TL krizinde acayip fiyatlar...

Acayip bir piyasamız var. Serbest piyasa olmadığı için kimin ne verdiği, kimin ne aldığı belli değil.
Alırken mi kazanıyorlar, satarken mi kaybediyorlar bu da belli değil.

Eylül ayı sonunda %18,33 olan 3 aylık TL mevduat faizi 11 Kasım itibari ile %21,53’e çıkmış durumda. Ve işin komik tarafına gelelim: 11 Kasım itibari ile ticari kredi faizi %15,72...

Evet, yanlış değil... TL mevduat faizi %21,53 ve ticari kredi faizi %15,72..

Ama ilginçlik buralarda bitmiyor. Mesela bankalar TL bulmak için yüzde 21,53 faiz veriyor ama o TL’yi devletin borçlanma kağıtlarına yatırdıklarında sadece yüzde 10,45 faiz alabiliyor (5 yıllık tahvil faizi)
Durun henüz bitmedi...

Bankalar parayı pahalıya alıp-ucuza veriyor ya... Borsada bakıyorsunuz banka hisselerine gayet iyi talep var.

***

BDDK verilerine göre Eylül ayı sonunda 3,7 trilyon toplam TL mevduatından KKM ve resmi TL mevduatlarını çıkarttığımızda 1,8 trilyon TL faiz oranına bağlı mevduat kalıyordu. Bu tutar Türk Bankacılık sistemindeki mevduatların sadece yüzde 22,4’ü ediyordu.

Kısaca kasada TL faizine bağlı mevduat çok azalmıştı.

Ve aradan geçen sürede bankalar TL mevduat faizini artırarak TL toplamaya başladılar. 11 Kasım haftasında KKM ve resmi kurumların TL mevduatı hariç toplam TL mevduatı 2,1 trilyon liraya yükseldi.
Şöyle izah edelim: TL mevduat faizine bağlı yatırımcı mevduatı 30 Eylül-11 Kasım arasında 328 milyar TL artışla yüzde 18,2 büyüme gösterdi. Oysa aynı tarih aralığında KKM hesabı sadece 73,7 milyar TL artışla yüzde 5,3 büyüme göstermiş oldu.

Kısaca bankaların TL bulmaya çalıştıkları, ama buldukları TL’yi de nereye nasıl vereceklerine henüz karar veremedikleri anlaşılıyor.

***

Piyasalarımızın ne kadar ilginç fiyatlandırmalar yaptıklarını veya yapmak zorunda kaldıklarını anlamış olur muyuz?

Mevduat faizinin kredi faizinin üzerine çıktığı yerde borsada da hisseler prim yapabiliyor. Ya da yurtiçinde tek haneye düşen-düşürülen faize karşılık yurtdışına çift haneli faiz ödeyebiliyoruz.

Şunu belirtmemiz gerekir ki, yurtiçi borçlanma ve faiz harcamaları yine yurtiçinde kalmaktadır. Oysa dış borçlanma faizi ülkemizden yabancılara kaynak transferi anlamına gelmektedir.

Şimdi bir başka soruyu soralım: Acaba ülke piyasalarını çarpık fiyatlandırma ile risk artırıcı seviyeye getirerek yabancı borçlanma maliyeti ve yurtdışına servet transferi bilinçli mi yapılmaktadır?

İNEK PİYASASI ÇÖKTÜ

Bu piyasa hakkında son aylarda defalarca yazılar yazdım. Durum özetle şöyleydi: Çiğ süt fiyatını devlet düşük ilan etti. Zarar eden besiciler süt ineklerini kesime yolladı. Aynı zaman içerisinde et inekleri de kesime gidiyordu.

Çiğ süt fiyatları düşük tutulduğundan süt ve süte bağlı ürün fiyatları görece düşük kaldı. Yine fazladan ineğin kesime gönderilmesi nedeniyle et fiyatları da düşük kaldı... Ne zaman ki süt ineği ve et ineği azaldı işte orada piyasa patladı.

TÜİK Eylül ayı süt verilerini paylaştı. Buna göre toplanan inek sütü yüzde -4,4 azaldı. Yılın ilk 9 ayı itibari ile süt üretimindeki düşüş yüzde -2,7’ye ulaştı.

Ve ne mi oldu?

Tarihte ilk kez süte bağlı ürün olan peynir fiyatı et fiyatını geçti.

***

Müdahaleci piyasaların bir süre sonra varacağı yer bellidir. Aslında bunu en iyi Prof. Dr. Tansu Çiller biliyor. Kendisi ekonomi profesörü olarak ülke ekonomisini çökertmeyi başarmış biridir.

Daha kime ve neye laf anlatalım ki... Herkes yaşayıp görmek zorunda mı?

Biz de film gibi izleyip duruyoruz... Afiyet olsun.

YORUMLAR (43)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
43 Yorum