Sana yapılsın istemiyorsan yapmayacakmışsın

“6 yaşında evlendirilen çocuk gelin” skandalı, dini bir cemaat ve vakıfla değil de CHP camiasından bir dernekle ilişkilendirilseydi... Yani yedi göbek uzaktan bir irtibatı, iltisakı kurulabilseydi...

AK Parti Sözcüsü Çelik, yine ‘suç şahsidir’ diye herhangi bir kesime genellemeden mi tepki gösterirdi?

Dava sürerken sanıkların kimliğini afişe etmekten kaçınır mıydı?

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, suçlanan tarafın adını yine hiç anmaz mıydı? Mağdurdan yana davaya müdahil olmakta 2 yıl gecikir miydi?

İktidar medyasının ilgili haberlerine bakın. Kerhen, yasak savmak için girdikleri haberlerde hiçbir isim, resim ve kimlik detayı yok. Yargı yerine geçip kimseyi peşinen tacizci, tecavüzcü, sapkın, pedofil ilan etmiyorlar. Bir kesime mal edip toptan karalamıyor, “falancaların zihniyeti işte budur” yaygarası basmıyorlar. Hukuka, lekelenmeme hakkına son derece saygılı ve dikkatli bir dilleri var. Bravo!

Fakat CHP’yle ilişkilendirebilseler, her detayı çarşaf çarşaf yayınlamazlar mıydı? “CHP işte budur” demezler miydi? Sanıkların iltisak ve irtibatlarını yine saklarlar mıydı? Suçu, yargıda kesinleşmiş gibi sunmaktan sakınır ve sözlerini esirgerler miydi?

Tersinden gidelim...

Bir tecavüz haberinde, sanığın varsa bir muhalefet partisine üyeliği, onu öne çıkarmayan medya nasıl karşılanırdı? İktidar cenahı, faili karartmakla ve partiyi korumakla suçlamaz mıydı? Suçun sorumluluğuna, bırakın o siyasi partiyi, bütün bir Altılı Masa’yı ortak etmezler miydi?

Hatırlayın! İktidar ve medyasından, suçun şahsiliği ilkesine ve yargısız infazdan korunma hakkına saygı isteyenlere denmedik ne kaldı? Suçluyu korumakla, suçu örtbasla suçlandıkları son örnekler çok taze daha.

İYİ Partili Örs’ü Meclis’te darp eden Zafer Işık, CHP milletvekili olsaydı, AK Parti’nin tepkisi yine böyle mi olurdu?

Sözcü Çelik, üzüntü bildirdi sadece. Şiddete başvuran milletvekillerine kınaması yok, uyarısı bile yok. Sorumluluğu da Kılıçdaroğlu’na yıktı. O başlatmış.

Zannedersiniz AK Parti’ye terörist, hain, devlet düşmanı, ajan, gayrimilli filan diye bağırıp çağırarak kışkırttı. Onun için suç, Kılıçdaroğlu’nda.

Sofuoğlu denen, zırvalarıyla meşhur bir profesör, AK Partili Işık’ı Twitter’dan kutladı. “Ecdat geleneğidir, elleri dert görmesin” diyerek.

Bir akademisyen, CHP’linin AK Parti’liye şiddetini böyle alkışlasa ne olurdu? Şiddeti övmek, teşvik etmek, propagandasını yapmaktan o dakika işlem görmez miydi? Provokatif paylaşımdan gözaltı ve hatta tutuklamaya gitmez miydi iş?

Bir ucuz marketçi, ulu orta ölümle tehdit edildi. AK Parti Sözcüsü dün hala marketçiyi suçluyordu. O da mı suçu kendinde arasın, ne yaptı da kendini ölümle tehdit ettirdiğini mi sorgulasın!

İktidarda CHP olsa AK Parti, ‘burası dağ başı mı’ feryatlarıyla ayağa kaldırmaz mıydı dünyayı? Savcısı, polisiyle nerede bu devlet demez miydi? Siyasi otoriteyi, boşluk bırakmadan kanun hakimiyetini sağlamaya çağırmaz mıydı?

İçişleri Bakanı, İBB’de terörle iltisaklıların çalıştığını söylüyor. Zan altında bırakılan bir çalışan, dava açtığında ise ‘ama teröristlikle suçlarken isim vermedi, siyaset yapma özgürlüğünü kullandı’ diye savunuluyor.

Münasebetsiz bir şakadan şarkıcı tutuklatan o suç duyuruları, siyasi kampanyalar, gürleyen yetkililer, şikayet kuyruğuna giren STK’lar neydi peki?

Gülşen isim de vermiş, sahnedeki bir arkadaşına takılmıştı. Özgürlük kullanımı sayılmadı, bütün İmam Hatiplileri karalamış gibi muamele gördü, özür dilemesi de kurtarmadı.

Yahut... ‘Çocuk yaşta evlendirilme’ davasında sergilenen göz yaşartıcı hukuk duyarlılığı, 5 yıl önceki şarkı sözlerinden dolayı Sezen Aksu’nun kapısında terör estirilirken de sergilenmiş miydi?

Demek ki neymiş; kendine yapılmasını istemediğini, sen de başkasına yapmayacakmışsın.

Hocalar dinin, cemaatler İslam’ın kendisi değil

‘Din düşmanları, İslam’a saldırıyor’ hassasiyeti, dini yapılardaki sorunların üstünü örtme kalkanı gibi yine harekete geçirildi.

Din anlatıcısıyla dini birbirine karıştıran; şahsını, İslam’ın kendisi ve dolayısıyla kutsal, dokunulmaz zanneden hocalar sağ olsun.

Doğru; çocuk istismarını hepsine mal ederek “tarikatlar, cemaatler ve AK Parti işte budur” diye karalayan yok değil. Bu yanlış ve haksız, karşı çıkmak gerekir, o da doğru.

Ama karalananlar, din veya İslam mı ki dine saldırı ve İslam’a düşmanlık olsun!

Sivri dilli hocaların derdi, gerçekten İslam’ı savunmaksa İslam’ın, korkunç çocuk istismarları ve sapkınlıklara alet edilmesine en önde, en çok onların ses yükseltmesi gerekmez mi?

İstismar iddialarının aydınlatılmasından ve gerçekse suçluların cezalandırılmasından korkuyor gibi görünerek savundukları şey, İslam mıdır cidden?

Samimilerse adaletin takipçisi olur ve hukukun hızla işletilmesini savunurlar.

Ayrıca karalayıcı nefret söylemlerinden yakınırken bari kendileri, karalayıcı nefret söylemi kullanmaz.

Çocuk istismarı iddialarının üstüne giden herkesi, din düşmanı ve ‘kilisenin çocukları’ ilan edenin, maruz kaldığı nefret söyleminden şikayete hakkı yok çünkü.

YORUMLAR (81)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
81 Yorum