yarattığı olumsuz etkileri, bu ülkelerdeki yönetimleri devirmek için araç olarak kullandığı söylenebilir.

ABD, Venezuela üzerindeki politikalarından vazgeçmezken 3 Mayıs günü silahlı bir grup Kolombiya’dan deniz yoluyla Venezuela’nın başkenti Karakas’a yakın bir bölgeye geldi. Ancak silahlı grup ile Venezuela güvenlik güçleri arasında çatışma çıktı ve çatışmada sekiz kişi hayatını kaybederken iki ABD vatandaşı yakalandı. Paralı asker olan iki kişinin üzerinden ABD pasaportu ve merkezi Florida bulunan özel güvenlik şirketi Silvercorp USA’ye ait dokümanlar çıktı. ABD vatandaşı eski bir paralı asker olan Silvercorp USA’nın kurucusu Jordan Goudreau, yayınladığı video ile ‘Gedeon Operasyonu’ adını verdikleri bu çıkarmayı üstlendi ve 300 kişinin daha bulunduğunu söyledi. Karakas’ta olağanüstü güvenlik önlemleri alınırken 25 bin kişilik bir kuvvetle başlatılan operasyonda 13 kişi daha yakalandı. Ayrıca telsizler, makineli silahlar ve çeşitli asker teçhizat ele geçirildi. Maduro yaptığı açıklamada, başarısız olan çıkarmanın arkasında ABD’nin bulunduğu ve kendisinin hedef alındığını söyledi. Goudreau, ABD yönetiminin operasyon ile bir bağlantısının bulunmadığı belirtti. Oluşturulan 300 kişilik gücün ise ABD’li zenginler tarafından desteklendiğini açıkladı. Goudreau ayrıca Venezuela muhalefetinin lideri ve ABD tarafından Venezuela’nın geçici başkanı olarak tanınan Juan Guaido ile anlaştıklarını dile getirdi.

Maduro da anlaşmaya dair metni açıkladı ve yapılan anlaşmanın 212.9 milyon dolar olduğunu söyledi. Ancak Guaido, yazılı açıklama ile iddiaları yalanladı. Silvercorp USA için çalışan ve Venezuela güvenlik güçleri tarafından yakalanan paralı asker Luke Alexander Denman, yaptığı açıklamada Venezuelalı insanların ülkelerinin kontrolünü geri almalarına yardım etmeye çalıştığını dile getirdi. Bunlara 2018’de Maduro’ya karşı düzenlenen başarısız bir darbeye katılması sonrası ülkeyi terk eden ve Guaido’yu destekleyen eski General Cliver Alcala, kısa süre önce ABD, Kolombiya ve Guadio’nun Maduro’yu devirmek için askeri birim kurma konusunda anlaştığını ve bu birime silahların teslim edilme görevinin kendisine verildiğini açıklamıştı. Bu noktada Maduro yönetimini devirmek amacıyla başlatılan Gedeon Operasyonu’nun arkasında ABD, Kolombiya ve Guaido’nun bulunduğu ihtimalinin güçlendiği söylenebilir.

Yakalanan kişilerin suikast ve darbe yapacakları iddiası gündeme gelirken Maduro, Silvercorp USA şirketi ile Trump’ın ilişkisi olduğunu ve şirketin Trump’a özel güvenlik sağladığını iddia etti. Ayrıca Maduro, söz konusu çıkarmada ABD’nin rolünün de olduğunu savunuyor. Ancak ABD yönetimi, başarısızlıkla sonuçlanan çıkarma girişimine dair iddiaları reddediyor. Örneğin ABD Savunma Bakanı Mark Esper, düzenlediği basın toplantısında ABD yönetiminin Venezuela’da yaşanan olaylarla bir bağlantısının olmadığını söyledi. Ancak ABD’de önemli isimlerden biri olan ve önceki Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, Twitter üzerinde yaptığı bazı paylaşımlar akıllarda soru işareti uyandırdı. Bolton, 1 Mayıs tarihinde yaptığı paylaşımında “Morning is coming to Venezuela-again” yani sabahın Venezuela’ya ‘tekrar’ geleceğini yazdı. 1 Mayıs’ta Bolton bu paylaşımı yaparken 3 Mayıs tarihinde ise Venezuela’da söz konusu olayların yaşanması çıkarmanın arkasında ABD olduğuna dair iddiaları güçlendiriyor.

SONUÇ OLARAK...

Aslında Gedeon Operasyonu’yla ABD yönetiminin bir bağlantısı bulunmayabilir. Neticede Silvercorp USA özel bir güvenlik şirketi olduğu için Guaido ile yapılan anlaşma kapsamında operasyonu başlatılmış olabilir. Ayrıca arka bahçesi de dahil olmak üzere dünyanın birçok yerinde darbe gerçekleştirmiş veya askeri müdahalede bulunmuş olan ABD’nin daha profesyonel bir çıkarma yapması beklenebilir. Ancak ABD’nin hem Latin Amerika hem de dünya siyasetinde kirli sicili, bağlantısı yoksa bile bu operasyonun ABD’de tarafından organize edildiği ya da desteklendiği ihtimalini güçlendiriyor. Diğer yandan Bolton’un sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımlar söz konusu iddiayı savunanlara önemli bir koz vermektedir. Son olarak Alcala’nın kurulması planlanan birime dair yaptığı açıklama sonrası uyuşturucu kaçakçılığı suçlamasıyla tutuklanması ve Goudreau’nun operasyonu üstlenmesi sonrası hakkında silah kaçakçılığı suçlamasıyla soruşturma açılması ABD’nin operasyona dair açıklamalarda bulunan kişilere karşı bunu bir cezalandırma yöntemi olarak kullandığı ihtimalini doğurmaktadır.

Neticede ABD yönetimi Maduro’yu iktidardan düşürmek istemektedir. 60 yıl önce Küba’da gerçekleştirilmeye çalışılan Domuzlar Körfezi Çıkarması’nın tekrarının denediği söylenebilir. Maduro’nun iktidardan uzaklaşması en azından Kıta’da ABD’nin elini güçlendirecektir. Ancak II. Domuzlar Körfezi Çıkarması diyebileceğimiz bu operasyonun başarısız olması şimdilik Maduro’nun elini güçlendirdi. Ayrıca Guaido’nun özel bir güvenlik şirketiyle anlaşma yaptığı iddiaları ve iddialara sadece yazılı açıklama yapması muhalefeti zor günlerin beklediğini göstermektedir. Son olarak yaşanan çıkarma sürecinde Kolombiya topraklarının kullanılması iki ülke arasındaki ilişkilerin daha da bozulmasına ve bölgesel tansiyonun yükselmesine neden olacağı aşikardır. Genelde Latin Amerika’da özelde Venezuela’da yaşanan bu çatışmaların ABD’nin istediklerini elde edinceye kadar süreceği söylenebilir.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Bunlar da İlginizi Çekebilir