Dağ çiçeği

ben bir dağın ağacıyım

ne tatlıyım ne acıyım

ben mevla’ya duacıyım

derdim vardır inilerim

Yunus Emre

Her dağın bir çiçeği, her çiçeğin bir dağı var. Bir dağ çiçeği tanıdım şu ömrümde, belli belirsiz dertleşir dururum onunla. Ben aslında gönlümle dertleşirim.

Çok derdin var dağ çiçeği, biliyorum. Rüzgâra, soğuğa, kavurucu sıcaklara, hoyrat ayaklara, her çileye direndin. Her çileye direndin de dağ toprağını, gök suyunu esirgeyince soldun değil mi? Oysa seni yaşama bağlamıyor muydu o dağ? Dağ senin sığınağın değil miydi?

Dağ çiçeği, ezildin mi? Anlaşılmadı mı neden dağda açtığın? Seni yaşama bağlayan toprak neden dağdadır?

Rüzgâr seni neden koparmak ister yurdundan? Soğuk seni neden kırmak ister güzelliğinin ortasından? Güneş neden kavurmak ister narin yapraklarını? Yağmur ne ister senin ışıltından?

Sevgili dağ çiçeği, a benim güzel dağ çiçeğim! Yolun sonu, ömrün sonu görünüyor.

İnsan sığınamıyorken insana, sığınsan da bir dağa, sen solarsın, biz ölürüz...

Unutmayı öğren dağ çiçeği. Vefasız toprağı, ezilen ruhunu, gitmeyi, bu hayatı önemsememeyi öğren.

Çok ölüler gördün, çok ölümler gördün. Ölümü bildinse, solmaktan ve ölmekten korkma. Bir gün beraber öleceğiz, hatırla.

Toprağına hüzün yazılmış çiçeğim. Öyleyse nezaket bekleme yeşerdiğin yerlerden bile. Kaç git, yoluna var dağ çiçeği. Raks etsin köklerin, güneşe dön ve gülümse.

Yaşamak demişiz adına, bu nasıl bir yaşamak? Ulaşılan ve elde edilen nedir ki bu kadar yaşama tutunmuşsun. Tutunma dağ çiçeği. Dağa tutunma yıkılır kalırsın. Çek git yağan yağmurla, bekleme kapılarda. Sus ve önüne bak. Ölüme bak.

Kalbini taşırma toprağa, çürür gider. Ruhunu taşırma rüzgâra, savrulur gider. Faydasızca bakmaktan yorulmadın mı? Gör nasıl seviliyorsun.

Kim kimin yoludur, kim kimin rüyasıdır, kim kimin sonudur dağ çiçeği? Benim şarkım, şiirim, dermanım sensin. Bilirsin.

Sen uzaklara aitsin. Sen uzaklarda güzelsin. Bu kadar yakın olma buraya. İncinmeden ölürsün. Kaybol, vitrinlerde sergilenmek yakışmaz sana. Var git sol toprağında. Var git kaderi de kederi de kabul et. Varlığını topraktan çıkar. Sırlara karış.

Seni gören göz onmaz. Seni hisseden kalp yaşamaz. Seni bulan, bedbaht olur. Seni derin ırmaklar çözer. Seni susuzlar, seni duvarlar, seni yağmurlar, seni ölenler, seni âşıklar, divaneler anlar.

Dağlardan geçtin, ovalardan, geçitlerden geçtin çiçeğim. Sırlardan sızılardan geçtin.

Hayatı gördün, hayreti gördün. Düğünü ve ölümü bir bildin. Cilveleriydi hayatın, boyun eğdin.

Sarıldın torağa, suya sarıldın, durmadın, durulmadın.

Bilirim seversin sonsuzluğu çiçeğim, ruhunu huzura erdir. Dağ çiçeği, oradasın biliyorum. Orada kal. Geleceğim elbet yanına.

YORUMLAR (3)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
3 Yorum