Kürt Soprano Pervin Çakar’ın sesinin hikayesi

Dünyanın hangi coğrafyasında olurlarsa olsunlar bütün şairler, romancılar, hikayeciler, müzisyenler, ressamlar ve heykeltraşlar estetik yolculuklarında hep hakikati arama çabası içinde olmuşlardır.

Bu bağlamda Heiddeger hakikati sanatta bir içkinlik olarak tanımlar. Heiddeger için hakikat, nesne dolayımıyla elde ettiğimiz bir veri olarak kendisini var eder. Dolayısıyla ona göre hakikat sanatta söz konusu olduğunda eserin nesneselliğiyle ilintili olarak ele alınabilir. (1) Böylece Heidegger sanat eserindeki hakikat arayışında bir yönüyle hakikati oluşturan ve onu bir sanat eserinde var olmasını sağlayan şeyin yine eserin kendisine bağlar.

Sanatla hakikat arasındaki ilişki konusunda pek çok filozof ve düşünür, estetik bağlamda farklı düşünceler ortaya koymuş ve tartışmışlardır. Ancak estetik yaratıcılığın öznesi olan sanatçılar, meselenin teorik boyutundan çok eserleriyle duygu dünyamızı zenginleştirmeye devam etmişlerdir. Bu çerçevede, bugün Kürt illerinden çıkıp uluslararası alanda pırıltılı bir kariyer elde eden Kürt soprano Pervin Çakar’ın sesinin hikayesini okumaya çalışacağız.

Hemen belirtmek gerekiyor ki Kürt müziği vücut bulduğu kültürel iklim bakımından müşterek bir belleği yansıtmaktadır. Dolayısıyla Kürt müziği yaşanan tecrübelerin bir sonucu olarak bir yandan hüznü ve melankoliyi temsil ederken, bir yandan da yüksek enerjili duygu yoğunlaşmasıyla birlikte bizi siyasal bir hafıza alanına taşır. Aynı zamanda Kürt müziği sözlü geleneğin beşiği olduğu gibi Kürt dilinin ve edebiyatının da hafızasıdır.

1981 yılında Mardin’in Derik ilçesinde doğan Pervin Çakar, sahneye ilk kez 2004 yılında 10. Uluslararası

Eskişehir Festivali’nde Carl Orff’un Carmina Burana eserinde çıktı. Ardından, Handel’in Deidamia Operası’nın Türkiye’deki ilk gösterisinde “Nerea” rolüyle yer aldı. Çakar, Luciano Pavarotti Vakfı ile Luciano Pavarotti anısına çeşitli konserler verdi; Andrea Bocelli, Jeff Beck, Elisa, Zucchero, Jovanotti, Ennio Morricone ile Lucianos Friends adlı projede Pavarotti’nin ölüm yıldönümü anma konserinde yer almıştır. 2013 yılında Macerata Opera Festivali’nde Christopher Franklin yönetiminde Benjamin Britten’ın Bir Yaz Gecesi Rüyasıadlı operasında Tytania rolüyle Arena Sferisterio’da sahneye çıktı.

Çakar sanatsal yolculuğunda uzun ve zor olanı seçti, operayı… Ankara Operası’nda çalışırken İtalya’dan davet aldı ve ver elini İtalya… Burada bir süre eğitim bursu alan Pervin Çakar hikayesini şöyle anlatıyor: “İlk yıllarımda İtalya’dan devlet bursu alıyordum, Türkiye’den Osman Kavala’nın yardımları da vardı. İtalyanca öğrendim ve oradaki yaşamımı idame edebileceğim duruma ulaşınca, yani ikinci yılımda, başka insanların da bu burstan faydalanması için burs hakkımdan vazgeçtim.”

İtalyanca ile operadaki hayatına, diğer Avrupalı sanatçılar gibi devam edebilirdi, ancak o Kürtçesini geliştirerek, Kürt müziğinin unutulmaz eserlerini soprano sesiyle okudu. En büyük hayali ise bir Kürt Operası!

Çünkü onun gerçek hayali, “Sarı dağlarımız” dediği toprağın müziğini yaratmaktı… “Evet, Roma’da, dünyanın en büyük opera gösterilerinde aryalar okurken aklımda uçsuz bucaksız ovalarım, yüce dağlarım vardı. Kürt müziğini inceledim ve sonunda eğitimin aldığım alan ile onu harmanlamanın kuruyan çamuru bir arada tutmaya yarayacağına inandım. Pek çok ressam, yazar, sanatçı kendi kültürünü sanatının bir objesi olarak kullanır veya kültürünün temel duygusunu sanatına yansıtır. Ben de bunu yapmaya çalışıyorum.”

Pervin Çakar’ın en önemli albümü “Breath of Nahrain”dir. İki nehir arasındaki nefes anlamına gelen Breath of Nahrain albümünde Kürtçe’nin Kurmancî, Zazakî lehçeleri ile birlikte Ermenice ve Asurca 5 eser yer alıyor.

Breath of Nahrain, adını işaret ettiği coğrafya Mezopotamya’dan, ezgilerini iki nehir arasındaki kadim kültürlerden alan değerli bir arşiv albümü… Bu albümde Andrea Bocelli ve Ennio Morricone gibi dünyaca ünlü sanatçılarla aynı sahneyi paylaşan opera sanatçısı soprano Pervin Çakar ve Civan Gasparyan’ın emanet ettiği Ermeni halk çalgısı duduk ile çalan duduk ustası Ertan Tekin’e, dikkat çeken düzenlemeleriyle klasik müzik kökenli genç piyanist Dengin Ceyhan eşlik ediyor. Albümün ilk teklisi olan “Heyran Jaro” Zaxo-Şırnak halk ezgisi olup Sindi Bölgesi’ne aittir. Heyran Jaro’yu en iyi seslendiren dengbej ise Fadil Ciziri olmuştur. Onun sesiyle bu eser ölümsüzleşmiştir.

Heyran Jaro, Kürt müziğinde bir tür mani olarak kabul edilen Heyranok formundadır. Heyranok, çoğunlukla aşkı konu alan bir formdur.

1-Heidegger, Martin, Sanat Eserinin Kökeni, Fatih Tepebaşı(çev.) De Ki yayınevi, Ankara 2011

YORUMLAR (43)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
43 Yorum