Çöküş dönemi mi?

Çıraklık dönemi

Kalfalık dönemi

Ustalık dönemi

Ve Çöküş dönemi...

Lafla peynir gemisi yürümüyor. Aslında epey yürüdü ama artık yürümediği net olarak piyasalarca görülüyor.

Önce İNEK PİYASASI örneğinde gördük. Çiğ süt fiyatı kamu tarafından ucuz belirlenince ilk kısa dönemde süt fiyatı ve buna bağlı olarak peynir, yoğurt gibi tamamlayıcı ürün fiyatları da ucuz kaldı. Sonra süt inekleri kesime gidince et fiyatları da ucuz kaldı. Ve nihayetinde ortada inek kalmayınca (azalınca) hem süt ve süte bağlı ürün fiyatları hem de et fiyatları birden zam üstüne zam yemeye başladı. Kısaca İNEK PİYASASI ÇÖKTÜ.

İnek piyasasını geçen yıl eylül ayından beri yazıyor ve anlatıyorum. Önce yaşanacakları yazmıştım şimdi de yaşananların birer birer gerçekleşmesini anlatıyorum. Matematik bu işin ne olacağını gösterdiği için ortada bir kahinlik gerekmiyor. Sadece azıcık akıl ve hesap yetiyor.

***

Çöküş sadece İnek Piyasası’nda mı? Şimdi başka bir piyasadan bahsedelim: Cumhurbaşkanı Erdoğan kamudan istifa eden ve yurtdışına giden doktorlar için “giderlerse gitsinler” demişti.

Ve şimdi bu rest cümlesinin faturasını millet ödemeye başladı ve fatura giderek daha da artacak.

Sağlık faturasının ikinci noktası da şehir hastaneleri... Şehir içinde hastaneler kapatılıp şehir dışında kurulan dev binalarla sağlık hizmeti yürütülmeye çalışılıyor. O dev binalar müteahhitlerin ve onlara hem kira ödeniyor hem de bina içindeki sağlık hizmet giderleri... Bir bakıma bu müteahhitlere hasta garantisi verilmiş durumda. Şu kadar röntgen, şu kadar tahlil vs garantisi...Doğal olarak Sağlık Bakanlığı bütçesine de Hazine garantili müteahhitleri ortak ettik.

Bu iş nereye kadar sürdü?

Giderlerse gitsinler dedikleri doktorlar gidince (yaklaşık 10 bin civarı) bir de baktılar işin rengi değişti. Bir çok sağlık kurumunda doktor açığı ortaya çıkınca bu sefer hiç ses etmeden rest çekilen doktorlara “ne olursan ol geri gel” demeye başladılar.

Para mı? Hiç dert değil... Hem şimdiki paraları verdiler hem de emeklilikte kamudaki doktorlara yeni faydalar eklediler.

Bu sefer ne mi oldu?

Önce emekliliği yaklaşan bir çok doktor kamuya geçti. 3-5 yıl kamuda çalıştıklarında ömür boyu alacakları emekli maaşını ciddi şekilde artırmış oldular.

Ama bunun tek etkisi olmadı. Bu sefer özel sektörde azalan doktor nedeniyle orada da ücretler arttı. Kısaca Cumhurbaşkanı’nın doktor resti doktor maliyeti olarak bize geldi.

Özel hastanelerde artan maliyetlerle birlikte mecburi olarak sağlık hizmeti ücretleri de arttı. SGK’nın katkı payını artırmaması nedeniyle artan ücretler ise doğrudan vatandaşa yansıtılmaya başlandı.

Daha geçen yıl 150 lira olan bir muayene ücreti şimdilerde 350-400 liraya çoktan yükseldi. Ama bu iş burada bitmeyecek... Sağlık piyasası daha yeni yeni maliyetleri vatandaşa yansıtmaya başladı. Devam edecek...

Devam etmemesi için SGK’nın katkı payını artırması gerekiyor. İyi ama sağlık giderleri şehir hastaneleri nedeniyle Hazine garantili müteahhitlere gittiğinden orada da para yok. Ayrıca EYT sonrası hiç kalmayacak.

Geriye tek bir şey kalıyor: Tüm sağlık giderlerini vatandaşın sırtına yüklemek...

Hatta ilaçların bile bulunamaz noktaya geldiği ülkemizde sorunun daha başlarında olduğumuzu da söyleyebilirim.

Şöyle tamamlayalım: Ölüyü sayamayan TÜİK diriyi nasıl doğru saysın...Ya da İnek Piyasasını bile yönetemeyen anlayış sağlık piyasasını nasıl yönetsin?

1-008.jpg

ESER SİYASETİ...

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti çok fazla eser siyaseti ile övünüyor. Grafikte kamu yatırım oranı var. 80’lerde kamu topladığı her 100 liranın 20-25 lirasını yatırım olarak topluma sunmuştu. 90’larda bu oran yüzde 10-15 arasında seyretti.

Ve AK Parti dönemi: Kamu yatırım oranı genellikle yüzde 10 seviyelerinde kaldı. Ama burada iki nokta daha önemli:

1- Kamu eskiye oranla çok daha yüksek vergi ve diğer kamu geliri topluyor ama yatırım oranı düşüyor.

2-Yatırımların verimliliği ise asıl sorun: Yapılan yatırımlar ihtiyaca göre değil gösterişe göre yapıldığından acil ihtiyaç yatırımları eksik kalıyor. Mesela Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Belediyeler baraj yapsın söylemi özellikle sulama yatırımı bekleyen GAP, DAP ve KOP projeleri buna en önemli örnektir.

Geçilmeyen köprü yapacağımıza tarımda sulama yatırımlarını bitirseydik bugün gıdaya ulaşım bu kadar pahalı mı olurdu?

Kısaca durum şu ki, gösteriş ve restlerin faturasını Türk Halkı ödemektedir. Daha da önemlisi kaynak israfının ağır faturası ilerleyen yıllarda daha fazla maliyet olarak gençlerin önüne çıkacaktır.

Ve sormak lazım: Ustalık döneminden sonra ÇÖKÜŞ DÖNEMİ kader midir?

YORUMLAR (54)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
54 Yorum