Türkiye Yüzyılı'nı durdurmak isteyen kim!

İktidara toz kondurana cevap hep hazırdı. "Bayraklar inmez, ezanlar susmaz, Türkiye'ye diz çöktüremeyeceksiniz" deniyordu.

İktidara karşı seçimi kazanırsa bayrakları indirmek, ezanları susturmak, Türkiye'ye diz çöktürmek isteyen bir muhalefet ittifakı varmış gibi.

Evvelce yoktu, şimdi bir de "durduramayacaksınız" nakaratı icat edildi. Ağzını açana, "durduramayacaksınız" diye çıkışılıyor.

TCDD eski Genel Müdürü Süleyman Karaman'a, mahkeme kayıtlarına geçmiş bir rüşvet belgesi soruluyor diyelim. AK Partili Karaman, Meclis kürsüsünden "yalan, iftira" açıklamasıyla yetinmiyor. Hazır cevap maşallah, yapıştırıyor lafı:

"Hızlı treni, Marmaray'ı durduramadınız; TOGG'u da durduramayacaksınız".

AK Parti heyeti, HDP'yi ziyaret edip birlikte çalışmaya davet ediyor. Soylu ise ayrı telden çalıyor, HDP'ye yıllardır "PKK'nın partisi" dediklerini hatırlatıyor.

İktidar kontenjanından TOGG açılışına katılan Perinçek de PKK'ya "kardeşlerim" diye sesleniyor, HDP'nin mutlaka kapatılacağını bildiriyor.

HDP mi, PKK mı; kim kardeşti, kim kalleş?... CHP miydi yoksa en kalleş? At izi, it izine karışmış. Hak ile batılı ayırt etmek zorlaşmış.

Siyasi istikametin feleği şaşmışken çiçeği burnunda yeni AK Partili Mehmet Ali Çelebi'ye dönüyor gözler. 'HDP açılımından memnun mu, ulusalcı fikriyatına uygun mu' diye. Ama daha sormaya kalmadan, o sihirli cümleyi haykırarak ön alıyor:

"Türkiye Yüzyılı'nı durduramazsınız".

Başlamayan bir şey durdurulabilirmiş, durdurmak için fırsat kollayan varmış gibi.

Jandarma'nın, Emniyet'in, valiliklerin dilinde aynı şey.

Erdoğan'ın "seçim mottomuz" dediği, AK Parti'nin tanıtım toplantısı düzenlediği sloganı; kamu kurumları göstere göstere kullanıyor. 'Parti propagandasına girer' demeden. Hangi babayiğit durduracak!

AK Parti Sözcüsü Çelik'in şablonculuk performansı da göz dolduruyor.

TOGG için sevinemeyenlerimiz, milletin iyiliğini istemeyenlerimiz olduğuna dair parlak incileri mevcut.

"Seçimler Londra'da, Washington'da değil Türkiye'de yapılacak" diye CHP'yi uyarırken seçim öncesi kendilerinin oralarda ne aradıklarını unutması, hakeza dillere destan.

2023 seçimlerini partileri kazanırsa Türkiye Yüzyılı'nın başlayacağını, yalan siyasetinin sandığa gömüleceğini de anlatıyordu geçen.

Fakat Çelik, ekmeği ve halkı aşağılamakla suçladıktan sonra gözaltına alınan fırıncı Kolivar, Cumhurbaşkanı'na hakaretten tutuklandı. Sonradan bulunup dosyasına konan eski tarihli tivitleriyle.

Ahmet Kaya şarkısındaki Diyarbakırlı Bahtiyar'ın suçu, saz çalmaktı bilindiği kadar.

Fırıncının suçu ise başkaymış, Çelik'in söylediği gibi çıkmadı. İstim arkadan yetiştirilmiş, suç sonradan yakıştırılmış. Yine de 'aşağılama uymayınca üstüne başka suç mu giydirildi' demeye görün...

Susturucu hazır, anında devreye sokulur:

"Türkiye Yüzyılı'nı durduramayacaksınız".

'Yalan siyaseti sandığa böyle mi gömülecek' cümlesini ise aklınızdan bile geçirmeyin. Bastırıcı nara, kulağı kirişte gürlemeyi bekliyor:

"TOGG'u durduramayacaksınız".

Nasıl, peşinen çınladı mı kulaklarınızda!

Yalnız, ekmek parasını siyasetten kazananlara, nimet kapılarıyla ilgili kötü bir haber vereyim.

Benden duymuş olmasınlar ama siyasetin kiri epey kabardı. Kendini kör göze de gösteriyor artık. Bu gidişle seçim hamamında terleyip kese attırmaya kalmadan dökülecek.

Tabii 'ekmek elden, su gölden' rahatlığı sıktı da kendilerini zora sokmaya taliplerlerse kim durdurabilir!

***

Yok mu orta yolu başdoktor!

Serbest çalışan hekimler, diken üstünde. Seslerini Ankara'ya duyurmak için çırpınıyorlar.

Duyan, dinleyen yok ki Marko Paşa'ya dert anlatır gibi bulduklarına yakınmaya başladılar.

Konu, Sağlık Bakanlığının ocak ayında yürürlüğe girecek bir yönetmeliği.

Serbest hekimler, hastalarını artık anlaştıkları her özel hastanede ameliyat edemeyecek. Kota konuyor, sayıya sınırlama getiriliyor.

Özel hastaneler, dışarıdan sadece belli sayıda hekimle anlaşabilecek. Diğerlerine hastaneyi kullandıramayacak.

7 bin kadar muayenehane hekiminin ancak 500 kadarı iş yapabilecek demektir. Kalanlar; muayenehanelerini kapatıp, kadro kısıtlarından dolayı özele de geçemeyecekleri için kamu hastanelerine dönmeye zorlanacak.

Devlette doktor açığını kapatmak mı? Sağlıkta özel doktor ücretlerini uçuran vahşi kapitalizmi dizginlemek mi? Çok kazanan serbest hekimlere garezden mi? Sektörü, kayıt ve disiplin altına almak mı?

Bakan Koca, tepkilere cevap verirken amaçlarının, hasta güvenliği bakımından kayıt dışı işlemleri önlemek olduğunu söyledi. Serbest hekimlerin tavuğuna 'kışt' dedikleri yokmuş. Muayenehanelere değil, özel hastanelere yönelikmiş düzenleme.

Ha Ali Veli, ha Veli Ali; aynı kapıya çıkıyor.

Her neyse; bu kısıtlamanın, amaca hizmet edeceği şüpheli.

Aksine; kayıt dışına yönlendireceği konuşuluyor. Kota dışı kalan hekimler, kayıtlı meslektaşları üstünden işlerini yürütecek. Serbest doktora gelir kaybettirecek ama kasaya kazandıracak, hastalara ve devlet hastanelerine değil.

Yok mudur bunun orta yolu?

YORUMLAR (32)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
32 Yorum