Virüse bel bağlamayın

Doktorların söylediklerinden anladığım, korona virüsünün bir yaşam mücadelesi verdiği.

Varlığını sürdürmek için insana tutunuyor.
Tutunduğu insanı bazen öldürüyor.

Bunu muhtemelen isteyerek yapmıyor, çünkü tutunduğu insanı öldürünce kendisine de kötülük yapmış, bir bakıma kendi sonunu hazırlamış oluyor.
Bilim adamları virüsün bu özelliğine yani yaşama isteğine istinaden kendisini geliştireceğini yani mutasyona uğrayacağını ve bir müddet sonra tutunduğu insanı öldürmemenin bir yolunu bulacağını ümit ediyorlar.

Bilim adamlarının ümitlerinin boş çıkmamasını herkes gibi ben de temenni ediyorum.
İnsan da, aynı virüs gibi yaşama, varlığını devam ettirme mücadelesi veriyor.
Ciddi bir mücadele.

Baksanıza, bir anda sokakları, çarşıları, ofisleri boşalttık, evlerimize kapandık.
Kimseye elimizi uzatmıyoruz, kimseyle sarmaş dolaş olmuyoruz.

Ekranda film veya dizi seyrederken insanların birbiriyle tokalaştığını, birbirlerine sarıldığını görünce, sanki bir kuralı ihlal ediyorlarmış gibi, bir tuhaf oluyoruz, yadırgıyoruz.
Televizyonlar stüdyolarına konuk almamaya başladı, internet üzerinden canlı bağlantı kurmayı tercih ediyorlar.
İşi müsait olanlar işini internet üzerinden yapıyor. Bu eskiden de mümkündü, ama tercih etmiyorduk. Şimdi tercihe mecbur kaldık.
Çoluk çocuk, okula gitmiyor artık, uzaktan eğitime geçtiler.
Seyahat etmiyoruz, etmek istesek bile edemiyoruz.

Banknot kullanmamaya çalışıyoruz, parada virüs vardır belki. Kredi kartını temassız kullanabilen kullanıyor kullanamayan şifresini tuşladıktan sonra elini kolonyayla yıkıyor.
Eldivenler, maskeler, kolonyalar hayatımıza hiç girmediği kadar girdi.
Gündelik hayattaki bunca değişiklik doğal olarak insanların muhayyilesini de tahrik ediyor.
Herkes kendi zaviyesinden bakarak dünyada hiçbir şeyin artık eskisi gibi olmayacağını, he şeyin değişeceğini düşünüyor.
Bazı şeyler değişse iyi olurdu.
Fakat, değişme, kendi başına içi boş bir kavram.
İyi yönde mi değişecek, kötü yönde mi?

Bunu kestirmek, hele hele önceden tayin etmek çok zor.
İnsanlar ve ülke yönetimleri daha merhametli mi, daha müşfik mi, daha cömert mi olur virüs kontrol altına alındıktan sonra?
Devletlerin birbirinin maskesini, tıbbi alet edevatını gasp ettiğini bile gördük. Demek ki değişim, ters istikamete de meyyal.
Devletler vatandaşlarını izlemeyi sever.
İsrailli tarihçi (Homo Sapiens’in yazarı) Noah Harari virüsle mücadele sürecinin devletlerin izleme merakına yeni boyutlar getirebileceğinden endişe ediyor.
“Devletin vatandaşlarından 24 saat boyunca insanın ateşini ve kalp atış hızını kaydeden bir biyometrik bilezik takmasını talep ettiğini düşünün” diyor Hariri.
Devlet tarafından üretilen algoritmalar vatandaşlardan gelen verileri analiz edecek ve benim hasta olup olmadığımı devlet benden önce bilecek. Nereye gittiğimi, kimlerle görüştüğümü de bilecek.

Hoş şimdi de telefon sinyalleri, kullandığımız kartlar ve akıllı telefonlar sayesinde bilme imkanına sahip.
Böylece devletler, enfeksiyon zincirinin uzamasını önleyebilir, salgını daha kısa sürede durdurabilir.

Devam ediyor Harari:
“Kulağa çok hoş geliyor değil mi? Ancak madalyonun diğer tarafında ise bu sistemin hayata geçmesi için doğal olarak dehşet verici yeni izleme sistemlerinin meşru hale getirilmesi olacaktır. Mesela, benim CNN yerine Fox News sitesinde bir yerlere tıkladığımı bilmeniz sizin benim siyasi görüşlerim ve hatta belki karakterim hakkında bir şeyler öğrenmenizi sağlayacaktır.”
Öğrenince ne olur?

Bazılarını doğru kanalı izlediği için ödüllendirebilir.
Bazılarını da cezalandırabilir.
İnsanların karakteri de bozulur. Sicili temiz kalsın diye sevmediği kanalları seyredenler çoğalır.
Harari’nin cümleleri, değişimin ters yönde yani insan ve özgürlük aleyhine gerçekleşebileceğine dair bir uyarı niteliği taşıyor.

Dünyaya baktığımda, devletlerin ve büyük şirketlerin insan ve özgürlük lehine bir tercihte bulunacağına dair bir alamet görmüyorum.
Hepsi, mesaisini, bugün yaptığından geri kalmamanın ve mümkünse daha fazlasını yapmanın yöntemlerini geliştirmek için teksif ediyor.
Yani korona virüsünün insanlığın aklını başına getirmesini beklemek için ciddi bir sebebimiz yok.

YORUMLAR (15)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
15 Yorum