Deniz Çakır neyi temsil ediyor?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Deniz Çakır olayını da CeHaPe zihniyetinin örnekleri arasında sıralamıştı.

CeHaPe zihniyetinden kastı; dayatmacı, halka tepeden bakan, hazımsız kafa...

‘Bizi Hasolarla Memolar mı yönetecek’ sözünde ruhunu bulan seçkinci bakış...

Karşısında da Demokrat Parti’yi iktidara taşıyan ‘Yeter Söz Milletindir’ sloganı var.

Aydın, sanatçı ve kaymak tabaka düşmanlığının kökenlerinde, o sınıfsal çekişmede kristalize olan kötü hatıraların mirası, bugünkü iktidar kavgalarına yansımaları yatıyor.

Başörtülülere, “Burası Arabistan değil” diye sataştığı suçlamasını şiddetle reddediyor gerçi Deniz Çakır.

Başörtülülerle aynı mekanı paylaşmaktan rahatsız olduğu ithamını, asılsız ve utanç verici buluyor. Aksine, kendisinin tacize maruz kaldığı iddiasında.

Her ne kadar...Yaşamı boyunca her türlü ayrımcılığa karşı sergilediği duruşla da örtüşmediğini, üstüne oturmadığını, haksız önyargılara ve yargısız infaza kurban gittiğini söylese de...

Yaşam biçimi taraftarlığından dolayı, başörtülüleri aşağılayan sözleri ağzına yakıştıranlar, Deniz Çakır’ı olağan şüpheli görenler, peşinen ‘yapmıştır’ diyenler de az değil.

Bir tek, ‘CeHaPe zihniyeti’ denen şeyi ne kadar temsil ettiğinin üstünde duran yok.

Küçümser bakışları ve sözleriyle hakaret eden taraf mı, hakarete uğrayan mı, hangisi doğru, kim haklı, gerçek ne gibi sorular, artık yargı sürecinde cevabını bulacak.

Kesin olan, CeHaPe zihniyetinin geçmiş günahlarının da ona yazıldığı ve sadece suçlandığı eylemin değil, o kabarık sınıfsal sabıkanın hesabının da ondan sorulduğu...

***

Erdoğan’ın güçlü özeleştiri verdiği alanların başında, kültür ve sanat geliyor.

Ekonomik ve askeri güçle kazanılamayacak savaşların; sinema, edebiyat ve müzik eserleriyle kazanılabildiğini hatırlatmadı mı yine!

Üstüne, kültür ve sanatta başarıyı, terörle mücadele başarıları gibi bir beka meselesi olarak önemsediğini bildirmedi mi!

Ve son 16 yıla baktığında, en çok bu alanda yeterince mesafe katedilememesine hayıflandığını!...

Özgürlük olmayan yerde özgünlük olamayacağını, yasakçı ortamda kültür ve sanatın serpilemeyeceğini söyleyip, kültürel çölleşmeden de yakınarak içerlememiş miydi daha önce!

O seçkincilik suçunu işlediyse bile Çakır sadece kendisini temsil ediyor; bütün seçkinler sınıfı ile oyuncular ve sanatçılar zümresi adına işlemedi.

CeHaPe zihniyetinden de değil, kendi davranışlarından yargılanıp hesaba çekilebilir ancak.

Geçmiş hesaplaşmaların gölgesinden çıkamaz, hapsolduğumuz bu toptancı rövanş sarmalını kıramazsak nasıl kazanılacak o beka mücadelesi?

10 milyondan fazla Haso ile Memo, devletten düzenli sosyal yardım alıyor. Ve bu yardımları vergileriyle karşılayan sermaye seçkinlerinden, çoğunlukla hazzetmiyor. Onları kan emen, ülkenin kaymağını yiyen, sömürgen ve hain asalaklar olarak görme eğiliminde.

Siyasi tercihleri uyuşmayan aydın ve sanatçılara düşmanlık da cabası. Ha babam nefret körükleniyor, militan tribün amigoları tarafından.

Beyin ve sermaye göçü ile velinimetler kaçırtılır da seçkinler küstürülür, aramızda barındırılmazlarsa...Bu vergiyi kim üretecek, Cumhurbaşkanı’nın hedeflediği kültür sanat zaferini kim getirecek, sormazlar mı?

Sevmek, sevdirmek şart değil ama...

Seçkinler Hasolarla Memoların eşit söz hakkını, Hasolarla Memolar da seçkinlerin hayat hakkı ve özgürlüklerini tanımadıkça, bu kan davası toplumsal sulha bağlanmadıkça nasıl?

YORUMLAR (91)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
91 Yorum