Direnişin ve cazın hikayesi Abdullah İbrahim

Yıllar önce Güney Afrika’ya gittiğimde modern cazın baş besteci- piyanistlerinden Abdullah İbrahim’in canlı konserini izlemeyi çok istemiştim. Bu yüzden de Cape Town’a iner inmez konser derdine düşmüştüm. Evet İbrahim’in konseri vardı, ama bizim dönüşümüzden bir gün sonra... O gün Abdullah İbrahim’i dinlemek nasip olmadı ama, sonunda 2017 Akbank Caz günlerinde onu dinlemeyi başardım.

Şu günlerde Abdullah İbrahim’in Cape Town’da aldığım ‘Best of’undaki parçaları dinliyorum. Albümün üzerinde yer alan resimdeki Abdullah İbrahim ağır ve sessiz bir ifadeyle dinleyicisine sürgünün, müziğin ve direniş mücadelesinin hikayesini anlatıyor gibi bakıyor sanki...

Güney Afrika dönüşü ilk kez yağmurlu bir gecede dinlemiştim ‘best of’u... Gökyüzünü kara bulutların kapladığı gecede Yergök birbirine karışmış, gümbür gümbür bir yağmur başlamıştı, adeta müzikle bereket aynı anda iniyordu dünyaya...

Güney Afrika cazının dönüm noktası olan İbrahim,

1960’lar ve 70’ler boyunca Afrika’nın slumyard’larında, siyah gecekondu yerleşimlerinde filizlenen Marabi müziği ile ‘cazda klasik modernitenin simgesi haline gelen bebop’ arasında bileşim yakalamayı başarmış bir sanatçı.

Abdullah İbrahim, Güney Afrika’nın ağırlaşan Apartheid koşullarından dolayı ülke dışına çıkmak zorunda kalır. Önce Avrupa’ya gider ve Duke Ellington tarafından keşfedilir, oradan Amerika Birleşik Devletleri’ne gider ve sonra da Afrika’ya dönüp Swaziland’a yerleşir. Swaziland, tıpkı diğer ırkçılık karşıtı faaliyetlerde olduğu gibi, Abdullah İbrahim için de bir dönem sürgün yeri olur.

İbrahim 1974’de Cape Town’a döner ve 1976’ya kadar Afrikalı müzisyenlerle çalışır. Soweto Direnişi sonrasında Apartheid karşıtlığının simgesi haline gelen o ünlü Mannenberg adlı parçasını yapar. 1976’da ırkçı hükümetin baskılarına dayanamayan İbrahim Güney Afrika’dan ayrılır ve demokratik rejim gelene kadar ABD’de kalır ve 1992 yılında ülkesine döner.

1990’lı yıllar Abdullah İbrahim için Avrupa’nın çeşitli şehirlerinde gerçekleştirilen filarmonik orkestralar eşliğinde konserlerle doludur ve 1998’de yayınlanan African Suit ile 2000 yılında çıkan African Symphony albümleri müzik eleştirmenlerinden tam not alır.

1968 yılında Müslümanlığı seçmesiyle, yola çıktığı müzikal esin kaynakları arasında bir ilinti kurmak ne kadar doğru olur bilemem ama, hayatının önemli bir bölümünü zehir eden ayrımcılığa karşı verdiği mücadelede İslam’ın önemli bir direnç ruhu oluşturduğu muhakkak.

Evrensel bir müziği kucaklayan Abdullah İbrahim’i “bugünlere taşıyan, müzisyenliği dahil tüm hayatını belirleyen üç temel kavramdan oluşan üçgenin bir ucunu Duke Ellington, piyanis olarak kendisi ve caz müziği olarak tanımlarsak, diğer iki ucunu Güney Afrikalı bir siyahın maruz kaldığı ayrımcılık, hatta devamında kendisini Müslüman olmaya götüren yol ve yine aynı sürecin birbirinden ayrılmaz parçası olarak 1965 yılında evlendiği caz şarkıcısı eşi Sathima Bea Benjamin olarak belirlemek kaçınılmaz olacaktır.” (Cazkolik.com/2010)

YORUMLAR (9)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
9 Yorum