AK Parti’nin demokrasi hayali ve gerçekler…

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan seçimlere yaklaşık on ay kala, AK Parti kurucularına bir mektup gönderdi. Mektupta iktidar olduğu dönemin fotoğrafını çeken Erdoğan, nasıl bir Türkiye hayali kurduklarını ve neleri başardıklarını anlatıyor.

20 yıllık iktidarlarında ‘asırlık bir demokrasi ve kalkınma hamlesi’ gerçekleştirdiklerinin altını çizen Erdoğan’ın ifadeleri aynen şöyle: "Türkiye'nin vesayetin sancılarıyla kıvrandığı, geri kalmışlığın yükünün altında ezildiği, dört bir yandan hak ve özgürlük taleplerinin yükseldiği bir süreçte üstlendiğimiz bu ağır sorumluluğun hakkını vermek için gece gündüz çalıştık. Bugün dönüp geriye baktığımızda, 20 yılda asırlık bir demokrasi ve kalkınma hamlesi gerçekleştirdiğimizi memnuniyetle müşahede ediyoruz.” Cumhurbaşkanı Erdoğan önceki gün, Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda yaptığı konuşmada da benzer ifadeler kullandı ve “Kadınlarımızın başörtülü başörtüsüz diye ayrımcılığa uğradığı, evlatlarımızın kılık kıyafetlerinden dolayı üniversite kapılarından kovulduğu kast sistemine biz son verdik” dedi.

Evet Erdoğan’ın da belirttiği gibi iktidara geldiklerinde özgürlükler konusunda derin mağduriyetler yaşanıyor ve “her taraftan özgürlük talepleri” yükseliyordu. İşte tam da bu yüzden AK Parti, toplumun özgürlük ve hukuk taleplerine cevap vermek için “hukukun üstünlüğü”ne dayalı, demokratik değerleri önceleyen ve en önemlisi de ekonomik kalkınmayı esas alan bir sistem vaat etti.

Özellikle 2011 yılına kadar toplumun özellikle demokratik talepleri ve kalkınma konusundaki beklentileriyle ilgili önemli adımlar attı ve hemen bütün toplum kesimlerinde bir umut rüzgarı estirdi. Her ne kadar bazı kesimler, bu değişim adımlarını bir ‘kandırmaca’ olarak görme eğiliminde olsalar da Türkiye gerçek anlamda yeni bir rüzgar yakalamıştı.

Ancak şu anda ne yazık ki AK Parti, bizzat kendi iktidarı tarafından gerçekleştirilen demokrasi hamlelerini inkar eder bir noktaya geldiği için hem kendine gönül verenlerin umutlarını yok etti, hem de Türkiye’yi yıllarca eleştirdiği ‘tek parti’ yıllarına geri götürmek gibi bir başarının(!) altına imza attı. Aslında AK Parti iktidarının ilk yıllardaki demokratikleşme hamlelerini bile eleştiren Ortodoks solun, yeni AK Parti’den neden mutsuz olduklarını anlamak mümkün değil. Bugünkü iktidar, tam da sizin hayalini kurduğunuz ‘tek parti’ dönemi uygulamalarını hayata geçiriyor. Yani AK Parti iktidarı sizin hayallerinizi gerçekleştiriyor…

Doğrusu tuhaf bir ülke burası… Maalesef şu anda yaşadığımız hali akıl ve mantıkla izah etmek mümkün değil, bunun için galiba AK Parti’nin hikayesine yakından bakmakta yarar var…

Hukuk, demokrasi, özgürlük ve insan hakları gibi temel evrensel değerler vaadiyle yola çıkan AK Parti yargıyı siyasallaştırarak hukuku zaafa uğratıyor, eleştirel düşünceden hoşlanmadığı için en temel insani hakkını kullanarak fikrini beyan eden, muhalif duruş sergileyen gazetecileri, sivil toplum insanlarını hiçbir hukuki gerekçe olmadan yıllarca cezaevinde tutuyor.

Hal böyleyken, AK Parti şimdi inkar ettiği o demokratikleşme hamlelerini gerçekleştirdiği yıllara işaret ederek topluma yeniden demokrasi hayalleri kurdurmaya çalışıyor.

Ama artık çok geç… Keşke Cumhurbaşkanı, sadece AK Parti’nin başarılı yıllarına atıfta bulunmak yerine, çıkıp açıkça “Kimse bugün Türkiye’de hukuksuzluktan, özgürlüklerin baskılandığından, insan haklarının ihlal edildiğinden söz edemez, enflasyonun her gün yükseldiğini, insanların zamların altında ezildiğini söyleyemez” diyerek meydan okuyan bir konuşma yapabilseydi…

Ama ne yazık ki o günler artık çok gerilerde kaldı. Çünkü yeni AK Parti “hukukun üstünlüğü”ne inanan o AK Parti değil. İlk yıllarda ortak akılla başarıların altına imza atan parti, önce bu başarılarda katkısı olan kendi adamlarını teker teker trenden attı ve kendisine yeni bir istikamet belirledi.

Her ne kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilk yıllardaki demokrasi hayaline işaret etse de şimdiki AK Parti için uluslararası hukuk normlarının bir kıymeti harbiyesi yok, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi bağlamında iç hukukumuzun bir parçası haline getirdiğimiz AİHM kararlarını da tanımıyoruz, işte geldiğimiz son nokta burası… Maalesef demokratik dünya ile arasına mesafe koyan Yeni AK Parti sadece ortak aklı devre dışı bırakmakla kalmadı, aynı zamanda ideolojik anlamda da bir aks değişikliği yaparak temelde genetik uyuşmazlık içinde olduğu yeni ortaklar edindi. MHP lideri Devlet Bahçeli’den Doğu Perinçek’e ve ulusalcılara uzanan yelpazede öyle bir koalisyon oluşturdu ki bu yolun sonu demokratik dünyaya değil, olsa olsa despotik hayallerle beslenen Şangay’a çıkabilir…

Perinçek ve Bahçeli’nin sabah-akşam Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yaptığı övgülere dikkatle baktığımızda bile AK Parti hikayesinin nereden nereye geldiğini rahatlıkla anlayabiliriz. Hayatlarının hiçbir döneminde yolları demokrasiyle kesişmeyen bu yeni ortakların AK Parti’yi nereye götüreceğini hep birlikte göreceğiz.

YORUMLAR (79)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
79 Yorum