Sosyete muhtaç olmuş ucuz soğana

Bakan Nebati'nin "enflasyonla büyümeyi seçtik" dediği model, tüketimi şişirerek ekonomiyi büyütüyordu.

Fakirleştiren bir büyüme olduğunu, ilk TÜSİAD Başkanı Kaslowski söylemişti.

İktidarı, şöyle uyarmıştı:

"Her büyüme, refah artışı ile sonuçlanmaz. Aksine, hızlı büyüme adına attığınız bazı adımlar toplumunuzun fertlerini yoksullaştırabilir."

Fakirleştiren büyümenin para hali, milyoner sayısındaki patlamada da görüldü.

Milyon TL üstü banka hesabı, 2018'de yüz bindi. Sonraki yıl 200, ondan sonrakinde 300, bir sonrakinde 400 bine katlanırken 2022'de milyoner sayımız 600 binlere çıktı.

Ama bu kof, içi boş bir zenginleşme. 4 yıl önce yüz bin liralara alabildiğiniz arabanın fiyatı, bugün milyon liradan açılıyor.

2013'te, kişi başı milli gelir 12 bin 500 dolarla zirvedeyken milyoner sayımızın 60 binlerde olduğunu da unutmayın. Dolar, 2 liranın altındaydı. Bir milyon lira, o tarihte 500 bin dolardan fazla ediyordu. Bugün 10'da biri ya ediyor ya etmiyor.

Paramız çoğaldı ama bereketi azaldı. Rakamlarımız büyüdü ama alabildiği şeyler küçüldü.

Fakirleştiren büyümenin market haline gelince... Balon gibi şişirilen ekonominin acı gerçekleri, oraya da yansımaya başladı.

Üç harfli ucuzluk marketlerinden birinin başı, müşteri profillerindeki değişimi, Bloomberg HT'ye anlatmış. Üst gelir grubundan daha çok müşteri alıyorlarmış artık.

Sosyete, ucuz soğana muhtaç olmuş anlayacağınız. Zenginleri, ucuzluk kuyruklarında bulmanız işten bile değil.

Fakat halkı, hala eski marketlerinde bulabileceğiniz şüpheli. Oralara daha az uğrayabildiklerini tahmin edersiniz.

Milyonerler bile alış verişlerini ucuzluktan yapmaya zorlanıyorsa halkın hali başka ne olacaktı?

Fakiri daha fakir, zengini görünüşte daha zengin yapan hormonlu büyümenin sonucu bu.

Ekonomiyi, bu enflasyonlu şişkinliğe geçiren epistemolojik kopuşun kulakları çınlasın!

PKK İLE IŞİD'İ ORTAK YAPANLARIN ZORU

PKK, artık IŞİD militanlarını kullanıyormuş. Eğitip kurye olarak Türkiye'ye yolluyormuş. Patlatacağı bombaları, tehdit-şantaj ya da parayla bu Arap kuryelere taşıtıyormuş.

İktidara yanlamış operasyonel bir sitenin özel haber çalışması, böyle diyor.

Bir iktidar gazetesinin yöneticisi ise İstiklal'deki saldırının, tek başına PKK işi olmadığını söylüyor. Terör örgütlerinin ortak saldırısıymış.

Sormayın...

Terör örgütlerinin bir üst aklı varmış; can düşmanı IŞİD'lilerle PKK'lıları birlikte kullanıyor, ortak eyleme yolluyormuş.

Terör örgütleri yüksek konseyi gibi bir şey olsa gerek. Herhalde gizli dünya hükümetine bağlıdır. Yer altındaki bir yuvarlak masada toplanıp bu kararları alıyordur.

Kestirmeden, 'operasyoncuların kod adı Tapınak Şövalyeleri' deseler ya şuna... Şıp diye anlardı herkes.

Adları lazım değil; bu külyutmaz sipsipullah mavallarını, muhalif bir mecra yazsa yanmıştı.

Dikkatleri dağıtmakla, kafa karıştırmakla, yalan fabrikası olmakla, dezenformasyonla, PKK'yı kurtarmaya çalışmakla, Taksim bombacısı Ahlam Albashir'in hikayesini değiştirmekle, gözaltındakilerin kimlik ve örgüt geçmişlerini IŞİD'e kaydırarak gerçeği karartmakla suçlanmaz mıydı?

Bir altyapı hazırlandığı seziliyor fakat durun bakalım; neyin yolunu yapıyorlar, zorları ne, çıkar yakında.

YORUMLAR (55)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
55 Yorum