Bu millet aç aç...

Şer güçler saldırdığı için bu ekonomik sıkıntıları yaşıyormuşuz... Biraz sabredin onların da üzerinden seneye şubat-mart aylarında gelecekmişiz.

Yerseniz... hikaye bu.

Aslında biz hep doğruları yapıyoruz. Bizi hele bir bize bıraksalar ekonomik destan yazacağız... Ama işte bizi bize bırakmıyorlar.

Oysa size ne güzel tavsiyelerde bulunmuştuk... Porsiyonları küçültün demiştik. Günde iki öğün yiyin demiştik. Bir de şükredin demedik mi?

Bakın öğütlerimize... Ne güzel öğütler verdik sizlere....

Yerseniz...

Evet, yiyemediğinizi biliyoruz.

Sizlere makbul görülen ücretler şunlar:

Asgari emekli maaşı: 2500 TL

Asgari ücret: 4250 TL

Ortalama ücret: 6200 TL

Ama buna rağmen geçinmek zor.

Çünkü Türk-İş açıkladı:

Asgari açlık sınırı: 6400TL

Asgari yaşam maliyet: 8300 TL

Gelin bu formülden geçinme şifresini bulun bakalım. İşin içinden nasıl çıkacağınızı kim bilebilir ki?

***

Mesele açlık-yoksulluk mu sadece? Mesela bu ülkede insanlar yoksulluk nedeniyle çocuk bile yapamıyor.

2015 yılında daha az nüfusla 1 milyon 337 bin bebek oluyordu. Geçen yıl bebek sayısı 1 milyon 080 bine düştü. Bu yıl inşallah 1 milyonun altına düşmez.

***

Türk-İş araştırması diyor ki;

Son bir yılda mutfak enflasyonu %117,3 oranında arttı. Oysa yılbaşında asgari ücrete yapılan yüzde 50 zam çoktan uçtu gitti. TÜİK bile son bir yılda gıda enflasyonunun %93,1 olduğunu; sadece bu yılın ilk 5 ayında bile gıda enflasyonunun yüzde 45,6 olduğunu ilan ediyor.

Gerçi TÜİK ülkede vefat edenleri bile sayamazken gıda enflasyonunu nasıl hesaplıyor; bilemiyoruz.

***

Şimdi asgari ücret üzerinden yeni bir müjde verecekler... Daha doğrusu aldıklarının bir kısmını geri verecekler.

Eylül-ekim aylarında açlık sınırının altına düşen asgari ücretin şu anda açlık sınırı farkı yüzde 50’ye geldi bile. Yani asgari ücretin haziran ayı açlık sınırına çıkması bile yüzde 50 zam gerektiriyor.

Ya, yılın kalan 6 ayı ne olacak?

***

Geçen yıl tam bu zamanlar “Millet aç aç!” başlıklı yazıda tarlada para etmeyen ürünlerin raflarda ateş pahası olduğunu anlatmıştım. Ama asıl meselenin kamu yatırımlarının gösterişli köprü-yollara yapıldığını ama sulama gibi gerekli yatırımların yapılmadığını izah etmiştim.

Bu gidişin iyi olmadığını, ülkenin zaruri tarım yatırımlarını yapmayarak büyük hata ettiğini anlatmıştım.

Geçen yılda bu yıla çok şey değişti. Özellikle tarlada çiftçi için maliyetler çok ama çok arttı. Hatta bir çok çiftçi tarlasına gübre bile atamadı. Ve biz tarımda ucuzluk bekliyoruz...

Bakınız herkesin hafızalarına kazınan ülkemizin büyük tarım projeleri hâlâ yatırım bekliyor. GAP-Güneydoğu Anadolu Projesi; DOP-Doğu Anadolu Projesi ve KOP-Konya Ovası Projesi hâlâ sulama yatırımlarında kaynak bekliyor.

Oysa biz ülke kaynaklarını ‘Eser Siyaseti” adı altında verimsiz ve gelecek satışı olarak büyük maliyetlerle topluma anlatıyoruz.

Acaba ne yaptığımız gerçekten biliyor muyuz? Ülkemizin gerçek kaynak ihtiyacının neler olduğunu biliyor muyuz? Milletin aç olduğunu biliyor muyuz?

Ücretlerin yoksulluk sınırını değil, açlık sınırını bile arar duruma geldiğini biliyor muyuz?

Hadi aç kalmış bu millete eser siyasetini anlatın bakalım... Nereye kadar gider bu durum bilemiyorum. Ama geleceğimizin karanlık ve açlık ile imtihanı oldukça zor geçecek. Şimdiden bir kez daha uyarmış olayım...

YORUMLAR (60)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
60 Yorum