Tek tipli ama çifte standartlı olmasa

Bakanlık logolarının Cumhurbaşkanlığı armasına uydurulması çalışmaları bütün ciddiyetiyle sürüyor. 24 Haziran seçimlerinden sonra, tek başlılığa dayalı Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçişle birlikte başlamıştı.

Proje, kurumsal semboller arasında birlik ve uyumu sağlamayı amaçlıyor. Ve ‘tek devlet tek marka’ başlığı altında yürütülüyor. Haftabaşında, Milli Savunma Bakanlığı da yeni logosunu tanıtarak değişime ayak uydurdu.

Devlette çift başlılıkla birlikte logo karmaşasına da son verilmesi elbette önemli. Biri diğerine tabi olacaksa, tabii ki Cumhurbaşkanlığı forsu prototipe esas alınacak, tabii ki eski logolar değişerek ona uyacaktı.

Her kurumdan ayrı bir logonun çıkmayacak, devlette çok logoluluğun yaşanmayacak, görsel karışık fitnesinin ortadan kalkacak olması, önemli olduğu kadar sevindirici de.

Fakat bu logo tektipleştirmesi kadar ciddi ve önemsenesi başka sorunlar da var. Yeni sistemle tekçilik temelinde çözülmeyi bekleyen sorunlar. Hak ve hukuk standartlarının da tekleştirilmesi gibi...

İster misiniz bu alanda da bir bütünlük ve ahenk reformu başlatılsın!

Artık yormanın ötesinde el aman dedirten, sıtkı sıyıran, candan bile bezdiren çok standartlılık kaosuna da son verilse, düzene sokma sırasının hukuk tatbikatlarına da geldiği müjdelense fena mı olur?

Yakınları FETÖ soruşturması geçirmiş kimseler, aklanmış dahi olsa o yakınlarından sorumlu tutuluyor ve İstanbul sandık kurullarında görev alamayacakları savunuluyorsa, kalan bütün vilayet sandıklarında da aynısı geçerli olsa mesela...

İstanbul’da seçim iptaline gerekçe gösterilen ‘sakıncalı’ uygulamalar, bütün memleket sathında seçim iptaline gerekçe kabul edilse...

Mesela, yasanın tanıdığı açık yetkiyle banka çalışanları da mı seçim kurulları tarafından sandıklarda görevlendirildi! Buna itiraz mı ediliyor! Sandık kurullarının nasıl oluştuğuna, itiraz süresi bitip seçim geçtikten sonra sonuçlarda bir gariplik hissedilerek mi itiraz ediliyor hem de! Seçmen listelerine de mi aynı şekilde! İtirazlar tamamlanıp listeler kesinleşerek askıdan indirildikten, üstünden de seçim geçirildikten sonra mı! Kısıtlı ve engelli seçmenler de mi var deniyor! İstanbul sandıklarında dikkate alınan talepler, bütün yurtta da alınsa ve geriye doğru yürütülerek aynı mevzuat altındaki bütün seçimleri de kapsasa...

KHK ile kamudan ihraç edilenler, suçsuzlukları yargılamayla kesinleşse ve hatta OHAL Komisyonu kararıyla göreve iade edilseler bile yakınlarını bağlıyor, sandık başında bulundurulmamalarını gerektiriyorsa...

Kardeşi KHK’lı denmeden, kayınpederinin referansına bakılarak kimsenin damadı rektör de atanamasa. Hele kardeşi FETÖ’den içerideyse bakan koltuğuna da oturtulamasa, büyükelçi filan da tayin edilemese...Sözgelimi yani...

İsmen burada tekrar anmaya gerek yok, herkes örneklerini ezbere biliyor, ama kimse daha fazla duymasa bilmese böyle şeyler, bilmezden gelmek zorunda da kalmasa...

KHK’lılara, yargı kararı gerekmeksizin güya oy hakkı bile kullandırılmamalıyken seçime aday sıfatıyla girmelerine onay verildiği, seçimden sonra mı fark edilmiş! Sandığa girmek serbest ama çıkmak yasak olmasa, yarışmak meşru ama kazanmak gayrimeşru gösterilmese...

Kısacası; oyun başladıktan sonra değiştirilmediği gibi, oyun sırasında ve bittikten sonra da kural değiştirilip geriye doğru işletilemese. Başta neyse sonda da standart tek o olsa; her zaman, her yerde ve herkes için...

Tekçi bir sistemi, logo standardizasyonu kadar taçlandırmaz mıydı kanun önünde bu eşitlenme?

YORUMLAR (55)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
55 Yorum